Orda Kal Portakal

By zehraAbacilar

24.4K 2.4K 638

'' Dayanamıyorum, '' dedi Asel pamuk gibi yanağını ıslatan göz yaşlarını elinin tersiyle silerek. Meriç kon... More

♣ 1.Bölüm ♣
♣ 2.Bölüm ♣
♣ 3.Bölüm ♣
♣ 4.Bölüm ♣
♣ 5.Bölüm ♣
♣ 6.Bölüm ♣
♣ 7.Bölüm ♣
♣ 8.Bölüm ♣
♣ 9.Bölüm ♣
♣ 10.Bölüm ♣
♣ 11.Bölüm ♣
♣ 12.Bölüm ♣
♣ 13.Bölüm ♣
♣ 14.Bölüm ♣
♣ 15.Bölüm ♣
♣ 16.Bölüm ♣
♣ 17.Bölüm ♣
♣ 18.Bölüm ♣
♣19.Bölüm♣
♣20.Bölüm♣
♣21.Bölüm♣
♣ 22.Bölüm ♣
♣ 23.Bölüm ♣
♣ 25.Bölüm ♣
♣ 26.Bölüm ♣
♣ 27.Bölüm ♣
♣ 28.Bölüm ♣
♣ 29.Bölüm ♣
♣ 30.Bölüm ♣
♣ 31.Bölüm ♣
♣ 32.Bölüm ♣
♣ 33.Bölüm ♣ / 1.Kısım
♣ 33.Bölüm ♣ / 2.Kısım
♣ 34.Bölüm ♣
♣ 35.Bölüm ♣
♣ 36.Bölüm ♣
♣ 37. Bölüm ♣
♣ 38.Bölüm ♣ / 1.Kısım
♣ 38.Bölüm ♣ / 2.Kısım
♣ 39.Bölüm ♣
♣ 40.Bölüm ♣
** 41.Bölüm **
** 42. Bölüm **
♣ 43. Bölüm ♣
♣ 44. Bölüm ♣
♣ 45.Bölüm ♣

♣ 24.Bölüm ♣

434 40 14
By zehraAbacilar

Meriç'i sevgilisiyle görünce bir tuhaf hissetmiştim. Bu yaşadığım üzüntüyü dışarıya yansıttığımı da hissedebiliyordum. Ve hissedebiliyordum, onu sevdiğimi.

''Ne oldu Asel iyi misin? '' diye sordu Kutay. Yürümemi engelleyip önüme geçti.

''Canım sıkıldı. Bunaldım galiba. Bence artık eve gidelim. Lütfen. ''

''Yalan söylüyorsun. Doğruyu söyleyene kadar bir yere gitmeyeceğiz, '' dedi gözlerini ayırarak.

Ne söyleyecektim ona? Eski sevgilimi yeni sevgilisiyle gördüğümü mü? Hayır tabii ki. Ağzımdan çıkan tek laf ''gidelim'' olmalıydı.

''Gidelim, '' dedim.

''Hayır gitmiyoruz. Bence yemek yiyelim, '' dedi ısrar ederek. Gördüğüm manzara karşısında zaten küplere binmiştim. Bir de benim üzerime üzerime geliyordu. Kalbini kırmak istemiyordum ama bunu yapmaya beni zorluyordu.

'' Yemek yemeyelim. Sadece dondurma alıp şu lanet alışveriş merkezini terk edelim. '' Bu sefer az önce bıkkınlıkla söylediklerime kıyasla daha serttim.

''Ha, sen halen filmin etkisinden çıkamadın. Ya yerim seni. Ne kadar da korkak bir kedisin. ''

''Ha, evet işte. Filmden korktum. ''

''Gel. Dondurmamızı alıp çıkalım. ''

Alt kata inip dondurmamızı aldık ve dışarıya çıktık.

''Araba şu tarafta, '' dedi ben başımı alıp giderken.

