İlham askerciklerim kaçtı.. ☹️
🇹🇷
Ceylan
Kalakalmıştım. Ne hareket edebiliyor ne de konuşabiliyordum. Bana, bir Türk Askerine böyle bir teklifi nasıl yapabildiklerini ve bu güveni nereden aldıklarını merak ediyordum.
"Bizim safımıza geç Deniz, bizimle savaş! Kendini ve arkadaşını kurtar!" Dediğinde bir gülme dalgası sardı bedenimi. Attığım duygusuz kahkaha odayı sardığında Hawar'ın kaşları çatılmıştı.
"Sen bana hain olmayı mı teklif ediyorsun Hawar?" Diye sorduğumda Hawar tepki vermedi. İkinci adımı kullanmasını şu anlık es geçmiştim.
"Kime göre hain Deniz? Neye göre? Kendini kurtaracaksın işte!" Dediğinde dişlerimi sıktım.
"Biz sadece götümüzü kollamaya çalışıyor olsaydık, adımız TÜRK ASKERİ şanımız, BORDO BERELİ olmazdı! Önce bunu öğren ve bir daha kime ne teklif ettiğine dikkat et!" Dedim ve sözümü bitirmemle açılan kapının Hawar'ın dikkatini dağıtmasıyla atağa geçtim. Öncelikle Salih'e doğrulttuğu silahını elinden kaptığım gibi tekmemi karnına geçirdim. İçeriye giren doktorlar şok olmuş bir şekilde odaya bakıyorlardı. Yere düşen Hawar'ın üzerine çıktım ve suratına yumruklarımı geçirirken hala donakalmış bir şekilde ayakta dikilen doktorlara bağırdım.
"KURTARIN ONU!" Gürlememle beraber doktorlar güvenliği çağırmış ve Salih'e doğru koşmuşlardı. Gerisini görmemiştim. Önümdeki şerefsize odaklandım. Cezasını çok ağır ödetecektim! Güvenlik gelene kadar vaktim vardı, ancak bu şerefsizin dedikleri doğruysa onu Tugay'a götürsem bile, ona yardım edeceklerdi. Bu durumda onu öldüremezdim de! Böyle çıkmazlardan nefret ediyordum!
Hawar'ın üzerine çıkıp kolunu arkaya aldım ve onu kilitledim.
"Durumu nasıl?" Diye bağırdım doktora doğru. Doktor bir yandan bana korkuyla bakarken, diğer yandan da Salih'le ilgileniyordu.
"Bayıltılmış. Dikişi açılmış, hayati riski yok!" Dediğinde gerisini dinlemedim. Önümdeki piçe odaklandım.
"Hain kim!" dediğimde Hawar'ın yüzünde hiç hiç hoşuma gitmeyen bir gülümseme belirdi. Ve daha sonrasında söylediği isimle dünyam başıma yıkıldı.
Olamazdı!
"Yalan söylüyorsun!" diye suratına doğru bağırdığımda Hawar başını iki yana salladı.
"Kime güveneceğini asla bilemezsin Ceylan!" dediğinde hayatımın en güçlü yumruğunu suratıyla buluşturdum. Hawar bayıldığında yavaşça üzerinden kalktım.
Artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacaktı!
Bu durum Türk Askeri'nin itibarını zedelemeden önce halledecektim! Gerekirse zamanında canımı emanet ettiğim insanların, canlarını alacaktım!
🇹🇷
-HAKKARİ DAĞ VE KOMANDO TUGAY KOMUTANLIĞI-
Aslan
Odada bulunan adamların üzerinde gözlerimi gezdirdim. Bizi buraya böylesine küçük bir operasyon için göndermeleri canımı sıkıyor, kafamı karıştırıyordu. Bordo Bereliler böyle küçük operasyonlara çıkmazdı ve bizi buraya yollamaları sanki birşeylerden uzaklaştırmaya çalışıyorlarmış gibi geliyordu. Yüzümdeki boş ifadeyi bozmadan bana seslenen adama döndüm.
"Yüzbaşı Aslan."
"Evet?" dediğimde karşımdaki Albay dişlerini sıktı. Buralarda, namımdan dolayı pek sevilmezdim. İnsanlar beni egoist olarak görseler bile, o tür şeylerde işim bile olmazdı. Benim varım da, yoğum da Vatanımdı!
"Kafanız pek burada gibi görünmüyor. Planı anladığınızı umuyorum," dediğinde derin bir nefes aldım.
"Askerliğimin birinci senesinde de bu tür operasyonlara çıkıyordum Albay Turgut. Bu kadar basit bir plan için bu şekilde bir toplantıya gerek olduğunu sanmıyorum. Gideceğiz ve indireceğiz. Biz Türk Askeri'nin planlarla işi olmaz! Gereği neyse, onu yaparız!" dediğimde Albay'ın yüzünde oluşan kızgın ifade umrumda bile değildi. Bordo Bereli'ler kendi Komutanları dışında kimseden emir almazdı!
