HAYATIN SİMASI

Por onlyAysima

23.6K 2.1K 274

Hayat hikayesi | Dram içeren bir kurgudur Herkes duyduğunda direkt imkansız tanısı koyan olaylarla dolu Sima... Más

Tanıtım : Hayatın Siması
1.Merhaba Ben Sima
2.Yeni Hayat
3. Yoldaşım
4. Pislik Patron
5. Güzel Anılar
6. Büyük Teklif
7. Tarifsiz Huzur
8. Aralanan Geçmiş Perdesi
9. İlk Yardım
10. Özel Asistan
11. İkinci Yüz
12. Bir Adım Daha
13. Planlar Masası
14. GZ İlacı
15. Sahil
16. 370 Gün
17. 'Çürük Portakal'
18. Papatya Çayı
19. Liviodan Uzak Dur!
20. Kavga
21. Gün Aydı
22. Simanın Mezarı
23. Ölüme Tanıklık
24. Külkedisi
25. Yalan Planlar
26. Magazin
27. Hem Suçlu, Hem Güçlü
28. Barış
29. İyi Ki Doğdun Sima
✨️Özel bölüm✨️ Aşık Melo
30. Dudu Sima
31. Gerçek Yüz
32. Tek Şart
33. Düğün Günü
34. Çıkma Teklifi
35. Küçük Hanım
36. Livionun Sırrı
37. İkinci Kişilik
38. Tehlikeli Ve Riskli
39. Gerçek Katil
40. Yeni Şube
41. Akşam'a Hazırlık
42. "Katilsin!"
43. Kamufle Edilmiş Gök
44. Yeşil Kapının Ardındakiler
45. Cesetlerin Çürümemesi İçin...
46. Malikaneye Baskın
48. Riskli karar

47. "Ortak Olalım..."

49 11 4
Por onlyAysima

Selamlar, arayı çok açmadan bu bölümü size sunmak istiyorum. Umarım beğenirsiniz keyifli okumalar dilerim...

♡♡♡

Karanlığın rengi var mıydı? Hayır bana karanlık siyah renk demeyin sakın. 'Al bak adı üstünde' tarzında bir kelime değil karanlık. İnsan mutluyken, bazen sevinçten gözlerini kapatır elbet normal olarak onu karanlık karşılar. Ama insan o an sevinç duygusu içerisinde olduğundan karanlık ona aydınlık olarak görülür. Beyaz ışık gibi...Ama vücudunu saran bir korku içerisinde gözlerini sımsıkı yuman bir insan yine karanlığı görür ama bu kez şiddetli koyu kızıl ışık patlamaları karşılar o insanı. Kısacası o karanlığın rengi her daim kalbinde hissettiğin duyguya göre değişir. Ama sorsan ne gördün gözlerini kapattığında diye, karanlık der.

Ensemde hissettiğim uyuşma hissinden dolayı acıyla tiz bir ses kaçmıştı dudağımdan. Gözlerim bağlıydı, aynı şekilde ellerim ve ayaklarım. Kapkaranlıktı. Ama işte siyah olanlardan değil...ak kızıl ışın savaşları olandan.

Gözlerimi açmaya çalışsamda sımsıkı bağlandığı için açamıyordum. Ne bir ses vardı ne bir varlık belirtisi etrafımda. Ellerimi çözmek için debelesemde sıkıca bir sandalyenin üzerinde bağlanmıştım. Debelemek sadece canımı acıtmaya işe yaramıştı. Kaçırılmıştım.

Bir baskın, çatışma olmuştu. Gizli odada bir süre bekledikten sonra dışarıya çıkmamla enseme yapılan sert hamle yüzünden bilincim kaybolup bayılmıştım. Son yaşananlar kafamın içinden sırayla geçerken beni buraya kaçıranın kim olabileceğini düşünüyordum. Evet Livio'nun düşmanı fazlaydı ama bu işin benimle ne alakası olabilirdi. Diye düşünürken aniden burnuma gelen keskin parfüm kokusundan içeriye birinin sessizce girdiğini anlamıştım.

