Han (1. Kitap)

By Husam46

523K 53.6K 6.9K

Buraya kitabın okunması için çekici laflar, metinler veya şiirler yazabilirim... Fakat benim tarzım değil. Da... More

Bilinç oluşumu ve Giriş Bölüm 1
Doğum Bölüm 2
Odadan Çıkış Bölüm 3
Büyücü Bölüm 4
İlk Hocam ve ailem Bölüm 5
Bölüm 6
Bölüm 7
Bölüm 8
Bölüm 9
Bölüm 10
Bölüm 11
Bölüm 12
Bölüm 13
Bölüm 14
Bölüm 15
Bölüm 16
Bölüm 17
Bölüm 18
Bölüm 19
Bölüm 20
Bölüm 21
Bölüm 22
Bölüm 23
Bölüm 24
Bölüm 25
Bölüm 26
Bölüm 27
Bölüm 28
Bölüm 29
Bölüm 30
Bölüm 31
Bölüm 32
Bölüm 34
Bölüm 35
Bölüm 36
Bölüm 37
Bölüm 38
Bölüm 39
Bölüm 40
Bölüm 41
Bölüm 42
Bölüm 43
Bölüm 44
Bölüm 45
Bölüm 46
Bölüm 47
Bölüm 48
Bölüm 49
Genel Bilgilendirme
Bölüm 50
Bölüm 51
Bölüm 52
Bölüm 53
Bölüm 54
Bölüm 55
Bölüm 56
Bölüm 57
Bölüm 58
Bölüm 59
Bölüm 60
Bölüm 61
Bölüm 62
Bölüm 63
Bölüm 64
Bölüm 65
Bölüm 66
Bölüm 66.5
Bölüm 67
Bölüm 68
Bölüm 69
Bölüm 70
Bölüm 71
Bölüm 72
Bölüm 73
Bölüm 74
Bölüm 75
Özet
Bölüm 76
Bölüm 77
Bölüm 78
Bölüm 79
Bölüm 80
Bölüm 81
Bölüm 82
Bölüm 83
Bölüm 84
Bölüm 85
Bölüm 86
Bölüm 87
Bölüm 88
Bölüm 89
Bölüm 90
Bölüm 91
Bölüm 92
Bölüm 93

Bölüm 33

5.5K 586 34
By Husam46

Gorgon :  keskin dişli, saç yerine başlarında canlı yılanlar olan, dişi canavarlardır. En meşhurları Medusa. Canavar sınıfındalar.

Lamia : Gorgonlar gibi yarı insan yarı yılandır. Fakat bunların saçları yüzleri normal insan gibidir. Gorgonlar gibi vahşi değiller. En meşhuru ve kültürümüz de olan Şahmarandır.

Resimleri bulana kadar çok uğraştım. Sebebini bilmemekle beraber resimlerin neredeyse hepsi +16 yada +18 di.

------------------------------------------------------------------

Lura ve grup Giam şehrine gelmişlerdi. Şehir sanki biraz koyu renkte gibiydi. Bununda sebebi her yerde maden atölyeleri olmasıydı. Geenois kadar kalın surları yoktu. Ama ilginç olan şehrin surları siyaha yakın bir taşların yap-boz gibi iç içe geçmesiyle oluşuyordu.

Şehirde pek çok zengin olmadığından zenginlerin yaşadığı mahalle yerine cadde vardı. Şehrin geneli fakir sayılabilecek maden işçisinden oluşuyordu. Ama çok meşhur demir atölyeleri vardı. İnsanların yaptığı en iyi demir işlemelerinden bazıları burada yapılıyor. Günün ilk saatleri ile şehir demir dövme sesleri ile yankılanıyordu. Tüm demirciler sabahları demir döver. Öğleden sonra satış yaparlardı.

Lura ve grup yaralı olanları tedavi edip ve olayın şokunu atlatmak için 2 gün şehirde kalacaklardı. Lura biran önce evine Geenois'e gitmek istiyordu. Efendisi ile olan uzun ayrılık sonunda bitecekti ama bir yandan da içi huzursuzdu. Başarısız olmuştu. Kendi grubundan insanlar ölmemişti fakat tüm gruptan ölen sayısı çok yüksekti. Kendisine Tank demekten utanıyordu. Daha güçlü olsaydı. Belkide kimse ölmeyecekti...

