ÖLÜM YILDIZI

De Svpethit

446K 22.9K 1.5K

Zaman ilerliyor. Her dakika, zihnimin kanlı rahminde bir intihar doğuyor. Şeytan gülümsüyor. Ben seyrediyorum... Mai multe

Ölüm Yıldızı
2.BÖLÜM: "SÖNMÜŞ RUH''
3.BÖLÜM: "ZİYARET"
4.BÖLÜM: "EV"
5.BÖLÜM: "AİLE"
6.BÖLÜM: "MİSAFİR"
7.BÖLÜM: "HAZIRLIK"
8.BÖLÜM: "OKUL"
9.BÖLÜM: "BEKLENMEYEN"
10.BÖLÜM: ''TANIŞMA''
11.BÖLÜM: ''NORMAL''
12.BÖLÜM: ''DUYGULAR''
13.BÖLÜM: ''YAĞMUR''
14.BÖLÜM: ''SEVGİLİ''
15.BÖLÜM: ''PARTİ''
16.BÖLÜM: ''ÇOBAN YILDIZI''
17.BÖLÜM: ''KAHVALTI''
18.BÖLÜM: "DÜŞÜNCE"
19.BÖLÜM: ''HASTA''
20.BÖLÜM: ''SARHOŞ''
21.BÖLÜM: ''YENİ OKUL''
22.BÖLÜM: ''YOLCULUK''
23.BÖLÜM: ''DENİZ FENERİ''
24.BÖLÜM: ''KAYIP''
25.BÖLÜM: ''EZİYET''
26.BÖLÜM: ''GEÇMİŞ''
27.BÖLÜM: "BOŞLUK"
28.BÖLÜM: ''SIRLAR''
29.BÖLÜM: ''ANLAŞILMAYAN''
30.BÖLÜM: ''KORKU''
31.BÖLÜM: ''KAPALI KUTULAR''
32.BÖLÜM: ''KARMAŞA''
33.BÖLÜM: ''CEHENNEM''
34.BÖLÜM: "UMUT"
35.BÖLÜM: "TÜKENİŞ"
36.BÖLÜM: ''SAVRULUŞ''
37.BÖLÜM: ''DİKENLİ TELLER''
38.BÖLÜM: ''SAKLI''
39.BÖLÜM: ''TEKERRÜR''
40.BÖLÜM "MAZİ"
PS
41.BÖLÜM ''ANILAR'' PART:1
42.BÖLÜM "ANILAR" PART 2
43.BÖLÜM: ''ZİHİN YANILSAMASI''

1.BÖLÜM: "YÜZLEŞME''

31.9K 1.1K 151
De Svpethit

1.BÖLÜM: ''YÜZLEŞME''

Mürekkep damlası bulaşmış parmaklarıma.

Siyah bir gözyaşı şimdi, kağıdıma akan.

Karanlık bir oda canlanıyor,

Duvarlarına bulaşan kan olsa gerek.

Ve karanlık oda, zihnim.

Şeffaf bir kayboluş benimki.

Görmüyor kimse, yinede gidiyorum.

Duymuyor kimse, çığlık atmaya devam ediyorum.

Sesler şimdi bir cümbüş.

Şeytanın inine kaçıyorum.

Bedenimin içinde sıkışıp kalan ve bana küfürler yağdıran o şeyi hissedebiliyordum. Sahi, neden kendi ruhumdan 'o şey' diyerek bahsediyordum? Bu kadar mı yabancılaşmıştık birbirimize, bu kadar mı öfke dolmuştuk?

Adımlarımı hızlandırarak, ellerimle etrafı yokladım. Karanlık, fazla karanlık.

Ruhumun çığlıkları şiddetini arttırdığında, zihnim küle dönüşecekmiş gibi hissediyordum. Fazla öfkeliydi. Her an bedenimi yakıp, yok edecekmiş gibi. Her an kavrulacakmışım gibi hissediyordum.

Gözyaşlarım benden izinsiz yanaklarımda yerlerini almıştı. Elimin tersiyle silip, devamının gelmemesi için dişlerimi sıkıca birbirine bastırdım.

''Kes sesini.''

Garipti şu an yaptığım. Kendi kendime susmamı söylüyordum ama dayanılacak gibi değildi. İçimde, derine gömdüğüm her şey ve tüm çığlıklar şimdi gün yüzüne çıkıyordu.

Ellerimi başımın iki yanına sabitledim. Susmuyordu!

''Lütfen!'' Gözyaşlarıma karışan acı, ses tellerime bulaşmıştı

Etrafımda bir ışık görmeyi umdum. Küçük bir ışık, küçük bir umut; buradan çıkabileceğime dair. Nerede olduğumu bilmiyordum ama burada hoş karşılanmayacağıma dair büyük bir his vardı içimde. Sanki duvarlar bile nefret doluydu bana karşı. Dişlerimi sıkmamdan dolayı çenem iyice ağrımıştı. Dizlerimin üzerine çöküp, başımı dizlerimin arasına sakladım. Saklanmak istiyordum. Yok olmak ve buradan gitmek istiyordum. Karanlıktan hoşlanmıyordum ve burası fazla karanlıktı. Burası bilinmezlik doluydu.

Kulaklarıma dolan seslerle, kafamı yavaşça kaldırıp etrafıma bakındım. Karanlık yerini loş bir ışığa bırakmıştı. Şaşkınca etrafıma bakındım. Küçük bir odadaydım. Etrafım büyük aynalarla kaplıydı. Kaşlarım çatıldı. Korkularım yine gün yüzüne çıkarken, çıkış yolu aradım. Ellerim titrerken, duvarda asılı olan aynaları duvardan çıkarmaya çalıştım ama hepsi çok sağlamdı. Yerinden kıpırdamıyorlardı bile. Bu aynaların arkasında bir kapı olmalıydı. Ellerimi yumruk yapıp, aynalara vurmaya başladım.

''Çıkarın beni!'' Sesim bağırmaktan iyice kısılmıştı ama vazgeçemezdim. Buradan çıkmam gerekiyordu.

Fakat korku, çoktan köklerini zihnime salmıştı.

Tekrar ve tekrar aynalara yumruk atıyordum ama sesimi duyan yoktu. Geriye doğru birkaç adım attığımda, arkamdan gelen sesle hızla arkama döndüm.

''Yine yalnızsın, değil mi?'' Sesin geldiği yöne doğru hızla kafamı çevirdim. Aynadaki yansımama baktım. Gözlerimde ki ifade şaşkınlıktan çok, hüzün barındırıyordu. Yansımam tamamen yorgun ve çökmüş görünüyordu. Gözlerimden yaşlar süzüldüğünde, yansımamın kaşlarını çattığını gördüm.

''Üzülmüş gibi davranma,'' dedikten sonra, kurumuş ve çatlamış olan dudaklarını diliyle ıslattı. Kaşlarını çatmıştı, bakışlarını benden ayırmıyordu. ''Beni bu hale getiren sensin zaten.''

''Ben bir şey yapmadım.'' dedim, kısılan sesimle. Sesim daha çok kendimi inandırmak ister gibiydi. Ben yapmamıştım, değil mi? Kendi ruhumu gömüp, üzerine bir de toprak atmış olamazdım.

Arkamdan bir ses daha işittim. Geriye döndüğümde bu defa dudaklarım şaşkınlıkla aralandı.

''Neden şaşırıyorsun?'' dedi, bağırarak.

Ona cevap vermek istesem de, tüm kelimeler boğazımda sıkışıp kalmış gibiydi. Bakışlarım yansımamın bileğinden ayrılmıyordu. Çok fazla kan vardı.

''Bunu sen yaptın.'' dedi, sessizce. ''Bu kadar korkak olmasaydın, bu halde olmazdık.''

Sesi öfkenin en koyu rengini barındırıyordu. Gözyaşları yakıp geçiyordu sanki tenini.

''Özür dilerim.'' Diyecek başka bir şeyim yoktu. Bunu ben yapmıştım. ''Özür dilerim böyle olmasını istemedim.'' dedim, dizlerimin üzerine çökerken.

Diğer aynalara baktığımda, bütün yansımalarım öfkeyle bakıyordu bana. Hepsinin bakışları aynı nefreti taşıyordu.

İnsan kendisiyle ve geçmişiyle bu kadar kavgalı olabilir miydi? Ya da bu kadar nefret dolu?

''İstedin, Eftelya. Böyle olmasını sen istedin.''

Konuşamıyordum. Sadece öylece onlara bakıyordum. Ne desem de bana inanmıyorlardı. Bu yüzden sessiz kaldım. Etraf tekrar karanlığa bürünürken, son kez söyledikleri kelimeler doldurdu zihnimin her köşesini.

''Korkak.''

***

Korkak.

Altı harf, sayısız ölüm. Altı harf, her bir harfe asılmış intihar ipleri. Her birinde, bir gün daha ölüyordum.

Gözümden bir damla yaş düşerken, bunu belli etmemek için hızla elimin tersiyle sildim. Donuk bakışlarımın aksine gözyaşlarım fazla duygu yüklüydü. Her bir gözyaşımda, içime attığım bir çığlık daha gözyaşımla beraber yok oluyor sanırdım ama gitmiyorlardı. Hepsi aynı yerinde ve hiç azalmıyorlardı.

Karşımda ki kadının gözlerini dikmiş bana baktığını hissedebiliyordum. Ona dönmeden önce titrek bir nefes verip duvarda duran saate baktım. ''Biraz daha sabret'' dedim, kendi kendime.

Eski psikiyatri'm Nisa Hanım bir hafta önce bu hastaneden ayrılmıştı ve yerine de Ceylan Hanım gelmişti. Yani önce ki seanslarımız da konuştuğumuz aynı şeyleri tekrar konuşacağımız anlamına geliyordu bu. Yine de bu seansın da bitmesine beş dakika kaldığını görünce biraz daha sabretmeyi tercih ettim.

En sonunda bakışlarımı Ceylan Hanıma çevirdiğimde, yine herkesin yüzünde olan aynı ifade vardı yüzünde; Acıma. Bana yolladığı bakışlarından rahatsız olduğumu anlamış olsa gerek derin bir nefes aldı ve kafasını iki yana sallayıp elindeki kalemle oynamaya başladı.

''Bipolar bozukluk teşhisi konulmuş.'' dedi ama daha çok kendi kendine konuşur gibiydi. Çok geçmeden bakışlarını tekrar bana çevirdi. ''Bu öyle hafife alınacak bir hastalık değil.''

Cevap vermek yerine sessiz kaldım.

''Hastaneye yatırılmadan önce birkaç kez buraya gelmişsin ama sadece depresyon tanısı konulmuş.''

Derin bir nefes alıp, ''Evet.'' dedim. Zaten bildiğim şeyleri bana neden anlatıyordu?

''İntihar teşebbüsünden önce ki birkaç olay aslında bu teşhisi güçlendirmiş ama hastaneye yatmak istememişsin.'' dediğinde, kafamı salladım. O da anladığını belli edercesine kafasını sallamıştı.

''Bu kağıtta yazanlara göre, bu aralar çok fazla nöbet geçirmiyorsun. Bu iyiye işaret.'' Bakışlarını önünde ki mavi dosyadan ayırıp gülümseyerek bana baktı.

''Yani buradan artık çıkabilecek durumda mıyım?''

''Belki de.'' Gülümsedim. Ama bu seferki de diğerleri gibi içten bir gülümseme değildi.

''Ve buraya o anları hatırladığın zaman aklında ilk canlanan şeyin karanlık bir yer olduğunu söylemişsin.''

Başımı Ceylan Hanıma döndürüp kaşlarım havada ona baktım. Hala vazgeçmemişti.

''Evet.''

''O an gerçekten intihar mı etmek istemiştin?''

''Amacım başka ne olabilir? Evet, kendimi öldürmeye çalıştım ama yapamadım.''

Yine sinirleniyordum. Hastalığımın belirtilerinde aşırı neşe durumları ya da aşırı öfke durumları vardı ama genelde aşırı öfke kısmı beynimde daha çok uyarı veriyordu.

''Karanlık olarak bahsettiğin şey ne? Hayatının karanlık olduğundan falan mı bahsediyorsun?''

Bu kadın yeni mezun muydu? Bu soruların bir internet sayfasından alınmış olduğu açıkça belliydi. Testi yaparsınız ve size depresyon derecenizi söylerler. Bu kadar belli edemezdi.

''O gün hava kapalıydı." dedim, bıkkınlıkla.

Alayla karışık bir şekilde gülsem de Ceylan Hanım bunu hastalığımdan kaynaklı bir belirti olarak görüyordu. Aşırı neşe durumları. Burada gülmem bile hastalık belirtisiydi.

Bir süre sonra adının Ceylan olduğunu bildiğim esmer kadın boğazını temizleyip, kaleminin arkasını masaya vurmaya başladı. Odada ki sessizliği bozan tek şey kalemin sinir bozucu tıkırtısıydı.

''Kalem.'' Dedim ve devamını getirmeden önce pürüzlü çıkan sesim yüzünden boğazımı temizleyip devam ettim. ''Kalemi vurmayın lütfen. Rahatsız edici. '' Yüzümü buruştururken onun da yüzünün aynı şekli aldığını gördüm. Kalemi bırakıp tekrar bana döndü.

''Bana ne hissettiğini anlat, Eftelya.''

Bu defa dürüst olmayı seçmiştim.

''Uzun bir süredir hissetmiyorum.'' Sesim fısıltı halinde çıkmıştı.

Tekrar saate baktığımda sürenin dolduğunu gördüm.

''Artık odama geri dönebilir miyim?''dedim.

Kafasını duvarda ki saate çevirdikten sonra tırnaklarıyla masada son kez bir melodi oluşturduktan sonra sandalyesinden kalktı ve masanın önünde durarak sağ bileğime baktı. Yine o 'zavallı kız.' bakışını atıyordu. Aslında bu bakışlar biraz abartılı kaçıyordu. Üstelik kollarımın her yanı kesiklerle de dolu değildi. Sadece sağ bileğimde beyaz bir çizgi vardı. Sadece bir tane.

''Pekala, dönebilirsin.''

Koltuktan kalkıp kapıya yöneldim. Koridora çıkıp, kapıyı kapattığımda bir süre yerimde bekledim. Gözlerimi sıkıca kapatıp, avucumun arasında duran kapı kulpunu biraz daha sıktım. Sakin ol.

Bu seanslar bir işkence gibiydi. Benden, geçmişimi defalarca önüme döküp, onları toplamamı istemelerinden başka bir şey değildi. Her defasında toplarken ellerime geçmişimden bir parça batıyordu ve ben yara almaktan fazlasıyla yorulmuştum.

Continuă lectura

O să-ți placă și

TAKINTI De asranixa

Ficțiune adolescenți

1.6M 27.8K 33
Efsan zorla evlendirilmekten kurtulmak için Mardin'den İstanbul'a kaçar. Ama yağmurdan kaçarken doluya yakalanacağını nerden bilebilirdi. İstanbul'u...
Çilek Kız De Lara

Ficțiune adolescenți

805K 52.4K 46
Çilek Alança Yıldırım mı yoksa Çilek Alança Saruhan mı demeliyiz? 17 yaşında tam bir neşe patlaması olan Çilek, ailesinin gerçek olmadığını ve küçük...
117K 8.4K 87
Öğretmen ama AŞKA ÖĞRENCİ (Texting) • Anaokulu öğretmeni olan Beyza yoğun bir sene geçirdiği için yeni dönemde dinlenmek için görev değişikliği yapmı...
Ayza De Yazan Kelebek

Ficțiune adolescenți

326K 28.2K 17
Sertçe yutkundum ve kısık çıkan sesimle "Çok acıyor mu?" diye sordum. "Evet ama senin ölmüş olman daha çok acıtıyordu." dedi. Gözlerimin dolmasına en...