Orda Kal Portakal

By zehraAbacilar

24.4K 2.4K 638

'' Dayanamıyorum, '' dedi Asel pamuk gibi yanağını ıslatan göz yaşlarını elinin tersiyle silerek. Meriç kon... More

♣ 1.Bölüm ♣
♣ 2.Bölüm ♣
♣ 3.Bölüm ♣
♣ 4.Bölüm ♣
♣ 5.Bölüm ♣
♣ 6.Bölüm ♣
♣ 7.Bölüm ♣
♣ 8.Bölüm ♣
♣ 9.Bölüm ♣
♣ 10.Bölüm ♣
♣ 11.Bölüm ♣
♣ 12.Bölüm ♣
♣ 13.Bölüm ♣
♣ 14.Bölüm ♣
♣ 15.Bölüm ♣
♣ 16.Bölüm ♣
♣ 17.Bölüm ♣
♣ 18.Bölüm ♣
♣19.Bölüm♣
♣20.Bölüm♣
♣21.Bölüm♣
♣ 22.Bölüm ♣
♣ 24.Bölüm ♣
♣ 25.Bölüm ♣
♣ 26.Bölüm ♣
♣ 27.Bölüm ♣
♣ 28.Bölüm ♣
♣ 29.Bölüm ♣
♣ 30.Bölüm ♣
♣ 31.Bölüm ♣
♣ 32.Bölüm ♣
♣ 33.Bölüm ♣ / 1.Kısım
♣ 33.Bölüm ♣ / 2.Kısım
♣ 34.Bölüm ♣
♣ 35.Bölüm ♣
♣ 36.Bölüm ♣
♣ 37. Bölüm ♣
♣ 38.Bölüm ♣ / 1.Kısım
♣ 38.Bölüm ♣ / 2.Kısım
♣ 39.Bölüm ♣
♣ 40.Bölüm ♣
** 41.Bölüm **
** 42. Bölüm **
♣ 43. Bölüm ♣
♣ 44. Bölüm ♣
♣ 45.Bölüm ♣

♣ 23.Bölüm ♣

353 40 9
By zehraAbacilar

Gönderilen ; Meriç

Peki öyleyse arkadaş olalım. Ama lütfen senden neden ayrıldığım konusunda soru sorma.

Mesajı gönderdim. Aslında yazdığım mesaj bu değildi. Birçok şey yazdım ama içime sindiremeyip sildim. Yazdığım mesajı gönderdikten sonra pişman oldum. Bugün olan o olay, arabamın içinde yan koltuğumda oturuyor olması halen beynimi meşgul ediyordu. Keşke sorsaydım "Ne işin vardı arabamda?" diye. Büyük ihtimal halüsinasyon görmüştüm. Benimle dalga geçebilirdi. Benim deli olduğumu düşünebilirdi ama bildiğim tek şey vardı, onu görmüştüm. O yüzden Kutay'ın arabasına çarpmıştım. Bu gerçek değiştirilemezdi.

Uzun süre uyumadım. Gönderdiğim mesajın ardından hiçbir titreme sesi gelmemişti telefonumdan. Gerçi yazdığım mesaj mıydı onunkinin yanında? İki cümleden oluşuyordu benimki. Onunki ise bir paragraf.

''Kızım kalk artık gözlerin şişmiş. ''

Annemin sesiyle gözlerimi açtım. Esnedim. Saat on ikiydi. Asla bu kadar uyumazdım. Birçok kişi hafta sonunu uyuyarak geçiriyordu ama uyumak bana çok tersti. Hafta sonumu genellikle The Vampire Diaries veya Glee izleyerek, kitap okuyarak geçirirdim.

"Kahvaltı yaptınız mı anne? '' diye sordum yatağımdan kalkarak. Gözüm kapalı ayağımı terliğimi bulmak için parkede gezdirdim. Ayağıma bir şeyin battığını hissettim. Acıdan çığlık attım. 

''Ah, kızım dikkat etsene. Dün gece bir şey mi kırdın? ''

''Hayır anne, '' dedim. Komidinin üzerinde duran kavanozun bir parçası yerde parçalanmış haldeydi.

''Kızım kırdığın kavanozdan bir habersin. ''

'' Anne hatırlamıyorum. ''

Cidden hatırlamıyordum. Bilirdim. Kırsaydım bilirdim. Bugünlerde kendimde değildim. Ne yaptığımı ne biliyor ne de hatırlıyordum.

''Sevde dolaptan tentürdiyot ve pamuk getir. ''

Annemin seslenişi üzerine Sevde teyze geldi ve ayağıma pansuman yaptı. 

''Teşekkür ederim Sevde teyze, '' dedim ve yanağından öptüm.

