UZUN BEYAZ BULUTLARIN ÜLKESİN...

By sennurgunes

1M 60.7K 20K

Serap Ayça, hayallerini gerçekleştirmek üzere, bu yepyeni dünyaya ayak basmıştı. Uzun beyaz bulutların ülkesi... More

Bölüm 1-Serap Ayça Ünsal (Düzenlendi)
Bölüm 2- İlk Tesadüfler (Düzenlendi)
Bölüm 3- Çarpışma (Düzenlendi)
Bölüm 4- Bitmeyen Rastlaşmalar (Düzenlendi)
Bölüm 5- Yeni Bir Hayat (Düzenlendi)
6. ve 7. Bölüm Balkonda Kahvaltı ve Sürpriz Takip (Düzenlendi)
8.Bölüm -Telepatik Arzular ve Öpüşmeler (Düzenlendi)
9. Bölüm Meçhul Sevgili Kim? (Düzenlendi)
10. Bölüm Yelkenliler Şehri Auckland 1(Düzenlendi)
10.Bölüm Yelkenliler Şehri Auckland 2 (Düzenlendi)
11. Bölüm Haru İle Geçen Bir Gün (Düzenlendi)
12.Bölüm Geceye Hazırlık (Düzenlendi)
13. Bölüm Star Night (Düzenlendi)
14. Bölüm - Dance Baby Dance (Düzenlendi)
15.Bölüm - Ve Ben Sadece Seni İstiyorum (Düzenlendi)
16.Bölüm- Sahilde İtiraflar (Düzenlendi)
17.Bölüm- Kargaşanın İçinde Serap Ayça Nerede? (Düzenlendi)
18. Bölüm-Alınan Son Karar (Düzenlendi)
19. Bölüm - Yorgun Bir Gecenin Ardından
20. Bölüm - Carlos Bu Durur mu?
21. Bölüm - Piknik Sepeti
22. Bölüm - İş Arıyorum-Neden Olmuyor Acaba?
23. Bölüm - El mi Yaman, Bey Mi Yaman?
24. Bölüm - İşte Bal Gibi İş Buldum, Çatla Sen Carlos
25. Bölüm - Carlos'u Çıldırtan Bir Fotoğraf Daha Mı?
26. Bölüm - Türk Usulü Serpme Kahvaltı
26. Bölüm - Türk Usulü Serpme Kahvaltı 2
27. Bölüm - Elveda Tüm Hayallerim
28. Bölüm - Dağ Evinde Birlikte Uyurken
29. Bölüm - Yumruklar Konuşuyor
30. Bölüm - Dağ Evinde İlk Sabah
31. Bölüm - Te Amo Carlos
32. Bölüm - Narin Çiçeğim Manolya
33. Bölüm - Seni Seviyorum Serap Ayça Ünsal
34. Bölüm - Awa'nın Suçu Ne?
35. Bölüm - Şeyma'ya Rest
36. Bölüm - Artık Hiçbir Şey Eskisi Gibi Değil
37. Bölüm - Personel Emrinize Amade Komutanım
38. Bölüm - Serap Ayça'ya Ne Yapmış Bu Carlos
39. Bölüm - Cennet Bağları'nda Yeni Başlangıçlar
40. Bölüm - Geçmişin Acı Günleri