"Biraz daha saygılı olun Yüzbaşı! Karşınızda Albay var!" dediğinde dişlerimi sıktım. Bu tür şeylerden nefret ederdim.
"Bu operasyonu kim yürütecek?" dediğimde Albay kaşlarını çatarak düşündü.
"Siz yürüteceksiniz." Başımı salladım.
"Operasyona kim çıkacak?"
"Mermi Tim'i ve yardımcı Komandolar."
"Mermi Tim'inin Komutanı kim?"
"Siz," diye tükürürcesine konuştuğunda takmadan yine başımı salladım.
"O halde bırakın, bu işi ben halledeyim. Müsadenizle," diyerek ayağa kalktım. Benimle beraber bütün Tim ayağa kalktı ve odadan çıktık.
"Bir boklar dönüyor." Dişlerimi sıktım.
"Bu kadar kolay bir operasyon için Bordolara ihtiyaç duyulmaz!" Kerem haklıydı.
"Amaçları ne bilmiyorum ama bir şeyler döndüğü kesin," dediğimde Barın beni durdurdu.
"Ceylan'ın orada kalması beni çok işkillendiriyor abi! Ceza diyorlar ancak bir ceza neden bu kadar geç verildi!" dediğinde yumruklarımı sıktım.
"Bilmiyorum ama öğreneceğim. Siz hazırlanın, şu işi bir an önce bitirip geri dönelim," dediğimde başlarını sallayıp bize ayrılan odaya ilerlediler. Tugay'ın bahçesine çıktım ve akşam koşusuna hazırlanan askerleri geçip, sakin bir köşeye çekildim. Cebimden telefonu çıkartıp aklımdaki numarayı tuşladım. Telefon uzun uzun çaldığında içime bir kuşku düştü. Telefon açılmadan kapandığında ise nefes alışlarım hızlanmıştı. Belki de eğitimdeydi diye düşünmeye çalışıyordum ancak yine de numarayı tekrardan aramaktan alıkoyamadım kendimi. Yine açılmamıştı telefon. Bu sefer başka bir numarayı tuşladım.
"N'oldu Aslan?" açılan telefonla derin bir nefes aldım.
"Komutanım, Ceylan'dan haber alamıyorum," dediğimde Yarbay derin bir nefes aldı.
"Büyük ihtimalle şu an hastanede-" Yarbay'ın konuşması yarıda kesildi ve arkadan bazı sesler gelmeye başladı. Yarbay'ın bağırışını duyduğumda kan akışım hızlanmaya başlamıştı. Kesinlikle bir şeyler oluyordu.
"Operasyonuna odaklan!" Yarbay'ın söylediği son söz bu olmuştu. Telefon kapandığında yerimde duramıyordum. Numarayı tekrar tekrar tuşlasam bile kimse açmıyordu.
"Abi, noluyor?"
"Birşeyler oluyor Barın!" Diye tısladığımda Kerem lafa atladı.
"Abi anlat!" dediğinde olanları söyledim. Onlar da telefonlara sarıldığında yine kimse açmamıştı. En son Albay'ı aradığımda, bana Yarbay'ın söylediğiyle aynı şeyi söylemişti.
"Operasyona odaklanın!" Telefonu yere fırlattığımda bizimkilere döndüm.
"Eğer ki Ceylan'a ya da Salih'e bir şey olursa, o Tugay'ı yakarım!"
🇹🇷
ÖNEMLİ NOT!
Biliyorum, kısa bir bölüm oldu ve geç geldi. Ancak gerçekten çok hastayım. Sınavlarım bir türlü bitmedi, çok yoğunum. Odaklanıp yazamadım. Kusura bakmayın.
Bir de bir olayı açıklığa kavuşturmak istiyorum.
SÖZ DİZİSİ ile ilgili.
Çok benziyor... Aynısı olmuş... Bu kadar esinlenilmez vb.. yorumları ve mesajları çok alıyorum. Arkadaşlar ben bu kitabı 2016'da kurguladım. İlk bölümünü bile o zamanlar yazmıştım. İsimler, karakterler, olaylar falan her şey aklımda vardı zaten. Ve o zamanlar da Söz diye bir dizi daha ortada bile yoktu!
Lütfen artık bu gibi şeyler söylemeyin. Diziyi izlemediğimi de söyledim sizlere.
Bir diğer konu da KARAKTERLERİN İSİMLERİ;
Yahu Allah aşkına, askeriyeye uygun isimler olmamış diyorsunuz da analar ileride bu çocuk asker olacak ona uygun isim koyalım diyerek mi koyuyorlar bu isimleri? Lütfen bu gibi ufak şeylere takılmayalım.
KİTABI YAZMAYA DEVAM EDECEĞİM. MERAK ETMEYİN YARIDA FALAN BIRAKMIYORUM 😊🙏🏼