MELEZ

By xmellodyx

233K 12.6K 3.4K

Annesi bir insan babasıysa vampir... Kuralları çiğneyip birlikte olan bu iki aşığın bir çocuğu olur. Bu yüzde... More

-1-
-2-
-3-
-4-
-5-
-6-
-7-
-8-
-9-
-10-
-11-
-12-
-13-
-14-
-15-
-16-
-17-
-18-
-19-
-20-
-21-
-22-
-23-
-24-
-25-
-26-
-27-
-28-
-29-
-30-
-31-
-32-
-33-
-34-
-36- (+18)
-37-
-38-
-39-
-40-
-41-
-42-
-43-
-44-
-45-
-46-
-47-
-48-

-35-

3K 205 67
By xmellodyx

Refleks olarak ellerim ağzıma gitti. Çığlık atmamak için kendimi zor tuttum. Kafamı hızla arkaya çevirip ona baktım. Şuanda yaşadığım mutluluğu tanımlamak zordu.

Aklımdan geçen 'İyileşti mi acaba?' sorusuna hızlıca gözümle kontrol ederek yanıtlamaya çalıştım. Gayet iyi görünüyordu.  Bu da beni o kadar rahatlamıştı ki. Kendimi çoktan kurtulmuş gibi hissediyordum. Gözlerim yaşlardan dolayı bulanık görmeye başladığında kafamı Aaron'ın boynunda gizledim. Hem gülüyor hem ağlıyordum.

Aaron beni omuzlarımdan tutup hafifçe geri çekti ve doğruldu. Bu hareketini anlamlandıramayarak yüzüne baktım. Arkamda bir yerlere baktığını görünce bende oraya baktım ve Bulut'un bizi izlediğini gördüm.

Bulut'un biraz sonra patlayacak bir sinir küpü gibi gözüktüğünü söylememe gerek bile yoktu sanırım. Gözlerinden saçılan ateşler beni olabildiğince ürkütürken Aaron'a etki etmiyor gibi gözüküyordu. Bundan sonrasını Aaron'a bırakmış olmak beni kötü hissettirdi. Bu yüzden onlar dövüşür mü ne yaparlar bilmiyorum ama ben annemi almaya gidicektim. En azından bir iş eksilmiş olur ve bu lanet yerden daha önce çıkmış olurduk.

'Kumsal dur yerinde!'

Aaron'a baktım. Beynimin içindeki bu ses tabiki Aaron'dan başkasına ait değildi.

Neden?

'Birlikte gideceğiz.'

Yüzümü asarak olduğum yerde oturmaya devam ettim. Ben gitsem ne olur sanki? Kendini güçlü gösterme çabaları hep bunlar. Hayır yani güçlü olduğunun da farkındayız. Yeterince gösterdi.

'Annenin başına bekleyen 2 kurtadamla başa çıkabileceksen tabii yol senin.'

Gözlerimi kırpıştırıp yere baktım kısa bir süre. Sözlerimin hepsini geri alıyorum.

"Kumsal seni böyle tehdit etmek istemezdim ama şuanda benim tarafıma geçmezsen anneni bir daha göremezsin."

Gözlerim sonuna kadar açıldı.

"Bunu yapamazsın Bulut."

"Yapmamam için bir neden söyle."

Aaron'a baktım. İfadesiz suratıyla Bulut'a gözlerini dikmişti.

Bulut'un yanına gitsem Aaron beni geri alabilir miydi?
Ya da burada kalsam annemi kurtarabilir miydik?
Lanet olsun Bulut'un aklından neler geçiyordu? Anneme bir şey yapmazdı değil mi?

Aaron birden Bulut'un üzerine atlayınca korkuyla bedenimi geri çektim. Ayağa kalkıp onlardan uzak bir yere koşmaya başladım. Aaron'a güvenmekten başka seçeneğim yoktu. O Bulut'u halleder diye umuyordum.

Koridorun sonuna gelince annemin olduğu odayla aramda çok bir mesafe kalmadığını fark ettim. Bir kontrol etmekten zarar gelmezdi heralde. Aaron'ın kızıp kızmaması umrumda değildi. Hem sadece kapıda kim var kim yok diye kontrol edicektim o kadar.

Merdivenlerden yavaş yavaş aşağı inerken içimdeki korku da gittikçe büyüyordu.

Merdivenler bittikten sonra duvarın arkasına saklandım. Kafamı hafifçe çıkarıp annemin olduğu odaya baktım. Kapıda sadece 1 kişi vardı. Kafamı hemen geri çektim. Diğerinin nerede olduğunu sorgulamayı reddediyordum.

Acaba bir şekilde kapıdakini atlatabilir miydim? Plan kurmak konusunda benden kötüsü var mıydı gerçi? Ya da yalan söylemek. Annemi ordan almak için bu ikisine ihtiyacım vardı. Tekrar ona bakmak için kafamı çıkardığım sırada birisi tişörtümün arkasından tutup beni geri çekti.

"Nereye küçük ufaklık?"

Tanımadığım esmer bir kurtadam karşımda bana sırıtıyordu. Peki diğeride burdaymış anlaşılan. Annemi kurtarma planlarım suya düşmüştü.  Şimdiki planım kendimi kurtarmaktı. Ne kadar mal olduğumu söylememe bile gerek yoktu.

"Annemi görmek istemiştim sadece."

"Neden burada saklanıyorsun o zaman ve neden tek başınasın? Bulut nerede?"

"Eee.. o tualete gitti. Bende annemi görmek istedim ve.."

"Seni tek başına bıraktı yani? Buna inanmalı mıyım?"

"Neden inanmayasın? O bana güveniyor artık. Onu öptüğümü ve sevgili olduğumuzu görmediğini mi söylüyorsun yoksa?"

Sahte bir şaşkınlıkla ona baktım. İnanıp inanmamak arasında kalmış gibi gözüküyordu.

"Neden Bulut'un sevgilisine böyle patavatsızca davranıyorsun? Şu tişörtümü bırakıcak mısın artık?"

Tişörtümü bıraktı hala inanmakta zorlanırken. Bende annemin olduğu odaya doğru içimdeki korkuyu bastırmaya çalışarak yürümeye başladım. Esmer kurtadam da peşime takılmıştı.

Annemin odasına girsem dahi ne yapabilirdim ki diye düşünmeye başladım. Kucaklayıp götüremezdim ya. Üstelik kapının önünde bekleyecek olan iki kurtadam da ayrıca sorundu. Yani annemi kurtarmam imkansız denilebilirdi.

Ben yinede odaya girdim. Esmer kurtadam da peşimden odaya girdi.

Ona kaşlarımı çatarak baktım.

"Yalnız kalmak istiyorum annemle."

Beni boş gözlerle süzdü.

"Ne! Kucaklayıp götüremeyeceğimi sende biliyorsun."

Oflayarak odadan çıktı. O kapıyı kapatır kapatmaz kapının arkasında bir beden belirdi. Aaron!

Gözlerimi kocaman açarak ağzımı elimle kapadım. Daha sonra şaşkınlığıma bir ara verip ellerimi çektim ve fısıldayarak konuştum.

"Nasıl geldin?"

Bana göz devirip hemen dibimde bitti. İşaret parmağını dudağıma götürüp yavaşça gülümsedi.

'Konuşma.'

Hafifçe kafamı salladım. Gülümsememe engel olamadım ve dudaklarımın kıvrılmasına izin verdim. Onun burda olması beni mutlu ediyordu.

Artık sarılabilir miyim sana?

'Burdan çıkmayı beklesen olmaz mı?'

Alt dudağımı ısırdım.

Peki..

Beni kucaklayıp pencereden aşağı atladı. Ardından beni yere indirip annemi almak için tekrar pencereden içeri girdi. Çok geçmeden kucağında baygın yatan annemle birlikte tekrar aşağı atladı.

"Saklan ve anneni bırakıp gelene kadar beni bekle."

Aaron gözden kaybolunca endişeyle saklanacak bir yer aramaya başladım. Olduğum yerde nereye saklansam diye düşündüğüm bir dakika sonunda Aaron çoktan gelmişti. Bana göz devirmeye doyamayan Aaron yine aynı hareketi yaptı. Bense karşılık olarak umursamazca omuz silktim. Ne yapsaydım yani 1 dakika gibi bir süre geçmişti altı üstü.

Onun beni kucağına almasını beklemeden ben koşarak onun kucağında atladım. Ona doyasıya sarılıp boynunu sıkarken insan olmadığı için mutluydum. Çünkü öyle olsaydı çoktan ölmüştü. Ben ona sarılmaya devam ederken o bulunduğumuz yerden hızla uzaklaşmaya başlamıştı.

Aaron'ın evinden içeri girdiğimizde de kucağından inmeyi reddettim. Kollarımı sonunda boynundan ayırıp ellerimi yanaklarına koydum. Öpmek istiyordum ama öpüşmeyi başlatmaya da utanıyordum. O başlatmalıydı. Şuana kadar hep yaptığı gibi.

Gözlerimi dudaklarına indirdim. Arsızca gülümsedi. Ne istediğimi bildiğini biliyordum. Ama yapmıyordu.

Gözlerimi dudaklarından zor ayırarak tekrar gözlerine çıkardım. Halinden memnun tavrı beni sinirlendirmişti. Utancımı bir kenara atmaya karar verdim.

Dudaklarımı dudaklarıyla birleştirmek için ilk başta kararlı ve hızlıca hamle yapsam da arada milimler kala durakladım. Ahh neden bu kadar utanıyordum?

Yutkundum. Alt dudağımı yaladım ve dudaklarına ulaşmak için kendimi zorladım ama utancım bununda önüne geçmişti. Neyseki sonunda Aaron benim kendimle olan savaşıma son verip sert bir şekilde dudaklarıma yapıştı.

Sonunda istediğime ulaşmış olan ben halimden çok memnundum. Bir süre öptükten dudaklarını ayırdı. Daha ileri gitmek istiyordum ama yine buna izin vermeyecek gibiydi.

"Yarını bekle."

Anlamayarak gözlerimi kırpıştırdım.

"Neden?"

"Soru sorma. Git ve yat hadi. Saat geç oldu."

Kaşlarımı bir süre çatıp ona baksam da sonunda sorgulamamaya karar verdim ve kucağından indim.

Yüzümde küçük bir tebessümle merdivenlerden yukarı çıktım. Aaron'ın evine daha önceki gelişlerimde kaldığım odanın kapısını açtım. Annem yatakta yatıyordu. Aaron eve bıraktı sanıyordum ama anlaşılan güvende olması için onu da yanımıza almıştı.

Bu akşam annemle sarılarak yatmaya karar verdim. Uzun zamandır annemle o şekilde yatmamıştık. Küçükken annemin yanında yatmak için çok ağlardım oysaki. Bunları anımsayıp gülümsedim.

Anneme doğru ilerleyeceğim sırada Aaron kolumdan yakaladı.

"Orada değil."

Diyip beni çekti ve odadan çıkardı. Hemen yan odanın kapısını açıp beni içeri itti.

"Burada yatıyorsun."

Kaşlarımı hafiften çatarak ona döndüm.

"Ben annemle yatmak istiyordum."
"Benimle yatıcaksın ama."

Gözlerimi büyültüp bir şey diyeceğim sırada o odadan çıktı. Ah yanaklarım kendinize gelin. Bir şey yapmayız heralde. Sadece uyuyacağız.

Ayy suratımdaki şu aptal sırıtışı biri alıp götürebilir mi! Kendimi yatağa atıp suratımı yastığa boğmaya başladım. Bir süre yatakta belensemde sırıtışı atamamıştım.

En iyisi uyumak diyip yatağa girdim. Üzerime ince örtüyü örtüp uyumaya çalıştım. Tabii başarılı olmam imkansızdı aklımda dönen şeylerden dolayı. Yinede bir süre sonra hafif bir ağırlık basmıştı. En azından artık gülümsemeyi bırakmıştım.

Kapı açıldı. Gözümü açma tenezzülüne girişmedim. Aaron yanıma gelip örtünün içine girdi. Kolunu belime atıp beni kendine çekti. Kafasını boynuma sokup rahat bir pozisyon aldı. Tabii kendince. Çünkü saçları boynumu gıdıklıyordu. Yinede ses çıkarmadım. Bir elimi saçlarına attım ve saçlarıyla oynarken ne ara uykuya daldığımı bile anlamadım.

Aaron'ın ağzından;

İşte o gün başlıyordu. Saatin 12 olmasını bekledim. Bu sırada Kumsal'ı da uyuması için odaya göndermiştim. 12 olduktan sonra Arora'dan izin aldığım 3 günlük süre başlayacaktı. Kumsal'a dilediğim gibi dokunabilecektim. Ne kadar onu düşünürsem düşüneyim kalbimdeki sızıdan iz olmayacaktı.