İşin beni şaşırtan yanı bu parfüm kokusunun bana yakından tanıdık olmasıydı. "Bay Karam?" Dedim, muhtemelen uzun süre konuşmadığım için kuruyan boğazımın hissettirdiği acıyı es geçerek. Bu koku birkaç gün önce tanıştığım Karam denen adamın parfümüydü. Kokular konusunda her zaman duyarlı bir insandım. Her zaman beni yanıltmazlardı. "Sandığımdan daha iyi tanımışsın beni bakıyorum." Muhtemelen sırıtırken söylediği şeyler eşliğinde gözüme bağlanan bandı arkamdan çözmeye çalışıyordu. "Bir hamle uygulamak zorunda kaldığım için kusura bakma umarım ensenizin acısı geçmiştir." Beni kaçıran kişi Karam denen bu adam mıydı? Peki neden? Livio'nun kardeşim diye güvendiği bu kişi çatışmayı düzenleyen kişininden ta kendisi olabilir miydi? Bu durum garip bir hâl almaya başlamıştı.

Sonunda gözlerimi tamamen çözünce gözlerimi açabilmiştim. Tavanda ki eski loş sarı lambanın aydınlattığı eski tüskü bir odadaydım. Tam önümde yer alan kahverengi deri tek kişilik koltuğa ise Karam yavaş adımlarla yaklaşmış oturmuştu. Koltuğun yanında ki sehpa da dizili  içkilerden birinin kapağını açıp bir bardağa doldurmuştu. "Beni niye kaçırdın?" Dedim karşımda ki adamın ukalalığını daha fazla izlemeye tahammül edemeden. "Burada patron benim bayan Sima. Soruları ben sorarım." İçkisinden bir yudum aldıktan sonra bardağı geri bırakıp ayağa kalkmıştı ve bana doğru attığı birkaç adımdan sonra eğilerek yüzüme iyice yaklaşmıştı. "Söyle bakalım, kime çalışıyorsun?" Bu da ne demek oluyordu şimdi? "Livio ile evlenmeden önce King şirketinde çalışıyordum. Cevabınızı aldınız mı?" Dedim göz temasını asla kesmeden. İşte o an bir şey fark etmiştim. Beyin hücrelerimi derinine kadar sarsan bir şey. Gözlerinin şekli, rengi bu yakınlıktan bakınca öyle tanıdık gelmişti ki, iç seslerim tahminim konusunda çok haklı olduğunu fısıldamaya başlamıştı. İç güdülerim de bir yanılma yoksa ki asla yanıldığımı düşünmüyordum bu çok büyük bir şey olacaktı.

"Bayan Hana'nın kocasısın sen. Aya'nın babası." Dedim titreyen sesimle. Gözleri bu dünya'da olabilecek en büyük benzerliği sahipti küçük Aya'nın gözleri ile. Şimdi taşlar yerine oturmaya başlamıştı. Livio bana Aya'nın babası konusunda yalan söylemişti. Tamamen farklı bir senaryo kurmuştu ve beni kandırmayı başarmıştı. Söylediklerimi duyan Karam'ın gözlerinde ki ani değişiklik düşüncelerimde yanılmadığımı ispatlıyordu. "Sen...sen nereden biliyorsun?" Açığı bulununca hemen sönen insanları umutsuz bir hayretle izliyordum. "Demek haklıyım." Dedim haklı olduğumun sevincini içimde yaşarken. "Nereden bildiğini ve kızımın nerede olduğunu söyle bana!" Öyle şiddetle bağırmıştıki gözleri öfke duygusu yüzünden kızarmaya başlamıştı. Zayıf noktası mıydı? Livio ona da mı yalan söylemişti? Kızının Livio'da olduğunu bilmiyor muydu? "Onunla tanıştım, küçük Aya ile tanıştım. Aynı seninkiler gibi gözleri vardı. Ama bu sanki cihanda tek görülebilecek bir türmüş gibi benzerlik. Buradan anladım. Peki sen, sen neden kızının nerede olduğunu bilmiyorsun? O annesinin karnında hamileyken, Bayan Hana'yı ölümle tehdit edip kadının piskolojisini yerle bir eden biri olarak Aya'yı aramaya ne hakkın var?" Dedim Livio'nun onu da kandırıp kandırmadığını anlamak için. Öfkeli gözleri bu kez şaşkınlıktan açılırken sersem adımlarla koltuğa geri oturmuştu. Kafası çok karışmış görünüyordu. "Bu...bu nasıl olur? Ben canımdan çok sevdiğim Hana'ya nasıl böyle bir şey yapabilirim? Tüm bunları sana kim anlattı?" Diye sordu yine titrek sesiyle. Gözleri dolmuşa benziyordu, sesleri titriyordu muhtemelen kalbi de kesik kesik atıyordu. Onu da mı kandırmıştı? Sadece Aya konusunda anlatılanlar değil de bütün anlatılanlar yalan mıydı? "Görüyorum ki ikimizde birer çöp yerine konulup aldatılmışız." Dedim bir oh eşliğinde derin nefes alarak.

