HAYATIN SİMASI

By onlyAysima

23.6K 2.1K 274

Hayat hikayesi | Dram içeren bir kurgudur Herkes duyduğunda direkt imkansız tanısı koyan olaylarla dolu Sima... More

Tanıtım : Hayatın Siması
1.Merhaba Ben Sima
2.Yeni Hayat
3. Yoldaşım
4. Pislik Patron
5. Güzel Anılar
6. Büyük Teklif
7. Tarifsiz Huzur
8. Aralanan Geçmiş Perdesi
9. İlk Yardım
10. Özel Asistan
11. İkinci Yüz
12. Bir Adım Daha
13. Planlar Masası
14. GZ İlacı
15. Sahil
16. 370 Gün
17. 'Çürük Portakal'
18. Papatya Çayı
19. Liviodan Uzak Dur!
20. Kavga
21. Gün Aydı
22. Simanın Mezarı
23. Ölüme Tanıklık
24. Külkedisi
25. Yalan Planlar
26. Magazin
27. Hem Suçlu, Hem Güçlü
28. Barış
29. İyi Ki Doğdun Sima
✨️Özel bölüm✨️ Aşık Melo
31. Gerçek Yüz
32. Tek Şart
33. Düğün Günü
34. Çıkma Teklifi
35. Küçük Hanım
36. Livionun Sırrı
37. İkinci Kişilik
38. Tehlikeli Ve Riskli
39. Gerçek Katil
40. Yeni Şube
41. Akşam'a Hazırlık
42. "Katilsin!"
43. Kamufle Edilmiş Gök
44. Yeşil Kapının Ardındakiler
45. Cesetlerin Çürümemesi İçin...
46. Malikaneye Baskın
47. "Ortak Olalım..."
48. Riskli karar

30. Dudu Sima

150 21 0
By onlyAysima

Selam :)

Bir önceki bölümde biraz hüzünlenmiştik. Şimdi de biraz eğlenmeye ne dersiniz? Bir zamanlar bütün dünyayı kasıp savuran, sözleriyle insanın bütün vücudunun hareketlenmesini sağlayan, hangi yabancıya favori türkçe şarkın veya şarkıcın kim diye sorulduğunda tak diye şarkının nakaratını söyleyen bir şarkıya yer verdim bu bölüm. Tahminleri alayım?

◇◇◇

Mete'nin anlatmış olduğu Aşık Melo hepimizin hüzünlenip ortamın sessizleşmesine neden olmuştu. Pasta en sevdiğim tat ve en sevdiğin renkte yaptırılmıştı. Hepimiz severek yemiştik. "Ee Mete oldu mu şimdi senin bu yaptığın?" Tuna'nın duygusallıktan burnunu çekerek söylediği sözler hepimizi güldürmüştü. "O zaman biraz eğlenme zamanı!" Arda'nın neşeyle yerinden zıplayıp içeriye girip gözden kaybolmasıyla hepimiz şaşkınlıkla bir birimize baktık. O sırada Metede takıldı gözlerim. Çocuk öyle bir bakıyordu ki o gözler sanki konuşuyor gibiydi fakat benim bilmediğim bir dilde. "Neden öyle bakıyorsun?" Yine konrolsüzlük. Kontrolsüz ağzımdan çıkıp giden soru karşılığında Mete bir an duraksadı fakat sonra hızla boğazını temizleyerek yüzümü gösterdi parmağıyla. "Dudağının kenarından krema kalmış." Yerin dibine girebilirmiyim? Bütün kanın yüzüme sıçradığına yemin edebilirdim. Hemen dudağımın kenarını hızla sildim. Mete'nin hafifçe kıkırdadığını duyar gibi olmuştum ama tekrar dönüp yüzüne bakamamıştım.

