Ne içindeyim zamanın ne büsbütün dışında........
Sabah yataktan kalkamayışım çektiğim acının dile gelmiş haliydi sanki... dün gece olanların rüya olma ihtimalini siliyordu aynada ki yansımam. Perdeden içeri sızan ışıkla gözlerimi kırpıştırmam çektiğim acılara itiraz bile edememem, bir ah duy bile tepki verememem de bu adamın eseri değil miydi sanki. Gözlerimi kapattıkca bana vuruşları hakaretleri " yosma"
"Sürtük" diye küfürlerinin arasindan annem mert ve cesur 'un yapma diyişleri çınlıyordu kulaklarımda her kız mi böyleydi yada her üvey evlat yada her dilsiz aslında ben dilsiz değilim! ağzımda dilim var ama söyleyecek sözüm yok! bırakmadılar ben sözsüz! olmuyor muyun o zaman.....
Içerden sesler geliyordu. Muhtemelen Yekta uyanmıştı. Sahi benim bir annem vardi değil mi nerde en azindan yanımda olmalıydı şimdi başımı okşayıp teselli vermeliydi değil mi ama yoktu üstüm de dün giydiğim pembe elbiseyle odaya atılmıştım. Ama saçım başım dağınık emir kaç yeri yırtık kaşımda bir yarık dudağımda bir patlak sırtımda karnımda bacaklarımda şiddetli ağrı...... dün gece bedenim yeteri kadar terbiye edilmişti Yekta tarafından.... kızını dövmeyen dizini döver diye büyüttü beni Yekta aslında ona kızmıyorum nerde benim ANNEM tamam babam'ı! ALLAH aldı da anama ne oldu hani anası olmayanın babasıda olmazdı hep yalancı mi bu atalar bana gelince babam olsa korurdu beni saçımın teline kıydırmazdı...
İçerideki sesler şiddetlenmişti. Hıncını alamamıştı. Tuvaletimin gelmesiyle mecburen acı içinde doğruldum yataktan.. kapı koluna elimi atmamla annemin cümlelerini duydum bir kez daha dilsiz olduğuma lanet okudum keşke sağır olsaydım....
" niye dövdün simdi alisverise gideceklerdi ne diyeceğiz Yavuz beylere"
" bak kadın beni delirtme sen kimin tarafındasın görmedin mi akşam neler yaptı sırf iş bozulsun diye yaptığına eminim"
" kazara düştü bey hem heycanlanmiştir"
Başıma vurulan balyozlarla kendime geldim kızıma vurma seni öldürürüm falan gibj cümleler kurması gerekmiyor muydu bu kadının birde taraf mi vardı ha doğru ya taraf olmayan bertaraf olurdu ha birde Yektadan tarafa olmazsa anasından doğduğuna pişman olurdu benim gibi...
"S*çt*rmasın heyecanına edebiyle defolup gitsin bizde yolumuza bakalim gider ayak laf getirmesin bana daha bu evde iki tane delikanlı var birde naz'im var "
" tamam bey sen yinede sözlemiş kiza vurma"
" kadın kalk git ayağımın altına almayayım asabımı bozma "
Oğullarına kendi çocukları na kiyamazdı Yekta ilk defa onda duymuştum "soyum sopum" diye sevmeyi. Genelde paşam, tosunum, koçum diye seviyorlardi. Her seyden mi huylaniyordum yoksa onun bana herşeyde mi kasti vardı bilemiyorum.....
Kapı kolunda kalan elimi indirerek lavoya gittim lavobo benim odamin hemen yanındaydı.
Annem sesimi duyunca hemen banyo kapısına gelmişti bile.
" iyi misin? Gurur kızım "
" iyiyim ya fa değilim desem duyacak misin? Hiç üzülmüyorum dilsizim diye su durumlarda seviniyorum bile hani su göz göze bakarak anlaşan anne kızlar var ya hiç olamadık biz onlardan hani anneler bakinca anlatmış ya çocuklarının ne yaramazlık yaptığını açıktığını uykusu geldiğini olmuyordu bizim öyle bir bağımız olamıyordu. Anneme gel gidelim kacalım diyordum.
" olmaz benim tek canim sen değilsin onlarda canımdan "diyordu.
Ve ben 1'e 3 yine kaybeden oluyordum.
Banyonun kapısı yumrukladı Yekta
" edenin ile dur edepsiz bu son uyarım"
Diye söylene söylene cikti evden nerden mı anladım evden çıktığını kapının bir daha onu tarafından açılmamayı umut ettiğine emin olduğum çarpma sesinden. Sıcak suyu açtım bir duş almak en iyisiydi. Morluklara tuttuğum Sıcak su iyice canımı yaktı asıl canımı yakan su değil canim yakıyor bile diyememekti aslında akan göz yaslarim şişip kizaran gözlerime acimiyordu adeta.
Banyodan çıkıp odama geçtiğimde evde kimse yoktu. Nereye gitmişti annem dediğim ama bir kedi yavrusu kadar bile bana kıymet vermeyen kadın .. çok mu abartiyorum ben bütün anneler mi böyle ben böyle olmayacağım ama anne diyecek çocuğum bana beni seven tek kişi olacak sayısız hesapsız koşulsuz seveceğiz birbirimizi. Odaya girip uzun beyaz bir tshirt giydim üstüme sıcak havada başka giyinmeyi düşünmedim bile üstüme zaten ağrıyan yerlerime hava bile deyse bağıramadiğima yanıyordum. Ses ışıktan bile hizliydi degil mi? En hızlı şey sesti okulda öyle öğrenmiştik iste ben en son daydım doğuştan olmasa bile üvey babamın Yekta olmasıyla kaç milyon sıfır yenik başlamış oldum hayata....
Yatağa uzanmamla dün Ege'nin verdiği telefon çalmaya başladı Allah'im o ses öyle açıktı ki birde zil sesi vardı bando çalıyordu sanki mehteran geciti vardi evde istemsiz dudağım kıvrıldı ve acıyla irkildim.
Dilsizim ben sağır değil Demi.
Telefonu kapatıp mesaj bölümüne girdim.
"Beni araman anlamsız değil mi sencede birsey sormak ve cevabını almak istiyorsan mesaj at " yazıp yolladım.
" üzgünüm dedi 10 dk geliyorum haber vereyim dedim " yazmıştı niye geliyordu ki bu şimdi ah tabi ya alışveriş ne diyecektim şimdi ağır dayak yedim gelemem mi herşeyden önce gururum izin vermezdi be.
"Bugün çıkamayacağım evde de kimse yok " yazıp yolladım.
" çok geçmeden sokak da araba sesi duydum o kadar işlek bir sokak değildi öyle habire bi araba sesi duyulmazdı sokakta genelde tek katlı evlerin olduğu bir mahalley di burası bir dursun amcanın 131 'ı vardı onunda sesini tüm mahalle tanirdi zaten. Kapıda konuşma sesleri geliyordu
" hoş geldin Ege oğlum " diyen annemin sesiydi.
"Hoş bulduk ben Gururu alacaktım dün konuşmuştuk ya "
" Evet ama gurur biraz rahatsız yarın cikarsaniz daha iyi olur"
" peki tamam diyerek gitmişti " annem onu içeri davet etmemişti nede o Gururu göreyim dememişti.
Ben yatağa kendimí yatağa bırakırken telefona gelen bip sesiyle telefonu elime alıp baktım
" neyin var yazmıştı "
Duymuştum kapıdaki konuşmayı bir kaç morluk, kaşımda bir yarık , dudağımda bir morluk var diymesemde beni merak etmesi hoşuma gitmişti.
"Bir şeyim yok kırgınım sadece " yalan olmayan bir yalan yazmıştım işte kırgınım hayata anneme kaderime kırgınım yalan değil di ya en nefret ettiğim şey yalandı bu hayatta her seye tahammül eden ben yalana tahammül edemiyordum ne büyük ironi..
Bugün odamdan hiç çıkmadım benim yanımada kimse gelmedi öğleden sonra annem elinde bir tepsi ve üstünde bir kaseyle geldi içinden gelen tarhana kokusu burnuma dolunca acıktığımı anladım. Başımı kaldırıp annemin yüzüne bakınca kızgınlığını gördüm umutsuzluğunu çaresizliğini gördüm elinde ki çorbası bana uzatırken yüZüme bakamayışını gördüm. Çorbayı alıp içtim. Tepsiyi ona uzatırken
" Gurur "diye çıkan cılız sesiyle bana bakıyordu.
Ama ben onunla konuşmaya hazır değildim arkamı ona dönüp yorganı başıma kadar çektim. Bu benim için konuşmak istemiyorum diyebilmekti. Ya da öyle yaptığımı zannetmekti.
Yatak çöktü annem yatağa oturup elini yorganın üstüne koydu.
"Konuşmak isterdim herşey geçecek yaralarin geçecek iyi olacağız mutlu olacağız demek isterdim ama bu evde bu mümkün değil o yüzden evden ve git bu evden...... "
" annemin beni teselli edecek cümleleri bile yoktu ne acı değilmi göz yaşlarımı tutamayıp ağlamaya başladım ağlarken uyuya kalmışım...
İnsan mutluyken koşup oynar içi içine sığmaz ya mutsuz iken de tam tersi oluyor demek eli kolu kırık olmasa bile mutluluk kanatları kırılıyor bu da kalbe ağırlık veriyor demek ki öyle bir uyumuşum ki uyandığım da sabah ezanı okuyordu . Beni konuşurken tek duyduğuna inandığım Allah'in huzuruna çıkmak için yataktan kalkdım zor bela abdest alıp köşede duran seccademi alıp yere serdim. Namaz kılmayak bir nebze acılarımı almıştı. Biraz göz yaşı döküp geri yatağa bıraktım kendimi. Annemin;
" Gurur" diye bağırmasıyla uyandım .