"O şerefsiz **** öldüreceğim!" Ani hızla ayağa kalkıp uzaklaşmak üzereyken arkasından "Dur! Daha sağlıklı düşün! Ne yapmayı planlıyorsun düşmanının senden güçlü olduğunu unuttun mu? Önce sakin olmalı ve konuşmalıyız. Görüyorsun ki tek kandırılan sen değilsin." Diye bağırdım. Uzaklaştığı yerden sert adımlarla geri dönüp yine yüzüme doğru yaklaşmıştı. "Senin kaldırılıp kandırılmaman umurumda değil. Artık bir işime de yaramayacaksın. Düşmanımın yakını benim daha çok düşmanımdır. Ne halin varsa gör!" Öfkeyle bağırması bittikten sonra ne yapmam konusunda cidden kararsız kalmıştım. Tekrar arkasını dönüp uzaklaşacakken "Livio benim de düşmanım! Yanılıyorsun önce gel konuşalım. Beni de ailem ile tehdit etti." Diye bağırdım tekrar. Umursamamazlıktan gelmemişti. Durduğu yerde birkaç saniye sabitçe kalmıştı ve alnını oyalıyordu. Omuzları ise kalkıp iniyordu. Ağlıyor muydu?

"Lütfen konuşalım, sana yardım edebilirim." Dedim bu kez daha sakin bir ses tonu ile. Hızlıca gözlerini sildiğini fark edince hemen geri dönüp tekrar koltuğa oturmuştu. "O şerefsizin sana neler anlattığını tek kelime eksiltmeden anlatacaksın." Dedi emir nidasıyla. Hiçbir şey demeden gözümle ellerimi işaret edince bir of çekerek ayağa kalkmış ve ellerimi çözmüştü. Bir süre sonra özgürlüğe kavuşan ellerimi ovalayarak kendine getirmiş ve ayaklarımı çözmüştüm.

"En başta söyleyeyim, sana anlatmamın karşılığı ne olacak?" Dedim artık ellerim serbest olduğu için özgüvenim yerini almışken. "Onu sonra düşüneceğim." Söylediği cevaba ikna olmadığımı belli etmek için kollarımı göğsümde birleştirmiş arkaya doğru yaşlanmıştım. Bu hareketimin anlamını gören adam önce gözlerini devirmiş sonrasında ise "Tamam ne istersen o olacak." Demişti.

Ondan bir yemin aldıktan sonra Livio'nun bana Aya ve annesi Hana ile anlattıklarının hepsini kısaca anlatmıştım. Kendisinin böyle bir yalana ortak olduğunu öğrenen adamın kanları beyine sıçramış, bir yandan üzülmüştü. Ona Aya'nın şuan nerede olduğunu bilmediğimi söylemiştim. Nedenini bilmiyorum fakat böyle anlatmış olabilirdim ama küçük bir bireyin canı olunca mesele daha bilinçli davranmalıydım.