Kendimi bir kamyonun altında kalmış gibi hissediyordum. Bir daha o piçin yüzünü görmek istemiyordum. Dayanılmazdı onu bir başkasıyla yan yana görmek. 

Kutayla beraber arabaya doğru dondurmamızı yiyerek ilerliyorduk.

''Asel, '' diye bağırdı arkadan gelen ses. Yüzünü görmeden tanımıştım, sesinden. Meriç'ti. Utanmadan bir de bana sesleniyordu, ha? Bu ne terbiyesizlikti? Sevgilisine beni ''okuldan bir arkadaş işte'' diye mi tanıtacaktı acaba?

Arkamı dönmemle beraber burunlarımız birbirine değdi. Altını çizerek söylüyorum ''burunlarımız'' Türk filmlerindeki gibi ''dudaklar'' değil. Nefesini hissedebiliyordum dudaklarımda. Nefesi nefesime karışıyordu. Ve ben onun nefesinde o an huzur bulmuştum. Yüzünü dahi görmek istemediğimin dudaklarından doyasıya öpmek istiyordum. Başımı yere eğdim. Kutay elimi tuttu ve kendi yanına çekti.

''Ne istiyorsun? '' dedim gözlerinin içine bakarak ama bir yandan da gözlerinde kaybolmaktan korkarak.

''Nasılsın? '' diye sordu.

''İyiyim ama görünüşe bakılırsa sen benden daha da iyisin, '' dedim. Kutay araya girdi.

''Asel bu kim? ''

''Öyle okuldan bir arkadaş, '' dedim elimi Kutay'ın elinden çekerek.

''Hayır. Öyle okuldan bir arkadaş değilim. Asel'in eski sevgilisi. Bıraktığı sevgilisi. Asıl sen kimsin? Ne işin var Asel'in yanında? '' diye sordu ve elimden tutup kendine çekti. Sevgilisi yanında değildi. Belki arabada oturuyordu. Meriç'in gelmesini bekliyordu. Belki de dayanamayıp gelecekti birazdan.

''Meriç ne yapıyorsun? '' dedim sinirle.

Kutay'a yaklaştı. Daha yaklaştı. 

''Bir daha sevdiğimin yanında görmeyeceğim seni, '' dedi çenesinden tutarak.

''Lan ne saçmalıyorsun? Asel ortağımızın kızı. Hem gezersem gezerim. Sana mı soracak bu kız kiminle gezeceğini? Seninde dediğin gibi, eski sevgilisisin. ''

''Eski sevgilisiyim ama halen sevdiğim kız Asel. Ve ben sevdiğim kızın hiçbir erkekle yan yana gelmesini istemem, '' dedi Meriç. 

Saçma sapan konuşuyorlardı. Hem sevgili yapmıştı kendisine hem de beni kandırmaya devam ediyordu. Kendimi tutamayıp konuşmaya başlayacaktım ama kendimi tutamayıp susamayacağımdan korkuyordum. 

''Meriç hadi gelsene, '' dedi bize yaklaşan sürtük.

''Git bekletme sevgilini Meriç. Birde utanmadan gelmiş beni sevdiğini söylüyorsun. Adı üstünde eski. Sen benim eski sevgilimsin. Ve Kutay da benim arkadaşım. İstediğimle gezerim. Biliyor musun? Ben bugün seni görme ihtimaline karşı Kutayla dışarıya çıkmak istemedim. Sen görüp de üzülme diye. Kabinde sizi gördüm. Ve aptallığıma, saflığıma, sana inandığım her güne lanet ettim. ''

Konuşmamı bitirip derin bir oh çektim. Bu sırada sürtük yanımıza geldi. Söylediklerimi duymuştu. Kutay bana ağzı açık bakarken Meriç'le sevgilisi gülmeye başladı. Gülüşleri kahkahaya dönüşürken bende yine kırmızı rengi görmüş boğaya dönüştüm. Neye gülüyorlardı? Söylediklerimde gülünecek hiçbir şey yoktu. Her şey doğruydu.

