Gurur gittiğinden beri hastanede olan Ege, bir türlü Gurur'a ulaşıp haber veremiyordu.
Yavuz beyin durumu kritikti kalp krizi geçirmiş geçirdiği ameliyattan sonra yoğun bakımdan hâlâ çıkmamıştı.
Ege de babasının başında bekliyor Hastahaneden çıkamıyordu. İki günün sonunda babasını amcasına emanet ederek Karısının ve bebeğinin peşinden gitti.
Evi zaten biliyordu. Cenaze sırasında Gurur'un pencereden işleyişini buruk bir şekilde hasret hasret bakışını içi yiye yiye izlemişti.
Eli ile koymuş gibi bulduğu evin kapısını çaldığında bahçe kapısını açan hizmetçi büyük taş villanın kapısını aralayarak, " buyurun." dedi.
Ege , nefesini tazeleyerek omuzlarıni dikleştirdi. "Ben Gurur'un kocasıyım, onu çağırır mısınız?" diyerek sakin bir şekilde sordu. Tek amacı karısını alıp götürmekti. Yardımcı kız "Evet Ege bey değil mi?" dediğinde, Ege beklenildiğini düşündü. ister istemez üzerindeki gerginlik biraz dağıldı.
"sizi Mehmet bey, Kurtuluş beyin çalışma odasında bekliyor şöyle geçin lütfen ." diyerek eli ile içeri girmesi için yol gösterdi.
Herhalde konuşmak için çağırıyordu, başka ne işi olurdu ki Ege'nin Mehmet ile... Mehmet'in Ege'yi bekliyor oluşu bile ironikti. Ege, Mehmet'e teşekkür etmeyi planlıyordu. Ne de olsa Gurur'u maruz kaldığı iğrenç durumdan kurtarıp getirmişti. Her ne kadar bu durumdan memnun olmasa da Gurur'un babasının iğrenç imalarina daha fazla maruz kalmasına izin vermediği için Mehmet'e olan bütün öfkesi dizginleniyordu.
Evdeki yardımcının yönlendirmesi ile Mehmet'in bulunduğu odaya gelen Ege, kapalı kapının hizmetçi tarafından çalınıp açılması ile ilerledi ve büyük ve koyu renkli masada oturan Mehmet ile göz göze geldi.
"Demek geldin?"
"Geç bile kaldım." Diyerek Mehmet'e doğru yürürken hizmetciye dönen Ege;"Gurur'a söyler misiniz hazırlansın fazla vaktimiz yok." derken Mehmet eli ile masanın önündeki berjeri işaret ederek "lütfen otur Ege önce bir konuşalım, sonra kim gidiyor kim kalıyor bakarız!" diyerek Ege'ye arkasını döndü.
Mehmet'e sert bir şekilde dönerek bakan Ege ,"ne demek istiyorsun sen ? tabi ki de karımı alıp birdan gideceğim aksi mümkün bile değil!" diyerek yakasına yapıştı.
Mehmet büyük bir sakinlik cübbesi giymiş gibiydi bugün babacan bir tavır sabırla ve farklı bir ton ile kuşatılmış bu ses tonuna sahipti.
Yakasına yapışmış iri yeşil gözlü adamın gözleri alev saçarken mehmet yine büyük bu sakinlik ile "konuşalım başka bir şey demiyorum ki sana ben senin düşmanın değilim, unuttun mu? ben senin doktorunum senin iyi olmana yardım eden kişiyim. Şimdi daha yakınım sana karının kuzeniyim Ege , biz akrabayız." mehmet'in dilinin binbir zorluk ile döndüğü kelimeler Ege'nin sakinleşmesine neden oldu. tıpkı Mehmet'in istediği gibi.
Ege, "Anlat," diyerek kendini koltuğa bıraktı zaten yorgundu iki gündür ayakta duruyordu. Babasının durumu , Gurur'un öylece kırılışı ve gidişi. Ege'nin çaresizliğinin sebepleri gittikçe çoğalıyordu Ege kimse üzülmesin kırılmasın dedikçe herkes uzaklara savruluyordu
"Seninle Gurur'un durumu hakkında konuşmak istiyordum aslında, "diyerek söze girdi Mehmet ,
Ege bakışlarını Mehmet'e çevirerek sessiz kaldı. "Ama ondan önce seninle konuşmak zorunda olduğum başka şeyler var !"
"Neymiş o zorunda olduğun şey ?" diyerek umursamaz bir tavırla sordu.
Mehmet oturdugu koltukta geriye doğru yaslanarak ellerini göğsünde bağladı.
'Hiç düşündün mü ? Gurur senin yanında niye kalıyor ?"
Ege baş parmağının iç kısmını dilerini arasına alarak gülmemek için kendini zor tuttu. "o benim karım tabi ki de benimle kalacak ."
Mehmet "Gerçekçi olalım Ege , eğer senin karin olmasaydı seninle kalır mıydı?"
"bak Doktor kimsenin bilmediklerini sen biliyorsun biz senin kapını Gurur ile ne şartlar altında çaldık sen biliyorsun. onun için kısa kes ne diyeceksen kıvırmadan söyle." Diyerek yumruğunu masaya indirdi.
Mehmet önünde bağladığı ellerini çözerek Ege'ye doğru eğildi göz temasını bir an olsun kaçırmıyordu.
"peki ," diye sessizce fısıldadı . oldukça kısık bu ses tonu ile sakin ilgi çekici bir şekilde konuşuyordu. "Açık konuşacağım."Diyerek parmaklarının arasına diğer elinin parmaklarını geçirdi.
"Gurur'un başka çaresi olsaydı seninle kalır mıydı?"
"o beni seviyor ." diye ayağa fırladı Ege.
Mehmet arkasına yaslanarak "çünkü başka çaresi yoktu."
"o benim karım."
"çünkü üvey babasi onu senin babana sattı."
"o benimle olmak istiyor."
" o sadece Üvey babasından kaçıyor."
Ege duyduğu gerçekler ile öylece fırladığı koltuğa geri çöktü.
" Gurur mu söyledi bunları sana istemiyor mu beni?" diye bir umut sordu.
Mehemt gözlerini kapatıp rahatlama belirtisi olarak ince bir nefes verdikten sonra ,
" seni istememek gibi bir lüksü oldu mu?" diye soruya soru ile cevap verdi.
"bir bebeğimiz olacakmış, onu da mı istemiyor ," diye Mehmet'e korku ile sordu.
"Bak Ege," diye bir giriş yaptı Mehmet. Ege gözlerini Mehmet'e çevirdi. ne düşüneceğini ne yapacağını bilemiyordu. Değişik bu korku gelip gelip sarılıyordu Ege'nin boğazına.
"Bazı şeyler bize hayatta dayatılır bazılarımız karşı çıkar bütün gücü ile savaşır ve bu savaşı kazanarak istediği gibi yaşar bazılarımız kaybeder ve önüne koyulanı yaşar kaybedenler cehennemin içinde kendilerine bir cennet yaratmaya çalışır sonra ona o cehennemi verenler o na cennet verdik diye sevinirken kaybeden kendi cennetinin mezarında solar gider .."
Ege , 'yani " dediğinde
"Gurur'a hiç kendi hayatını yaşama şansı verilmemiş ki seni isteyip istendiğini hiç düşünmemiş ki bebeğini istesin." Diyerek acımasızca devam etti.
Ege'nin hatlarında çakan şimşekler Onu Yekta'nın dövdüğü günlere götürdü. Dayaktan kaçarak kapısına sığındığı günlere isteme gününün ertesi günü onu gördüğü de magazada kabinde vucudundaki işlere götürdü.
Ege'de Gurur'a dayatılmıştı.
"onu Bırakamam!" diye inledi Ege.
Mehmet " ona bir iyilik yap ." diye sessizce fısıldadı.
"eğer o seni isterse sana gelecektir ."
"peki ya bebeğim."
"Hasta bir kadın hasta bir adam o bebek mutlu mu olur sence ?"
Ege dehşete düşmüş gibi baktı Mehmet'e " o benim bebeğim benim için anlamını bilemezsin!"
Mehmet "o bebeğe de haksızlık olmaz mı Ege ? onun suçu ne? konuşmayan bu kadın ona ne kadar annelik yapabilir ?"
"saçmalama !" diye tısladı Ege.
Mehmet" çocuğa birşey olsa ambulans bile çağıramayacak bir kadından bahsediyoruz . Ayrıca gittikçe sanrilari artıyor rahatsızlığı artıyor bencil olma" diye sessiz konuşmasına devam etti.
Ege bu duruma şiddetle karşı gelsede kelimeler boğazında sıraya geçmişti.
"onu seviyorum." diye inledi Ege.
"o halde onu rahat bırak ."diye devam etti.Mehmet.
"onun daha gelmesi için bir fırsat ver belki bu sürede iyileşir-" dediği sırada odanın kapısı aniden açıldı. kapıdan Giren Gurur Ege'yi görür görmez boynuna odaya hızla kendini attı.
Gurur'un odaya girdiğibu fark eden Mehmet durumdan mennun olmamış gibi dişlerini sıktı.
Ayağa kalkan Ege Mehmet ile konuşmanın verdiği etki ile ne yapacağını şaşırmış bir vaziyet öylece kaldı.
Gurur'un durumu gerçekten kötüye mi gidiyordu. Onu alıp gitmeye öyle çok ihtiyacı vardı ki...
Ege bencillik mi ediyordu. iki günde Ne kadar da kötü olmuştu göz altları morarmış bedeni çökmüştü. Ayrılık ona iyi gelmemişti. Ege Gurur'dan ayrı kalmazdı.
Ayaga kalkan Ege'nin kollarına attı Gurur kendini. Herşeyi unutmuş özlemi ağır basmıştı zavallı kızın Ege'ye olan bağlılığı su götürmez bir gerçekti.
ikilinin sarılmasından rahatsız olan Mehmet boğazını temizleyerek " Beypazarına geldiğimiz gün seni bir kadının yanında gördüm Ege kimdi o ?' diyerek geregince olduğu yerden sordu. Gurur'un kolları Ege'nin boynundan çözüldü.
Ege yurkunarak gözleri yaşaran kadına baktı.
şimdi onu bırakıp gitmek çok acı olacaktı.