Birden mekanın içinde kulağa çok çok tanıdık o melodi çalmaya başlayınca hepimiz aynı anda neşeyle bağırdık ve ayağa kalkmıştık. Arda elinde tuttuğu tarağı mikrofon gibi kullanıp içeriden çıkmasıyla görünüşü hepimize kahkaha attırmıştı. Giydiği siyah pantalon ve önünden birkaç düğmesini açık bıraktığı siyah, büyük beyaz çiçek desenli gömlek ile tam eski çağ modasını yansıtıyordu. Çenesine yapıştırdığı hafif sakal, kulağına taktığı küçük halka küpe ve gözündeki güneş gözlüğü ile şuan karşımızda çakma Tarkandan başkası yoktu. Birden masanın üzerine çıkıp şarkıyı söylemeye başlayınca hepimiz sevinç gülücükler eşliğinde ona eşlik etmeye başlamıştık.

✨️Tarkan - Dudu 🎶

Ağlamadan ayrılık olmaz
Hatıralar uslu durmaz
Kalanlar gideni gönlünde taşır
Aşk severek olmaz

Biz böyle bilir, böyle yaşarız

Daha ne kadar bağırabilirdik bilmiyorum ama şuan hepimiz en derinliklerimizden bağırarak şarkıyı söylüyorduk.

(Ooh , ooh)
O da biliyor
(Ooh,ooh)
O da seviyor
(Ooh , ooh)
Bile bile kafa tutuyor aşka
Gözü kara öyle bildiğini yakıyor

Ben daha ne olduğunu anlamadan Arda masadan indi Mete saliseler içinde masaya çıkarak Ardadan tarağı geri aldı ve en heyecanlı kısım gerçekleşti. Mete şuan tam olarak güzelim şarkının nakaratını gözlerime bakarak söylemeye başlamıştı. Daha ne kadar heyecan patlaması yaşayabilirdim?

Çiçek gibi tazecik
Kıymetli bir tanecik
Ana sütü gibi tertemiz.
Dudu dudu dilleri lıkır lıkır içmeli
Gözleri derya deniz.

Anın büyüsüne kapılıp sesim kısılırken etrafımdaki 'uvv' seslerini duyuyordum. Mete ise gülümseyerek yüksekten bana bakmaya devam ediyordu.

Bu gönül ona torpil geçiyor
Etrafında fır dönüyor
El bebek, gül bebektir o
Ne yapsam inadına hoş görüyor
Kara kara düşündürüyor

Mete'nin zıplayarak masadan inmesiyle bu kez Kaan zıplayarak masaya çıktı ve yine havada tokuşan bardaklar, ısınan bedenler, sıcak ve huzurlu ortam içinde bağıra bağıra ergen hareketler eşliğinde hep birlikte şarkıyı söylüyorduk.

Hani bazen öyle bir anlar olur ya, hiç öncesini yada hiç sonrasını asla düşünmediğiniz sadece o anda zamanın durmasını istediğiniz anlar. İşte şuan öyle bir andı. Keşke, keşke zaman kavramı şuracıkta kaybolsa dediğim bir an.

Şarkının sonuna yaklaştığımızı fark edince bu kez ben onları şaşırtmak istedim ve herkes ne yapacağımı heyecanla izlerken bir zıplayışta masaya çıkıp ayak ayak üstüne alıp oturdum ve elimi Kaanın elindeki tarağı uzattım. 5 kişiden koca alkış tufanı kopunca içimdeki heyecan eşliğinde bağırarak şarkıyı söylemeye başlamıştım.

Ata ata dertleri hep içime attım
İnsan gibi yaşamak benim de hakkım
İçimdeki zemberek kırıldı artık
Tamiri mümkün değilse işte o gün yandık
Her gün yağmur yağabilir,
insan hata yapabilir
Birbirimize tutunursak belki güneş doğabilir

o da biliyor
(Ooh, ooh) o da seviyor
(Ooh, ooh) bile bile kafa tutuyor aşka,
gözü kara
O yine bildiğini okuyor.

Çiçek gibi tazecik, kıymetli bi tanecik
Ana sütü gibi tertemiz
Dudu dudu dilleri, lıkır lıkır içmeli
Gözleri derya deniz...

•••

Hayatımda kutladığım tek ve en harika doğum günüm mutlulukla son bulmuştu. Birkaç şarkı daha açıp dans etmiştik ve sonrasında yemek yemiştik. Mete hariç diğerleri çok tatlı doğum günü hediyelerini verdikten sonra evlerine gitmişti. Mete bana hediyesini az sonra vereceğini söylemişti. Şimdi de Mete'nin arabasında nereye gittiğimi bilmeden bir yere gidiyorduk.