Bu tür düşünceler ile yürüyordu. Bir kalabalık toplanmış. "Vur, saldır" gibi bağrışmalarını duydu. Merak edip kalabalığı yardığında 8-9 yaşlarında mavi düz uzun saçlı, ince dudaklı, minik burunlu, yeşil yuvarlak gözlü. açık pembe renkte tuvalet elbiseli bir kız ile 20 yaşlarda bir erkeğin dövüş yaptıklarını gördü. Dövüşten ziyade büyücü olan kızın oğlanı aşağıladığını görüyordu.

"Prenses lütfen durur musunuz?" dedi kahya tarzı giyimli adam.

(hmph) "Biraz eğlenmek istedim. Ne var bunda." dedi kız kibirli ve ukala şekilde. Erkek kızın dikkatinin dağıldığını görünce koşarak oradan uzaklaştı.

Çevredekiler eğlencenin bittiğini anlayınca dağılmaya başladılar. Lura kıza şaşkın şaşkın bakıyordu. Rakibinin kaç yaş büyük olmasına rağmen kolaylıkla yenebiliyordu. "Birde prensesmiş... "dedi içinden.

Prenses Lura'yı görünce koşarak yanına geldi. "Ne kadar güzelsin, zırhında çok güzel Gümüş kartallara yakışan bir zırh" dedi prenses.

Lura utancını ve sevincini belli etmemeye çalışsa da kuyruğunun ona itaat etmemesi sonucu çok sevimli bir görüntü oluşuyordu. "Teşekkür ederim Prenses" dedi.

"Beni tanıyor musun?"dedi prenses.

"Hayır arkanızdaki beyefendi size öyle seslendiği için bende öyle demek istedim" dedi Lura.

"Benim adım Liana." dedi kocaman bir gülücükle.

"Bende Lura. Tanıştığımıza memnun oldum Prenses Liana" dedi Lura.

"Prenses artık gitmemiz gerekiyor. Lütfen zorluk çıkarmayın" dedi kahya.

"Peki peki..." dedi prenses. Lura'ya dönerek eteğinin ucunu hafifçe kaldırarak selam verdi. Arkasını dönüp şatafatlı at arabasına binerek uzaklaştı.

-------------------------------------------------------------

Abum koşarak Han'nın olduğu kütüphaneye geldi. Her zamanki gibi Han ile göz teması kurabilecek yakınlığa gelip rafların bir tanesinden bir kitap alıp okuyormuş gibi yapmaya başladı.

"Efendi Han Dün gece limana bir köle gemisi yanaştı. Glaedas kıtasından geliyormuş. 3 tane nadir köle varmış içlerinden birinin dryad olduğu söyleniyor. Gemide toplam 53 tane köle varmış. Geminin sahibi gemiyi ve içindekileri 5000 altına satacağına dair duyumlar aldım. Kimsede duymadan satın alalım mı? Ne yapalım efendim?" dedi Abum.

"Tüm gemiyi satın al Abum. Sende bir köle tüccarısın nitekim." dedi Han.

"Peki efendim ama Hanları yaptırdığımızdan dolayı biraz ekonomik olarak zayıfız. Eğer Gemiyi alırsak hanların yapımı 2 ay ertelenir."dedi Abum.

"Gemi çok daha önemli. Al o gemiyi. Bir pürüz çıkarsa da bana haber et." dedi Han.

Abum koşar adımlar ile geminin sahibinin kaldığı hana doğru gitmeye başladı.

---------------------------------------------------------

Abum handan içeri girdiğinde adamı fark etmişti. Adam ukala, fırsatçı biriydi. Tek başına bir masada oturuyordu.Adam Abum ile göz göze geldiklerinde Abum'un Köle tüccarı olduğunu anladı. Abum yavaşça adama yaklaşarak masasına oturdu.

"Merhabalar benim adım Abum. Ben bu güzel şehrin yaşayanlarındanım." dedi Abum

"Merhaba, Ben de Sizwe. Bu şehre ticaret yapmak için geldim. Gerçi sizinde beni ziyaret amacınız belli lakin beni şaşırtan beni nasıl duydunuz ve buldunuz?" dedi.

"Benim işim bu fırsatlar yakalamak ben duyar bulur görürüm... Madem nasılsınız faslını geçmek istiyorsunuz direk konuya gireceğim." dedi Abum. Sizwe meraklı ve dikkatli gözler ile Abum'u inceliyordu. Ticaret de en önemli kural poker yüzlü olmak ve dilinin yılan gibi kıvrak olmasıydı. Abum bunu çok iyi yapıyordu.

Abum 53 köle olarak duymuştu. Fakat adamın tipine baktığında bu bilginin çok doğru olduğunu düşünmedi bu yüzden. "50 den fazla köleye sahip bir geminiz varmış. Ben onları satın almak istiyorum. Nitekim şehrin en iyi köle ticaret merkezi bana ait." dedi Abum.