Sıra Karam'ın bana asıl gerçekleri anlatmasına gelince bu kez ben şaşırıp kalmıştım. Asıl olay şöyleydi; Hana ve Karam'ın ilk tanışıp evlendiklerinden beri çok mutlu bir ilişkileri vardı, Hana'da Livio'nun bana anlattığı gibi zorla falan evlendirilmemişti. Tamamen isteyerek evlenen Hana kısa bir süre sonra hamile kalmıştı. O sırada iş gezisinde başka bir ülkede olan Karam hamile karısının yanına dönemeden, onlardan kendi diyişi ile sonsuza kadar kopmuştu. Karısının hamile olduğunu öğrendiği an karısıyla gelecek hakkında kızlarının adı hakkında heyecanla sohbetler etmişti telefondan Karam Fas'a geri dönene kadar. Ama adamın geri döndüğü gün dünyaları başına yıkılmıştı. Birkaç sene öncesinde Hana'nın babasının başka bir karısından olan oğlu ortaya çıkmıştı. Livio. Hana'ya ve Karam'a hep çok yakından yaklaşmıştı. Hana'nın annesinin ani ölümünden sonra üvey kız kardeşine piskoloji konusunda çok destek olmuştu Livio. Karam iş gezisinden döndüğünde karısının intihar haberini almıştı adam. Karısının hamile haldeyken, mutlu giden bir evliliği varken intihar etmiş olabilmesine aklı ermemişti adamın. Tüm bunlar olurken de Livio hâlâ Fas'taymış. Karısının cesedini bile doğru düzgün göremeyen Karam resmen yaşananlara inanmak istememişti. Bu işin altında kesin bir şeylerin olduğunu düşünmüştü. O günden beri Karam'a ayrı bir yakın olan Livio'ya ayak uydurmuş, şüphlerinin peşinden giderek şiddetli bir intikam duygusu ile Livio'nun hayatına girmişti. Onun en güvendiğine, kardeşine ve en iyi sırdaşına dönüşmüştü. Ama tek isteği karısının gerçekten Livio'nun elinden ölüp ölmediğini veya ki bir umutla hâlâ yaşıyorsa nerede yaşadığını öğrenmekti.

Her şey her detay farklıydı hemde dünyalar kadar. Biri bana bir insanı canavar olarak anlatmışken direği bana öbürünü canavar olarak anlatmıştı. Livio nasıl bu kadar iyi rol yapabilmişti. Bana anlatırken...Aya'ya olan sevgisini onunla ilgilenirken gerçekten bazen hayranlıkla izlemişliğim bile olmuştu. Hepsi yalan mıydı? O küçük masum kıza olan sevgisi bile mi? Belki de tek dürüst olan o kıza olan sevgisiydi hayatında. Çünkü görmüştüm...gözlerinde görmüştüm.

"Gerçekten kızımın nerede olduğunu bilmiyor musun?" Diye sordu gözleri dolan adam bir kez daha. Ne yapmalıydım? Birkaç gündür Mete ile görüşememiştim. Ona anlatacak o kadar fazla şey birikmiştiki buradan çıkar çıkmaz onunla buluşmam gerekiyordu. Ve öncelikle onun çözüm yöntemini dinleyerek öyle adım atmaya karar vermiştim.

"Aya'nın nerede olduğunu bilmiyorum. Fakat sen ve ben birlik olursak sorularının cevabına kolayca ulaşabileceğimizi düşünüyorum." Dedim dik duruşumu bozmadan. Kaşları hafif çatılan adam gözlerini kısmıştı. Böyle bir çıkış beklemiyor muydu? Oysa benim en başta aklımda inşaa edilen bir çıkıştı bu.

"Benimle ortak olmaya ne dersin Karam BRABA?"

●♧●♧●♧●♧●♧●♧●♧●♧●♧●♧●♧●♧

Nasıl ama şaşırdınız mı?

İşlerin arkasında böyle bir şey çıkacağını bekliyor muydunuz?

Sizce Karam ne karar verecek?

Yorumlarınızı her zaman beklerim. Oy vermeyi de unutmayın lütfen 🫠

Umarım beğenmişsinizdir. Yeni bölüm için beklemede kalın, hoşçakalın.

BAY BAY 👋🏻

Seguir leyendo

También te gustarán

45.6M 2.1M 86
Korkmuyordum, ne karanlıktan, ne gürleyen gök gürültüsünden, ne de bana zarar verebilecek bir insandan. Çünkü ben karanlıktım, ben gürleyen göktüm...
452 113 6
İzem Özkara,26 yaşında babasını 10 yaşında kaza sonucu kaybetmiştir.o günden bu yana anannesi ve dedesinin Trabzon'nun köyünde olan evde annesiyle ya...
271K 14.4K 48
Alya özer (asil ) küçük yaştan beri ailesinin intikamı için yanıp tututuşur tam herşey bitmişken gerçek ailesi ortaya çıkar.
Berceste Por Boni

Novela Juvenil

12.2K 939 7
Hayatında hiç sevgi görmemiş bir asker oğlana sevgiyle gülümseyen hemşireye kalbinde taht yapan gençlerin hikayesi.