''Bir şey değil kızım. Dikkat et. ''

''Sevdeciğim buraları temizlersin sen. Kızım sende terliğini giy başına iş açma. Giyin aşağıya gel. Kutay seni bekliyor. ''

Annem taramalı tüfek gibi konuştu. Konuşmayı bitirip odadan çıktıktan sonra kendime gelip Kutay'ın  bizim evde olduğunu algıladım. Ne işi vardı? Tek bildiğim şey şansımın olmadığıydı. Gerçekten şansım yoktu. Onunla tüm gün boyunca uğraşamazdım.

Kot şortumu giydim. Üzerime kuru kafa desenli tişörtümü giydim ve saçımı topuz yaptım her zamanki gibi.

Merdivenleri indim. Babam, annem ve Kutay salonda oturmuş kahve içiyorlardı. Salona girmek istemiyordum. Aşağıya indiğim gibi direkt mutfağa girdim.

''Sevde teyze bana kahvaltı hazırlayabilir misin? '' dedim ve masaya oturdum.

''Kızım salonda seni bekliyorlar. Ben seni kaldıracaktım ama erkenden Kutay gelip beni tembihledi. İkiniz kahvaltıyı dışarıda yapacaksınız. ''

Ayağa kalkıp buzdolabına doğru yürüdüm. Elime ne gelirse masaya koydum.

''Sevde teyze ben kahvaltımı yapacağım. Sonrada odama çıkarım. Kuta'ya söylersin. ''

''Kızım ne saçmalıyorsun? Herkes kahvaltısını dışarıda yapmak isterken sen evde yapmaya direniyorsun. Hayret bir şey, '' dedi gülerek.

''Konu Kutay olunca her şey farklı bir boyuta ulaşıyor Sevde teyzeciğim, '' dedim çilek reçelini ekmeğe sürerken.

''Allah seni ne yapmasın! Görende diyecek bir aydır senin peşinde dolanıyor da seni rahatsız ediyor. Daha dün tanıştınız, '' dedi tabakları durularken.

''İçimdeki ses onunla vakit geçirmemem gerektiğini söylüyor. ''

Daha çilek reçelli dilimimden bir ısırık alacaktım ki mutfağa doğru yavaş yavaş yaklaşan topuklu ayakkabı seslerini duydum.

''Kızım Kutay seni bekliyor. Hem Sevde Hanım ben sana ne söyledim? ''

''Ben hazırlamadım. Kendisi ısrar etti. Kahvaltıyı dışarıda yapmak istemiyor. ''

''Anladım. Hadi kalk sinir etme beni. Gidiyorsunuz, '' dedi ve kolumdan çekiştirmeye başladı.

Yanmıştım. Annem ve babam neden bu kadar ısrar ediyordu?

Şu onunla kahvaltı yapma mevzusunda ''çok abartıyor'' diyebilirsiniz. Sadece işin başka boyutlara taşınabilme olasılığını da hesaba katmam gerekiyordu.

Sinirli bir şekilde mutfaktan çıktım.

''Günaydın prenses, '' dedi bana yaklaşarak.

''Prenses? '' dedim kaşlarımı çatarak.

''Neyse kızım. Siz çıkın güzel bir gün geçirin, '' dedi babam.

Güzel bir gün ? Hani bir kahvaltıdan ibaretti? Ben onunla bir gün geçiremezdim.Bir günümü harap edemezdim. Ona neden bu kadar art niyetli yaklaştığımı bilmiyordum. Sadece çok yalaka bir tipti o kadar. Umarım yanılıyorumdur.

''Hani sadece kahvaltıydı? '' dedim anneme bakarak.

''Kızım abartıyorsun. Şımarma! '' dedi babam bağırarak. Bağırışından sonra sesimi kestim ve Kutay'ın arkasından arabaya doğru ilerledim.

Belki de abartıyordum. Ayrıca beni tedirgin eden en önemli husus babam ve annemin ısrarcı davranışıydı. Beni yoksa Kutay'a mı yakıştırmışlardı?

Arabaya bindik. Ciddiydi. Sanki kalbi kırılmıştı. Kendi kendime çok kızdım. Abartmıştım gerçekten.

''Kızdın mı bana? '' diyebildim uzun süren sessizliğin ardından.

''Yok. Kızmadım. Ama sen bana beni tanımadan tanıyormuş gibi bakıyorsun. Yanlış anlamışsın beni canım, '' dedi gülerek.

''Özür dilerim, '' dedim.

''Özür dilemeye erkenden başlamana gerek yok. Benden daha çok özürler dileyeceksin. ''

''Allah Allah ya, '' dedim gülerek.

''İşte geçen egom tavanlarda, '' dedi ve devam etti, ''Belki gün geçtikçe beni seversin. Dandikleşip yanlış anlama beni. Arkadaş manasında. ''

''Belki.. ''


***

Merkezde bir kafeye girdik. Çok fazla kalabalık değildi. Cam kenarında oturduk.

