Hocama Aşık Oldum (DÜZENLENİY...

By Elofffffffff

538K 17.4K 2.1K

Eğer sizde kendinizden yaşça büyük birine aşık olduysanız kendinizden bir parça bulacaksınız. Eğer olmadıysan... More

Aşık Oluyorum
Kıskançlık
Mesajlar
Kafa Karışıklığı
Özel
Yalancı
İtiraf
Sevgilim
İlk Buluşma
Gerçekler
Dedikodu
Ayrılık
Aptallık
Çiçek
Yumruk
Ev Hali
Sonunda
Sürpriz
Yakalandık
Yardım Edin
Tek Gerçeğim
Sadece Seni İstiyorum
Huzurlu Uyku
Lüzumsuz
Tehdit
Aileler-1
Aileler-2
Yakınlaşma
İntikam
Fazla Yakın
Duyuru
Oğuz
Söz
Mesafeler
Acı
Pişmanlık
Fedakarlık
Testler
Hayatımı Güzelleştiren Adam
Tatlı

Teşekkür

7.8K 314 44
By Elofffffffff


Canlarımm...
Benim bir fikrim var ama size sormadan hayata geçirmek istemedim. İlk bölümden Tek Gerçeğim adlı bölüme kadar hikayeyi düzenlemek istiyorum. Bölümdeki konu aynı kalacak ama biraz daha betimleme gibi şeyler yapacağım. İki güne bir, bir tane bölüm düzenleyeceğim. Böylelikle sizde hikayenin başlarını hatırlamış olursunuz. Sizin fikriniz ne ? Bölüm hakkındaki yorumlarınızı ayrıca bekliyorum.

Zoraki de olsa "Hoşbuldum." diyebilmiştim ama hoş bulmak şöyle dursun, şu an bayılmak üzereyim. Ben hayatımda hiç bu kadar rezil olmamıştım. Selim'e nasıl da bağırdım. Off yine her şeyi berbat ettim.Bu sırada herkes şaşırsada gülmeye çalışıyordu .Sonunda Selim'in babası olduğunu düşündüğüm kişi

"Kızım otur şöyle, sen de yemek ye." dedi.

"Yok ben yemeyim. Size afiyet olsun." dedim yüzüme zoraki bir gülümseme koyarak.

"Olur mu yavrum öyle şey otur bir lokma bir şey ye." dedi Selim'in annesi yani müstakbel kayın validem. Sevgilisinin ailesiyle bu kadar tuhaf bir karşılaşma yaşayan tek insan benim herhalde. Ben ve meşhur kıskançlık krizlerim. Bu huyumdan acilen vazgeçmem gerekiyor. Yoksa bundan dolayı başıma çok iş açılacak.

Selim'in ailesinin ısrarları üzerine sofraya oturmuş ve bir şeyler yemeye başlamıştım. Selim'in kız kardeşi mutfaktan bana tabak getirmişti ve biraz çorba koymuştu.Çorbadan bir kaşık aldığımda böyle bir şeyi daha önce hiç tatmadığımı fark ettim. Tadı farklı ama gerçekten çok lezzetliydi.

''Tadı çok güzelmiş.'' dedim çorbamdan bir kaşık daha alırken.

''Daha önce içtin mi ?'' diye sordu görümcem.'Görümcem' ne hoş bir kelime. Selim'in ailesi artık benim de ailem sayılırdı. Gerçi benden haberleri bile yok ama yine de belki ileride bu ailenin bir parçası olacağım ve bu aileye torunlar doğuracağım. Sahi böyle bir şey olabilecek mi ? Gerçi Selim çocuk olmadığımın bile yeni farkına varmışken benimle evlenme fikrini düşünmemiştir bile. Hele çocuk olarak gördüğü birinden çocuk yapmak imkansız. Bak yine düşünmeye daldım bana sorulan bir soruyu daha havada asılı bıraktım.

''Hayır hiç içmedim.''dedim ve annesi bu çorbanın yöresel olduğunu falan söyledi. Sonra bombayı patlattı.

"Yavrum Selim'in yaralandığı gün benimle konuşan kız sen miydin ?"

"Evet bendim." dedim yutkunarak. Selimle birbirimize söz vermiştik bir daha o geceyle ilgili konuşmayacaktı ama olmamıştı, o berbat geceden kaçamamıştık. Bir şekilde yine önümüze çıkmıştı.

"Anne biz o konuyu konuşmuyoruz."

Selim gözümün dolmasından üzüldüğümü anlamış ve annesini güzel bir dille uyarmıştı. Selim sırf benim için bu konuyu hiç açmamış, benim yanımdayken yarası sızlasa bile elini yarasına götürmemişti. Oysa ara ara sızladığına o kadar emindim ki.

"Özür dilerim kızım." dedi gerçekten de söylediğine pişman olmuş gibi bir hali vardı.

"Yok sorun değil."

Yemeklerimizi yedikten sonra sofrayı kaldırdık. Ben izin istedikten sonra salondan çıkıp kapıya doğru gittiğimde Selim'in de arkamdan geldiğini fark ettim. Kapıya açıp ayakkabılarımı giyerken Selim bir eliyle kapıyı tutuyordu ama vücudunun geri kalanı dışarıdaydı ve bu da konuşacaklarımız var anlamına geliyor.

"İpek." dediğinde kafamı bağladığım bağcıklarımdan kaldırıp gözlerimi masumca kırpıştırarak

"Efendim canım." dedim.

"İpek..." dediği sırada elimi dudaklarına sus anlamında koydum. Selim yine allak bullak olmuş bir şekilde bana baktı. Bu aralar bu adamın benden hiç beklemediği hareketler yapıyorum.

"Selim bana çok kızma hatta hiç kızma. Ben seni çok sevdiğimden bu denli saçmalıyorum, seni başka biriyle düşünme fikri bile canımı yakarken seni biriyle o şekilde görünce mantığımı bir taraflara ittirip hemen buraya geldim. Lütfen kızma. Bütün aptallıklarım seni sevdiğimden." der demez Selimle öpüşmeye başlamıştık. Selim kolunu kapıdan çekip belime dolamıştı. İyi bari bu kızmadığı anlamına geliyordu ama büyük bir sıkıntımız vardı, Selim'in ailesi içerideydi ve onlarla aramızda duran tek şey kapıydı. Selim'i itekleyip, dudaklarımı dudaklarından çektim.

"Sevgilim bilmem farkında mısın ama ailen içeride."

"Ne yapayım, sen de bu kadar tatlı ve seksi olma." dediğinde tabi ki de utanıp başımı önüme eğmiştim. Yanaklarım sirenleri açıp itfaiyeyi beklemeye başlamıştı.

"Ben gideyim." dedim elimle asansörü gösterirken, utangaç bir şekilde.

"Görüşürüz hayatım."

"Görüşürüz Selim hocam." dedim gülerek.

"Çekinmene gerek annemler biliyor." demesiyle utangaçlığımdan sıyrılıp

"Ne?" diye bağırdım.

"Dün anlattım her şeyi."

"Yani şimdi annenler... Yani onlar o kadar saat beni yani bizi yani ilişkimizi biliyorlar mıydı ? Ben... Ufff Selim ya nasıl söylemezsin bunu bana ?" Bu sırada öfkeden çıldırıyordum.

"Evlendiğimiz de mi haberleri olsaydı ?" dediğinde bu ani soru karşısında ne yapacağımı bilemedim. Evlenmek, belliki Selim de düşünmüştü.

"Bana söylediğini söyleyebilirdin."

"Tamam benim hatam ama sende bana kızma. Hem durum bir bir. Sen de beni
affet, bana kızma."

"Peki." Hesabı sorulacaklar listesine bunu da ekle İpek dedim içimden. Asansöre bindim ve eve gittim.

...

Öğlen ancak 1 de uyanabilmiştim. Yatağımda biraz gerindikten sonra elime telefonumu aldım ve arakadaşlarımdan gelen doğum günü mesajlarıyla on sekiz yaşıma girdiğimi idrak edebilmiştim. Bu sırada annem odama girdi.