41. Bölüm - Çerçevedeki Kadın Ben Miyim?
42. Bölüm - Şeyma'nın Hüzün Dolu Anları
43. Bölüm - Manolya Ağaçlarının Altında
44. Bölüm - Beklenmeyen Misafir
45. Bölüm - İlk İş Günü İlk Yemek Gazpacho Çorbası
46. Bölüm - Haru'nun Planları Ne?
İstanbul Atatürk Hava Limanı Baş Sağlığı
47. Bölüm - Yangınların İçinde
48.Bölüm - Karanlık Gölgenin Carlos'la Derdi Ne?
49. Bölüm - Büyük Mucizenin Ardından Gelen Teklif
50. Bölüm - Bindik Bir Alamete Gidiyoruz Kıyamete
51. Bölüm - Tao'nun Teklifi
52. Bölüm - Bir Yüzük ve Öpücükle Mühürlenen Aşk
53. Bölüm - Serap Ayça ve Şeyma Kavuşunca
Kin ve Kıskançlığın Getirdikleri
Serap Ayça Duymasın "Şeyma Yok"
Meşhur Sürpriz Baklavamız
Eh Artık Duyulsun Bari "Biz Nişanlıyız"
Carlos'u Kızdıran Sürpriz
Hayal Kırıklıkları
Kız Kıza Eğleniyoruz
Ateş Böceği Mağarası
Paco Carlos'a Karşı
Me Les Agapi
Alberto İtalic'te
Zonguldak Biz Geliyoruz Duydun Mu?
Deniz Kulübündeyiz
Kim Bu Alper
Melih Bey'in Son Kararı
Zonguldak'ı Gezerken
Alberto'dan İtiraf 73
Düğün Dernek Kurulsun 74.Bölüm
Son Hazırlıklarda Bitti Bölüm 75
Ey Aziz İstanbul Bölüm 76
Bir Yatak, Bir Hayal, Bir Rüya 77
Şimdi Herkes Bir Arada 78
Olamaaazz Bebek mi? 79
"Ayyy, Yengemi Kaçırıyorlaaarrr " 80
Korkulu Rüya Gibi Alper 81
Paco'ya Teşekkürler 82
Kına Gecesi 83
Düğün Günü 84. Bölüm
Gelinin Korkulu Rüyası 85
Düğün -1 Misafirler 86.Bölüm
düğün 2- Sürpriz Misafirler 87. Bölüm
Düğün 3- GELİN VE DAMAT GELİYOR 88. Bölüm
SURPRIIIIIIIIZZ :) :) :)
Blm 89 - Ah Franco Sen Ne Yaptın? Düğün-4
Düğünden Sonra - Bölüm 90
7. Bölüm Hayal Baloncuğu
Evli ve Mutlu Eve Dönüş - Bölüm 91
Her Şey Çok Güzel - Bölüm 92
Gecenin Sonu - Bölüm 93
Karar Anına Giden İlk Adımlar Bölüm 94
Adım Adım Yaklaşmak - Bölüm 95
Anasına Bak Kızını Alma! Bölüm 96
Heyecan Başlıyor - Bölüm 97
Papatya Falı -Bölüm 98
İÇİMDE KALMASIN SÖYLEMEDEN OLMAZ
Her Şey Bitmiştir Artık - Bölüm 99
Soğuk Rüzgarlar - Bölüm 100
Aşk Mücadele İster - Bölüm 101