''Ne gülüyorsunuz? Komik olan ne? '' dedim sinirlice. Cevap vermeye tenezzül dahi etmeyip gülmeye devam ettiler.

''Ne gülüyorsunuz dedim? Şimdide bir olup beni deli etmeye mi niyetlendiniz? Hadi gidin sizi tutmayayım, '' dedim ve Kutay'ın elinden tutup arabaya doğru birkaç adım attım.

''Asel üzgünüm ama gülünecek çok şey var söylediklerinde, '' dedi Meriç. Tekrar onlara dönüp, baktım. ''Ne? '' diye sordum.

''Ablacığım işte Asel'e bu yüzden aşığım. Tanıştırayım Asel, ablam Hera, '' dedi Meriç. Evet, Asel ve rezillik sizlerle.

''Ablan mı? '' dedim utanç içerisinde.

''Merhaba kardeşimin anlata anlata bitiremediği, '' dedi Hera ve elini bana uzattı. Titreyen ellerimle elini sıktım.

''Ama... Ben... Ne diyeceğimi bilemiyorum. Çok utandım şimdi, '' dedim başımı yere eğerek.

''Ama sana ailece kırgın olduğumuzu söylemek isterim Asel. Kardeşimi perişan ettin, '' dedi ablası.

Gerçekten tam anlamıyla yerin dibine girmiştim. Çok utanmıştım.

''Neden ayrıldın kardeşimden? '' diye sordu.

''Lütfen ayrılık konusuna girmeyelim, '' dedim üzülerek.

''Evet abla bence de ayrılık konusuna girmeyelim. Asel bana daha sonra açıklayacak, '' dedi Meriç.

''Açıklamak zorunda zaten, '' diye karşılık verdi ablası.

Aslında ablası demek bana çok değişik geliyordu. Halen onu sevgilisi gibi görüyordum.

''Asel artık gidelim mi? '' dedi Kutay.

''Evet gidelim. Her şey için özür dilerim. '' Arabaya doğru ilerledik.

''Durun bir dakika.. '' dedi Hera ve devam etti, ''Bunu söylemek zorundayım çünkü mecbur hissediyorum kendimi. Meriç de her şeyi öğrenecek ama neyse. Bugün Meriç'in doğum günü ve biz sürpriz doğum günü partisi hazırladık. Sizde gelseniz çok güzel olur. ''

Hem ondan ayrılmıştım hem de bu rezilliğin üzerine bu iyi bir fikir değildi. Yüzsüzlük olurdu bu kadar yüzsüzlüğün üzerine. Ama çok gitmek istiyordum.

''Bence süper olur Hera. Hem seninle de tanışma fırsatı buluruz, '' dedi Kutay bana görüşümü sormadan.

''İyi fikir ama benim babam ve annemden izin almam lazım. ''

''Peki o zaman Meriç ve ben arabada sizden haber bekleyeceğiz. Ara babanı sonra gidelim. Zaten bir sokak ileride bar, '' dedi Hera.

''İzin vermeseler dahi ısrar et Asel, '' dedi Meriç uzun süren suskunluğunu bozarak.

''Evet. Belki Asel her şeyi anlatır ve barışırsınız. ''

Evet belki. Umarım güzel bir gece olurdu. Artık tahammülüm yoktu kötü geçecek olan gecelere.


***


Meriç ve Hera arabalarına doğru ilerlerken Asel çantasından telefonunu çıkardı ve şarjının bittiğini hatırladı.

''Kutay benim telefonumun şarjı bitmiş. Sana numarayı söyleyeyim sen ara. ''

Kutay numarayı yazıp aradı. Tuğra Bey telefonu açtı.

''Alo Tuğra amca? '' dedi Kutay.

''Kutay? ''

''Amca ben size bir şey demek için aradım. ''

''Ne oldu kötü bir şey mi oldu? '' dedi Asel'in babası tedirgin olarak.

''Yok Tuğra amca. Biz diyecektik ki, biraz geç kalacağız. Bir arkadaşımızın doğum günü partisi var. Oraya gideceğiz, '' diyerek güldü Kutay. 

''Tamam oğlum sen yanındaysan sorun yok. Kızıma göz kulak ol. Çok geç kalmayın. ''

''Amca neden kızına göz kulak olayım? Zaten gözü kulağı var, '' dedi ve bunun üzerine her ikisi de kahkaha attı.

''Geveze olmayın. ''

Tuğra bey telefonu kapattı. Ardından Asel'in annesi İsra Hanım salona girdi.

''Hayırdır Tuğra kim aradı? '' diyerek televizyonun karşısındaki koltuğa oturdu.

''Kutay aradı. Biraz geç kalacaklarmış. İyi anlaşıyorlar maşallah. ''

''Maşallah maşallah, '' dedi ve tahtaya tıklattı. ''Kızımız daha iyisini mi bulacak Tuğra? Artık kocaman kız oldu. Bir ilişkiye atılması gerek. Kutay akıllı, yakışıklı, efendi bir çocuk. ''

''İnşallah İsra, '' dedi Tuğra Bey ve çayından bir yudum aldı.


***


''Gidiyor muyuz şimdi? '' diye sordum Kutay'a.

''Tabii ya. Kızım o değil de bu Meriç'in ablası baya güzel. Gör bak gecenin sonuna doğru aşıklar gemisine bir ilişki daha eklenecek. ''

''Şerefsizsin. Gel de haber verelim, '' dedim ve arabalarına doğru ilerledim.

''İzin aldık. Biz Kutay'ın arabasıyla geliriz. Sizi takip ederiz, '' dedim gülümseyerek.

''Tamam canım. Dev eğleneceğiz. Hadi siz de binin arabanıza, '' dedi Hera. Kutay'la beraber arkamızı döndük. Meriç arkadan seslendi, ''Teşekkür ederim Asel, geleceğin için. ''


***


Bar Hera'nın da dediği gibi bir sokak ötedeydi. Meriçler bizden önde bara girdi.

''Kutay ya şu halime bak böyle gireceğim içeri, '' diyerek üzerimdekileri gösterdim.

''Lan sen asıl benimkilere bak altımda giye giye çürüttüğüm şortla gireceğim, '' dedi gülerek.

''Lan hiç aklımdan geçmezdi, '' dedim sırıtarak. 

''Benim de. Kısmetim açılacak bu gece. ''

''Galiba çok iyi arkadaş olacağız, '' dedim gülümseyerek. Düşüncelerimde yanılmıştım. Onunla vakit geçirmek gayet eğlenceliydi.

''Ama ben seninle arkadaş olmayı planlamıyorum, '' dedi ciddileşerek.

''Ne olmayı planlıyorsun ya? '' diye karşılık verdim.

''Kardeş, '' dedi kolunu omzumdan indirerek.

''Canım benim ya, '' dedim istem dışı ve ona sarıldım.

Uzun süredir biriyle ''kardeş'' lafının geçtiği bir konuşma yapmamıştık.


İçeriye girdiğimde kimseyi tanıyamadım. Karanlıktı.

''Kızım bu çıtırlar hep sizin okulda mı? ''

''Galiba ama aman diyeyim onlara bulaşma. Hepsi sürtüğün tekidir. ''

''Mal mısın? Benim Hera'm var. ''

Biz Kutayla ortamın güzelliğini konuşurken Hera içeriye girdi ve sahneye çıktı.