"En iyi merkeze sahip olman beni ilgilendirmiyor bana paradan haber ver" dedi Sizwe. Abum adamın durumu pazarlığa getirip en çok para verene satmaya çalıştığı anladı. Hanları yaptırdıkları için rekabet sadece hanların yapım süresini uzatırdı. Bu yüzden taktik değiştirmesi gerekiyordu.

"Para konuşacak isek tek seferli antlaşma yapıyoruz demektir. Ben size bundan sonrada getireceğiniz köleler içinde anlaşma yapmak istiyorum. Tabi benimde koşullarım var..." dedi Abum.

Sizwe şaşırmıştı. Abum'a artık çok daha dikkatli bakıyor ve inceliyordu. Karşısında ki adamın şakası yok gibiydi. Her zaman kölelerini satacağı bir yer olacaktı. Bu iyi bir şeydi ve sıkıntısız satış demekti ama hemen teklife atlayamazdı. Kendini ağırdan satması daha iyi olacaktı. "Evet dinliyorum" dedi Sizwe.

" İlk olarak mutlak güven olacak. Güven benim için her şeyden önemlidir. Güvenden kastım; Öncelikle birbirimizin arkasından iş çevirmeyeceğiz. Yani bana getireceğin kölelerin kalitesinde oynama yapmaya çalışmayacaksın( bir takım iksirler ile geçici olarak vücut, ten, yüz değişimleri). Eğer durumun iyi değil ise ve getirdiğin köleler durumunu kurtarmıyorsa bunu bana direk söyle. Ben edeceğinden daha fazla para öderim ama bana dürüst olacaksın. 2. olarak Sadece benim ile çalışacaksın. Ben peşin çalışırım. Bu şehirde kaldığın süre boyunca konaklama masraflarında benden olur. 3. Kölelere yol boyunca kötü davranmayacaksın. " dedi Abum.

Sizwe şaşırmıştı. Köle ticaretinde dürüstlük çok zor bir şeydi ama Abum'nun gözleri kararlıydı. Yardım edeceğini de söylüyordu. En önemlisi artık yakaladığı iyi kötü tüm köleleri satabilecekti.

"Kabul ediyorum" dedi Sİzwe.

"Bu gemi içindekiler için ne istiyorsun?" dedi Abum.

"Fiyat duymadan yada söylemeden önce benim ile gel" dedi Sizwe.

--------------------------------------------------------------

Gemiye geldiklerinde kölelerin çoğu melez ve insandı ve çok para edecek durumda değillerdi. geminin içinde gizli bir kapıyla açılan yere girdiler. Abum gözlerine inanamıyordu. İçeride 2 tane kız 1 tane erkek orman elfi, 2 kız tane ay elfi, 1 tane lamia, 1 tane dryad vardı. Abum gözlerine inanamıyordu. Hepsi genç ve çok değerliydiler. Bunları satmak istese herbiri 1000 altın değerindeydi. Ama pazarlığı sıkı tutması gerekiyordu.

"Ben dürüstlükten yanayım söylediğim gibi şimdi bunlar çok para etmez diyerek. Köleleri kötüleyip fiyat düşürmeye çalışmayacağım. Lakin şunu da belirtmem gerekiyor. Büyük bir olasılıkla bunların hiç birini satmayacağım." dedi Abum.

Sizwe şaşırmıştı. Abum'un gerçekten dürüst olduğunu ve ileride bir sıkıntı çıkmayacağına inanarak "Hepsine 6000 altın ver" dedi Sizwe. 

"Tamam anlaştık" deyip el sıkıtılar. 

Continue Reading

You'll Also Like

236K 26.9K 109
Bir Webtoon bağımlısı olarak başıma gelebilecek en iyi şey geldi ve bir Webtoon'a (favori webtoon'um) kötülük olarak girdim! Tamam bazı eksileri olab...
195K 12.8K 61
Kitap en baştan düzenleniyordur bu yüzden bölümlerde karışıklık olabilir. Bu yüzden düzenlenmeyen bölümlerin olunmaması önerilir !!! Dünya baştan koy...
1.5K 228 8
11 yaşındayken büyük bir boğulma kazası geçirdim. Gözlerimi açtığımda kendimi yatakta yatarken buldum. Ancak bir şeyler tuhaftı. Yatakta yatan bedeni...
62.8K 8.5K 70
Öldüm. Ve gözlerimi açtığımda bir çocuk taciriydim. "E ebesinin a-" ~ Daha önce hiç öldükten sonra yeni bir hayat şansı hak eden ve başka bir bedende...