Sonunda her yeri ışıklı koca bir meydanı gelmiştik. Gece yarısı olmasına rağmen hâlâ insanları görebiliyordum. "Buraya neden geldik?" Etrafı incelerken sorduğum soruya sakince cevap vermişti. "Hediyen burada." Bir yandan şaşırırken bir yandan merak etmeye başlamıştım. "Gel." Arkasından yürümemi işaret edince kabul ederek birlikte yürümeye başlamıştık.

Şimdide daha çok bankaların, ağaçların, su fontanlarının olduğu bir yere gelmiştik. "Hazır mısın?" Kalbim neden bu kadar hızlı atıyordu? "Evet." Gülümseyerek cebinden bir bez parçası çıkardı ve bana doğru yaklaştı. "Bundan sonrasını gözünüz kapalı gitmek zorundasınız havuç hanım." Sevecan tavırla konuşması komiğime gitmişti. "Öyle diyorsanız öyle olsun bayım." Bandı bağlayabilmesi için arkamı dönmüştüm. Saçımı kıstırmamaya çok dikkat ederek narin dokunuşlarla bandı gözüme bağlamıştı. Görüş alanım zifirlikle buluşurken nasıl yürüyeceğimi düşünüyordum ki Mete'nin elimden tutmasıyla gülümsedim. "Düşme diye." Açıklama yapması daha da gülümsetmişti.

Yaklaşık iki dakika sonra durmuştuk. Karanlıkta yürümek her ne kadar sizi tutan biri olsa bile çok korkunçtu. "Geldik mi?"
"Evet." Hafifçe elimi bırakınca kalbim tekrar hızlı hızlı atmaya başlamıştı. "Gözümü açabilir miyim?" Ben cevabımı almadan Mete'nin arkama geçtiğini hissettim ve yavaşça gözümdeki bandı çözmüştü.

Ne ile karşılaşacağım hakkında tek bir fikrim olmadığı için derin bir nefes aldım ve gözlerimi açtım.

Çok daha farklı şeyler görmeyi bekliyordum fakat, fakat mükemmel beyaz renkli, en güzel model ve kırmızı iple koca kurdele yapılan bir araba görmeyi asla. "Ehliyetini alınca güle güle kullan." Sanki dilim tutulmuş gibi hiçbir şey söyleyemiyordum. Sonunda gözümden bir damla yaş aktığını fark edince hemen Mete'ye dönüp ayaklarımı kaldırarak boynundan sarıldım. Bir an afalladığını hissetmem gülümsememi sağlamıştı. Kısa bir süre sonra ayaklarımı yere basıp Meteden ayrıldım ve gözümden akan yaşları sildim.

"Mete bana araba aldığına inanamıyorum. Bu beni ne kadar sevindirdi anlayamazsın fakat" Bu ne kadar doğru olurdu kafam karma karışık durumdaydı. Araba dediğin ucuz bir şey değildi. Metenin otelinde kaldığım günlerin fiyatını o asla kabul etmesede ödemiştim ama o ödediğim parayı yetimhanelere bağışlamıştı. Böylelikle ikimizinde içi rahat etmişti. Şimdi böylesine güzel bir arabayı doğum günü hediyesi olarak almıştı. Bunu kabul etmelimiydim bilmiyordum. "Fakat ne Sima?" Düşünceli bakışlarımı fark etmiş olmalı ki kaşlarını çatarak sordu. "Ben bu arabayı kabul edemem." Kimseye ne manevi ne maddi yönden borçlu hissetmek istemiyordum. "Ama neden?" İncinmişmiydi? "Bu, bu araba çok pahalı. Eğer bunu kabul edersem illa sana parasını ödeyeceğim. Başka türlü borçlu hissediyorum."

