in love w you//zm

By coldvampiire

130K 7.5K 3.5K

"Juliet'le ben arkadaşız. Yani bu imkansız, anlıyor musunuz?" #1 in zayn//#1 in malik//#1 in zaynmalik More

0
vera
bad truth
yellow file
what's happenin
relationship
west sussex
photograph
run forrest run
vacation
have fun with cordelia
a party
finger
charger
roses
report
dinner
romeo and juliet
i will never be your Juliet
stupid cody
what the hell are you doing?!
please help, girls
suit up!
silly fisherman
half naked
pizza? pizza.
how long have you been there?
evreka, Zayn!
unexpected kisses
double date and.. more kisses?
so much disappointment
no more secret
are you ok?
u and everything that belongs to u
we're not lovers
well, then i will never come
she didn't make it
dark blue
soulmate
mulan
crazy in love
a bullshit party
lil cousin
devil
ocean eyes
we're home!!
a disgusting menu
i am so happy
u make me a better person every day
we are going on vacation!!!!!
may the best man win
surprise and april 7
video
wedding dress
you made my aunt cry, juliet
ok. i'll be right there
the seventh of august
a perfect lover
till death do us part

new beginnings

462 40 64
By coldvampiire

"Evet, bu güzel geceye kadeh kaldırmak istiyorum." Utah sesini düzelterek yavaşça ayağa kalktı ve kırmızı şarap dolu kadehini havaya kaldırdı. "Benim en kıymetli dostlarım... Bu gece bizi davet ettiğiniz ve bu harika yemekleri hazırladığınız için teşekkür ederim."

Masadan gülüşme sesleri gelince Utah boşta kalan eliyle kahverengi saçlarını karıştırdı ve bozuntuya vermedi. "Leon'un güldüğüne bakmayın, böyle yemekler yapamadığı için kıskanıyor."

Herkes Utah'ın bizi sevdiği için değil de, yemekleri çok sevdiği için kadeh kaldırdığını biliyordu. O yüzden kimse pek siklemedi. Waliyha sırıtıp onu alkışladıktan sonra yavaşça dürtüp geri sandalyeye oturtmuştu.

Evlendikten sonra evimizde ağırladığımız ilk misafirlerimizi çağırmıştık. Ve bunlar tabii ki de bizimkilerden başkası olamazdı. Yeni evimizin yeni yemek masasında, şimdilik sıkıntı yok gibi duruyordu.

"Bu evi çok beğendim ben ya." dedi Daisy, bana dönerek. Elindeki çatalı yavaşça tabağına bırakmıştı. "Ötekinden daha büyük, daha geniş."

Leon, Daisy'nin söylediği cümleyi duyunca araya girdi. "Evi neden değiştiniz ki? Öteki de iyiydi."

Omuz silktim. Ben eski evi daha çok beğeniyordum ama Zayn yeni başlangıçlar diye tutturmuştu. "Diğer eve sığamayacağımızı düşündük." dedim kısaca. Yalandan gülmeyi de unutmamıştım.

"Niye? Bebek mi bekliyorsunuz?" dedi Utah. Ve masadaki herkes bir anlığına sustu. Zayn bile dikkatini tabağından kaldırıp bana yöneltmişti.

"Hayır." dedim birden. "Beklemiyoruz. Öyle bir isteğimiz de yok."

Utah dudağını büzdü. "Şuanlık."

"Evli insanların hayatına burnunu sokma, amına koyayım." dedi Leon. 

"Ne oldu ya? Bu ev iki kişi için fazla büyük değil mi? Merakımdan sordum yani. Dünya yeni bir zuliet bebeğine hazır olmayabilir, ama bilemezsin belki de bir gün onu biraz da olsa sevebiliriz." dedi Utah.

Brooklyn kaşlarını çattı. "Zuliet?"

"Zayn ve Juliet couple ismi. Hiç mi ünlüleri shiplemedin Brooklyn? Her çiftin bir ismi olur aslında, Bradgelina, Larry veya Jelena gibi." Utah, Brooklyn'in kaşlarının daha da çatıldığını gördü. "Hiç mi twitter, facebook veya wattpad aleminin karanlık kuyularında gezmedin, hiç mi bir ünlüye fan olmadın be oğlum?" Kınayan bakışlarla Brooklyn'e baktı. "Hayatını yaşamamışsın."

Daisy, Brooklyn'e döndü. "Aldırma aşkım sen buna. Küçüklükten beridir aşamadığı travmaları var. Anne babası hiç sevmemiş bunu mesela."

"Evet, senin annen daha çok severdi beni." dedi Utah. Sonra yüzünü buruşturdu.

"Bana anancılık yaptığına inanamıyorum."

"Bulaşma kızım bana. Belalıyım ben."

Masadan gelen kahkahalara ve Utah'a aldırmayarak bana döndü Daisy. "İyi oldu iyi. Burası çok daha iyi." Daisy, lüks evlere ve yüksek tavanlara karşı koyamıyordu. "Hem yatak odası da geniş. Gerçi tüm ev geniş. Dekorasyona da bayıldım. Ne ara hallettiniz bu kadar şeyi, anlamadım. Hem de balayı dönüşü, yorgunken."

"Bunların yorgunluğu vız gelir tırıs gider, kızım. İkisi de Hulk gibiler." dedi Utah. "Biz ne yorgunluklar gördük."

Leon bu cümleye gülerken, Daisy umursamadı ve tabağından bir lokma alarak tekrar bana döndü. "Güney İtalya nasıldı?"

"Bunlar balayından döneli bir ay oldu, Daisy. Ve sen zaten bütün balayını birkaç küçük detay hariç hepsini biliyorsun." dedi Leon, bıkkınlıkla. Bir ay boyunca sürekli İtalya'yı sormasından sıkılmış olmalıydı.

"Anlasana oğlum, eniştenin onu İtalya'ya götürmesini istiyor." dedi Utah.

Brooklyn, Daisy'ye döndü. "Böyle bir şey mi istiyorsun, sevgilim?"

Daisy sevgilisinin dudaklarını öptü ve istemediğini söyledi. Daha sonra Utah'a döndü. "Öyle bir şey istesem neden direkt söylemeyeyim bok kafalı?"

"Hadi hadi, naz yapma."

Masadaki peçeteyi alıp top haline getirdi ve Utah'ın kafasına doğru attı. "Sen herbokolog musun? Kimsenin hayatına burnunu sokmadan rahat edemiyorsun."

"Benim kendi ilişkim var zaten, senin monoton hayatına neden elleşeyim?" Utah bunu söylerken sırıttı ve kolunu yanındaki sandalyede oturan Waliyha'nın omzuna attı.

"Senin ilişkin iğrenç amına koyayım." dedi Daisy yüzünü buruşturarak. Sonra hemen Waliyha'ya baktı. "Senden bahsetmiyorum Waliyha. Bu dangalak sürekli bize gelip sizin seks fantezilerinizi anlatıyor. Gerçi anlattığı şeylerin gerçek olma ihtimali yok ama bunun hayal gücünü öğrenmek olayların gerçek olmayışından daha kötü, inan bana."

Waliyha ilk önce koca bir kahkaha attı, sonraysa hemen toparlanıp abisine baktı. Abisinin seks muhabbetinden sonra gerilip gerilmediğini anlamaya çalışıyordu ama Zayn onları dinlemeyecek kadar dalgındı.

Masanın bir ucundaki Juli, diğer ucundaki eşine bakınca -hala bunu demek çok garip- gözlerini kısmış, tabağındaki yemekle oynadığını gördü. Masayı hazırlamadan önce oldukça aç olduğundan bahsetmişti, oysaki tabağı hiç dokunulmamış gibiydi. Bakışlarımı ondan çektim.