"Günaydın İpek." dedi. Bu bile bir gelişme gerçi benle bu aralar zorunda olmadıkça konuşmuyordu.

"Günaydın anne." dedim. Yüzüne bakıyordum o ise sıradan bir günmüş gibi ütülediği kıyafetlerimi yerlerine yerleştiriyordu. Bu sırada durmadan çalan telefonumu elime alıp açtım.

"İpek."

"Efendim Melike."

"Acilen vereceğim adrese gelmen lazım."

"Ne oldu ?"

"Miralarla tartıştık. Sonrasında beni bir binaya çağırdılar. Çok korkuyorum. Sanırım kapıyı üstüme kilitlediler."

"Ne? Neredesin?"

"Bizim dershanenin ilerisindeki boş binadayım. Hemen gelmen lazım."

"Tamam kapat."

Anneme yalvarmam lazım. Melike'yi o durumda yalnız bırakamam. Tamam şimdi hayatımın yalakalığını yapmam gerek.

"Annecim."

"Ne var ?"

"Melike'nin başı birazcık sıkışmış da..."

"Eee."

"Benim acil yanına gitmem lazım. Lütfen izin ver, lütfen." dedim gözlerimi bir kedi masumluğunda açarken.

"Tamam tamam, git. Baban zaten bugün doğum günün olduğu için izin verebileceğimi söylemişti."

Hemen ayağa kalkıp dolaptan bir şeyler aldım. Tabi annemi öpmeyi ihmal etmedim. Üstüme aldığım kıyafetleri geçirip diyafondan güvenliği arayıp taksi çağırmasını söyledim. Bu sırada kavgaya bile olsa makyajsız gidemeyeceğimi fark edip, biraz makyaj yaptım. Sonra ayakkabılarımı giyip aşağı indim ve taksiyi beklemeye başladım. Çok beklemeden taksi gelmişti. Taksiciye yolu tarif edip arkama yaslandım. Arada bir taksiciye hızlı gitmesini söylesem de o beni dinlemeyip kurallara uymakta ısrarcıydı.

Binanın önüne geldiğimizde taksiciye parasını verip derin bir nefes aldıktan sonra binanın önüne kadar yürüdüm ama kapıyı açmaya korkuyordum çünkü içeride başıma her şey gelebilirdi. Kavga sonuçta bu. Melike için deyip kapıyı ittiğimde içerisi zifiri karanlıktı. Telefonumu çantamdan çıkarıp flaşını açıp önümü görmeye çalıştım. Bu sırada 'Melike' diye avazım çıktığı kadar bağırıyordum ama çıt yok. Biraz daha ilerlediğimde ışıklar açıldı ve içerisi sevdiğim insanlarla doluydu. Okul arkadaşlarım, dershane arkadaşlarım, çocukluk arkadaşlarım, öğretmenlerim son olarak Selim o ortadaydı ve bana doğru yürüyordu. Benim bunun bir sürpriz olduğunu anlamam herkes 'iyi ki doğdun' diye bağırınca mümkün olmuştu.

Tabi anladığım an ve şaşkınlığı üstümden atar atmaz ağlamaya başlamıştım. Selim bu sırada yanıma gelmişti ve beklemeden boynuna atlamıştım.

"İyi ki doğdun sevgilim." diye fısıldadı. Bu yaptıkları inanılmaz. Ben bugün on sekiz oldum, artık özgürüm. Selim de bu yaşın benim için önemini bildiğinden unutulmaz olmasını istemişti.

Selim'den ayrıldığımda elimi tuttu ve kalabalığa doğru ilerlemeye başladık. Bu sıradan bir el ele tutuşma değil, bu ilişkimizi artık gizli yaşamayacağımızın göstergesi, bu artık gerçekten biz olduğumuzun göstergesi, bu artık gizlenmeyeceğimizin göstergesi, bu benim Selim'e aitliğimi gösteren bir simge.