Yolculuğun İlk Adımları

7.2K 473 153
By sennurgunes


        Tan ağarırken saçı başı didik didik diklenmiş, saç sakal darmadağın halde uyanan Carlos Serap Ayça'ya daha açılamamış uykulu gözlerle baktı. Yine dudakları hafifçe ayrık uyuyordu güzeli. Onun kapalı uzun siyah kirpiklerine dikkat etti, sanki takma kirpiklerini takmış da çıkarmayı unutmuş gibiydi ne kadar muntazam ve sıktılar. Güldü Carlos, uzun siyah, parlak saçları olan, kız çocuklarının o çok sevdiği oyuncak taş bebeklerine benziyordu. Hafifçe boynuna değdirdi elini, saçlarını yüzünden geriye taradı elleriyle ve boynuna küçük bir öpücük kondurdu. Carlos Çocukken annesinden dinlediği masallardan aklında kalanları birbirine harmanlayarak Serap Ayça'nın kulağına fısıldadı. "Hadi kalkın uyuyan prensesim, şimdi prensiniz sizi öpecek ve bu derin uykudan uyanacaksınız." diyerek dudaklarına kısa bir öpücük kondurdu. Serap Ayça tıpkı masallardaki o prensesler gibi uzun siyah kirpiklerini kırpıştırarak gözlerini açtı. " Oh siz kimsiniz, beni siz mi uyandırdınız?" diyerek oyuna katıldı Serap Ayça. Carlos genç kızı kollarının altından tutup yatağın başlığına dayandırarak oturmasını sağladıktan sonra, "Ben sizi öperek uyandıran sonsuz maviliklerin sahibi Gökyüzü Prensiyim. Sizi sihirli uçan gemime bindirip yedi kat göklerdeki şatoma götürmeye geldim sevgili Prensesim, orada sizi bütün kötülüklerden koruyacağım." Dedi ve genç kızın elini narince tutup dudaklarına götürdü. Serap Ayça ela gözlerini kırpıştırıp açmaya devam ederek, "Oh sevgili Prensim, lütfen yeter ki beni bu kuleye hapis eden zalim komutandan kurtarınız, sizinle istediğiniz her yere gelirim, oh benim mavi gözlü yakışıklı Prensim." diyerek Carlos'un boynuna atılıp, dudaklarına öpücükler kondururken çarşaf üzerinden sıyrılınca bütün çıplaklığıyla vücudunu Carlos'un gözleri önüne sermişti. Carlos onun omuzlarından doğru sırt oyuntusunu eli ile takip ederek kalçalarına kadar indi ve bel çukuruna elini yerleştirerek sarıldı. Bu tür takıntıları olmasa da o çukura eli her gittiğinde tuhaf bir benimseme hissediyordu. Serap Ayça'nın bel çukuruna bayılıyordu. İki çıplak bedenin uyumu birbirine yabancı değil aksine birbirleri için yaratılmış gibiydi. "Şimdi seninle hakikaten uçan gemime binip, hakikaten yolculuğa çıkacağız querida." Serap Ayça ciddileşerek Carlos'un hafif sakallı yüzünü avuçları içine aldı ve ela gözlerini kocaman açarak telaşeli bir şekilde "Sahi mi, nereye gidiyoruz peki? Neden daha önce söylemedin querido, dünden hazırlanırdım, şimdi elim ayağıma dolanır benim." diyerek onun maviliklerine heyecanla baktı.

    Carlos onun sevimli bir şekilde açılıp kapanan pembe dudaklarına bakıp kaldı ve öpmek için davrandı. Bir küçük öpücük bırakarak kendini geri çekti, nefsiyle inatlaşıyordu şu anda. Onunla şu an tekrar bütünleşmek istiyordu ama kendini engelledi ve derin nefes alarak, içinde uyanan dürtülerin etkisiyle değişen heyecanlı sesini kontrol altına almaya çalıştı. "Sana sürpriz yapıyorum çünkü, söyleseydim sürpriz olmazdı. Sadece ikimiz gidecektik ama, bugün Carmita'yı da yanımızda götürmeye karar verdim, o yüzden üçümüz gideceğiz. Carmita'yı bilemem ama, gittiğimiz yeri görünce senin çok mutlu olacağını biliyorum." diyerek Serap Ayça'ya deminden beri yapmak istediği gibi sımsıkı sarılarak öpmeye başladı. Duyduklarından daha da heyecanlanan Serap Ayça kendini uzaklaştırmaya çalışarak, "Dur Carlos, sen demin ne dedin benim çok mutlu olacağım yer neresi olabilir, gittiğime sevineceğim yer, hadi beni merakta bırakma söyle, hadi duramam şimdi meraklandım." diyerek Carlos'u gıdıklamaya başladı, kendisini bırakması için Carlos'u sağdan soldan gıdıklamaya devam ederken Carlos onu bir çırpıda altına aldığı gibi, kendisi gıdıklamaya başladı Serap Ayça'yı ve birlikte kahkahaları ayyuka çıkıp, odanın dışına kadar taşarken Carlos saçları karışmış bir halde yatağa serilmiş olan genç kızın al al olmuş yüzüne, bütün masumluğu ile sere serpe uzanan çıplak bedenine bakıp kaldı birden. Birbirlerinin gözlerinde yok olurlarken Serap Ayça, " Benim en mutlu olduğum yer burası Carlos" deyip elini Carlos'un sol göğsüne dayadı. "Senin olduğun her yer ve şu anda şu sımsıcak yataktaki yanım benim mutlu olduğum yer Carlos, senin kolların." dediği anda Carlos yüzüne yayılan sevinç gülüşlerini bir yana bırakıp, büyük bir ihtirasla Serap Ayça'nın dudaklarına kapandı...

