Bölüm 56

5.5K 534 85
                                    

"Maanka bana gücünü ver" dedi Aelath.

"Nasıl istersen ortak" dedi Maanka. Asanın küresi koyuya yakın mavi renkte parlamaya başladı. Ardından Aelath' ın gözleri parlamaya başladı, sanki gözlerinde mavi renkte ateş yanıyormuş gibiydi. Aelath kendi etrafını 4 tane küre şeklinde kalkan ile kapladı. En üste ateş elementi kalkanı vardı. Hemen ardından hava ve su kalkanları geliyordu. En son kalkan Aelath'ın en çok güvendiği zihin kalkanıydı. Bu seferki zihin kalkanı çok daha yoğundu.

Barraks'a doğru attığı her adımda bir şok dalgası etrafa yayılıyordu. Çalışma masası, sandalyeler, tablolar ve kitaplık. Hepsi bu şok dalgalarından nasibini alıp parçalanmaya başlamıştı. Hatta baygın olan suikastçılar ve muhafızın etleri parçalanıyordu ve etrafa ağır bir kan kokusu yayılmaya başlamıştı.

Barraks'ın da sol elindeki hançerin kabzasındaki kırmızı taş parlamaya başlamıştı. Bir kaç saniye sonra Barraks'ın göz akı ve göz bebeği simsiyah oldu. Tüm vücudunu ve silahın keskin metalini siyah-lacivert renginde bir aura kapladı. Savaşın başlaması an meselesiydi. Şok dalgasının etkisiyle parçalanan kitaplıktan düşen kalın kitabın sesi savaşın başlama sesine dönüştü. Aelath saniyede 10 dan fazla ateş topu fırlatarak onu vurmaya çalışıyordu. Lakin Barraks son derece hızlıydı. Hem ateş toplarından kaçıyor hem de gittikçe Aelath'a yaklaşıyordu. Aelath odanın içinde dezavantajlı olduğunu düşünerek büyük bir rüzgar ile arkasındaki pencereyi parçaladı. Barraks, rüzgar büyüsü yüzünden 2 saniyelik açık veren Aelath'ı affetmedi ve iki hançerini de Ateş kalkanına sapladı. Ateş kalkanı parçalanırken etrafa saçılan ateşler Barraks'ın ellerinde ufak da olsa yanıklara sebep oldu. Barraks'ın elbisesinin kol kısımları dahi yandı. Element kalkanları çok dayanıklı değildi ama saldırana zarar verebiliyordu.

Aelath Barraks'ın gözlerine bakmasını istiyordu. Çünkü zihin büyücülerinin karşısındaki yüksek seviyeli kişilere zihin büyüsü yapabilmesi için göz teması kurması ya da dokunması gerekiyordu. Aelath'ın Barraks'ı zihnen esir alabilmesi için göz teması şarttı. Kalkanın kırılması ile Barraks kendini geriye doğru attı çünkü daha fazla ateşe maruz kalmak istemiyordu. Bunun üzerine Aelath uçarak odanın dışına çıktı. Bir yandan ateş topları ile odayı bombardımana tutuyor bir yandan ateş girdabı için büyülü sözler söylüyordu. Aelath ateş girdabı büyüsünü tamamlamıştı. Ateş topu bombardımanı ile Barraks'ı ateş girdabı büyüsüne yaklaştırdı ve ateş girdabını serbest bıraktı. Büyük bir patlama sesi tüm şehirde yankılandı. Ateş girdabı tüm odayı kavurmaya başladı. Oda saniyeler içinde küle dönüşmüştü.

Aelath, yangının dumanını dağıtıp Barraks'ın cesedini görmek amaçlı rüzgar büyüsü yaparak odadaki dumanı dağıttı. Fakat Barraks'ın cesedi yoktu. Barraks gölge moduna girerek büyüden kaçmıştı ve gökyüzü yürüyüşü yaparak Aelath'a arkadan saldırdı. Aelath bir anda neye uğradığını şaşırdı. Rüzgar kalkanı da parçalanmıştı. Parçalanırken yaptığı rüzgar Barraks'ın kollarında irili ufaklı kesiklere sebep oldu. Aelath sinirlerek "Bakalım yıldırım kadar hızlı mısın?" dedi ve gökten büyük bir gürültüyle Barraks'a yıldırım çarptı. Aelath Barraks'ın büyük hasar aldığını düşünüyordu ama Barraks da en ufak bir hasar yoktu. Sadece göğüsünden bir şeyler parçalanmış aşağı düşüyordu. "Büyü tılsımı..." dedi Aelath.

Büyü tılsımı, büyülü saldırılardan alacağın hasarı engeller. Lakin tek kullanımlıktır.

Aelath suratını buruşturarak "Lanet gölge kullanıcıları..." dedi. Aelath daha güçlü büyüler kullanmadan Barraks'ı yenemeyeceğini anladı. Fakat burada güçlü büyüler kullanırsa şehirdeki halk ölebilirdi. Ateş toplarıyla Barraks'ı şehrin dışına doğru götürmeye çalışıyordu.

Han (1. Kitap)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin