Han (1. Kitap)

By Husam46

523K 53.6K 6.9K

Buraya kitabın okunması için çekici laflar, metinler veya şiirler yazabilirim... Fakat benim tarzım değil. Da... More

Bilinç oluşumu ve Giriş Bölüm 1
Doğum Bölüm 2
Odadan Çıkış Bölüm 3
Büyücü Bölüm 4
İlk Hocam ve ailem Bölüm 5
Bölüm 6
Bölüm 7
Bölüm 8
Bölüm 9
Bölüm 10
Bölüm 11
Bölüm 12
Bölüm 13
Bölüm 14
Bölüm 15
Bölüm 16
Bölüm 17
Bölüm 18
Bölüm 19
Bölüm 20
Bölüm 21
Bölüm 22
Bölüm 23
Bölüm 24
Bölüm 25
Bölüm 26
Bölüm 27
Bölüm 28
Bölüm 30
Bölüm 31
Bölüm 32
Bölüm 33
Bölüm 34
Bölüm 35
Bölüm 36
Bölüm 37
Bölüm 38
Bölüm 39
Bölüm 40
Bölüm 41
Bölüm 42
Bölüm 43
Bölüm 44
Bölüm 45
Bölüm 46
Bölüm 47
Bölüm 48
Bölüm 49
Genel Bilgilendirme
Bölüm 50
Bölüm 51
Bölüm 52
Bölüm 53
Bölüm 54
Bölüm 55
Bölüm 56
Bölüm 57
Bölüm 58
Bölüm 59
Bölüm 60
Bölüm 61
Bölüm 62
Bölüm 63
Bölüm 64
Bölüm 65
Bölüm 66
Bölüm 66.5
Bölüm 67
Bölüm 68
Bölüm 69
Bölüm 70
Bölüm 71
Bölüm 72
Bölüm 73
Bölüm 74
Bölüm 75
Özet
Bölüm 76
Bölüm 77
Bölüm 78
Bölüm 79
Bölüm 80
Bölüm 81
Bölüm 82
Bölüm 83
Bölüm 84
Bölüm 85
Bölüm 86
Bölüm 87
Bölüm 88
Bölüm 89
Bölüm 90
Bölüm 91
Bölüm 92
Bölüm 93

Bölüm 29

5.3K 565 13
By Husam46

Köyün lideri düşünceli bir şekilde kuyudan su çekerken Rhene yanında belirdi. "Kızı kaçıranların nereye veya ne tarafa gittiklerini biliyor musunuz?" diye sordu. 

Yaşlı adam afallamıştı ve kekeleyerek "se... sen nereden çıktın" dedi. Rhene adama soğuk ve durgun gözler ile bakıyordu. Sadece sorusunun cevabını alıp gitmek istiyordu.

"Efendim lütfen sorumun cevabını alabilir miyim? Kızı kurtardıktan sonra gruba dönmemiz gerekiyor. Bu yüzden zaman çok önemli" dedi Rhene.

Yaşlı adam yarı anlamış yarı anlamamış halde kafa sallayarak "Şu gördüğün dağa gittiler. Dağda birkaç çeşit 5-10 seviye arası canavarlar var. Onları avlayacaklarmış. Kendi aralarında konuşlarken duydum." dedi.

Düşük ve orta seviye canavar öldürmek her zaman bulunan görevlerden. Çünkü Derileri, kürkleri, dişleri, kemikleri vb. materyaller silah, deri, büyülü eşya yapımı gibi bir çok alanda kullanılmakta.

Rhene geldiği gibi bir anda kaybolarak hızlı bir şekilde Lura'nın yanına gitmeye başladı. Gruba geldiğinde Lura'nın sinirli olduğunu gördü. Rhene Lura'nın kız için niye bu kadar endişeleniyor diye düşünmeden edemedi. Rhene az önce yaşanan Tobias olayından habersizdi. Lura'nın da söyleme gibi bir niyeti yoktu. Rhene bir suikastçıydı. Tobias'ı orada öldürebilirdi. Bu da daha büyük sorunlar demekti.

Rhene Lura'nın yanına gelerek"Lura grubu buldum sağ tarafımızda ki dağda canavar avlıyorlarmış." dedi.

"Tamam Zarin'e söyleyip geliyorum" dedi Lura. Zarin'nin yanına gidip "biz gidiyoruz. Bir aksilik çıkmazsa 2-3 güne buluşuruz. En kötü harabe girişinde buluşalım." dedi Lura. Zarin isteksizce pekala dedikten sonra Lura, Rhene'nin yanına yürümeye başladı.

"Hadi gidelim Rhene" dedi Lura.

Ayliun bir anda atılarak " Nereye gidiyorsunuz?" dedi.

"Köyden kaçırılan kızı kurtarmaya" dedi Lura.

"Nee! Böyle bir şey yapmanıza izin veremem Lura. Bu çok tehlikeli olabilir." dedi Ayliun.

"O kız yerinde sen yada ben olabilirdik. Bu yüzden onu kurtarmak istiyorum" dedi Lura.

Ayliun Lura'nın kararlılığını görerek bir iç çekti ve "O zaman bende geliyorum" dedi.

"Peki gel ama harabelere geç kalabiliriz" dedi Lura.

"Tamam arkadaşımı bırakmaktansa harabelere geç giderim." dedi Ayliun.

-------------------------------------------------------------

Han atölye'ye geldiğinde Breton ve köleleri tahta bir sandalye'ye bağlıydı. Breton herkese kurtarması karşılığında para teklif ediyor ve yalvarıyordu. Bu yüzden ağzını bir bez parçası sıkıştırıp bağlamışlardı.

"Abum git Rina'yı getir ve birkaç kişi yolla ailesini de getirsinler." dedi Han.

"Peki efendim" diyerek arkasındaki 3 kişiye Rina'nın evini tarif edip getirmeleri söyledi. Kendisi de Rina'yı almak için kara duvara gitti.

"Juniper çalışmalar iyi gidiyordur umarım." dedi Han.

"Şimdilik bir sıkıntı yok efendim. Bir kaçı filizlendi." dedi Juniper.

"Bu iyi bir haber" dedi Han.

Juniper Han'ın aslında kim olduğunu çok merak ediyor ve korkusu artıyordu. 7 yaşında olan bu çocuğun şehrin tanınmış kişilerinden Zengin köle tüccarı Breton'u kaçırıp tüm mallarına el koyup  esir alması görülmüş bir şey değildi.

Han Juniper için çalışan erkek köleye "şunun ağzını açın konuşacaklarım var." dedi. Köle hızlıca koşarak Breton'nun ağzındaki bez parçasını çıkardı.

"Breton şimdi sana bir sorum var. Sahibi ölür ise kölelere ne olur?" Dedi Han.

Önce cevaplamak istemese de Han'nın bakışları ikna ediciydi. Breton'nun canı tatlıydı. Bu yüzden herkesi satabilirdi.

"Köle büyüsü bir zihin bağlama büyüsüdür. Zihin büyüleri yapan kişi ölür ise bozulur." dedi Breton.

"Peki ben bir kişinin kölesini nasıl alabilirim" diye sordu Han.

"O kişi azat eder siz de sonrada köleyi kendinize bağlarsınız" dedi Breton.

"Peki o kişi azat etmek istemiyorsa..." dedi Han.

"Zor yol ile alma var ama risklidir. Köle sahibi ölebilir." dedi Breton.

"Dinliyorum anlat cevabın tatmin eder ise senin gitmene izin vereceğim"dedi Han.

Breton kurtulacağını düşünerek anlatmaya başladı. "Köle sahibinin zihnine girerek  özümseyerek köleleri direk kendinize bağlarsınız. Ama bu risklidir küreyi özümserken kürenin sahibi çok fazla açı çeker. O kadar acı çeker ki acıdan ölebilir." dedi.

"Köle sahipleri zihin küresine mi olmak zorunda" dedi Han.

"Normalde ya zihin küresi yada kan küresi olması gerekiyor. Fakat bir takım büyülü eşyalar ile de zihin bağlama büyüsüne sahip olabiliyorsunuz. Bunlar pahalı eşyalardır. Onlarda eşyaları kim eline geçirir ise kontrol onlarda olur." dedi Breton.

Han zihin büyüsü ile Breton'nın zihnine girebilirdi. Ama küre'nin bulunduğu zihin hapishanesine nasıl gireceğini bilmiyordu. Aklına bir fikir normalde zihnine girdiği insanların düşüncelerini görmek isteyip giriyordu. Peki Zihin hapishanesini düşünerek girer ise başarabilirmiydi... Denemeden bilemezdi. Zihin hapishanesini düşünerek denedi. Başarmıştı. Karşısında Breton ve zihin küresi dönüyordu.

Breton durumu anlayarak yalvarmaya başladı ama Han kararlıydı. Babasına bir söz vermişti. Yanındakileri ve altındakileri koruyacaktı. Bu babasının ölmeden önce verdiği öğütlerdendi. Bu konuda asla taviz vermeyecekti. Eğer taviz verirse ailesinin intikamını alamamaktan korkuyordu. Bu kadar çalışması çabalaması intikamı içindi ve bir gün kesinlikle alacaktı. Annesi ile babasını yeniden kavuşturacaktı. Han Breton'un küresini tuttu. Kürenin içinde ki enerjiyi hissetti. Enerjiyi özümsemeye başladı. Her çektiği enerjide Breton'nun çığlıkları da artıyordu.

-------------------------------------------------------------

Grubu Rhene'nin iz sürmesi sayesinde buldular. Grupta 7 kişi vardı. 5 savaşçı 2 büyüsü en fazla 10 seviye savaşçılardı. Ayliun iyi bir görüş alabileceği bir ağaca tırmandı. Buradan Lura'ya arkadan saldıranları öldürecekti. Rhene arka tarafa geçerek büyücüleri öldürecek Lura'da göğüs göğüse kapışacaktı.

