Bölüm 36

5.3K 608 56
                                    

Arkadaşlar çok özür diliyorum yol yorgunluğundan ve sözümü tutamamamdan dolayı hemen bölümü hemen vermek istedim. Lakin bir şeyi unutmuşum Dryad'ı anlatmayı :(. Gerçekten özür dilerim.

Fenelis: Sarmaşıktan koyu yeşil saçları, Açık yeşil tenli, Yeşil gözlü, minik burunlu, ilk defa ormanından dışarı çıkan bir dryad.   

-------------------------------------------------------------------------------

2 sene geçmişti. Han artık 9 yaşındaydı. Aelath sayesinde gerçekten çok güçlenmişti. Artık ateş topları daha sıcak ve buz sarkıtları daha sivriydi. Artık 7 seviye aşağısı insanları kontrol edebiliyordu. Onuncu seviye ve daha düşük seviyedekilerin zihnine rahatça girebiliyor ve bunu fark ettirmiyordu. Yalnız çalışırken bir şeyi fark etti. Aelath 100 seviyeden fazla bir büyücüydü. Babamla annemi kurtaramaz mıydı? Bu soru düşünmek istemese bile kafasında dolanıyordu.

İşleri tamamen Abum yönetiyordu. Han'nın varlığından sadece 15 kişi haberdardı. Herkes baştaki kişinin Abum olduğunu düşünüyordu. Sonunda hanlar bitmişti. Han ilk fırsatta gidip altındaki insanlara konuşma yapacaktı. Fakat Rhene ve Abum güvenli olmayacağını gizlide kalmanız daha iyi diyerek Han'nın konuşmasını Abum'a yaptırmışlardı. Ahit'in kahinliği sayesinde Abum Karaduvarda yenilmez olmuştu. Artık insanlar Abum'nun oynadığı bahislerde oynamıyordu. Tabi bu pek çok düşmanda edinmesine sebep olmuştu. Bu yüzden Elmon Abum'nun güvenliğinden sorumluydu. Fenelis, Oja ve Juniper bitkileri yetiştirmeye çalışıyorlardı. Bir çok bu bölgede yetişmeyen bitkiyi yetiştirmişlerdi. Bu sayede bayağı para kazanılıyordu. En önemlisi diğer ülkelere satılıyordu. Bu da Abum'nun siyasi gücünü artırıyordu. Lakin istenen bitki olan Fraomat otunu yetiştirmeyi başaramıyorlardı. Atölye yetmemeye başlayınca şehrin dışında şehre at ile 1 saat uzaklıktaki dağda oyuk çukur denen yerde bitkileri yetiştirmeye başladılar. Burada çalışan kölelerden dolayı küçük bir kasaba oldu desek yanlış olmaz. Tüm çalışanlar ve köleler yapılan hanlarda ücretsiz kalabiliyordu. Bu yüzden 2 tane daha lüks hanlar yapılmasına karar verildi. Sizwe'nin getirdiği kölelerden nadir ve yetenekliler alınıyor gerisi satılıyordu. Bu durum köle piyasasını tuhaf etkilemişti. Köleler daha pahalı ve daha kötüydü. Tüm şehirde Abum'nun işleri konuşuluyordu. Aelath bile merak etmekteydi. Çünkü o yokken gelmiş ve şehrin en zenginleri arasına girmiş biri olmuştu. Kim bu? Ne sebepten şehrimize geldi diye. Araştırmalar yapılsa da hiçbir bilgiye ulaşılamıyordu. Asıl problem kölelere ve çalışanlara iyi bakması diğer zenginlerde huzursuzluğa sebep oluyordu. Bir çok kez Abum'u bu konuda uyarmışlardı. Fakat söz sahibi Abum değildi ve kölelere kötü davranmaya hiç niyeti yoktu...

Lura Batagar'ın öğrencisi olmasından ve gittiği bir çok görevden başarıyla dönmesinden dolayı şehirde kızların idolü erkeklerin aşkı olmuştu. En büyük hayranı prenses Lianaydı. 

Rhene'nin varlığı gölgelerde duyulsa da şehirde kimse onu bilmezdi. Kral bizzat Bizen ve Rhene'yi başka ülkelerden gelen diplomatları, generalleri, prensleri veya prensesleri gizliden koruma görevi veriyordu. Bir çok suikast girişimini durdurmuşlardı. Halk bilmese de bilmesi gerekenler biliyordu.

Oja'nun nekromansi küresine sahip olduğunu anladıktan sonra Oja Han tarafından Aelath kendine uyguladığı sıkı eğitimin aynısını Oja'ya uyguluyordu. Tabi nekromansi büyü kitapları bulmak zordu. Bu konuda Abum devreye giriyordu. Ticaret yaptığı ülkelerin kütüphanelerinden veya yeraltı pazarlarından temin etmeye çalışıyordu.