"Yalan söylüyor," dedi Utah, Waliyha'ya dönerek. "İnanma aşkım."

Daisy dayanamayarak güldü ve kafasını Brooklyn'in omzuna yasladı. Ben ise bu durumda diyecek bir şey bulamadım ve ev sahibi olarak uzun bir süre sessiz kaldığımı düşündüm. "Tatlıları getireyim mi?" dedim, bu sessizliğimi kırarak.

Utah'ın gözleri parladı. "Tatlıda ne var?"

"Tiramisu."

Sırıttı. "Çabuk ol."

Yavaşça güldüm ve masadaki yemek tabaklarını alelade topladım. Arkamdan Daisy'nin geldiğini hissedebiliyordum.

Mutfağa ulaştığımda elimdeki tabakları beyaz mermer tezgaha bıraktım. Dolaptan tatlıları koymak için daha küçük tabaklar çıkardığımda, Daisy de elindekileri masaya bırakmıştı. Buzdolabından borcamdaki tiramisuyu çıkartırken, Daisy kalçasını masaya yaslamış beni izliyordu. Bu böyle birkaç dakika devam etti.

"Beni incelemen bittiyse kenardaki spatulayı uzatır mısın?" dedim, bakışlarından rahatsız olduğumu belirtircesine.

"Bana ne zaman anlatmayı düşünüyorsun?"

Bakışlarımı borcamdan çekmedim. "Neyi?"

"Neden kavga ettiğinizi."

"Kimle?"

"Aptala yatma Juliet. Zayn'in ve senin halini görüyorum. Ağzınızı bıçak açmıyor. Hele Zayn.." dedi birkaç saniye duraksayarak. "Sen en azından sohbetlere katılıyorsun. Onun aklı burada bile değil."

Derin bir nefes aldım ve ona dönerek tezgaha yaslandım. "Gözlemlerin etkileyici, Sherlock."

"Dalga geçme de anlat."

"Anlatacak bir şey yok. Tartıştık sadece, hepsi bu."

"Sebep ne? Özel bir şey mi?" Saçını kulağının arkasına ittirdi.

"Saçmalama be. Senden özelimiz mi var?"

Daisy ellerini kalbinin üstüne getirdi ve yalandan alınmış gibi yaparak güldü. "Üzüyorsun ama. Ne var her şeyi merak ediyorsam?"

Ben de gülümsedim. "O anlamda demediğimi biliyorsun."

"Biliyorum. Neyse ne oldu, anlat bakalım."

Derin bir nefes verdim. Bu nefes bıkkınlık doluydu. "Evlendikten sonra..." Bir süre aklımdan geçen şeyleri toparlamaya çalıştım. "...sanki bir şeyler değişti. En ufak bir şeyden kavga eder olduk. Tahammülümüz kalmamış gibi davranıyoruz birbirimize. Kavga ederken karşımızda kimin olduğunu unutuyoruz. Sanki iki yabancıymışız gibi bakıyoruz birbirimize. Yatağa küs girdiğimiz günler bile oldu! Hem de ufacık sebeplerden."

Terleyen ellerimi elbiseme sildim. "Biz yeni evliyiz, Daisy. Daha canım cicim aylarında olmamız gerekiyordu. Oysa ki uzun yıllardır evliymişiz gibiyiz."

Daisy, gözlerinin içindeki şefkat parıltılarıyla bana baktı. "Bunlar evliliğin tuzu biberiydi, unuttun mu?"

"Böyle tuz biber mi olur amına koyayım? Tuz biber dediğin minik tartışmalar olur. Biz bildiğin kavga ediyoruz."

Yavaşça yanıma gelip sarıldı. Kafasını boyun girintime yaslayınca, "Saçmalama Juli," dedi. "Biraz hissi davranıyorsun. Evlendiniz kızım siz! Bunlar her evlilikte olur." Yanağıma sulu bir öpücük kondurdu. "Hatta her ilişkide oluyor. Biz Brooklyn'le sürekli güllük gülistanlık mıyız sence? Ya da sen Zayn'le evlenmeden önce kavga etmiyor muydun?"

Ediyordum. Ama ayda yılda bir. Yine de bunu söyleyip konuyu uzatmadım.

"Sanırım haklısın. Biraz alınganlık yapıyor olabilirim."

Güldü. "Her şey düzelecek."

Gülümsemeye çalışıp arkamı döndüm ve borcamdaki tiramisuyu tabaklara koymak için dilimledim. Daisy'nin uzattığı spatulayla dilimleri tabağa koydum. İşi biten tabakları Daisy tezgahtan alıp masaya geri koydu. "Masaya da bayıldım." dedi mutfaktaki ahşap masaya hayranlıkla bakarak. "Bende böyle bir şey arıyordum. Birkaç gün sonra aldığın yere gidip beraber benim için bakalım."

"Olur."

"Brooklyn de beğenir böyle bir şey. Daha geçen gün konuşmuştuk."

"Aslında alınganlık falan yapmıyorum." dedim birden bire.

"Ne?"

Hışımla ona döndüm. "Evde misafirler var. Evlendikten sonraki ilk misafirlerimiz. Nasıl davrandığına bakar mısın? Suratınıza bile bakmıyor, sohbeti dinlemiyor. Sebep ne peki? Masayı hazırlarken, onun koyduğu yemek takımını değil de başka bir yemek takımını beğenmiş olmam. Bu sebep için kavga ettiğimizi düşünebiliyor musun?"

Daisy şaşkınlıkla bana baktı ve yüzüne düşen saçları kulağının arkasına koydu. "Cidden sebep bu mu?"

"Evet!"

"Şaka yapmıyorsun, değil mi?" İnanmaması normaldi, çünkü bize göre inanılması güç bir olaydı.

"Sence şaka yapar gibi bir halim mi var?" Gözlerimin dolduğunu hissediyordum. "Sıkıldım artık. Daha bir buçuk ay oldu Daisy. Bir buçuk ay. Evlilik gerçekten de bir şeyleri değiştirdi. Normalde yatağa girdiğimizde bile en az yarım saat uyumadan önce konuşurduk, şimdiyse benden önce yatağa giriyor ve direkt uyuyor. Ya da ne bileyim, gün içinde diyologlarımız kısa ve öz. Oturup da ya senin de şöyle şöyle işin vardı, ne yaptın, nasıl geçti, sen nasılsın  gibi sıradan şeyleri bile sormuyoruz." Titrek bir nefes aldım ve elimdeki spatulayı tezgaha koydum. "Bazen, acaba ben mi bir şey yaptım, diye düşünüyorum. Ama hiçbir sebep bulamıyorum. Her detaydan kavga çıkarıyor, uzattıkça uzatıyor. En son beraber içten gülmeyeli günler oldu."

Cümlemi bitirir bitirmez, Zayn'in salonda attığı içten kahkaha, mutfaktaki bana kadar ulaştı. Alayla güldüm. "Ama tesadüfe bak ki ben ne zaman masadan kalksam, beyimizin keyfi pek yerine geliyor."

"Juliet, ben-" Daisy'nin sesi Utah tarafından kesildi. "Juliet! Biraz daha gelmezsen bütün tatlıyı yediğini düşüneceğim balım!"

"Diyecek bir şey yok, Daisy. Avutmaya çalışmana da gerek yok." Gözlerimi tavana diktim ve hızlıca kırpıştırdım. Daha sonra saçlarımı düzelttim ve iki elime ayrı tabaklar alarak Daisy'ye baktım. "Kalanları getirir misin?"

🔥

"Yine bekleriz," dedi Zayn, kapıya doğru bakarak. Daha sonra gülümseyerek bana döndü. "Umarım evliliğimizin ilk davetini beğenmişsinizdir."

"Beğenmek ne kelime, özellikle tatlıya bayıldım." Utah sırıttı. "Yenge. Beceriklisin. Keşke Waliyha da böyle yemekler yapsa." Waliyha tarafından karnına yediği dirsekle sustu. Tatlı hariç diğer tüm yemekleri Zayn'in yaptığını söylemedim tabii ki.

"O ne anlasın oğlum yemekten? Onun tek derdi bugün hangi restoranttan sipariş vermesi gerektiği oluyor genelde."

"Abi," dedi Waliyha, Zayn'e bakarak. "Ayıp oluyor."

"Harbiden Zayn. Ayıp oluyor." Utah kolunu sevgilisinin omzuna attı. "Ona bir tek ben laf edebilirim."

Brooklyn kahkaha atarken Zayn, "Siktir git, puşt." demekle yetindi. Sonra hemen bana döndü. "Kusura bakma, sevgilim."

Şaşkınlıkla gözlerimi kırpıştırırken, Daisy parfümünü sıktı, sonra sırıtarak bana sarıldı ve gözleriyle konuşmaya başladı.

Bak, akıllanmış işte.

Ben de aynı şekilde ona bakışlarımla karşılık verdim.

Anlamadım ki. Neden birden böyle oldu?

Çok düşünmesene. Normalde döndü işte.

Haklıydı. Çok düşünmemeliydim. Yalnızca güldüm. O sıra diğerleri eşikten çıkıp arabalarının kilitlerini açtılar. Zayn ise onlara gülümsedi ve eliyle belimi kavradı. Bu hareketi kalbimi hızlandırmıştı.

Herkesle vedalaşıp kapıyı örttük. En azından sonu güzel biten bir geceydi. Şimdilik.

Zayn'e döndüm. "Sen masadakileri mutfağa götür, ben bulaşıkları dizeyim."

"Bu saatte masayı toplamasak?"

"O bulaşıklar bütün gece durunca ne biçim kuruyorlar, unuttun mu? Ayrıca mutfağın haline bakmak ister misin? Savaş alanı gibi."

Evlenmeden önce bizimkiler geldiğinde de hep aynı tartışma... O, evi sabah toplayalım, der. Ben, hayır, derim, hazır ayaktayken sabaha iş kalmasın. O ise biraz daha evi sabah toplama fikrini sürdürür ve en son pes eder. Ama şimdi yine bir tartışma çekemezdim. O yüzden kendimi sakinleştirdim. "Sen yorgunsun, yat."

"Saçmalama." dedi ve mutfağa adımlayıp kapının arkasına asılı olan siyah önlüğü beline bağladı. Ben de ona döndüm ve "Buraları toplamaya başlıyorum," diyerek öteki önlüğe uzandım. Bu benim dilimde şu demekti, hadi sen de salondakileri getir ve bir an önce şu masayı toplayıp uyuyalım, yoksa gece toplama fikrinden cayıp direkt yatacağım.

"Tamam. Ondan önce.." Önlüğü belime bağlarken elimden alıp yavaşça sandalyenin üzerine koydu ve ellerimi tuttu. "..bir şey söylemem gerek."

"Dinliyorum?"

"Özür dilerim. Bugünü burnundan getirdim. Üstelik suçsuzdum da. Aslında evlendikten sonraki her gün için özür dilerim. Seni çok seviyorum ama bunu bir türlü belli edemiyorum." Uzun parmaklarını yüzüme getirdi ve yanağımı okşadı. Bakışlarındaki pişmanlığı görebiliyordum. Sıcaklığı da. Gerçekten üzgün gibiydi. "Son zamanlarda fazlaca tartıştığımızın farkındayım. Ama yemin ederim ki, bir daha asla tekrarlanmayacak."