''Ee, anlat bakalım okul nasıl gidiyor Asel, '' dedi dışarıyı izleyerek.

''İyi gidiyor. Notlarım iyi ama dersleri pek umursamıyorum bu yıl. ''

Gerçekten umursamıyordum. Daha doğrusu umursayamıyordum. Hep bir olay, hep bir pislik. Sınavlardan da yüksek alıp seneyi yüksek bir puanla kapatmalıydım. Meriçle ayrılmıştık. Meryem yoktu. Artık ders çalışmamam için hiçbir neden yoktu.

''Neden umursamıyorsun? Sevgili mevzusu mu? '' dedi çayından bir yudum alarak.

''Sevgilim yok. ''

''Nah yok. Böyle bir efkarlanmalar, benimle dışarıya çıkmak istememeler. Belli ki birileri ergenusumu üzmüş. ''

''Durum biraz karışık. Yani anlatamam uzun sürer. Ergenus deme bir daha yoksa bende nefret ettiğim şahıslara kullandığım lakabımı kullanırım. ''

''Neymiş o lakap? '' dedi pis pis sırıtarak.

''Aygır götü, '' dedim ve kahkaha attım. İkimizde bir dakika hiç durmadan güldük. Uzun zamandır gülmemiştim.

Aygır götü benim efsane lafımdı. Sinirlendiğimde kendimi tutamayıp söylediğim.

''Çok alındım ergenus, '' dedi.

Biz öyle saçma sapan gülerken mesaj sesi geldi telefonumdan.

Gönderen; Belinay

Asel evde misin? Bugün Meriç'in doğum günü. Kutlayacağız. Sende gel. Onun haberi yok.

Gidemezdim ama doğum gününü nerede yaptıklarını öğrenmem lazımdı. Çünkü sonra yanlışlıkla kutladıkları yere girip Kutayla beraber Meriç'in doğum gününü kutlayamazdık. Meriç'e bu en berbat doğum günü hediyesi olurdu.

Meriç'in doğum gününü biliyordum ve bu tamamen aklımdan uçup gitmişti. Tabii ya. Bugün onun doğum günüydü. O, 7 Ocak mucizesiydi. 

Gönderilen; Belinay

Gelemem Belin. Bir arkadaşımla dışarıdayız. Muhtemelen gün boyu gezeceğiz. Nerede yapıyorsunuz?

Ondan gelecek olan mesajı dört gözle beklerken telefonumun şarjı bitti ve kapandı. Yine benim o mükemmel ötesi şansım devreye girmişti.

''Ne oldu Asel? Kimden gelmiş mesaj? '' diye sordu.

''Arkadaşımdan. ''

O sırada bizim masaya doğru bir tane çocuk yaklaştı.

''Oo kardeşim benim, '' diyerek ayağa kalktı Kutay.

''Oo bro nerelerdesin sen? '' dedi diğer çocuk.

''Buralardayım işte amın düdüğü. Sen nerelerdesin? '' Birbirine sarıldılar.

Amın düdüğü mü? Kutay kendinde miydi? İkisi de beni unutmuştu. Terbiyesizliğin daniskası.

''Bende buralardayım culluk. Oo yengemiz hayırlı olsun, '' dedi bana elini uzatarak. Sıkmak istemiyordum ama onlar gibi kaba ve itici olmamalıydım. Elini sıktım.

''Ne yengesi gavurun tohumu. Ortağımızın kızı. ''

Korkmaya başlamıştım. Eğer bunlarla bir iki saat daha yan yana kalırsam benliğimden olacaktım.

''Biraz düzgün konuşur musunuz? Yoksa gidiyorum, '' dedim ayağa kalkarak.

''Tamam. Asel bitirdiysen kalkalım. ''

''Bence de, '' dedim.

''Hadi göttoşum güle güle, '' dedi Kutay'ın arkadaşı.

Arabaya bindik.

''Şimdi nereye gidiyoruz? Bence eve gidelim, '' dedim ona bakarak.

''Hayır gel sinemaya gidelim. ''

''Hayır be ne saçmalıyorsun? Gitmeyelim sinemaya, '' dedim. Onunla aynı sinema salonunda yan yana oturarak film izlemek iyi bir fikir değildi. O arkadaşıyla konuşmalarından sonra onun hakkındaki düşüncelerim yavaş yavaş netleşiyordu.


***

Sinemadan çıktıktan sonra mide bulantısıyla lavabonun yolunu tuttum. Filmin ismini hatırlamıyordum. Korkudan ödüm bokuma karışmıştı. Ve en sinir bozucu tarafı her korktuğum sırada Kutay'ın bana sarılmasıydı. Belki Meriç'le o kadar sarılmamıştım. Neden Kutay'la birlikle sinemaya gittiğimi de bilmiyordum.