Kalabalığın yanına geldiğimizde arkadaşlarıma sarılmam için Selim elimi bırakmıştı. Bu sırada sevdiğim yabancı ve yerli şarkılar çalıyordu. Ortam en sevdiğim renkler olan mor ve mavi ağırlıklı olarak süslenmişti. Her yerde bana ait bir detay vardı. Duvarlara benim fotoğraflarım ve arkadaşlarımın benim hakkımda yazdıkları asılmıştı. Bu inanılmazdı. Gözlerim Melike'yi bulduğunda bana doğru yürüdüğünü fark ettim. Yanıma geldiğinde sarılma faslı biter bitmez hesap sormaya başlamıştım.

"Niye böyle bir yalan attın?"

"Sürpriz olsun diye."

"Olabilir. Başka bir şey söyleseydin. Buraya yüreğim ağızımda geldim. Ölüyordum korkudan."

"Selim hocayla böyle karar verdik. Kesin izin alabilesin diye."

"Yani bu olanlarda ortaksınız. Doğru mu anladım?"dedim sinirli sinirli. Bu sırada Selim arkadan sarılmıştı.

"Kızma Melike'ye benim fikrimdi. Hem bana çok yardım etti. Bir haftadır uyumuyor."

Selim bana sarılırken ona döndüm.

"Sana sonra soracağım."

"Ama her şey senin için."

"Bana her zaman kendini affettirmeyi başaracak bir sebebin oluyor." dediğimde omuzlarını silkti.

Daha sonra herkesle tek tek sarıldım. Bu yaklaşık yarım saatimi aldı çünkü içeride abartısız yüz kişi vardı. En sonunda pasta kesme vakti gelmişti.

Pasta da Selim ve benim fotoğrafımız vardı. Gerçi bu çekindiğimiz tek fotoğraftı ve pasta devasa büyüklükteydi. Selim bu sırada yüksek sesle konuşma yapmaya başlamıştı.

"Bugün İpek için önemli olduğu kadar benim içinde önemli çünkü bugün benim yaşama sebebimin doğduğu gün. Bu ilişki için ikimizde çok fazla çaba gösterdik. Birçok engel aştık ve hala aşmaya çalıştığımız engeller var ama ne olursa olsun İpek'ten vazgeçmeyi bir anlığına bile düşünmedim ve İpek'in de düşünmediğinden eminim. Onu gerçekten çok seviyorum. Onunla diğer yarımı buldum. Onunla kendimi tamamladım. O benim her şeyim. O doğum gününü neden burada kutladığımızı bilmiyor. Burası artık benim dershanem yani bizim. İyi ki doğdun, iyi ki benimsin hayatım." Konuşmasını bitirdikten sonra konuşmanın başımdan beri tuttuğu elimi bıraktığında göz yaşlarımı sildi ve bana sarıldı.

Sarılmayı bıraktıktan sonra bıçağı elime aldım. Tam keseceğim sırada Melike bağırdı.

"Kesme."

"Niye ?"

"E dilek tutmadın."

Gözlerimi kapatıp 'Her sene doğum günümde bu insanların yanımda olmasını' diledim. Sonrasında pastayı kestim. Pastadan bir dilim kestikten sonra geriye kalanını arkadaşlarımın kesmesini isteyerek kendime kestiğim pastayı alıp, Selim'i de peşimden sürükleyerek bir koltuğa oturdum. Pastadan bir çatal aldıktan sonra Selim'e de verdim.

"Teşekkürler."

"Daha etme. Hediyeni gördükten sonraya sakla teşekkürünü."

Gülümsedim ve pastamı yemeye devam ettim.

...

Aradan üç saat geçtiğinde sadece yakın arkaşlarımız kalmıştı. İnanılmaz ama partiye Selim'in arkadaşları da gelmişti.
Ben hediyelerimi tek tek açmıştım ama Selim hediyesini vermemişti.

"Ben hastanede sizin aranızda bir şey olduğunu anlamıştım." dedi Selim'in arkadaşlarından biri.

"Hadi canım nereden anlamıştın?" dedi başka bir arkadaşı.

"Ben anlarım." dedi.