Beni her ne kadar ikna ettirmeye çalışsa da kararım da kesindim. Zar zor olsada ortak bir karara vermıştık. Arabanın 4/2 kısmını ödeyecektim ve ödediğim parayı yine yardm kurumlarına bağışlayacaktı. İçime çok sinmesede böyle pahalı bir hediyeyi direk kabul etmekten iyi olmuştu.

Arabayı kapalı bir otoparka bırakmıştık. Ehliyetimi alana kadar orada kalacaktı. Mete de beni kendi arabası ile evime bırakıp gitmişti. Bugün için ona tekrar tekrar teşekkür etmiştim. Hayatımda ilk defa doğum günü kutlamıştım.

Uzun süren rahatlatıcı duştan sonra yatağa uzanıp diğerlerinin verdiği hediyeleri inceliyordum sevinçle. Kaan, çok güzel bir takı seti almıştı. Erkek adamdı ama Maşallah kadın zevkinden de anlıyordu. Arda yeni yıl gecesi aldığı tavuk saatin bu kez özel tasarım olan, aynı benim gibi bakır saçlı bir kız şeklinde saat almıştı. Özelliği her ayarladığımız saatte istediğimiz alerm sesiyle ötmesiydi. Bu çocuğun saatlere takıntısı nereden geliyordu bilmem ama çok beğenmiştim. Esmer Tuna bana birçok çeşit kokulu mumlardan almıştı. Her yaktığımda kafamın içinde Tuna, Tuna diye adının yankılandırmam gerektiğini söylemişti. (Kfkkshska) Javier, gerçek adıyla Can bana çok anlamlı bir şey almıştı. Son zamanlarda en popüler olan ama bir türlü İtalya'da bulup alamadığım birkaç seri kitap almıştı. Bu düşünceli hediye beni gerçekten sevindirmişti.

Mete hayatıma girdikten sonra hayatımın çok daha değiştiğini şimdi daha çok fark ediyordum.

Cebimdeki telefonun bildirim sesiyle hediyelerimi odamdaki masaya bıraktım ve telefona baktım. Livio'dan bir mesaj gelmişti. Bu adam ne zaman ani bir şey yapsa kalbim hızlı hızlı atmaya başlıyordu.

'İyi geceler Sima. Bugün şirkette söyleyemediğim için kusura bakma. Doğum günün kutlu olsun, iyi ki doğdun ve o mükemmel zekan ve güzelliğin ile iyi ki benim asistanım oldun. Daha nice sağlıklı yaşlara...'

Bu neydi şimdi? Bir mafya tarafından sahte samimilik fışkıran doğum günü mesajı almak mı?

♡~♡~♡~♡~♡~♡~♡~♡~♡~♡♡~♡~♡

Bölüm sonu ♡

Eeeeee bölümü nasıl buldunuz?

Ben, parti kısmını çok beğendim ya. Kurgu aklımda ilk düştüğü esnada, kafamda bütünleşen sahnelerden biriydi mekanda geçen sahne.

Neyse siz olsaydınız size biri pahalı bir araba hediye etse direk kabul edermiydiniz? Yani sizce Sima doğru mu yaptı yoksa çok mu gurur yaptı?

Düşünceleriniz benim için önemli güzel insanlar.

Oy vermeyi ve yorum yazmayı unutmayın ✨️🌃🥹

Continue Reading

You'll Also Like

1.8M 49K 26
asker ve yeni aile kurgusu Barın elindeki çakıyı incelerken "fazla ses yapıyorsun. Dikkat et." diyerek konuştu. Ses falan yapmıyordum. Askerdim ben...
2.9K 221 12
Kariyerinde gayet başarılı olan ve Dünya Şampiyonasına giden balerin Nil Ekin Hayatında ilk defa Bale Dünya Şampiyonasına giden Ünlü Emir Aslan Göze...
51.5K 2.4K 20
Tesadüfen yolları kesişen avukat kızın ve askerin yaşadıkları zorluklar, aynı zamanda beraber geçirdikleri güzel vakitler... Kitaptaki olayların hiçb...
1.2K 234 7
Benim için yeni başlangıçlar her zaman güzellikler getirirdi. Belki de Yiğit de bu başlangıçların en güzelidir. Hakkari'ye atanan bir başsavcı Didem...