İki tane adam akıllı film vardı. Biri romantik biri de korku. Romantiğe bir erkekle birlikte girmek kötü sonuçlar çıkarabilirdi. Ama ben nasıl bile bilirdim ki korku filminde korkup ona sarılacağımı? Daha doğrusu her korktuğum vakit onun bana sarılacağını. Hayatımda hiç bu kadar korku içerikli bir korku filmi izlememiştim.

''İyi misin anne kuzusu? '' Sesi lavabo kapısının arkasından geliyordu.

''Kapa çeneni göt oğlu göt, '' dedim yüzümü yıkarken.

''Ergenus bana götlü şeyler söyleme. Bak babama söylerim, '' dedi kıs kıs gülerek. 

''Kızım sen kusmuşsun, '' dedi gülerek.

''Ya Allah'ım. Bağırma! Lan herkes duyacak. ''

''Gel alt katta bir mağazaya girelim. Şimdi kokunla insanları rahatsız edersin. ''

''Allah'ın belası. Hasarlı piç. İnşallah yatarken ağzın açıkta kalır da içine fare girer. Çok amin, '' dedim. Gerçekten sinirlendirmişti beni. Ben ona ısrar etmiştim girmeyelim diye. Sinemaya gitmeyelim demiştim. Beni zorla sokmuştu. Şimdiyse rezil ediyordu.

Beraber Mavi' ye girdik. Elime hemen bir tişört bir tane şort alıp kabine girdim.

''Çık da bakayım nasıl olmuşsun kusmuklu kız. ''

''Lan Allah beni seninle sınıyor bugün, '' dedim kabinden çıkarken.

''Tamamdır. Çok güzel. Gel satın alıp çıkalım. ''

O sırada telefonla konuşan bir kız dikkatimi çekti.

''Tamam ben Meriç'i biraz daha oyalıyorum Sebuhan. Çabuk olun. Şuan kabinde. Çıktığı gibi getiriyorum. ''

Meriç? Bu benim eski sevgilim olan Meriç miydi? Peki bu kız kimdi? Kız arkadaşı mıydı? Hiç görmemiştim bu kızı. Acaba yanılıyor muydum? Ama bu kadar da tesadüf olamazdı ki. 

''Hadi Asel gel, '' diye bağırdı kasiyerin yanından Kutay.

Biraz daha beklemeliydim. Meriç'in olduğundan emin olmak için kabinden çıkmasını bekleyecektim. Çok merak etmiştim. Eğer oysa bekleyen kız da sevgilisiydi. Ne çabuk bulmuştu Allah aşkına? Daha dün gece bana mesaj atmıştı.

Kabinin kapısını yavaşça açtı. Beni görmesin diye hemen diğer kabine girdim. Kapının arasından baktım.

''Nasıl oldu bir tanem? '' diye sordu.

''Mükemmel oldun, yakışıklım. ''

''Tamam o zaman. Bunu alalım. Şimdi nereye gidiyoruz? ''

''Tatlım kafeye gideceğiz. Ben kasiyerin orada bekliyorum seni. ''

Hemen kabinden çıkıp Kutay'ın yanına doğru koştum. Fark etmemiştim. Ağlamaya başlamıştım.

Evet oydu. Ne kadar aptaldım ben. O üzülmesin diye Kutayla dışarıya çıkmak istemedim. O görür de yanlış anlar diye. Ama onun artık yeni bir sevgilisi vardı. Benimle oynamıştı. Belki o yazdığı mesajı bana atarken dalga geçip kahkahalar atmıştı. Belki bana mesaj atarken sevgilisi yanındaydı.

Oydu. Evet tahmin ettiğim gibi Meriç Sevdihanlıydı.

Continue Reading

You'll Also Like

2M 74.5K 60
DİKKAT: ÖĞRETMEN ÖĞRENCİ KURGUSUDUR +18 VARDIR RAHATSIZ OLACAK OKUMASIN. Lavinia: Sana vermem gereken bir ceza vardı. Defne: Tobe hasa Defne: Ben ned...
5.6M 292K 98
Gökyüzünde özgürce uçan bir kuş ve o gökyüzüne ateş eden bir savaşçının hikayesi. Leyla özgür bir kuş, Ercüment vatanı için dağlara, taşlara gerekir...
7.2M 417K 84
Sevdiği çocuk yerine yanlışlıkla okulun serserisine yazan Ece, başına çok büyük bir bela aldığını fark ettiği an onu engeller. Fakat her şey için ço...
1.1M 39.5K 22
"Bana cehennemi yaşatmana rağmen, sen benim cennetimsin Meira." Fantastik değildir, karanlık aşk türündedir. DİKKAT! Bu kitapta cinayet, psikolojik...