       Carmita valizini hazırlamış salonda bekliyordu. "Nerede kaldı bunlar ya" diye ayaklarını yere vuruyordu. Paco'yu görmeyi çok istiyordu ama tedbirli olmak için kendini tutuyordu. Ani bir kararla madem gecikmişlerdi, "Bir koşu gidip Paco'yu görebilirim öyleyse" diyerek hızla dış kapıya koştu. Paco'yu eşyalarını arabaya yerleştirirken de görecekti ama, onunla yalnız konuşmak istiyordu. Paco heyecanla bir aşağı bir yukarı kapının önünde yürüyordu, Carmita'ya tam da aşkını açıklamış daha birbirleriyle konuşamamışken böyle olmamalıydı, onu alıp götüremezlerdi. Şimdi nasıl ayrı kalacaktı ondan. Böyle ahlayıp puflarken Carmita çıktı kapıdan ve onu evin arka kısmına doğru kalabalık gül ağaçlarının ardına çekti. Paco'ya sımsıkı sarılıp, "Paco seninle konuşamadan gideceğim diye ödüm koptu. Doğruyu söylüyordun değil mi? Ağabeyime, hem de Carlos'a beni sevdiğini söyledin, Şimdi bunu yüzüme söyle Paco, senden yüzüme söylerken duymak istiyorum." Paco genç kıza daha da sıkı sarılarak "Doğru duydun Carmita, seni seviyorum ve sana sadece beni beklemeni söylüyorum. Yaşımız küçük biliyorum ama ben üniversiteyi bitirdiğimde inan iş hayatına atılır atılmaz seninle olabilmek için ağabeylerinden izin isteyeceğim. O zaman bu kadar kendimi geride tutmayacağım inan bana, senin de beni sevdiğini biliyorum ya, ağabeylerinin karşısında aşkımız için savaşacağım." Diyerek dudaklarını önce alnına sonra yavaşça dudaklarına getirip usulca öptü.  "Nereye gidiyoruz bilmiyorum ama, abim beni nişanlısı ile birlikte götürüyor bu demektir ki, geri geleceğim Paco. Sakın üzülme ben eminim geri geleceğim. Gittiğim yerden sana mesaj atar, anı anına sana çektiğim fotoları atarım. Sen de bana yolla ama tamam mı. Senin numaran ben de kayıtlı, ben sana mesaj attığım an kaydet tamam mı? Şimdi gidiyorum içeri geçmeliyim, şimdiden abimi kızdırmayalım. Seni seviyorum Paco." Diyerek dudaklarına bir öpücük daha kondurdu ve hızla uzaklaştı Paco'dan. Paco seslendi arkasından, "Seni seviyorum Carmita." Carmita dönüp arkasına bakarak eline öpücük kondurup Paco'ya doğru üfledi...

       Carlos o sırada çalışma odasında Tao'yu beklerken Serap Ayça'nın facebook hesabından şifresi ile girip, onun paylaşımlarına bakıyor, nişanlısı hakkında daha fazla detaylar bulmaya çalışıyordu. Serap Ayça'nın hemen hemen bütün albümlerini, fotoğraflarını görmüş, onun bilmediği yönlerini anlamaya çalışmıştı. Tek anlayabildiği, İspanyol arkadaşları ile yaptığı samimi ve sevimli yazışmalarıydı. Fazla oyalanmadan anne ve babasının evlerinin önünde çekilmiş resimlerine baktı bir süre. Onlarla irtibat kurmak istemişti ama Türkçe bilmediği için bunu nasıl başaracağını bilememişti. Şimdi onlara da sürpriz olacaktı. Kızlarını karşılarında görünce oldukça şaşıracaklardı. Bu sırada kapı çalınıp içeri tüm yakışıklılığı ile Tao girmişti. Tao, "Selam dostum, Waovv yüzün gülüyor, bunu neye borçluyuz acaba?" Carlos başını kaldırıp Tao'ya gülümsedi. "Selam Tao, bildiğin gibi en nihayet  evleneceğim, üstelik yıllardır beklediğim, sevdiğim biriyle, tabiki  yüzüm gülüyor şu anda benden mutlusu  olamaz Tao." diyerek masadan kalkıp Tao'nun karşısında durdu. Koltukları işaret ederek oturdular. "Tao, biliyorsun, Hana'nın yanına gidecektim ama bu sefer malum yaşadıklarımız buna engel oldu. Şimdi ise araya nişan girdi.  Hana'yı gidip almak ve buraya getirmek isterdim ama şimdi, yurt dışına çıkacağım Serap Ayça'nın ailesinin yanına gideceğim. Kızlarıyla evlenmek istediğimi usulünce onlara da söyleyeceğim." Tao bunu duyar duymaz kahkahalarla gülmeye başladı. "Kız istemeye mi gideceksin ta dünyanın öbür ucuna, inanamıyorum Carlos, bizim korkunç patronumuz, aşkı uğruna hiç yapmayacağı şeyler yapıyor, bilmem kaç mil uzaklıktaki bir ülkeye, dünyanın öbür ucuna kız istemeye gidiyor hahaa." Tao kahkahalar atarak konuşmaya devam ediyordu ki Carlos, eline aldığı koltuk yastığını Tao'ya fırlattı sahte bir sinirle. "Ciddi ol Tao, şimdi sakladığım bütün sinirimi üstüne toplama istersen, sana da bir şey söylenmiyor  artık. Senide göreceğiz, iki gün önce görmedik sanki halini. Senin gibi çapkınlar kralını bir kız için ağlarken görmek benim için inanılmazdı doğrusu. O cadının da seni değiştirdiği kesin Tao, dalga geçilecek biri varsa o da sensin asıl. Bir çapkının duruluşu, bunu duysa  kimse inanmaz.  Benim haberimden çok senin gibi bir çapkının aşktan gözünün döndüğü haberi daha çok tutacaktır emin ol." Tao birden atılıp "Benim sevgilime cadı mı dedin sen" diye horozlanırken kendinin daha önce Şeyma'ya yakıştırdıklarını hatırlamıyordu bile. Carlos ciddiyetini takınarak devam etti. "Neyse Tao, şimdi boş verelim bunları, benim sana söylemek istediğim, hafta sonu nişan kutlaması yapılacak biliyorsun, biz gelene kadar gidip Hana'yı buraya getirmeni istiyorum senden, babamın uyandığını da ona sürpriz yapmış oluruz hem. Hana'ya nişanımdan bahset ki, şoka  uğramasın. Bir de zaten söylememe gerek yok biliyorum ama, işler sana emanet ben yokken şu yeni işimizi de son haliyle kontrol et, karşı rakibimiz bir şirket grubu canımızı sıkacağa benziyor, dün Fernando ile incelemeler yaparken dikkatimi çekti, Fernando sana bilgi verecektir. Şirket hakkında detaylı araştırmaları yapması için Hugh'ı görevlendirdim bu konuda ama sen de gözünü dört aç. Oyunlarına gelmeyelim adamların." diyerek yerinden kalktı şimdi gitme zamanı babamı da görelim yola çıkalım biz." diyerek ayağa kalktı. Tao da ardından kalkınca iki arkadaş birbirine dostça gülümseyerek sarıldılar. "Sen endişelenme gözün arkada kalmasın Carlos, bana güven emanetin emin ellerde dostum." diyerek omuzuna vurdu Carlos'a güven verircesine.

