Artık bölümlerin geç gelmesinden bıktınız biliyorum ama aklıma bir fikir gelmiyor, kusura bakmayın. Yorumlarınızı bekliyorum canlarımm. Tabi voteleride. Bu bölüm benden mavi_kumsal_ Deriin18 gelsin 😘😘
Aradan aylar geçmiş Oğuz belasını başımızdan defetmiştik. Yani en azından Selim ve ben öyle yapmıştık. Oğuz'u uzun uğraşlar sonucu benden vazgeçirmiştik. Benim onu her zaman sadece arkadaş olarak göreceğimi, asla bunun ötesine gidemeyeceğimize ve Selim'i asla bırakmayacağıma inandırmıştık. Bu süreçte Oğuz'u ailesiyle beraber uzman yardımı almaya ikna etmiş, bu sayede daha çok yol kat etmiştik. Çünkü bana olan duygularının aşk değil takıntı olduğunu hepimiz biliyorduk. Oğuz hızla iyileşiyordu, tabi bunda taşınmış olmalarına rağmen her hafta sonu soluğu Oğuz'un yanında alan Melike'nin etkisi büyüktü. Melike ve Oğuz arasında tuhaf bir bağ oluşmuştu. Yani bu duruma bağ demek ne kadar doğru bilmiyorum ama, neyse.
Aslında başlarda bana sağlıksız bir ilişki gibi gelse de şimdi ikisinin de mutlu olması beni sevindiriyordu. Zaten Oğuz o saçma şeyleri psikolojik bozukluklarından dolayı yapmış olduğundan Selim de bende onu affetmiştik.
Tüm bunlar olurken geçen zaman her öğrencinin başının belası, korkulu rüyası olan ygsnin zamanını yaklaştırıp, benim bunu unutmamı sağlamıştı. Ta ki okula girdiğim bir gün herkesin deliler gibi test çözdüğünü görene kadar. Bunu görmüş olmam içimdeki hedefleri olan İpek'i harekete geçirmişti. O gün hemen çalışmaya başlamıştım. Ben sayısal derslere vermiştim kendimi. Zaten Selim'le her buluştuğumda bana sözel konuları kafama kazıyacak şekilde anlatıyor ve çözmem için onlarca test verip, onlar bitmedende buluşmamakla tehdit ediyordu.
Evet sevgilisi tarafından ödevlendirilen ve üstüne bir de tehditler alan mağdur bir ygs öğrencisiydim artık. Selim'in içinden adeta bir canavar çıkmıştı. Bırakın ders dışında bir sebepten buluşmayı eğer attığım mesajlarda dersle ilgili soru sormuyorsam bana cevap bile vermiyordu. Yani anlayacağınız Selim bana sevgilisi gibi değilde yarışa hazırladığı at gibi davranıyordu. İnanın bu hiç hoş bir durum değil ve şu an bana verdiği ödevleri bitirdiğim için onu görme hakkı kazanmıştım. Çözdüğüm testleri binbir özenle poşet dosyaya koydum ve karşısındakinin sevgilisi olduğunu hatırlayabilsin diye de özenle giyinip makyaj yaptım. Üstüme siyah v yaka bir tişört giyinmiştim. Azıcık açıktı ama beni buna o mecbur ediyordu. Altıma ilk önce etek giymeyi düşünsemde sonradan abartmanın alemi yok diyerek koyu gri kotumu giydim. Saçımı hafif özenli bir şekilde topuz yapıp küçük saçlarımı kulaklarımın yanından çıkartıp, dudak parlatıcımı sürdüğümde sevgilisi olduğumu kesinlikle hatırlayacağı bir haldeydim.
Selim'in binasındaki asansörüne bindiğimde son kez kendime aynada bakıp saçım dağılmış mı diye kontrol ettim. Kapıya geldiğimde dudaklarımı yalayıp sürdüğüm parlatıcının etkisini arttırdım. Kapıyı çalıp Selim'in açmasını bekledim.
"Hoşgeldin hayatım." dedi ve suratıma doğru dürüst bakmadan poşet dosyadaki testleri aldı elimden ve hemen salona geçti. Bana sarılmamıştı bile. Öküzgillerden Selim. İnsan bir bakar, sarılır. Uyuz. İçeri girip kapıyı kapattım. Aynada kendime baktım. Acaba artık eskisi gibi güzel ya da çekici değil miyim? Kendime bir süre öylece baktım. Hayır anlamıyorum testler benden çok nasıl ilgisini çekebilirki. Yok yok bence benim büyüm bozuldu. Eskisi gibi etkileyemiyorum onu ya da çok mu çocuksuyum? Ben aptal aptal kendime bakıp dururken Selim içerden seslendi.
"Hadi canım. Bak yanlışlarını çözeceğiz daha." Yanlışları çözecekmişiz. Şu an buradaki umursadığım tek yanlış benim seni eskisi kadar etkileyemem.
"Tamam sevgilim geliyorum."
İçeri girdiğimde Şelim bugün çalışacağımız konu için çıkarttığı özetleri bir kenara koymuş, yanlış sorularımı önüne çekmiş inceliyordu. Gidip arkasından sarıldım. Yanağını öptüm ama o hala çok ciddi bir şekilde sorularla ilgileniyordu. Bu sefer daha sıkıca sarılıp diğer yanağını öptüm.
"Tamam İpek otur da soruları çözelim."
"Peki." diyip suratımı asarak oturdum.
"Bak şimdi bu soruda büyük olasılıkla soruyu yanlış okumuşsun. İstersen bir daha göz at."
"Tamam." dedim ve soruyu önüme çektim. Okuyordum ama hiçbir şey anlamıyordum. Çünkü aklımda bu soru dışında milyonlarca soru vardı.
"Hayatım sorun ne?"
"Evet sanırım soruyu yanlış okumuşum." dedim bıkkınlıkla.
"Hayır. Yani kafana takılan şey ne? Kendini soruya veremediğinin farkındayım."
"Hiç. Öyle işte. Anlamaya çalışıyorum soruyu."
"İpek beni kandıramazsın. Sen bu soruyu en fazla ikinci okuyuşta anlayıp tek de cevabı bulursun ama şu an yaklaşık beş kez okudun."
"Soru zor demekki."
"Canıııım" dedi azıcık sinirlenerek.
"Selim, azıcık ders dışında bir şeyler yapsak olmaz mı? Hayır yani son Zamanlarda iki sevgili gibi değiliz de. Öğretmen yönün ağır basıyor. Benden çok çözdüğüm sorularla ilgilisin. Bu da beni kırıyor."
"Hayatım ben senin iyiliğin için uğraşıyorum. Sen benimle sevgili olmadan hedefleri olan çalışkan bir öğrenciydin şimdi ise işin gücün benim. Bu da kötü hissetmemi sağlıyor."
"Sevgilim böyle bir şey için kendini asla kötü hissetme. Hem ben çalışmayalım demiyorum ki biraz da birbirimize vakit ayıralım diyorum olmaz mı?"
"Tamam testleri çözelim bakarız."
Al işte testleri çözünce bakacakmışız. Gel de sinir olma. Sen görürsün Selim efendi ben İpek'sem bu testler çözülmeyecek.
Soruyu okur gibi yapıp bir yandanda dudaklarımla oynuyordum. Tabi bu sırada gayet ciddiydim. Bir dergide okumuştum. Erkekler kadınlar ciddiyetle işini yaparken onlardan çok etkileniyormuş. Hem yaklaşık bir aydır öpüşmüyorduk. Yani eminim benim onun dudaklarını özlediğim kadar o da benimkileri özlemiştir. Yani öyle umuyorum.
"İpek şunu yapmayı kes."
"Neyi?"
"Sen biliyorsun neyi olduğunu."
"İlk önce hızlıca nefes almayı, sonra dudaklarınla oynamayı. Bu sefer bu numarayı yemem. Bitecek bu sorular."
"Ya söz istediğin kadar soruyu evde çözeceğim. Şimdi başka bir şeyler yapsak."
"Yapıyoruz işte. Test çözüyor."
"Aman ne romantik."
"Romantik bir hale getirelim o zaman. Bekle."
Salondaki dolabı açıp içindeki mumu çıkarıp, masanın üstüne koyup sonrada yaktı.
"Bak şimdi oldu." dedi sırıtarak.
"Bir bu eksikti, tüy de diktik tam oldu." Bu sırada bende kendimi ne kadar sıksamda gülmeye başladım.
"Al sana romantik bir ortam."
"Ne kadar da romantik bir sevgilisin sen öyle." dedim ayağa kalkıp. Yanına gittim. Ellerini tuttum. Başımı göğsüne yasladım.
"Benim biraz böyle kalmaya ihtiyacım var. Kalp atışlarını duymaya."
"Kalırız o zaman." deyip kokumu içine çektiğini hissettim sonra da saçımı öptü.
"Seni seviyorum İpek."
"Ben de seni." dedim kalbinin üstünü öperek.
"Hayatım ben de seninle vakit geçirmeyi istiyorum ama çalışmak zorundasın. Hem şu sınav bir geçsin işte o zaman bol bol vakit geçireceğiz."
"Sevgilim bunu ben de biliyorum ama tek istediğim birazcık ders çalışmak dışında bir şeyler yapmak. Çok sıkıldım çünkü. Zaten bütün gün ders ders ders, bari senin yanında stres atayım olmaz mı?" dedim gözlerinin içine bakarak.
"Tamam bugünlük paydos. Yine kıyamadım."
"Aman bana da kıyamazmış. Yerim seni yerim." dedim yanaklarından kocaman bir öpücük alarak.
"Ne yapmak istersin peki küçük hanım?"
"Küçük hanım yok demiştik ama beyefendi."
"Tamam küçük hanım."
"Seliiiim. Şımarma."
"Şımarma falan ayıp oluyor hayatım ama."
"Dersem ne olur canım?"
"Seni ..."
"Beni ne canım?"
"Severim hem de çok güzel severim. Öyle güzel severim ki hem de sen bile inanamazsın."
"İnanamıyorum zaten."
"Ben de inanamıyorum. Benim olduğuna."
"İnandırayım o zaman sevgilim." dedim yanağından öpüp sıkıca sarılırken.
"Yeterince inandırıcı oldu mu?"
"Birazcık."
"Hmm ne yapabilirim ki acaba? Bilemedim ki."
"Ben yardımcı olayım." dedi ve dudaklarıma eğildi. İyice yaklaştı ve öpüşmeye başladık. Uzunca bir sürede devam ettik. Çok özlemiştim böyle hissetmeyi.
"İnandın mı?"
"İnandım hayatım."
Sonra Selim'in odasına gittik. Selim yatağına oturdu bacağını uzattı, eliyle yatağı gösterdi ve ben de oturdum. Sonra eline gitarını aldı. İkimizde gitarı tuttuk, bu sırada yanağımdan bir öpücük aldı.
...
Ygs ye sadece bir hafta kalmıştı ve ben çok stresliydim. Stresten son günlerde ağzıma bir lokma girmemişti zaten girenlerde en fazla beş dakika midemle buluşuyordu. Sonrasında ayrılıyorlardı. Artık test çözmeyi bırakmıştım.