Böyle bir süre muhabbet ettik. Saat altı olduğunda herkes gitmiş ikimiz kalmıştık.

"Demek burası senin artık?"

"Bizim.Babamın hediyesi."

"Sen beni her seferinde bu şekilde şaşırtmak zorunda mısın?"

"Evet. Tıpkı senin son zamanlarda her gün yaptığın gibi." dediğinde gülmekle yetinmiştim.

"Eee hediyem nerede?" dedim şımarık şımarık.

"Versem mi acaba?"

"Çıldırtma beni de hemen ver şu hediyeyi Selim."

"Tamam bekle burada." diyip ilerideki dolaplardan birkaç poşet çıkarıp eli kolu dolu bir şekilde geldi. Paketleri önüne koyduğunda içini açtım.

İlk hediyem ilişkimizin başından bu yana yapılmış karikatürüydü. Selim ben paketi açarken pür dikkat beni izliyordu. Beğenip beğenmediğimi anlamaya çalışıyordu.

İkinci hediyem içinde sevgi sözcüklerinin yazdığı bir fanustu.

Üçüncü hediyem benim takıntılı olduğum bir şeydi. Şıp sevdi sakızının aşk notlarını biriktirmiş ve bir kutuya koymuştu.

Ve son hediyem bir Cd'ydi.

"Bunu evde izlersin."

"Sen beni bu kadar kısa sürede nasıl bu kadar iyi tanıdı." dedim şıp sevdi kutusunu göstererek.

"Oldu işte."dedi.

Bu sırada bir öpüşmeyi hak ettiğini düşünerek onu öptüm ama kısa bir süreliğine.

"Teşekkürler."

"Öpüşme içinse rica ederim ama bunlar içinse hediyeni alacağın zamana sakla teşekkürünü."

Ne diyor ya? Zaten verdi ya hediyelerimi. Kafamı karıştırmayı yine başardı.

"Bunlar değil mi hediyelerim ?"

Bilmem şeklinde dudaklarını büzdü. Ben de ısrar etsem de söylemeyeceğini bildiğim için sesimi çıkartmadım. Nasıl olsa en kötü ihtimalle gün bitmeden verecek.

Hediyeleri birkaç seferde arabaya taşıdık ve arabaya binip eve gittik.

Eve gittiğimde annem paketleri eve taşınamama yardım etti. Sonrasında beraber mutfağa geçtik. Annemler de pasta almıştı. Beraber pastayı kestik. Daha sonra ben odama geçmeye karar verip masadan kalkıp odama yürüdüğüm sırada babam bağırdı.

"Aldığımız hediye odanda."

Tabi meraklandığım için adımlarımı sıklaştırdım.Tam kapıma geldiğim sırada babamın sesini tekrar duymamla durakladım.

"Selim'in hediyeside odanda."

Babam Selim dedi ve hediyem mi? Babam hediyemi buraya koymasına nasıl izin verdi? Yoksa barıştılar mı? Tabi kesin barıştılar. Kapımı açıp içeriye girdiğimde kalp şeklinde duvarımda duran hediyeme baktım.

Continue Reading

You'll Also Like

151K 10.3K 19
17 Yıl sonra gerçekleri öğrenen Bade, yıllardır onu arayan abilerine giderse. Azıcık dram. Bolca eğlence. Bolca aksiyon. Bir tutam da kaos. Daha...
1.3M 52.9K 26
(18+ cinsellik ve şiddet içerir.) Başımızın üstünde ki elçilik binasının içinde bir ses yankılandı. "Şuandan itibaren; Onun tek bir saç teline zarar...
1.7M 160K 80
Gök Dalaman. Yüksek anksiyete ve epilepsinin mahvettiği hayatında, yeni umutlar ve yeni deneyimlerle hiç tatmadığı bir şefkati tadacaktı. Baba şefka...
728K 49.2K 32
Peyda, bir Gerçek Aile/Kaçırılmış Çocuk klasiğidir. "Şimdi, on yedi yıl sonra annem ve babam karşımda dikiliyorlardı. Onları görüyor, onlarla aynı m...