             Serap ayça bir hızla soluğu Şeyma'nın yanında almıştı. Şeyma'yı derin uykusundan kaldıran Serap Ayça Tao'nun da odada olabileceğini hesaba katmadan dalmıştı içeriye, ama Allahtan Tao yoktu ve Şeyma mışıl mışıl uyuyordu. Üstüne zıpladığı gibi Şeyma'yı hoplattı yerinden. Şeyma sabaha has kalın ve çatlak sesiyle "Off Serap ya, bir gün senin yüzünden aklım çıkacak kızım ya... Ne oluyor sabah sabah, acelen ne kendi kendime uyansaydım, kahvaltımızı etseydik, öyle konuşsaydık sabredemedin mi?" diye söylenirken açmaya çalıştığı uykulu gözlerle bir gözünü zor açarak baktı Serap Ayça'nın mutluluktan gülen yüzüne. "Hayırdır, bu ne güzel gülüşler böyle, anladım bana da aşılamak istedin yüzündeki gülücüklerden, at bir tane de yapışsın yüzüme koca bir smail." diyerek yüzünü uzattı Serap Ayça'ya. Serap Ayça uzanıp onun yanağını dudaklarına öyle bir bastırdı ki Şeyma'nın yüzü güleceğine acıdan asıldı. " Ayy Serap ne oluyor kuzum yaa, vur deyince öldürüyorsun, canımı yaktın offf." Diyerek acısı geçsin diye yüzünü ovalamaya çalışırken Serap Ayça tekrar öpücüklere boğdu onu, ama bu sefer yumuşak yumuşak dokunduruyordu. Şeyma artık dayanamayıp onu yatağa çektiği gibi her yanını gıdıklamaya başladı kahkahalarla. Carlos'la bir posta gıdıklama yaşamışken, şimdi Şeyma tarafından da gıdıklanmak Serap Ayça'yı bayağı yormuştu. "Dur dur bu sporu sabah sabah bir kez daha yaşayamayacağım Şeyma dur lütfen. Haahay ayy dur Lütfen dur.." diye yalvarırken Şeyma aniden durdu. Serap Ayça'ya imalı imalı baktı, "Demek bir kez daha gıdıklanmak istemiyorsun demek Carlos efendi ile bu oyunu sabah sabah oynadın he. Peki kalk bakalım acıdım sana, yoksa çekeceğin vardı" diyerek elinden tuttuğu gibi oturttu Serap Ayça'yı. Serap Ayça bir iki soluklanıp kendine geldiğinde, "Carlos beni bugün alıp sürpriz bir yere götürüyor, uçakla gidecekmişiz ve gideceğimiz yer beni çok sevindirecekmiş, düşünüyorum da neresi olabilir bilemiyorum. Türkiye desem sanmıyorum , çok uzak, orası değildir. Annemleri de nişan kutlamasında görmeyi çok isterdim ama, artık düğüne mutlaka onları getirmesini isteyeceğim Carlos'tan." diyerek ellerini birleştirip tırnaklarıyla oynamaya başladı Serap Ayça. İçi cız etmişti böyle düşününce Carlos'a bahsetmemişti ama, anne babasının bu anlamlı günde yanında olmasını isterdi, hem de çok isterdi. Derin bir nefes alıp "Birazdan yola çıkacağız seni görmeden gitmeyeyim dedim, sanırım hemen geleceğiz çünkü nişandan önce burada olacakmışız, seni burada bırakıyorum ama aklım sende kalmasın diye ben gelene kadar buradan ayrılma tamam mı, hem kayınpederimi sana emanet edeceğim. Sen de çok nefis çorbalar yapıyorsun ona bizim çorbalarımızdan aşırı yağ tuz katmadan yap oldu mu Şeyma'cığım. Sarıldı arkadaşına, öptü öptü bir daha öptü yanaklarından ve ayrıldı Şeyma'dan, yataktan kalktı, kapıya doğru gitti ve döndü bir öpücük yolladı pembe dudaklarını bir gonca gibi büzerek ve arkasından hala kendine gelememiş bir Şeyma bırakarak çıktı odadan.