----------------------------------------------------------

Lura, Ayliun, Karan, Batagar ve Melgrog görevden dönmüşlerdi ve Melgrog'un görevi başarırsak yemek ısmarlayacağım sözünü tutması için şehrin en lüks restoranı olan uçan restorana gidiyorlardı. Restorana uçan bir mermer yardımıyla çıkıyordu. Manzarası okyanus, şehir ve orman olarak değişiyordu. Restoran güneşe göre dönüyordu.

Restorana geldiklerinde Ayliun merak için sesli düşündü. Nasıl uçuruyorlar bu kadar büyük bir binayı dedi.

"Binanın altında büyük 4 tane hava kristali var. Şu ileride gördüğün iki kişi büyücü hava kristalini kontrol ederek hareket etmesini ve uçmasını sağlıyor. Sorun bu kadar büyük hava kristallerini bulmak aslında. Köle sever Abum gerçekten iyi bir tüccar" dedi Melgrog.

"Köle sever Abum mu?" dedi Lura kıkırdayarak.

"Evet kölelerine iyi davrandığı için böyle bir lakabı olmuş. Aslında Karaduvar'ın %60 dan fazlası bu adamın kim karşısında dursa ya parası ile bastırıyor yada suikasta uğruyor. Büyük ve gizli bir tesiste üretilmesi zor bitkiler üretip çok paralar kazanıyormuş. Şehrin en büyük ve lüks sayılacak hanı bu adama ait ve sadece köleleri kalıyor. Yanında Kahini bile varmış. Bu seneki Kraliyet yemeğine davet edileceği söyleniyor." dedi Melgrog.

Yemekler söylenmiş ve yenilmekteyken bir ses duyuldu. Lura'ya sesleniliyordu.

"Tanrıça Lura, seni buralarda görmek beni mutlu etti. En son ne zaman görüştük acaba" dedi.

Herkes kafasını çevirip seslenen kişiye baktıklarında gözlerine inanamadılar. Bu köle sever Abumdu. Herkes oturuşunu düzeltmeye çalıştı. Lura kalkıp Abum'a sarılarak "Abum özledim seni. Görevden dolayı 3 aydır yoktum. Duydum ki köle sever olmuşsun" dedi kıkırdayarak.

Abum'da sol elini kafasının arkasına götürerek ensesini tutarak hafif utanmış şekilde "evet öyle diyorlar. Beni sevmeleri beni sevindiriyor" dedi.

"Kocaman bir zengin göbeğin olmuş. Kendine dikkat et bu kadar kilo alma" dedi Lura.

"Sizin gibi bir tanrıça beni uyarıyorsa. Kendime dikkat edeceğim. Sizlere afiyet olsun." dedi Abum. Masadakilere kafasını hafif eğerek selam verdi ve gitti.

Lura masaya döndüğünde Batagar şoktan boğazına kaçan lokmadan dolayı öksürmekte geri kalanların ağızları kocaman bir şaşkınlıkla açık kalmıştı.

"Bir şey mi kaçırdım?" dedi Lura.

Hepsi bir ağızdan "sen köle sever Abum'u nereden tanıyorsun? Nasıl bu kadar samimisiniz? Sana Tanrıça mı diyor" dediler.

"Abum benim yakın dostlarımdandır. İlk başlarda bana tanrıça deme dedim ama o usanmadan demeye devam etti ve bir süre sonra ben alıştım." dedi Lura.

"Sen Köle sever Abum ile yakın dost musun?" dedi Melgrog şaşkınlıktan hafif bağırarak.

"Evet Abum iyi biridir. Niye bu kadar şaşırdınız ki" dedi Lura.

"Niye mi? Lura o adam ülkenin en güçlü yeraltı dünyasında ki adamların başında geliyor. Elinin uzanamadığı yer neredeyse yok." dedi Ayliun.

"Lura madem bu kadar samimisiniz? Söyle de görev ihtiyacı olduğunda sadece bizim birliğe gelsin." dedi Batagar.

"Usta zaten benden ve Rhene'den istiyor." dedi Lura.

"Rhene'den mi yoksa o suikastleri Rhene mi yapıyor."dedi Melgrog.

"Bu aramızda bir sır olarak kalsın lütfen" dedi Lura. Pot kırmıştı ve bundan hiç mutlu değildi.

"Yoksa sizin şu 3 arkadaşınız Abum mu?" dedi Batagar. Lura efendisi Han'ı tehlikeye atmamak ve daha fazla pot kırmamak için " Evet usta" dedi.

Güç bela yemeklerini yedikten sonra hesap ödemek için garsonu çağırdı Melgrog.

"Efendim hesabınız müessesemizin ikramıdır. Tanrıça Lura ve arkadaşlarından para almamız restoranımızın vizyonuna aykırı." dedi garson. 

Hala arada Lura'ya şaşkın bakışlar atıyorlardı.

Han (1. Kitap)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin