HAYATIN SİMASI

De onlyAysima

23.6K 2.1K 274

Hayat hikayesi | Dram içeren bir kurgudur Herkes duyduğunda direkt imkansız tanısı koyan olaylarla dolu Sima... Mais

Tanıtım : Hayatın Siması
1.Merhaba Ben Sima
2.Yeni Hayat
3. Yoldaşım
4. Pislik Patron
5. Güzel Anılar
6. Büyük Teklif
7. Tarifsiz Huzur
8. Aralanan Geçmiş Perdesi
9. İlk Yardım
10. Özel Asistan
11. İkinci Yüz
12. Bir Adım Daha
13. Planlar Masası
14. GZ İlacı
15. Sahil
16. 370 Gün
17. 'Çürük Portakal'
18. Papatya Çayı
19. Liviodan Uzak Dur!
20. Kavga
21. Gün Aydı
23. Ölüme Tanıklık
24. Külkedisi
25. Yalan Planlar
26. Magazin
27. Hem Suçlu, Hem Güçlü
28. Barış
29. İyi Ki Doğdun Sima
✨️Özel bölüm✨️ Aşık Melo
30. Dudu Sima
31. Gerçek Yüz
32. Tek Şart
33. Düğün Günü
34. Çıkma Teklifi
35. Küçük Hanım
36. Livionun Sırrı
37. İkinci Kişilik
38. Tehlikeli Ve Riskli
39. Gerçek Katil
40. Yeni Şube
41. Akşam'a Hazırlık
42. "Katilsin!"
43. Kamufle Edilmiş Gök
44. Yeşil Kapının Ardındakiler
45. Cesetlerin Çürümemesi İçin...
46. Malikaneye Baskın
47. "Ortak Olalım..."
48. Riskli karar

22. Simanın Mezarı

201 29 0
De onlyAysima

Merhabalar ✌️

Aslında bu bölüm diğerlerinden çok farklı olacaktı. Fakat en doğru anda bundan vazgeçtim. Neden mi? Sizler için. Eğer sizler o bölümü okusaydınız kurgunun gidişatı hakkında koca spoilerlar yiyecektiniz. Ama beklemede kalın çünkü hepinizin hoşuna gideceğine eminim. Zamanı geldiğinde paylaşacağım.

Meteciğimin ana topraklarından kesit olacak diyorum ve sizi bu satırlarla baş başa bırkıyorum keyifli okumalar...

♡♤♡


Mete ile aramızda ne vardı? Biz sadece tesadüfen tanışan iki yakın arkadaştık. Yani bence. Ama Livio ve çevresindekilerin bunu bilmesine gerek yoktu. Uydurmuş olduğumuz o mükemmel yalanların bir parçası olan kimliklerimizden bahsedecektim tabikide.

"Mete benim kuzenim." Bu kuzenlik saçmalığı her ne kadar hoşuma gitmesede bunu başlattığımız için artık sürdürmek zorundaydım. Sabrinanın kaşları aniden havalanıp yüzüne oldukça şaşırmış bir ifade yerleşince kendimi gülmemek için zor tutuyordum. Birkaç saniye daha öylece bakıştık ve sonunda kız birkaç kesik öksürükle kendine gelmeyi başarmıştı. "Bay Mete ile kuzen olduğunuzu bilmiyordum." Ye gülümseyince bende karşılık vermiştim.

Artık nedense sohbet az öncekisinden daha iyi sarmaya başlamıştı ama Livionun beni aramasıyla şirkete dönmek zorunda kalmıştık. Üzerime düşen işleri etrafımdakilerden az çok yardım alarak yerine getirmeye çalışırken Metenin hâlâ beni neden aramadığını düşünüyordum. Oysa dün gece bana yarın bir sürprizi olduğunu söylemişti.

Mete

Daha önce yaşadığı yer hakkında bilgi verirken şaşırmıştım ama bunu ona belli etmemiştim. Çünkü eskiden yaşadığımız yerler gerçekten birbirine yakındı. Arada belki 2 mahalle vardı. Belkide onu daha önce küçükken mahallede oynarken görmüş olabilirdim. Eskiden hep, bütün arka ön mahallenin çocukları toplanıp maçlar, oyun geceleri gibi etkinlikler yapardı. Belkide o sıralar göz göze gelmiş bile olabilirdik. Ama doğru ya Sima mutlu bir çocukluk geçirememişti ki.

En son 8 yıl önce bastığım topraklara tekrar adım atmak içimde birçok duygunun uyanmasına neden olmuştu. Bir insana göre her ne koşul olursa olsun kendi toprakları, bildiği öz ülkesi en iyisiydi. Dün bütün gün boyunca işlerimin yarısını neredeyse bitirmiştim ve bugün de önemli bir görevi yerine getirmek için buradaydım.

Sonunda Simanın ifade ettiği apartmanın önüne gelmiştim. Mahalledeki bütün apartmanlar neredeyse 40,50 senelik olduğu için , buda sokağı bir antika birikintisi gibi gösteriyordu.

Hırkalarının en az 3,4 yeri yamak almış, pantalonlarının dizi yırtık etrafta koşuşup oynayan hayata kabullenmiş minik kalplerin yüzünden masum mutluluk banada yansımış gibi gülümsetmişti. Apartman merdivenlerinde oturmuş çekirdek eşliğinde sohbet eden kadınlar de hallerinden mamnunlardı sanki. Yada güçlü durmak için sadece dışına yansıttığı bir görüntüde olabilirdi. Bilemezdik. Sokağın başındaki kahvecide oturup bardak üstüne bardak ne kadar olduğunu saymadan yudumladığı çayın eşliğinde kimileri tv'de oynatılan futbol maçını izlerken kimileri oturmuş okey oynuyorlardı.

Sonunda etrafa bakmayı kesip önünde dikildiğim apartmana yöneldim. Tam içeriye adım atacaktım ki iki kişinin bağırışarak içeriden çıkmasıyla kenara çekildim ve bütün dikkatimi onlara yöneltmiştim. Apartmandan bağırışarak çıkan kişileri görünce şaşırmıştım. Çünkü görmek istediğim insan tam karşımda duruyordu. Kısa kesim koyu bakır saçlı bir çocuk ve karşısında siyah saçlı yaklaşık 20 li yaşlarda bir kız vardı. Dikkat çekmemek için azıcık geri gittim ve pür dikkatimle iki kardeşin tartıştığı konuyu dinlemeye çalışıyordum. Şüphesiz emindim önümdeki o çocuk Ardadan başkası değildi ve karşısındakide kıskanç ablası Dora.

"Sen nasıl bu kadar acımasız olabilirsin anlamıyorum Dora?" Çocuk bütün öfkesiyle ağlama eşliğinde ablasının üzerine güçsüz yumruklarını yağdırıyordu. "Ben senin ablanım salak. Adımla seslenme bana! Hem o pisin öldüğünü ve onu ziyaret etmenin bir boka faydası olmadığını sana hatırlatmam beni acımasız yapmaz!" Karşısındaki kardeşi hüngür hüngür ağlarken bu kadar umursamaz davranabildiğine göre gerçekten acımasız biri olduğu belliydi senelerce Simaya acı çektiren bu kızın. "O ölmedi aptal o ölmedi. Biliyormusun sen Sima ablamın tek saç teli kadar olmazsın!" Diye bağırdı çocuk bu sefer sesini daha yüksek çıkartarak. Yüzü sinirden kıpkırmızı olan kız hiç düşünmeden çocuğun yüzüne tokat atmıştı. Sendeleyen çocuğu görünce ani refleksle hızlıca çocuğun kolundan tuttum ve düşmesini önlemiştim.

Kızın bana attığı şaşkın bakışları umursamadan yanağına 5 parmak izi çıkan çocuğa odaklanmıştım. "İyimisin?" Çocuğun ağlamsı dahada artmıştı ve artık hissettiği zihinsel acıya fiziksel acıda eklenmişti. "Kendinden yaşça küçük birine tokat atman ne kadar doğru?" Kıza dönerek sinirle sorduğum soruyla kız birkaç adım uzaklaştı ve "Bu seni ilgilendirmez. Hiçbir şey bilmeyen bir yabancı olarak aile konumuza karışma. Gel Arda gidiyoruz." Diyerek Ardanın kolunu çekiştirince çocuk benim arkama geçmişti. Ablası buna şaşırsada umursamadan bir şeyler geveleyerek evine girip kaybolmuştu. "Ne halin varsa gör aptal!"


Hiç düşünmeden dizlerimin üzerine çöküp Ardayı kendime çekerek sarıldım ve çocuk nedense buna başka tepki göstermeden başını omuzuma koyup sessiz sessiz ağlamaya başlamıştı. Bir süre daha sarılıp kalmıştık ve çocuk sonunda kendine gelmiş hemen geri çekilmişti. "Teşekkür ederim abi." Dedi masum ifadesiyle. "Teşekkürü hak edecek bir şey yapmadım Arda." Diyerek gülümsedim. "Adımı nereden biliyorsunuz?" Ona adıyla mı seslanmiştim ben? "Az önceki kız sana Arda diye seslenmişti." Çocuk kendini daha iyi hissediyor gibiydi sanki. Anladım dercesine kafasını salladı ve aniden aklına bir şey gelmiş gibi ifadesi değişti ve bana doğru birkaç adım daha yaklaştı. "Abi senden bir şey istiyebilirmiyim?" "Tabiki isteyebilirsin delikanlı." Çocuk sanki söyleyeceği şeyden biraz utanır gibi olmuştu. "Acaba araban var mı abi?" Sorduğu soruya hiç düşünmeden cevap verdim. "Var?" "Rica etsem beni bir yere bırakabilirmisin?" Aslında ilk defa gördüğü bir insandan böyle bir ricada bulunması pek iyi bir şey değildi ama sanırım beni kendine daha yakın hissetmiş olabilirdi. "Tabi götürebilirim. Söyle bakalım nereye gitmek istiyorsun tek başına?" Çocuk verdiğim cevap karşısında neşeyle gülümsedi ve "Sahilin sonundaki mezarlığa gitmek istiyorum." Diyince bir an duraksamıştım. "Neden tek başına mezarlığa gitmek istiyorsun ki?" Çocuğun az önceki neşesi kaybolmuştu ve "Bugün benim için özel bir gün ve, ve ben bunu ablamla paylaşmak istiyorum." Diyince anlamıştım ve Ardanın omuzuna nazikçe dokundum. "Tamam gel bakalım seni ablanın yanına götüreyim."

Sahilin sonundaki mezarlığa araba eşliğinde sessiz bir yolculuk yapıyorduk. Şunu anlamıştım ki herkes Simanın öldüğünü düşünüyordu. Bu nasıl olmuştu?

"Bak Arda bana güvenerek böyle bir ricada bulunduğun için sağol ama asla tanımadığın insanlardan böyle ricalarda bulunma." Uyarmak zorundaydım çünkü bu bazen korkunç sonuçlara yol açabilirdi. "Tamam abi." Sonunda mezarlığın önüne geldiğimde arabayı park ettim ve Arda ile beraber mezarlığa girdik. Giriş kapısının yanında bulunan çeşmeden boş şişeye su doldurmuştu. "Hangi tarafta olduğunu biliyormusun?" Çocuk önce bir düşündü ve "Düz, sağ, düz, sağ, sonra düz, sol, sonra düz, sağ, üzerinde sarı Azelya çiçekleri olan mezarlık." Diyince duyduklarımın şaşkınlığını yaşıyordum. "Daha önce hiç geldin mi?" Diyince çocuk önümden yürümeye başladı. "Daha önce gelmemiş olsaydım yolu nereden bileyim ve Azelyaları kim ekecek ti?" Arda ilerliyor ben arkasından takip ediyordum. Toprak altındaki insanların arasından geçerken içimde adını bilmediğim duygular peyda oluyordu. En son düz yürüdükten sonra sağa döndük. Arda koşarak bir mezarın yanında diz çökünce mezar taşında yazan ismi okumak çok garip hissettirmişti.

SİMA BATUR
2005~2023

Arda tıpkı yetişkin bir insan gibi mezarın topraklarını okşayıp sessizce bir şeyler konuşurken ona o kadar söylemek istemiştim ki ablasının yaşadığını. Ama bence şuan doğru bir zaman değildi.

Telefonumu arka cebimden çıkardım ve bir ağaca yaslanarak Simayı görüntülü aradım. Bugün onu hiç aramamıştım, çünkü ona kardeşini göstererek aramak istemiştim.

Sima

Öğle molasına çok az kalmıştı ve bugün gerçekten yorucu bir şekilde devam ediyordu. Mete hâlâ aramamıştı. Livionun beni çağırmsıyla oturduğum koltuktan kalktım ve kapısını tıklatarak içeriye girdim. Sandalyesine yaslanarak kahvesini yudumlayan adam bana gülümseyerek baktı ve kahvesini masaya bıraktı. "Bugün çok çalıştın Sima. Yemek molasına çıkabilirsin." Bugün duyduğum en güzel şey olabilirdi. Adama teşekkür ederek çıktım ve şirketin aşağı katlarında bulunan büfeye inmiştim. Çeşit çeşit yemekten kendime bolca bir tepsi hazırlayıp henüz kalabalık olmayan yemekhanenin kenar bir yerine gidip oturdum. Bunları ofisimdede yiyebilirdim ama şimdi tekrar çıkmaya üşenmiştim.

Tam oturmuşken cebimdeki telefonumun titremesiyle Metenin aradığı görmüştüm.

Görüntülü mü?

Elimle saçım başıma hızlıca düzen verdim ve telefonu yüksek tutarak görüntülü aramayı kabul ettim.

Telefonu aşağıdan tutan yarım yamalak Metenin görüntüsüne tam selam verecekken baş parmağını dudağına götürdü ve bana sus işareti yaptı. Neler olduğunu anlamadığım için susup ne yapmaya çalıştığını izliyordum. Sonra arka görüntüyü açınca ilk başta anlamadım ama sonra gördüğüm şeyle kalbime bir taş düşmüştü sanki. Hayatta kendimden çok değer verdiğim tek insan telefonun ucunda duruyordu. Yüzü karşıya dönük olmasına rağmen, benimkilerden biraz daha koyu saçları ve her ne durumda olursa olsun koca bir insan gibi dik duran omuzları onu tanımam için çoktu bile.

Kendimden kontrolsüzce ellerimle dudağımı kapatıp ağlamaya başlamıştım. Ağlamamam için bir sebep yoktu. Kamera hareket edince Ardaya biraz daha yaklaşmıştım. Kamera sallanırken ortamı seçmeye çalışmıştım fakat belli olmuyordu. Sonunda tam Ardanın birkaç adım gerisinde durunca kardeşime daha yakından bakabiliyordum. Yere çömelmiş sarı Azelya çiçeklerini suluyordu. Ah canım kardeşim Azelya çiçekleri hele ki altın sarısı olanlar benim hayatta sevdiğim ikinci şey olabilirdi.

Mete kamerayı aniden Ardanın üzerinden çekip tam karşısında bir şeyi gösterince nefesimin kesildiğini hissettim. Üzerime düşen ürperti üşümeme neden olmuştu.

O mezar taşında benim adım mı yazıyor?

■■■■■■■■■■🪦■■■■■■■■■■

Tekrardan selamlar

Umarım umarım bölümü beğenmişsinizdir. Biliyorum biliyorum çok heyecanlı olmadı çünkü bu hafta morellerim tepelerde dans ediyor. Dersler çok zorlaştı ve artık dayanılmayacak kadar yorucu geçiyor zamanım. Tatilde az daha olsa düzelen cildim şimdi stres sivilceleriyle doldu :( Zaten şuan kiminle konuşsam aynı şeyleri söylüyor.

Neyse çok fazla konuşup sizide bunaltmiyim şimdi. Kendinize iyi bakın sağlıkla kalın. Bu günlerde geçecek elbet bir gün 🥲

Oy ve düşünceleriniz yazarsanız beni mutlu edersiniz.

🌟💕🙂

Continue lendo

Você também vai gostar

50.6K 2.3K 20
Tesadüfen yolları kesişen avukat kızın ve askerin yaşadıkları zorluklar, aynı zamanda beraber geçirdikleri güzel vakitler... Kitaptaki olayların hiçb...
2.9K 221 12
Kariyerinde gayet başarılı olan ve Dünya Şampiyonasına giden balerin Nil Ekin Hayatında ilk defa Bale Dünya Şampiyonasına giden Ünlü Emir Aslan Göze...
266K 14.1K 46
Alya özer (asil ) küçük yaştan beri ailesinin intikamı için yanıp tututuşur tam herşey bitmişken gerçek ailesi ortaya çıkar.
319K 13.2K 36
Kocam, bin adamın bir kurşunuyla öldürüldü. Ben ise, bin kurşunla tek bir kişiyi öldüreceğim. "AKSİYONUN EN ÇARPICI SERİSİ" Kocası, bir suikastte öl...