Saat 8di ve ben niye bu saatte uyandırılmıştım. Elimi yüzümü yıkamak için odadan çıkmıştım ki karşı koridorda duran Ege gözlerini öfkeyle dikip bana bakıyordu onu görmemle neremi sağlayacağımı şaşırdım südyensiz göğüslerimi mi? Giydiğim tshirt yüzünden sadece kıçımı kapattigi ıçin ortada olan bacaklarımı mı? Yoksa dayaktan morarmış yüzümü mü? Diye aniden düşünerek aniden oda ya geri kaçtım bu saatte evde kimse olmazdı olursa Yekta olur oda tvnin başında pinekliyor olurdu. Bu saatte niye buraya gelmişti ki of layarak üstümü değiştirdim. Bir kot bir tshirt giydim her zamanki gibi ve odadan çıktığımda annem "hadi kızım çabuk ol Ege dışarda bekliyor geç kalıyoruz."
Ne oldu nereye gidiyoruz demi bir açıklama yap lavaboya girip elimi yüzümü yıkadım yüzümdeki izleri kapatmak için makyaj yaptım.
Bu makyaj malzemeleri kadının çirkinliğini değil daha çok kadına yapılan çirkinlikleri kapatmak için erkekler tarafından icat edilmişti kesin. Odadan Çantamı alıp evden çıktım annem Büyük siyah bir arabanın arka koltuğuna kurulmuş mahalleye poz veriyordu. Kapıyı kapattım. Kapının senini duyan annem." Hadi kızım" diye seslendi gözlerini mahallede gezdirerek. Çok aşağılık bir duyguydu bence. Yani ben öyle hissettim.
Ege ön kapıyı açınca oraya oturmam gerektiğini anladım. Saçlarımla yüzümü olduğunca kapatmıştım. 24 yaşında dayak yiyen bir genç kız imajı oldukça gurur kırıcıydı hele ki benim gibi adı bile Gurur olan biri için hiç birsey den utanmayan ben dayak yediğimde utanıyordum.
Böyle zamanlarda konuşamıyor olmak.teselli veriyordu bana en azından neden cevap vermiyorsun demiyorlardı. Çok geçmeden çarşıya geldik. Anladığım kadarıyla alışveriş yapacaktık. Adının Ela olduğunu öğrendiğim kadın yani Ege'nin ikizi yanındaki küçük oğluyla gelmişti. Annemle selamlaşıp benlede sarıldıktan sonra üzülmüş gibi yüZüme baktı. Bende başımı yere eğdim suçsuz yere dayak yemiştim.
Ege ikizine dönüp "mağazaları daha açmadık kimse yokken önce kıyafet işini halledelim "dedi.
Annem " olur oğlum "diyip ağzı kulaklarında onları takip etti. Bende mecburen gidiyordum. Ela abla "Gurur ne istiyorsan al bak çekinme beğendiğini al" demişti. Bir kaç elbise beğendik ben de kabinin yolunu tuttum benimle ilgilensin diye bizim yukari mahalle komşumuzun kizi İlayda 'YI çalışmışlardı yıllardır burda çalışıyordu. Bana elbiseler takımlar gösteriyor denemen için kabinin oraya götürüyordu. Bende sonunda o kabine girmiştim taktığım sütyen öyle çok canımı yakıyordu ki. Hemen bu işkence bitsin diye dua ediyordum . Bütün kıyafetlerimi çıkarıp iç çamaşırlarımla kaldığımda kabinin kapısı açıldı Ege içeri girmişti tam elimi kaldırdım tokadı patlatacaktım ki elimi tutup önce yüzümü sonra bütün vücudumu inceledi gözlerinden bana acıdığını anlaya biliyordum. Kafamı utançla eğip kurtardığım elimle de göğsümü kapattım. Cebinden bir alet çıkarıp denemek icin getirdiğim siyah kumaş elbiseyeden alarmı çıkarıp etiketi koparıp Önce kafamı sonra kolları mı geçirdi. Açıyordu baba hayatımda bir assağılık his daha yaşadım evleneceğim adam bana aşk değil acıma hissediyordu. Dilsiz olmak böyle bir şeydi işte bütün duygulardan önce acı hissediyordu bütün hayatıma girenler. Elimden tutup çekti ce dışarı çıkarken anneme ve kardeşine dönüp biraz işimiz var geliriz siz diğer alınacakları alın diyip beni kolumdan çekiştire çekiştire götürüyordu.....
Tutsak edilmiştim ben kendi içime hapis edilmiştim. Önce ruhum Tutsak edilmişti Şimdi bedenim tutsak ediliyordu. Başıma geleceklerden habersiz gidiyordum Ege tipi bir ceza evine.....
yorumlarınızı bekliyorum.....
Şimdi den ilginize teşekkür ederim.....