Bölüm 38

5.2K 614 67
                                    

Öncelikle gerek amatör bir yazar olmamdan gerek insanlık hali unutmuş olma ihtimalinden dolayı atladığım, unuttuğum, eksik yada hiç açıklamadığım bir şey var ise söyleyin düzelteyim. Söyleyince tersler filan diye düşünmeyin. Düzgün ve güzelce açıklar, anlatır veya sorarsanız elimden geldiğince düzeltirim(eklerim).

Ateş :  150 C ile başlıyormuş. Yanan maddenin cinsine göre değişiyormuş. Üst sınır yok gibi bir şey. sıcaklığın artması belli noktalardan sonra renk değişimine neden olurmuş. (Bunu kullanacağım ileride not aldım. [:)] )

---------------------------------------------

Han ve Rina gördükleri kalabalık karşısında şaşırmışlardı. Şehirde bu kadar kişinin büyücü olmak istemesi gerçekten şaşırtıcı idi. Fakat okul yatılıydı. Bu yüzden çevre kasabalardan, şehirlerden hatta ülkelerden gelerek giriş sınavına katılarak okula girmeye çalışıyorlardı. Büyücü olmak demek düzenli bir hayatı olmak demekti. En kötü orduya katılır belli bir maaş ile yaşardı.

iki büyük davulun çalınması ile kalabalık uğultusu yerini sessizliğe bıraktı. Kısa süre sonra tiz ses tekrardan konuşmaya başladı.

"Sevgili büyücü adayları her sene akademimizde yapılan ve geçenlerin kayıt olmaya hak kazandığı sınavlarımız bugün başlamaktadır. 4 etaptan oluşmakta olan sınavlarımız her gün biri yapılmak şeklinde 4 gün sürecektir. 5. gün sonuçlar şehir panolarında ve okul duvarımıza asılacaktır. Başarı derecenize göre sınıflara yerleştirileceksiniz. İlk etap bugün büyü yapabilme her hangi bir büyü yapmanız bu etabı geçmeniz için yeterli olacaktır. Lütfen şimdi kayıt için koyduğunuz elinizde numaralar belirmiş olması gerekiyor. Gökyüzünde ve anons ile numaralarınız söylenecek. Söylenen numaralar meydanın tam ortasında bulunan bir basamak yukarıda olan yuvarlak taşın üstüne çıkıp büyünüzü yapınız."dedi.

Herkes eline bakıyordu. Han'nın numarası 203, Rina ise 202 idi. Bu aslında birazda güç gösterisine dönüyordu. Güçlü olanlar güçlü büyüler yaparak hocaların gözüne girmeye daha doğrusu dikkatini çekmeye çalışıyordu. Eleme heyeti 10 tane hoca idi. Han kurt gözleri ile havada uçan hilal şeklindeki siyah taştan yapılmış masaya yaklaştığında şaşırmıştı. Çünkü Aelath da heyettin bir parçası idi. Aelath kendisine bundan bahsetmemişti. Ama tek gitmem daha doğru olur lafının sebebini anlamıştı.

Biranda "Woowww" sesleri yükselince Han yuvarlak taşa doğru baktı. Bir tane kız sudan bir girdap yapmıştı. Herkes aralarında görüyor musun? Bileşik büyü kullandı. ve girdap gayet büyüktü. Han tek kaşını kaldırarak büyük mü sadece 2 insan boyundaydı o girdap neresi büyük. Ayrıca bileşik büyü yapmak ayrıcalık mı? diye düşüncelere daldı.

-----------------------------------------------

202 sesinden sonra Rina bayılacak gibiydi. O kadar heyecanlıydı ki. Yuvarlak taştan yere çıktığında Ne yapması gerektiğini bile unutmuştu. Herkese sulu gözler ile bakıyordu. Heyetten biri kızım bekliyoruz büyünü yapacak mısın? dedi.

"Evet EFENDİM!" diye bağırdı Rina. Herkes rezil olan Rina'ya gülüyordu. Rina iyice utanmış kızarmıştı.

Rina "Rina başarabilirsin" diye bir ses duydu. Bu Handı ve tüm dikkat ile ona bakıyordu. Başarması gerekiyordu. Dikkati topladı ve bir avucu dolduracak kadar su yaptı. Yere indiğinde "Ezikmiş" seslerini duymamaya çalışsa da duyuyordu.

Han duruma sinirlenmişti. Onlara girdap nasıl oluşturulur gösterse iyi olacaktı. Han'nın gözlerinde ki kızgınlığı fark eden Lura zihin taşı ile "Efendi Han lütfen sakin olun." dedi. Han Lura'nın sesi ile az önce dikkatleri üstüne çekme hatasından kurtulmuştu. Eğer dikkatleri üzerine çekerse okulda kaybolduğunda gözler onu arayacaktı ve bunu hiç istemiyordu.

En iyisi ufak standart bir ateş topu yapayım diye düşündü. Normal bir ateş topu düşündü. Ateş topu anında oluşmuştu. Herkes sessizlik ve kimisi korkuyla Han'a bakıyordu. Han biran karanlık formamı girdim diye vücuduna baktı. Hayır girmemişti. İnsanların şaşırdığı sıcaklıklığı idi. normal bir ateş 200 C iken bu tam tamına 500 C idi. Hocalar daha çok şaşırmışlardı. Sebebi herkes fark etmese bile oluşma süresinin inanılmaz derecede kısa ve alev yoğunluğu çok fazla olmasıydı.

Aelath Kahkaha atarak "işte benim oğlum". dedi.

Tüm Hocalar Aelath'a dönerek baktı. Hepsinin aklından aynı düşünce geçiyordu. Bu yüksek sosyetenin konuştuğu Aelath'ın gayri meşru çocuğu Han mıydı?. Aelath gibi güçlü bir büyücüden gelse de büyü oluşma süresini açıklamıyordu.

-------------------------------------------------

Lura  Zihin taşı ile bağlanarak "Ah efendim iyi ki dikkat çekmeyecektiniz." dedi. 

Han şaşkın bir şekilde "Zaten amacım oydu. Nasıl oldu da herkes beni konuşuyor anlamış değilim. Düz normal bir ateş topu yaptım iste" dedi.

Lura Han'nın sözlerinden efendisinin dış dünyaya açılmadığından kendisinin ne kadar güçlü olduğunu bilmediğini anladı.

Rina Han'nın yanına koşarak "Han gerçekten çok güçlüsün" diyerek sarıldı. Etrafta "Şu eziğe bak hemen güçlü birine cilve yapıyor" gibi sesleri duysada aldırış etmiyordu.

Han bir süre sonra Aelath ile göz göze geldi. Aelath Han'a bir kızın sarılmasından dolayı ağzı açık kalmış şekilde Han'a bakıyordu. Han'nın kısa süre tebessüm etmesi Aelath'ı kendine getirmiş hafif de olsa gözlerinin dolmasına sebep olmuştu. Kimdi o kız bilmiyordu ama Han'nın ilk arkadaşı olduğunu anlamıştı.

---------------------------------------

"Diğer elemeye geçenlerin listesi 1 saat içinde şehir panolarına ve akademi kapısının yanındaki duvara asılacaktır." sesinden sonra herkes dağılmaya başladı.

Lura Rhene kapıda Han'nın çıkmasını bekliyordu. Han'ı görünce Lura koşarak Han'a sarıldı. Rina Bu sahne karşısında adeta balığı çalınmış kedi gibi dimdik gözlerle Lura'ya bakıyordu. Lura hiç oralı olmamış gibi Han'a sarılmaya devam ediyordu.

Lura gülümseyerek "Efendim testi kesin geçmişsinizdir." dedi.

"Büyük ihtimalle zaten büyü yapmanın yeterli olacağını söylemişlerdi." dedi Han.

Lura Rina'ya dönerek ve gözlerini kısarak "umarım sende geçmişsindir ufaklık..." dedi.

"(hmph) Bende su yaptım. Geçtim tabikide. Hancım hadi şeker yemeye gidelim" dedi Rina.

Hancım mı? Sen kim oluyorsun da benim efendime Hancım diyorsun diye düşünerek Lura sinirli bir şekilde Rina'ya bakıyordu.

Uzaktan izleyen birileri bir aslan ile kedinin kavgasına şahit oluyormuş gibi bir görüntü gözlerinde canlanırdı. Fakat Han'nın kızlar üzerindeki saflığı ve bu tür durumları bilmemesi onun bu durumu fark etmemesine sebep oluyordu.

Han masum ve savaştan haberi olmadan " Tamam gidelim" dedi.

Lura bir karış suratla Han'a bakarak "efendim benimde canım şeker istiyor" dedi.

Masum Han " sende gelebilirsin. Sormana bile gerek yok Lura" dedi.

------------------------------

Son bölümü yazarken acıdım Han'a niye böyle yaptım diye bende bilmiyorum :)

Bir günde 4 bölüm kendimi tebrik ediyorum...

Çok iyi kontrol edemedim artık gözlerim ağrıyor. Hataları gösterin diyeceğim ama gösteren olmuyor. Bir ara tekrardan bakarak düzelteyim en iyisi.

İyi okumalar...

Han (1. Kitap)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin