"Ne oldu Abum?" dedi Han.
"Efendim kraliyet yemeğini erkene alınmış. Anlaşılan kral bizi biran önce barıştırmak istiyor. Lakin bu barışın bizim için iyi olacağından şüphelerim var. Nitekim daha onlara karşı durabilecek konumda değiliz. Ekonomik olarak güçlenmiş olsak da nüfus ve rütbe olarak bir hayli fazlalar. Barıştan sonra üstümüze gelecekleri kesin." dedi Abum.
"Dağdan(Üretim yeri) Elmon olmadan kimse girip çıkmasın. Dağı bilen köleleri dağda tutun. Gizliliği son derece ön plana almak lazım. Herkesi sorgudan geçir. Aramızda bir casus varsa temizle. Aynı şekilde karşıdan bilgi almamız gerek." dedi Han.
"Casusluk için güzel fikirlerim var. Köleleri veya cariyeleri kullanacağım. Ama köle mührü için bir şeyler düşünmem gerek. Birde genç soylular tesadüfen sokaklarda, restoranlarda filan güzel kızlar ile tanışırlarsa ve gerektiğinde kızların çağırdığı yerlere gelebilecek kadar samimi olurlarsa bizim için çok iyi olacağını düşünüyorum." dedi Abum.
"Wrapan prensine bir mektup yaz. Kraliyet yemeğine gelirse memnun olacağını, iyiliğe karşılık iyilikte bulunacağını filan de." dedi Han.
"Peki efendim" dedi Abum.
"Soyluları sevmeyen tüm tüccarlar, zanaatkarlar, devlet adamları, askerler kim varsa hepsi ile konuş anlaş. Onlara de ki Başdanışman için bir adayım var. Zamanı geldiğinde bana destek olur musunuz? de." dedi Han.
"Aday kim efendim? Büyük Magos Aelath mı?" dedi Abum.
"Aelath bizim işlerde sıkıntı yaratır. Fazla dürüst... Adayı sen bulacaksın bizim için sorun teşkil etmeyecek biri olmalı." dedi Han.
"Ama efendim, Büyük Magos Aelath sizin babanız değil mi?" dedi Abum.
"Daha öncede söyledim. Benim ailem öldü. Kendisi babamın yakın arkadaşı ve beni seven biri hepsi bu. Ama başdanışman olursa bitki işleri ve karaduvarda ki işler sıkıntıya girer. Ayrıca Dağın oraya asker eğitim yeri kurun. Kiralık askerler tutup erkek köleleri eğitsinler." dedi Han.
"Efendim tüm bunlar ne için..." dedi Abum.
"Okuduğum kitaplar soyluların yaptığı hainlikler ve bu sayede kazandıkları zaferler ile dolu. Bu savaşı kaybedersem her şeye yeniden başlamam gerekir. Bu da intikamımı en az 4 sene daha geç almam demek. O yüzden her ihtimali düşünmek zorundayım." dedi Han.
"Peki efendim herkese dikkatli olmalarını söylerim." dedi Abum.
"Herkese söyle günlük yaptıkları eğitimleri artırsınlar. Eğer Wrapan prensi gelip bizi desteklemez ise barışın sonuçları bir hayli ağır olacak." dedi Han.
--------------------------------------------------
Ahit yan yan bakarak "Efendim Han, geç kalacak gibi görünüyor. İsterseniz yarın gelin." dedi.
Adela Ahit'i bir kez daha süzdükten sonra keskin bir ses tonuyla "Hayır bekleyeceğim." dedi.
Ahit'in birinden şüphelendiğinde ortamımı gererek karşıdaki kişinin hata yapmasını sağlardı. Fakat bunu Panu bilmiyordu. Henüz herkesi o kadar iyi tanıyamıyordu. Sonuçta tanışalı 1 hafta olmamıştı. Panu ortamdaki gerginliği azaltmasını gerektiğini düşündü. Bunu nasıl yapmasını gerektiğini düşünürken aklına bir fikir geldi. Herkes uyur ise gerginlik olmaz diye düşündü. "İsterseniz burada kalın. Sabah efendim ile görüşürsünüz" dedi Panu.
Adela heyecanlı ve dolu dolu bakan gözler ile"Gerçekten kalabilir miyim?" dedi.
Panu yumuşak bir gülüş ile "Tabi ki kalabilirsiniz." dedi. Ardından odadan çıkarak merdivenlere doğru yöneldi.
Adela'nın bu tepkisi Ahit'in şüphelerini iyice artırmıştı. Ahit "kim bu kız? Gecenin bu saatinde efendim ile ne işi olabilir? Bu okuldan olduğu belli. Oturuş tarzı soylu gibi duruyor. Fakat taktığı toka ve kolyeye bakarsak çokta zengin bir aileden geldiği söylenemez. Verdiği tepkiden burada kalmak için can attığı belli. Sebebi ne acaba. Efendime suikast düzenleyecek kadar güçlü gözükmüyor. Bilgi toplamak içinde fazla dikkat çeken biri. Amacı ne? "diye düşünürken Panu'nun sesi dikkatini dağıttı.
"Yatağınızı hazırladım. Sıcak suyumuzda var isterseniz banyoda yapabilirsiniz." dedi Panu.
"O zaman ben yatmaya gidiyorum. İyi geceler." dedi Adela.
Panu hafif kafasını eğerek "İyi geceler." dedi.
"..."(Ahit)
Panu'nun rahatlığı birazda olsa Ahit'i sinir etmişti. "Efendimizden izin almadan birinin onun evinde kalmasına karar vermek kimsenin haddi değildi" diye düşündü Ahit. Tehditkar bakışlarıyla açık kapının sağladığı görüşten Adela'nın merdivenlerden yukarı çıkışını izledi.
Adela arkasından ona doğru bakan soğuk gözleri hissedebiliyordu. Fakat onunda kafasında başka problemler öncelikte geliyordu. "Ay elfinin Han ile olan bağlantısını düşünüyordu. Güçlü biri olduğu kesin. Efendim kelimesinden onunda Han'ın kölesi olduğunu çıkarabilirim. Zaten Han büyük magos Aelath'ın oğlu. Bu sayede bir ay elfi kölesi elde etmiş olabilir. Peki bu saate niye dışarıda? Panu'yu da yanında götürmemiş. Şehir dışından misafirleri var dedi o elf. Acaba kimler? Belki Aelath'ın önemli dostlarından birileridir. Han da Aelath'ı yalnız bırakmamak için gitmiştir. Off! Keşke bende bir ay elfi kadar güzel olsaydım" diye düşünerek merdivenden yukarı çıkıyordu.
--------------------------------------------------
Han geç gelmesine rağmen sabah erkenden kalmıştı. Soğuk bir duş alarak kendisine gelmesini sağladı. Duştan çıktığında Panu'nun da Han'ın kalktığı fark edip hemen kahvaltı hazırlamaya koyulduğu fark etti. Üstünü giyip aşağı indiğinde Panu çoktan sofrayı kurmuş efendisini bekliyordu.
"Günaydın Panu" dedi Han.
Panu sevecen ve güler bir yüz ile "Günaydın efendim." dedi. Fakat biraz şaşırmış durumdaydı. Çünkü efendisi okul üniformalarını giymemişti. Yoksa üniformada bir leke vardı ve efendisi bu yüzden mi giymedi diyerek endişeli ve hafif korkarak merakını gidermesini gerektiğini düşündü.
"Efendim... Acaba niye okul üstünüzü giymediniz? Yoksa bir leke filan mi var?" dedi Panu. Korktuğu ve utandığı her halinden belliydi. Söylerken bile Han'ın gözlerine bakamamış kafasını yerden kaldırmıyordu.
"Hayır. Bugün okula gitmeyeceğim. Antrenman için eğitim alanına gideceğim. Bu yüzden böyle giyindim." dedi Han.
Panu Han'ın cevabından sonra rahatlamıştı. Fakat rahatlama kısa sürmüştü. Çünkü efendisine bir şey söylemeyi unutmuştu.
Aceleci bir ses tonuyla "Efendim arkadaşınız Adela dün gece eve geldi. Bir süre sizi bekledi. Sizinle görüşmek istediği bir konu varmış. Sizin geç geleceğiniz anlaşılınca kendisini de burada kaldı. Şimdi yukarıda uyuyor. İsterseniz uyandırayım" dedi Panu.
"Gerek yok uyandırma. Onunla tuhaf istekleri ile uğraşacak vaktim yok şuan. Hatta sen benimle gel. Alanın kapısında dur. Kimsenin içeri girmesine izin verme." dedi Han.
Başını eğerek "Nasıl isterseniz" dedi Panu.
Han Panu'yla beraber doğruca birincilere ayrılmış olan eğitim alanına gitti. Alan içeride yaşanacak olayları içeride tutabilmek için güçlü bir koruyucu kalkan ile çevrelenmişti. Aynı zamanda ruh gücünü %5 ve ruh yenilemesini %10 artıracak kristaller zemine yerleştirilmişti. Han burada eğitim yapmanın uygun olduğunu düşündü. Çünkü yorulduğunda yani ruh gücü tükendiğinde yenilenme süresi %10 daha az olacaktı. Buda süreden kazanç demekti.
Alanda akademi kütüphanesin içinde yalnızca yetkililerin girebileceği bir bölümünden aldığı kitaplardaki büyüleri denemeye ve geliştirmeye koyuldu. Bu büyüler tahmin ettiğinden daha az yıkıcı ve daha çok ruh gücü harcıyordu. Aklına büyüleri sıkıştırma geldi. Test esnasında kendisine ölümcül aura yollayan adam yüzünden ateş topunu yanlışlıkla sıkıştırmıştı. Sıkışan ateş topunun yıkıcı etkisi bir hayli fazla olmuştu. Han bunu bileşik büyülere uygulamayı düşündü. Lakin bir problem vardı. Bu sıkıştırma ciddi bir konsantrasyon gereksinimi duyuyordu. En ufak bir hatada büyü sahibine bile zarar verebilirdi. Han kendi etrafını saran küre şeklinde bir zihin kalkanı yaparak oluşabilecek olan patlamalardan korunacağını düşündü. Ardından ateş ve toprak büyüsü kullanarak lav topu yaptı. Lav topunu yavaş ve dikkatli bir şekilde sıkıştırmaya başladı. Ama lav ne katı ne de sıvıydı. Sıkıştırma ters gitmeye başlamıştı ve büyük bir gürültü ile patladı. Etrafa sıçrayan lavlar neyse ki Han'a gelmemişti. Çünkü zihin kalkanı büyük bir hızla gelen lavları tutabilecek kadar güçlü değildi. Han kalkanına teğet geçen bir lavın kalkana verdiği hasarı gördüğünde gözleri fal taşı gibi açılmıştı. Kalkanın sol alt tarafı parçalanmıştı ve üstünde kalan az bir lav kalkanı eritiyordu. Şansının yaver gidip lavın direk kalkana gelmediğine ve yaralanmadığına sevindi.
-------------------------------------------
Gecenin 3 de yolluyorum. Umarım kimseyi uykusundan etmem. Gecenin verdiği etki ile hatalar çok olabilir.
İyi okumalar...