"Zayn," dedim, bakışlarımdaki sevgi yoğunluğuyla. Sözünü tutarsa, eskisi gibi olmak kalbimi şimdiden hızlandırmıştı. Dudaklarımı büzüp sakallarında ellerimi gezdirdim. "Bir daha tekrarlanmasın."

Bunu dememi beklemiyordu. İlk önce kaşlarını çattı, daha sonra ise başını geriye atıp bir kahkaha attı. "Ben de beni öpeceğini falan sandım," dedi gülüşünün arasından.

Sırıtmıştım. "Öpeyim mi?"

"Durman hata." dedi ama ilk önce öpen o oldu. Öpüşü bolca özlem doluydu. Gittikçe derinleşirken, arkamdaki kapıyı farketti ve beni yana kaydırarak duvara yasladı. "Juliet," dedi, öpücüklerinin arasından.

Parmaklarımı saçlarından geçirdim ve mırıldandım. O ise dudaklarını dudaklarımdan çekti ve kafasını boynuma gömdü. "Masayı yarın toplasak olur mu? Şu an daha önemli bir iş yapıyoruz."

Boynumdaki öpücüklerinden huylanınca kıkırdadım ve geri çekildim. "Hayır. Masayı toplayacağız." 

Bakışları, elinden oyuncağı alınmış beş yaşındaki bir çocuk gibiydi. Ben ise bir ona, bir de onun arkasındaki dağınıklığa baktım. Bir ona, bir de dudaklarına. Kazanan dudakları oldu. Bakışlarımdaki zayıflıktan kazandığını anlayınca sırıttı. "Sana dünyanın en harika gecesini yaşatacağım."

"Yoksa Henry Cavill beni yatak odasında mı bekliyor?"

"Juliet." dedi bıkkınca. "Henry Cavill yatak odasına gelse sana kaptırır mıyım o adamı?"

Bunu duymayı beklemediğimden koskoca bir kahkaha attım. O ise gülüşüme güldü ve önüne düşen saçlarını geriye attı. "Sırf sen gül diye kendimi düşürdüğüm duruma bak. Sana seni seviyorum dememe gerek yok bence."

Gülüşüm hala devam ediyordu. Beni öptü. Sonra biraz daha. Sonra biraz daha. Dayanamadım, bacaklarım titremeye başlamıştı.

"Masayı yarın toplayabiliriz bence." diyebildim, öpücüklerin arasından.

Bunu duymaya hazırmış gibi kafasını kaldırdı ve şişmiş dudaklarını yalayarak gülümsedi. Attığı bakış, seni çok seviyorum ve yatağa geçmeye sabırsızlanıyorum, bakışıydı. Ama benim bunu görmeye değil, duymaya da ihtiyacım vardı. Bu ihtiyacımı anladı ve dudakları dudaklarıma sürterken yavaşça, "Seni seviyorum," diye mırıldandı. "Seni çok seviyorum."

Ben de onu seviyordum. Aklının alamayacağı kadar çok hem de.

Beni yatağa taşımasına izin verdim.

Continue Reading

You'll Also Like

98.9K 4K 32
Yabani evrenindeki çiftimiz Asi ve Alaz'ın hayatları farklı bir şekilde kesişeydi, mesela Asi, Soysalan Üniversitesi'ne bomba gibi düşseydi, nasıl ol...
26K 1.5K 14
Oynanılan her oyun er ya da geç bitmeye mahkumdur..
44.1K 2.1K 33
Kızın sesini duyunca Alaz'ın omuzları gevşedi. "Öldüm, Asi." Gözlerini kızın yüzünde dolaştırdı. "Sensiz geçirdiğim her gün biraz daha öldüm." Asi al...
30.5K 1.3K 44
Bu kitap Yabani dizisinin 28. bölümünden sonra ASLAZ cephesinde yaşanan olayları konu aldığım bir kitaptır. Görmek istediğimiz fakat tüm beklentileri...