"Hey siz oradakiler" diyerek Lura onların görüşlerine girdi.

"Sende kimsin" dedi Gabe. Kibirli ve açgözlü biriydi. Soylu bile sayılmayacak bir aileden geliyordu ama kendisini göklerde gören tiplerdendi. Kaçırdığı kızı Giam'da satacaktı. Hiç yoksa 60 altın ederdi. Bu da ona daha iyi bir ekipman ve hayat sağlayacaktı.

"Duydum ki köyden kız kaçırmışsınız. Özür dilemenizi ve kızı teslim etmenizi istiyorum" dedi Lura. Gabe karşısında çok güzel, altın saçlı(tüylü), zırhlı, ellinde büyük iri baltası olan kıza baktığında etkilenmemesi olası bile değildi.

"Güzelim, Hayırdır onun yerine kendini mi teslim edeceksin" dedi Gabe. Şehvetli ve kibirli bir şekilde.

Kesin ve kararlı gözler ile Gabe'ye bakarak "Hayır. Kızı bana teslim etmezseniz hepinizi öldürüp cesetlerinizi de bulmamaları için canavarlara yem yapacağım." dedi Lura.

Gabe sinirlenerek "yakalayın şu kendini beğenmiş kızı" dedi. Bunu duyan bir savaşçı kılıcını çekerek Lura'nın üstüne koştu. Kılıcını kaldırıp indirirken Lura ışık kalkanı kullanarak sol kolunda yarı saydam üstünde kurt motifli altın sarı kalkan ile kılıç darbesini durdu. Daha sonra kalkan ile adamı geri ittirdi. Hemen ardından baltasını kavrayarak yukarıdan aşağı bir darbe indirdi. Savaşçı kalp hizasından ikiye ayrıldı. Etrafa kanlar fışkırıyor. Herkes tepki bile veremeden ölen adama bakıyordu. Lura kalkanı kullanarak kendisine kan sıçramasını engellemeye çalışıyordu. Fakat bu zordu. Tekrar Altın sarı saçlarının birazı kana bulanmış şekilde Gabe'ye baktı. Gabe kibirle hep birlikte saldıralım sayı olarak üstünüz diyerek saldırmaya başladı. 4 kişi Lura'nın etrafını çevirdiler. Gabe önden saldırdığı esnada arkadan da bir savaşçı saldırmaya çalıştı. Lura Gabe'nin vuruşunu kalkan ile durdurdu. Gabe Lura'nın arkasındaki savaşçının kılıcını kaldırdığını gördüğünde pis bir sırıtışla içinden şimdi ne yapacaksın bakalım dedi. Tam o esnada savaşçının boğazından ufak bir metalin çıktığını gördü. Ayliun'nin attığı ok savaşçının boğazına saplanmıştı. Yere yığılan savaşçı boğazını tutuyordu. Fakat ciğerine akan kanlar yüzünden kendi kanında boğuluyordu. Savaşçıların şaşkınlığını fırsat bilen Lura baltasını yan savurarak savaşçının birinin kafasını uçurdu. Gabe çare olarak arkadaki büyücülere döndüğünde ikisinin de kanlar içinde yerde yattığını birinin onların üstünde kılıcını temizlediğini gördü. Şuan ilk defa ölüm korkusu ile tanışmıştı. Ne yapacağını bilmiyordu. Son kalan savaşçı kaçmaya çalıştı ama oda Ayliun'nin oklarından nasibi aldı. Tek kalan Gabe diz çökmüştü. Canı için yalvarıyordu.

----------------------------------------------------------

Dün atamadım kusura bakmayın arkadaşlar. Gece bir tane daha atmayı düşünüyorum inş. atabilirim. Yazım yanlışları mı söylemekten çekinmeyin bu benim için iyi bir şey düzelterek daha kaliteli bölümler vermemi sağlar.

Continue Reading

You'll Also Like

59.1K 2.3K 100
Neden isim bu biliyor musunuz...? Biraz düşünün lütfen..... Çünkü kadınların sevdiği çiçek genel olarak papatyadır.... Ve siz beyler.... Sizce bir ka...
216K 19.8K 99
Popüler ve yetenekli bir yazardım. Ama bu, en başından beri mükemmel yazdığım anlamına gelmiyordu. Yazdığım ilk roman "Tanrıça'nın Çiçeği" en kötü es...
41.7K 3.2K 29
Üzerinde kusmuk lekesi bulunan yıpranmış beyaz tişörtüyle, Uykusuzluktan morarmış göz altlarıyla, Yüzündeki tırnak izleriyle, Boyası akmış saçlarıy...
32.2K 1.3K 11
"Seni çok seviyorum Çavê Şîn. Seninle gözlerimi açıp kapatacak kadar. Seninle doğup ölecek kadar. En çokta o mavi gözlerine aşık oldum."