''Arkadaşlar bir dakika eğlencenize ara verin ve beni dinleyin. Burada bulunmamızın sebebi Meriç'in doğum günüydü. Ben ablası ve bir de arkadaşları ona sürpriz bir doğum günü partisi yapmak istedik. Fakat ben sözümde durmadım. Daha doğrusu ona söylemek zorunda kaldım, '' dedi ve herkes üzüntü içinde bağırdı. ''Mecburdum. Herkesten özür dilerim. Ayrıca bu güzel günümüzde bizi yalnız bırakmayıp geldiğiniz için teşekkür ederim. Bir de bizi kırmayıp partiye gelen Asel'e özel olarak teşekkür etmek istiyorum. İyi eğlenceler. '' Hera konuşmayı bitirip parmağıyla beni gösterdi. Herkes bunun üzerine bana dönüp baktı. Yine herkesin gözü bende toplanmıştı. Artık alışmıştım. Ya bir yere sonradan geliyordum ya da istenmeyen olarak geliyordum ve bunun üzerine herkes gözlerini bende kilitliyordu. Bu olay beni rahatsız etmiyordu, çok alışmıştım.

''Asel ben gidiyorum. Hera'ya sahneden inmesine yardım edeyim. Belki sıcak gelişmeler olur, '' dedi Kutay.

''Lan bir yere ayrılma ha. Sonra ortada sap gibi kalırım, '' dedim arkasından bağırarak.

Kutay Hera'nın yanına gidip onu kucakladı ve yere indirdi. Bu sırada pembe elbiseli bir kız bana yaklaştı. 

''Aseeel! Canım benim. Seni aradım ama cevap vermedin. Sonra mesaj attım. Yanıt vermedin. Nasıl buldun barın yerini? '' diye sordu Belin ve bana sarıldı.

''Sorma ya. Gerçekten uzun hikaye. Şarjım bitmişti. Gece sonunda bize gel. Yatıya kal. Her şeyi ayrıntısıyla anlatırım aşkilom, '' dedim.

''Tamam canım. Hadi gel dans edelim, '' dedi ve elimden tutup beni sahneye götürdü.

''En son ne zaman partiye gittin? '' diye sordu.

''Valla en son Meryem'in bizim evde verdiği o muhteşem partiydi, '' dedim kahkaha atarak.

Çalan Kesha – Tik Tok şarkısına zıplayıp hoplayarak eşlik ettik. Sebuhan bize doğru yaklaştı. ''Selam, '' dedi elindeki bira bardağını bana uzatarak.

''Selam, '' dedim.

''Barıştınız mı? '' diye bağırdı. 

''Hayır, '' dedim.

''Asel, özür dilerim. Geçen sana çok kızdım. Arkadaşımı öyle görünce ne bileyim- '' Sözünü kestim.

''Üzülme Sebuhan. Sen haklıydın, '' dedim ona sarılarak.

''Seni seviyorum, kardeşlerin en güzeli, '' dedi.

''Hoop! Kıskandıııııım! '' dedi Belin yalancıktan dudak asarak.

''Gel bebeğim. Sana da yer var, '' dedi Sebuhan.


***


Meriç sahneye çıktı.

''Sürprizi asla bozmak istemezdim ama böyle gerekti. Her neyse herkes için çok ama çok teşekkür ederim. İyi ki buradasınız! Umarım çok eğlenirsiniz, '' dedi. Herkes ''iyi ki doğdun'' diye çığlık atıyordu. Neredeyse tüm okul vardı. Bağrışmalardan, zıplamalardan dolayı bir an bar çökecek sandım. Meriç'i seven bir çok kişi vardı. Meriç her kızın sevdiği ama her kızın elde edemediğiydi. Keşke bende onu elde edemeseydim. Onun kalbine girmeseydim. Belki o bu kadar yıpranmazdı.

Konuşmasına devam etti.

''Doğum günü denince akla gelen ilk iki şey pasta ve hediye değil mi? Evet öyle. Zengini, fakiri her doğum günü çocuğu şu iki şeyle mutlu oluyor. İtiraf edeyim, bende. Her gün pasta yesem, doğum günü pastası gibi güzel ve tatlı olmaz. Her gün hediye alsam doğum gününde verilen hediyeler kadar anlamlı olmaz. Bugün verilecek hediyeler, kesilecek pasta için şimdiden teşekkür ediyorum size, hepinize. Ve şimdiden gecenin en güzel hediyesini açıklıyorum. Gecenin en güzel hediyesi, en büyük, en görkemli hediyesini Allah verdi bana. Allah, Asel'i bana verdi. Asel'in burada olması benim için en büyük hediyedir. İyi eğlenceler. ''

Herkes alkışladı. Alkış tufanı koptu. Ben ne yapacağımı bilemedim. Çok duygulanmıştım. Elim ayağım titriyordu. Ne güzel konuşmuştu öyle. Çok içki içmemiştim ama onun konuşması beni içkiden daha çok sarhoş etmişti.

''Git. Ondan seni affetmesini dile. Bu senin için büyük bir şans. Sahneye çık ve ona sarıl, '' dedi Hera arkadan.

Kendimi tutamadım ve ağlayarak sahneye koştum. Çok heyecanlıydım. İçimden ''Allah'ım bana yardım et!'' diye dua ettim. Ben sahneye çıktığımda Meriç elindeki mikrofonu yerine yerleştirmeye çalışıyordu. Ve ben ona arkasından sımsıkı sarıldım. Başım dönmüştü, aşktan. Bana döndü ve sarıldı. Sevgisi büyüklüğünü gösterip beni affetmişti yine. Mikrofona eğildim ve ''Seni seviyorum Meriç ve senden beni affetmeni diliyorum, '' diye bağırdım. Az önceki alkışın iki katı alkış yağmıştı üzerimize.


***

Gecenin sonu yok gibiydi. Sabahın ilk ışıklarına dek sürecekti galiba. Herkes dans ediyordu. Meriç, Kutay, Hera ve ben bir masada oturmuş pasta yiyorduk. Ben başımı Meriç'in omzuna koymuş karşımızda oturan Kutay ve Hera'yı izliyordum. Kutay dediği gibi Hera'ya açılmıştı. Hera da onu karşılıksız bırakmamıştı. Biraz çabuk olmuştu bu ama olsundu. O sırada Meriç saçlarımdan öperek ''Saçlarının her teline kurban olduğum, bir daha beni sana yoksun bırakma, '' dedi.

Allah'ım şaka mı yoksa gerçekten gecemiz sorunsuz mu bitecek?

Ve aklıma müdürün söyledikleri geldi. Artık Meriç'e söylemenin vakti gelmişti.

''Meriç'ten neden ayrılmak zorunda kaldığımı söyleyeceğim size, '' dedim ve başımı Meriç'in omzundan kaldırdım.

''Evet güzelim, şimdi vakti. Söyle artık, '' dedi Hera merakla.

''Müdür bana Meriç'ten ayrılmamı söyledi ve eğer ayrılmasam kötü şeyler olacağını da söyledi. Meriç'in kötü biri olduğunu, bana zarar verdiğini söyledi. Biliyorum inanmamam gerekti. Meriç'ten ayrılmamalıydım ama Meriç'e zarar vereceğinden çok korktum. '' Konuşmayı bitirip Meriç'e döndüm. Yüzü sinirden kıpkırmızı olmuştu. 

''Ama saçma bir şey. Müdürünüz neden böyle bir şey istesin? Neden? '' diye sordu Kutay merakla.

''Bende bilmiyorum Kutay. Sormadım. O da söylemedi, '' dedim.

Hera da aynı şekilde sinirli görünüyordu. Bu kadar tepki vermelerini beklemiyordum ben. Daha müdürün neden böyle bir şey istediğini bilmiyorduk. 

Meriç hızla ayağa kalktı ve elindeki bira şişesini karşısındaki duvara fırlattı. O an herkes dansı bırakmış bizim masada olup bitenleri izliyordu. Ve Meriç bağırdı,

''ALLAH SENİ KAHRETSİN BABA! ''

Continue Reading