            Herkes hazırdı, artık yola çıkma vakti gelmişti. Tao ve Şeyma onları uğurluyorlarken arabaya doğru ilerliyorlardı ki, kapıdan koşar adım hızla çıkan Alberto sırtında çantası onlara yetişmeye çalışıyordu. Carlos Alberto'yu görünce kaşlarını hayretle kaldırarak "Ne oluyor Berto, sen nereye?" diye sordu. Berto sırıtarak bensiz o uçağa bineceğinizi mi zannettiniz, ben de geliyorum her nereye gidiyorsanız." diyerek sırt çantasını arabanın ön koltuğuna attığı gibi öne herkesten önce yerleşti. O sırada Carmita onların bu karmaşasından fırsat bulup kenardan kendilerini izleyen Paco'ya daha şimdiden özlemle bakmaya başladı. Carlos Berto'nun yarattığı şaşkınlığı bir kenara bırakıp Serap Ayça'yı arkaya bindirdi onun yanına Paco'ya içli içli bakan Carmita'yı bindirdi ve kendisi de Serap Ayça'nın yanına oturmak üzere sağ arka kapıya doğru ilerlerken "Hey Paco ne duruyorsun bizi araba kendi kendine götürmeyecek her halde hadi, çabuk ol, seni daha ne kadar bekleyeceğiz." diyerek Paco'nun asık ve üzgün yüzünün gülmesine neden oldu. Kendi de gülerek arabaya bindi ve "Herkes tamam mı" der gibi içeriye bir göz gezdirip gülüşleri kulaklarında Serap Ayça'sının omuzuna kolunu sararak keyifle yerine yerleşti. Hevesle şoför mahlline yerleşen Paco Carlos'tan çekindiği için açıkça belli etmese de dikiz aynasından Carmita'ya yüzünde gülücüklerle bir bakış atıyor, arada bir de kaçamak bakışları birbiriyle buluşuyordu. Carlos bunun farkında olduğu halde ilk defa sesini çıkarmıyor kendi sevgilisine onlara nispet yapar gibi iyice sarılıyordu. Öyle ki Serap Ayça'yı omuzuna iyice yatırmış başının oradan kalkmasını adeta ısrarla engelliyordu. Bu şekilde uzun bir süre yol aldılar ve nihayet ilk karşılaştıkları havaalanına gelmiş oldular. Serap Ayça birden heyecanlandı. Kapıdan içeri girerken yere nasıl düştüğü geldi aklına ve Carlos'un onu nasıl incittiği. Carlos onun bu düşüncesini anlamış gibi birden kollarına alıp sarıldı ve "Özür dilerim mi amor, özür dilerim." diyerek onu kendine iyice yaslandırdı. "O günkü pişmanlığım hiç geçmeyecek inan ki ne kadar özür dilesem içimdeki pişmanlık hiç bitmeyecek. Seni seviyorum Serap Ayça, Te Amo." İki dilde de söyledi bunu Carlos. Sarıldı ona Serap Ayça sımsıkı sarıldı. O sırada bavulları bagaj için teslim eden Paco ve Berto yanlarına geldi. Paco Carmita'ya uzun uzun baktı ve dayanamayıp "Özür dilerim Bay Sebastiano, ama ben ben size iyi yolculuklar diliyorum efendim" diyerek arkasını hızla dönüp koşmaya başladı. "Hey Paco" diye seslendi Carmita'yı itekleyerek,  "Carmita'ya gitmeden önce Lavaboların yerini gösterseydin bari." diyerek onlarında vedalaşması için bir şans vermek istedi Carlos.

Bugün bu bölümde yine kitaplarını beğendiğim  yazarlarım var

@Maviivam  Yüreğimdeki Volkan        @momofamonster  Lacivert

@Maviivam  Son Hıçkırık                          @selin-visne  Kiraz Mahallesi

@cadininsüpürgesi  Cadı Ateşi               @hatice0913  Mafyanın Taksicisi

@--Vima-- Vampir ve Mafya                    

  @svdnrzgn Karadeniz'de Bir İtalyan Çetesi  

Continue Reading

You'll Also Like

609K 5.2K 20
"Bakışlarındaki isteğe daha fazla dayanamadım, ama bakışlarından çok altındaki asıl harikanın ıslak ve muhtaç isteğine dayanamadım." "Konuşmak yerin...
610K 25.5K 44
30-50k izlenen Yağız her gün yayın açar, Sohbet eder ve korku oyunları oynar. Işıl ise o yayıncıya aşık bir kızdır. Işıl habire yağıza Instagramdan y...
300K 5.1K 20
༺༻ Bütün hakları saklıdır "Ben geldim" Gülümseyerek ve son harfi uzatarak kurduğum cümle ile o da gülümsedi. Sandalyesini biraz masadan geri çekti...
70.8K 178 11
Hikayede sık sık +18 ve şiddete yer verilecektir! Yaş sınırını göz önünde bulunduralım.