Orda Kal Portakal

Galing kay zehraAbacilar

24.4K 2.4K 638

'' Dayanamıyorum, '' dedi Asel pamuk gibi yanağını ıslatan göz yaşlarını elinin tersiyle silerek. Meriç kon... Higit pa

♣ 1.Bölüm ♣
♣ 2.Bölüm ♣
♣ 3.Bölüm ♣
♣ 4.Bölüm ♣
♣ 5.Bölüm ♣
♣ 6.Bölüm ♣
♣ 7.Bölüm ♣
♣ 8.Bölüm ♣
♣ 9.Bölüm ♣
♣ 10.Bölüm ♣
♣ 11.Bölüm ♣
♣ 12.Bölüm ♣
♣ 13.Bölüm ♣
♣ 14.Bölüm ♣
♣ 15.Bölüm ♣
♣ 16.Bölüm ♣
♣ 17.Bölüm ♣
♣ 18.Bölüm ♣
♣19.Bölüm♣
♣20.Bölüm♣
♣21.Bölüm♣
♣ 22.Bölüm ♣
♣ 23.Bölüm ♣
♣ 24.Bölüm ♣
♣ 25.Bölüm ♣
♣ 26.Bölüm ♣
♣ 27.Bölüm ♣
♣ 28.Bölüm ♣
♣ 29.Bölüm ♣
♣ 30.Bölüm ♣
♣ 31.Bölüm ♣
♣ 32.Bölüm ♣
♣ 33.Bölüm ♣ / 1.Kısım
♣ 33.Bölüm ♣ / 2.Kısım
♣ 34.Bölüm ♣
♣ 35.Bölüm ♣
♣ 36.Bölüm ♣
♣ 38.Bölüm ♣ / 1.Kısım
♣ 38.Bölüm ♣ / 2.Kısım
♣ 39.Bölüm ♣
♣ 40.Bölüm ♣
** 41.Bölüm **
** 42. Bölüm **
♣ 43. Bölüm ♣
♣ 44. Bölüm ♣
♣ 45.Bölüm ♣

♣ 37. Bölüm ♣

254 29 4
Galing kay zehraAbacilar

''Hangi rüzgar buraya attı sizi bilmem ama, iyi ki attı, '' dedim Ceren'e sıkıca sarılırken. Oturma odasına geçmiştik. Evet her şey yolundaydı. Mümkünse şu mutluluk biraz uzun sürseydi ya. Daha fazla mutsuz olmak istemiyordum. Benim ki de candı, patlıcan değil!

''Aslında kızacaksın ama biz bir haftadır buradayız. Bu akşam gidiyoruz, '' dedi Semih.

''Ne? Bir haftadır buradasınız ve bize gelmediniz, öyle mi? E yuh ama. '' Sinirlenmiştim. Bir haftadır İzmir'de olmalarına rağmen gelmemişlerdi. Nihayet akıllarına gelmiştim.

''Ya kızım hemen atarlanma. Semih göz ameliyatı oldu haftanın başında. Bu yüzden geldik buraya. Gözlük takmak artık istemiyordu. Ameliyat olduktan sonra dinlenmesi lazımdı. Ev tuttuk kendimize. '' Annem konuşmamızı duymuş olacak ki mutfaktan çıkıp yanımıza geldi.

''Ceren, ne diye ev tutuyorsunuz? '' dedi annem çıkışarak. ''Biz burada ne güne duruyoruz Allah aşkına? Bir daha ki sefer geldiğinizde burası sizin eviniz, '' dedi.

''Haklısın İsra teyze ama sende bizi anla. Sizin belli bir düzeniniz var. Bir hafta olsa bile bu düzeni bozmak asla istemeyiz. Ama söz bir daha ki sefere sizdeyiz, '' dedi Ceren gülümseyerek.

''E, her neyse. Semih iyi misin? Ameliyat başarılı geçti mi? '' dedi annem.

''İyi geçti İsra teyze. Kurtuldum sonunda şu lanet gözlükten, '' dedi Semih gülerek.

''E, anlatın orada neler var? Her şey yolunda mı? '' dedim.

''Evet, herkes kendi halinde. Her şey yolunda. Bu arada.. '' dedi.

''Evet? ''

''Asel, İbrahim ve Meryem çıkıyorlar. ''

İbrahim ve Meryem çıkıyorlar- mış...

''Ciddi misin? '' dedim şok içerisinde.

''Harbiden çıkıyorlar Asel, '' dedi Semih Ceren'i onaylayarak.

''İlginç. ''

''Senden sonra çok yıprandı. Ve seni unutması zor oldu. ''

''Unuttuysa çok mutlu oldum bak, '' dedim gülümseyerek. Çünkü benim için İbrahim hiçbir şey ifade etmiyordu.

''Unuttum diyor ama biz öyle olduğunu sanmıyoruz. Bize bir ara demişti ki Meryemle konuşurken Asel'i hayal ediyorum, '' dedi Semih.

''Umrumda değil. Kızı oynatıyor demek. Merak etmesin o kızda onu oynatıyordur. ''

''Neyse Semih bu konuyu kapatalım, '' dedi Ceren.

''Asel anlat bakalım. Meriç nasıl? '' dedi Semih.

''Bizi sormayın, '' dedim gülerek. ''Bizde sizin gibiyiz. Hep kavgalıyız. Bir mutlu olsak, bin kavga ederiz. Mutluluğumuz kursağımızda kalır. Hep birileri gelir ve hayatımızı mahveder. Şimdi ama aramız çok iyi maşallah. ''

''Hadi gelin sofra hazır, '' dedi annem bağırarak. Bizde gülüşerek masaya oturduk ve yemeğimizi yemeye başladık.


***

Ceren ve Semihle evde vedalaşmıştım. Çünkü lanet olası okul vardı. Bu arada İbrahimle Meryem çıkıyorlarmış. Bu ilişkinin pek yürüyeceğini sanmamakla birlikte, beni ilgilendirmediğini de düşünüyordum. İbrahim'in beni unutmuş olduğu düşüncesi çok mutlu etmişti. Onun adına çok sevindiriciydi bunun düşüncesi bile. Ama beni unuttuğunu sanmıyordum.

Okula vardığımda Belin beni kapıda bekliyordu. Canım arkadaşım be.

''Günaydın aşkıııım! '' dedi ve bana sımsıkı sarıldı.

''Günaydın, '' dedim.

''Morelin bir şeye mi bozuk acaba? '' dedi ve koluma girdi. Yürümeye başladık.

''Dün Cerenle Semih bizdeydi. Semih ameliyat olmuş. Onları uğurladım diye biraz morelim bozuk, '' dedim.

''Sadece bu mu? '' dedi ciddiyetle sorarak.

''Aslında.. ''

''Ne? ''

''İbrahimle Meryem çıkıyorlarmış, '' dedim. Bu şey kafamı karıştırmıştı. Nedenini cidden bilmiyordum ama içime bir karartı çökmüştü.

''Ne, nasıl? İmkansız, '' dedi Belin ve önüme geçti.

''Bende ilk baş çok şaşırdım ama bu işte. Çıkıyorlarmış, '' dedim ve yürümeye devam ettim. O da hızlı adımlarla beni takip ediyordu.

''Seni unutmuş mu yani? ''

''Bilemiyorum. Sanmıyorum da. Ama umarım unutmuştur. Ve umarım bu durumun ucu bana dokunmaz. ''

''Saçmalama Asel. Onların çıkmasının sana ne gibi bir etkisi olabilir ki, '' dedi gülerek.

''Gülme be. O kadar çok şey yaşadım ki ne düşüneceğimi bende bilmiyorum. Hak ver, '' dedim gülerek ve asansöre bindik.


***

Sınıfa girdiğimizde Sebuhan ve Meriç yerlerinde oturmuşlardı ve gülüşüyorlardı. Özellikle Meriç'i böyle mutlu görmeyi özlemiştim.

''Günaydın canımın içi, '' dedi ve yerinden kalkıp bana sarıldı.

''Günaydın aşkım. ''

''Siz halen barışmadınız mı? '' dedi Meriç Sebuhan'a dönerek.

''Yok abiciğim bin defa özür diledim tık yok. Pili bitmiş oyuncak gibi tepki vermiyor, '' dedi Sebuhan sinirle.

''Belin bu çocukla derdin ne? Yeter cezalandırdın bence. Bitsin artık. Sende seviyorsun işte, '' dedim sinirle. Bu arada biz Meriçlerin tam arkasındaki sıradaydık her zamanki gibi. Onlarda arkalarını dönmüşlerdi ve bizle konuşuyorlardı.

''Ya tamam eşek. Seviyorum ya, '' dedi ve elini Sebuhan'ın saçına soktu. 

''Kurban olurum. Saçımı bozdun ama neyse. Saçım sana feda olsun, '' dedi Sebuhan ve sarıldılar. Bizde Meriçle birbirimize bakıp, gülüştük.

Konuşmaya dalıp gitmişken Beyza sınıfa girdi. Sınıf sessizliğe büründü. Farkındaydı ki, kimse onu sevmiyordu. O da bu durumdan gayet memnundu ki insanların kalbini kırmaya devam ediyordu. Herkes yerine oturdu. Sınıf tamdı ve dersin başlamasına beş dakika vardı. Beyza tahtaya çıkıp elindeki biletleri sallamaya başladı.

''Ne istiyorsun kara bela? Yine ne istiyorsun? '' dedi Cem bıkkın bir yüz ifadesiyle. Yüzümüzü buruşturduk ve istemeye istemeye iğrenç sese kulak verdik.

''Merak etmeyin be. Bu sefer sevineceğiniz bir haber vereceğim. Müdür görevlendirdi, '' dedi gülerek.

'' E, Beyza, '' dedi Sebuhan gülerek.

''Yarın saat 20.00'da Hayal Bios Barda konser var. Sadece on birinci sınıflar için düzenlenen bir eğlence bu. Gelmek isteyen yarın saat 17.00' da okulda olsun. Servisle gidiyoruz. ''

Herkes hayvan gibi sevinmeye başladı. Birbirlerine sarılıp hayvanlar gibi haykırıyorlardı. Alışmıştım bu gibi durumlara. Ama bu kadarına bende daha önce şahit olmamıştım. Sanki daha önce hiç konsere gitmemiş gibiydiler. Buna bende sevinmiştim, hem de çok. Meriç'le gideceğimiz ilk konserimiz olacaktı. 

Şu hayvanat bahçelerine para ödeyip hayvanları izleyenler bedava olarak bizim sınıfa gelip daha yakından hayvanları izleyebilirlerdi. O anı çekip snap attım.

''Çok eğleneceğiz, '' dedi Meriç ayağa kalkarak. Harbiden güzel eğlenecektik.

''Asel coşacağız lan! '' diye bağırdı Belin ve bana sarıldı. Belinle de gideceğim ilk konserdi. Daha doğrusu İzmir'de gidecek olduğum ilk konserdi ve büyük bir anlam ifade ediyordu benim için.

''Durun, durun, durun! '' diye bağırdı Sebuhan ve herkesi el-kol hareketleriyle susturup konuşmaya başladı. Çok merak ediyordum, ne diyecekti şu ahmak.

''Gençler, anladık. Konsere gideceğiz. En güzel bara bir de. Hoş, güzel eğleneceğiz de.. ''

Sebuhan'ın cümlesini bitirmemesi üzerine ''Eeeeee! '' diye bağırdık hepbir ağızdan.

''Şimdi gideceğiz de bu kimin konseri kardeşim? Hangi ünlü bizi eğlendirecek? '' dedi. 

''Söyleyecektim Sebuhan. Ama hepiniz hayvanlık edip delice bağrışıp durdunuz. Deseydim de zaten duymayacaktınız, '' dedi gülerek Beyza. ''Neyse açıklıyorum hemen. Bizim şu yarışma var ya hani bir kaç ay sonraki. Müdür Bey çok önem veriyor bu yarışmaya. Yoksa yıllardır emek verdiği şu güzel okul yıkılacak. Basketbol için bizden birkaç yaş büyük Besyo öğrencisi gelecek ve basketbol takımımızı çalıştıracak. Sene sonunda bizimle olacakmış. Ve ayrıca birkaç gün sonra önemli bir yarışma var. Şiir yarışması. Bizim okulda bu konuda yetenekli olan pek öğrenci olmadığından dolayı Müdür Bey birinden rica etmiş bizim okul adına şiir yarışmasına katılsın diye. Rica ettiği kişi de Basket takımımızı çalıştıracak olan hocanın sevgilisi. Müdür Bey yasal olmayan tüm işlemleri yaptı ve şuan bizim okulda okuyormuş gibi görünüyor hocanın sevgilisi. Çünkü her şey çok riskte. Bu şiir yarışmasını kaybedersek eğer okulumuzun yıkılma ihtimali çokça artıyor- ''

''Ee, anladık. Basket takımımızı çalıştıracakmış. Şiir yarışmasına da sevgilisi katılacak. Ne güzel, çok sevindim de bunun yarınki konserle ne alakası var? '' diye sordum Beyza'nın sözünü keserek. Kaldığı yerden devam etti.

''Yarın hocanın doğum günüymüş. Kız arkadaşı da onun en sevdiği şarkıcıyı bulmuş. Ona yarın sürpriz yapacak. Yarınki konser onlar için. Ve bizim okulu davet etti konsere. Sadece on birinci sınıflarımız ve onlar olacak. Yani kısacası bir doğum günü organizasyonunun içinde olacağız. Bence çok güzel bir şey. Kız kalkmış sevgilisinin en sevdiği şarkıcıyı bulup rica etmiş. İkisi de Beşiktaşlıymış. Şarkıcı da Beşiktaşlı olduğu için seve seve bu sürprize ortak olacağını söylemiş, '' dedi Beyza. Ve bende fişler koptu. Bu ne sevgiymiş böyle? Gözlerim dolmuştu. Bu, bu muhteşem bir sürpriz olacaktı. Onları tanımak için sabırsızlanıyordum. Böyle aşklar kalmış mıydı? Orada olmak beni çok mutlu edecekti. Bu, bu benim için çok özel bir anı olarak kalacaktı. Meriç arkasını dönüp bana gülümsedi.

''Çok duygulandım sevgilim, '' dedi.

''Evet, bende. Çok güzel bir organizasyon bu. ''

''Ve onlar da bizim gibi Beşiktaşlı. ''

''Evet, Meriç. Seninle konsere gitme fikri ayrı bir muhteşemdi. Ama bu olayı duyunca daha da özel hissettim. Yarın daha da özel olacak diğer günlerden. Onların mutluluğuna ortak olacağız. Onların filmini izleyeceğiz, '' dedim gülümseyerek.

Herkes bi'hayli mutlu olmuştu bu olayı duyunca. Cem ayağa kalkıp en önemli soruyu sordu.

''Hikaye güzel. Yarın için sabırsızlanıyorum. Benim gibi duygudan tamamen uzak birini bile duygulandırdı bu sürpriz. Harbiden şahane. Gözüm doldu da sen halen kimin konser vereceğini söylemedin Beyza? ''

Herkes onaylarcasına başını salladı. Ve Beyza son olarak, en sonunda kimin konser vereceğini söyledi.

''GÖKHAN TEPE! ''


***

Saat 17:00 da tüm on birinci sınıflar okulda toplanmıştık. Herkes çok heyecanlıydı. Çok güzel bir duyguydu. Çok anlamlı saatler geçirecektik.

Meriçle ben serviste en arkada yerimizi aldık. Başımı omzuna koydum. Yumuşacık yastıktan daha da huzur veriyordu omzu.

''Asel, tekrardan benimle çıktığın için, beni mutlu ettiğin için çok teşekkür ederim, '' dedi.

''Meriç.. '' dedim ve başımı omzundan kaldırıp konuşmaya devam ettim. ''Şuana kadar yaşadığımız en basit şey bile benim yüzümden oldu. Her şey benim hatamdı. Bundan sonra öyle şeyler olmayacak. Sen o yaşadığın hiçbir şeyi hak etmiyordun. ''

''Neden senden vazgeçemiyorum biliyor musun? '' diye sordu.

''Neden? ''

''Sen hatalarına rağmen güzelsin, '' dedi.

Gerçekten yaşadığı hiçbir şeyi hak etmemişti. Ve bende bu güzel sözleri hak etmiyordum. Dediği o güzel sözler, o beni öven sözler bana çarpıp kirleniyordu sanki. Madem onu mutlu etmek istiyordum, yaptığım her harekete dikkat etmeliydim. Bir adım atmadan önce onu düşünmeliydim.

Müziği son ses açmışlardı. Neredeyse servis çökecekti. Öyle bir his veriyordu. Bir saatlik yolculuğun ardından bara geldik. Herkes servisten indi. Bar muhteşem bir şekilde süslenmişti. Her şey muazzamdı. Meriçle ben şok olmuştuk. Daha doğrusu herkes şok olmuştu. Böyle bir sürprizi hak edecek bir insan var mıydı ki hayatta? 

Onun olduğunu tahmin ettiğimiz bir kız bize doğru yaklaştı.

''Geldiğiniz için çok teşekkürler, '' dedi gülümseyerek ve herkesin elini sıkmaya başladı. Herkesin gözünün içi parlıyordu, Beyza'nın bile.

''Asıl biz teşekkür ederiz davet ettiğiniz için, '' dedim ve sarıldım.

''İsmim Ulya bu arada. Sizin okul için şiir yarışmasına katılacağım. Bilginiz var diye tahmin ediyorum. ''

''Evet, var. Çok mutlu ettiniz. Eminiz ki yarışmayı kazanacaksınız, '' dedi Belin.

''Orasını biz bilemeyiz. Şiir hazır bu arada. Bu gece size okuyacağım, '' dedi ve devam etti. ''Bugün sevgilimin doğum günü. Çok heyecanlıyım. Şimdi soracaksınız, bu sürpriz fazla değil mi diye. Aslında değil, az bile. Daha muhteşem, daha kusursuz bir doğum günü yapmak isterdim ona ama elimden gelen bu kadardı.

''Gerçekten çok iyi düşünmüşsünüz. İnanın hiç kimse böyle bir zahmete girmezdi, '' dedi Beyza el çırparak.

''İlk defa Beyza'ya katılıyorum, '' dedi Ali gülerek. Bizde istemeden de olsa onun bu sözü üzerine gülmeye başladık.

Barda oturmuş sohbet ediyorduk. Daha doğrusu o anlatıyordu, biz dinliyorduk. Bize nasıl tanıştıklarını filan anlattı. Sosyal medya üzerinden tanışmışlar ve mesafelerin aşka engel olmadığını bir sene boyunca birbirlerini görmeden severek kanıtlamışlar. Son olarak çok güzel sözlerle konuşmayı bitirdi.

''Sevince mesafe de güzel gelir insana. Onun sayesinde mesafeleri seversin mesela. Mesafeler önemsizdir. Mesafelere saydırmayı kesin. Aşk mesafe tanımıyor. Bazen kilometrelerce uzaktaki bir insan yanınızdaki insanlardan daha yakın oluyor. Onlardan daha sıcak konuşuyor. Belki size tam anlamıyla dokunamıyor olabilir ama konuşmalarıyla size dokunur. Belki onu görememek, ona sarılamamak, onun kokusunu alamamak size acı verebilir ama önemli olan bedenlerin birbirine dokunması değildir. Ruhların birbirine dokunması da yeterlidir. Özlemek onunla güzel oluyor hatta. Hiç görmediğin birini de özlüyorsun. Ve mesafelere inat birbirleriyle olanlar ciddi düşünenlerdir. Öyle yakınınızdaki, dokunabildiğiniz kişileri sevmek kolaydır. Cesaretiniz varsa bir de dokunamadığınız birilerini sevmeyi deneyin. ''

Öyle güzel konuşmuştu ki aklım yerinden çıkacaktı sanki. Mesafeler, mesafeler boşmuş sevince. Şimdi hak veriyordum İbrahim'e. O beni mesafelerre rağmen sevmeye devam etmişti. Ve ben demek ki çok sevemiyordum birini. Sevseydim eğer umrumda olmazdı mesafeler. Uzaktaki birini sevmek, sevmeye devam etmek her yiğidin harcı değilmiş bunu anladım dediklerinden sonra. Ben mesafelere yenik düşmüştüm. Mesafeler bir hiçmiş yürekten sevince.

Konuşmayı bitirdikten sonra Gökhan Tepe bara giriş yaptı. O da herkese sarıldı ve yanımıza gelip oturdu. Bu organizasyonda olduğu için çok mutlu görünüyordu.

Gökhan Tepe geldikten sonra da baya uzun süre sohbet ettik. Çok sıcak kanlı birisiydi. Eminim ki başka bir şarkıcı olsaydı bu sürprizde yer edinme fikrine olumlu bakmazdı.

''Peki ismi ne şu şanslı sevgilinin? '' diye sordum merakla. Arya söyledi ismini.

''DEMİR! ''


***

Gece çok güzel gidiyordu. Demir bu sürpriz karşısında şok olmuştu. Çok duygusal bir geceydi. Konser de harika gidiyordu. Herkes kendini ortama kaptırmış dans ediyordu.

''İlerde böyle bir sürpriz beklerim, '' dedi Meriç saçımdan öperken.

''Daha güzelini yaparım diyeceğim de bilemiyorum ki yani, '' dedim gülerek.

''İşin şakasıydı. Zaten sen bana verilen en büyük hediyesin. ''

''Sen bu hediyenin kat be kat daha güzeline layıksın Meriç, '' dedim başımı omzuna koyarken.

''Sen hayatımdan çıkma da yeter bana, '' dedi gülümseyerek.

Beni nasıl bu kadar seviyordu akıl mantık erdiremiyordum bu duruma. Bende onu çok seviyordum ama bir türlü onun beni sevdiği kadar sevemiyordum. Hep bir yanı eksik oluyordu sevgimin. Bunun nedeni ise, geçmişte yaptığım hatalardı. Belki o geçmişte yaptığım hatalara göz yumup beni tekrardan hayatına almış olabilirdi. Belki bana olan sevgisi hatalarımın üstünü örtmüş olabilirdi ama geçmiş geçmişte kalmaz. Bu bir grup umursamaz insan uydurduğu bir söz. Ben benim hatam olsa bile unutmam. Unutmam ki ondan ders çıkarayım. Ama o dersten hep kalıyordum sınıfta. Hem halen acı veriyordu geçmişim, geçmemişti demek ki. Ama bundan sonra onu üzmemek için kendimi üzecektim. 


***

Gecenin sonlarına doğru Ulya kendi yazdığı, bizim okul adına katılacağı yarışmaya göndereceği şiiri sahneye çıkıp okumaya başlayacaktı birazdan. Çok heyecanlıydım şiiri dinlemeye. Eminim ki çok özel bir şiirdi. Büyük derecede anlamlarla yüklüydü her kelimesi. Bunu o okumaya başlamadan anlamıştım. Gökhan Tepe sahneden inip kulise gitti. Demir de bizim yanımızda yerini aldı. Herkes pür dikkat sahneye konsantre olmuş durumdaydı.

''Öncelikle şunu söyleyeceğim, bu şiiri hayatımda yaşadığım tecrübelere dayanarak yazmadım. Karşılıksız aşk yaşayan bir kadınla empati kurdum ve bunlar döküldü satırlara, '' dedi ve şiiri okumaya başladı.

''Hiç gelmeyen de gidebilirmiş, hiç gelmeyen de terk edebilirmiş pekala.

Hiç gelmeyen beklenir en başta.

Onun seni sevdiğini sanarsın mesela.

Sen onu fark ettikten sonra, Tanrı her fırsatta onu çıkarır karşına.

Her yerde onu görürsün, için gider mesela.

Sarılmak istersin.

Boynunu öpermiş gibi yapıp kokusunu içine çekmek istersin.

Gecenin olmasını istersin her gündüzünde.

Gecenin yarısında uyurken mutlular,

Sen hiç gelmeyen için gözyaşlarını salıverirsin yastığına, yorganına.

En kötüsü de geceler şahit olur ağladığına, gündüzler değil. Ağlatan değil.

Geceleri bazen uyuyanlar,

Bir şeylerden rahatsız olmuşçasına bir sağa, bir sola dönüp dururlar ya.

İtiraf ediyorum.

Galiba uyuyanlar, benim sessizce gece attığım çığlıklara rahatsız oluyorlar.

Sanki onu görünce, içinde 8.1 şiddetinde deprem olduğunu hissedersin.

Sanki bağırsağın kalbine düğümlenmiş de nefes almakta güçlük çekiyorsun gibi..

Sakın nefesin daraldığında mutlu olma.

O zaman da ölmezsin, sadece acı çekersin.

Sana geceler de haramdır artık, uykularda.

Çünkü yeni bir dönem başlar hayatında.

Bir umut gelir diye beklediğini,

Artık hiç gelmeyeceğini bile bile beklersin.

Sabah ezanlarına kalkar olursun.

Sabahın nurunda; onunla, ondan habersiz dualarda buluşursun.

Sabahlar bahçe olur sana.

Gece olunca, gözyaşlarınla sularsın bahçeni, yeşillenir sabaha.

Geceleri ağlayan kadın, hiçbir şey olmamış gibi uyanır sabahlara.

Tabii ağlayarak uyuduğun,

Ağlarken yorgun düştüğün gecelere şükretmen gerek.

Bazen o gözyaşları dinmek bilmez.

Bazı geceler gözyaşların sabahlar, tıpkı acıdan inleyen hastalar gibi.

Geceler refakatçi olur gözyaşlarına.

Geceler olur sana dost, duvarlar olur sana sırdaş.

Ağlarken geceler yalnız bırakmaz seni.

Ve duvarlardır sözünü kesmeden dinleyen seni.

Keşke duvarların dili olsa da, anlatsa geceleri. ''

Ipagpatuloy ang Pagbabasa

Magugustuhan mo rin

2M 118K 64
Ulaş: Ev alma, komşu al demişler. Işık: Öyle mi demişler. Ulaş: Öyle demişler. Alacağım seni kendime. Mecburuz.
868K 42.3K 50
Amelya 20 yıl sonra aslında ailesinin gerçek olmadığını intikam için bebeklerin karıştırılmasına nasıl bir tepki verecek gelin hep birlikte okuyup öğ...
1.9M 70.2K 59
DİKKAT: ÖĞRETMEN ÖĞRENCİ KURGUSUDUR +18 VARDIR RAHATSIZ OLACAK OKUMASIN. Lavinia: Sana vermem gereken bir ceza vardı. Defne: Tobe hasa Defne: Ben ned...
1.1M 23K 13
"Bana cehennemi yaşatmana rağmen, sen benim cennetimsin Meira." Fantastik değildir. DİKKAT! Bu kitapta cinayet, psikolojik ve fiziksel şiddet gibi r...