Saat tam 12 ye geldiği anda mutfaktan çıktım. Kumsal'ın bulunduğu odaya -yani kendi odama- geçtim. Uyumak üzere olan Kumsal'a bakıp gülümsedim. Yarını bekle derken bundan bahsediyordum. Şimdi gidip ona iyice sokulacaktım ve birlikte uyuyacaktık. Daha doğrusu o uyuyacaktı. Ben sabaha kadar kokusunu içime çekip sarhoş olucaktım. Çok güzel kokuyordu.
Damarlarından geçen kanın hoş kokusuydu bu.

Örtünün içine girip kolumu beline doladım. Onu kendime çekip kafamı boynuna gömdüm. Buranın ne kadar rahat olduğunu görünce çok şaşırdım. Tüm hayatımı burda geçirsem pişman olmazdım heralde.

Onun gıdıklandığını fark etsemde de burayı bırakamazdım. Hareket etmemeye çalıştım gıdıklanmasın diye. Elini saçlarıma daldırınca dudaklarımın kıvrılması ve bu huzur verici ortam benim birkaç hafta sonra gerçekleşecek olay için tereddüte düşmeme sebep oluyordu. Bunu düşünüp ortamı bozmak istemedim. Sadece kokusunu içime çekip tüm akşam burada kalıcaktım.

Birkaç saat bu şekilde kaldıktan sonra Kumsal birden gözlerini açtı. Rüya görmüştü anlaşılan. Daha doğrusu geleceği.

"Bulut'dan nasıl kurtuldun?"
"Bilmediğinden mi soruyorsun?"
"Rüyamda hareketsiz bir şekilde yatıyordu. Ne yaptın?"
"Ölmedi merak etme."

Oflayarak beni itmeye çalıştı. Ama ben ona daha sıkı sarılıp buna engel oldum.

"Gerçekten onu hala umursuyor musun?"

Beni itmekten vaz geçti.

"Pek sayılmaz."
"Sorun yok o zaman."
"Yinede öyle bir şey yapmana gerek yoktu."
"Yaptıklarının cezasını çekmeliydi."

Cevap vermedi buna.

"Korkmuyor musun?"

Anlamayarak bana baktı. Bende kafamı boynundan kaldırıp göz teması kurmamızı sağladım.

"Neyden?"
"İki hafta sonra doğum günün."
"Evet."
"Bir sürü kişi sana benden uzak durmanı söylüyor... Ya söyledikleri doğruysa diye düşünmüyor musun?"

Biraz sessiz kaldı. Düşüncelerini okumak istemedim. Cevap vermesini bekledim.

"Düşünüyorum."
"Neden hala bana böyle yakınsın o zaman diye sorabilir miyim?"
"Hmm söyleyeyim mi?"

Onaylayan bir mırıltı çıkardım.

"Sana güveniyorum çünkü."

Olumsuzca başımı salladım. Aptal kız.

"Sana onların dediği sebepten yaklaştım desem?"
"Hala aynı amacı mı güdüyorsun peki?"
"Belki"
"O gün geldiğinde hayatta kalacağıma eminim."
"Çok aptalsın."
"Belki."

Cevabına karşılık göz devirdim.

"Seni seviyorum."

Bunu söyler söylemez dudaklarıma kısa bir öpücük bıraktı ve kırmızı yanaklarını boynuma sakladı.

"Bu kez burayı ben çalıyorum."

Diyip gözlerini sıkıca kapadı.

Kahkahalara boğulurken kollarımın arasında minicik kalan kızın alnından öptüm. Uyuyana kadar saçlarını okşadım.

Mira'dan sonra bir başkasını sevmek çok garipti. Ama hoşuma gidiyordu. Onunla bu pozisyonda olmak. Onu öpmek. Kokusunu içime çekmek. Sadece yanımda olduğunu hissetmek bile. Kafamı saçlarına daldırıp içime çekebildiğim kadar kokusunu çektim. Sonra sanki bir insanmışcasına uyumaya çalıştım. Uyuyabilseydim ne güzel olurdu...

Continue Reading

You'll Also Like

46.2K 2.5K 69
Çıldırmıştı gözleri kırmızının en koyu tonuna bürünmüştü öyle ki kolay kolay korkmayan ben bile korkudan bayılmamak için zor tutuyordum kendimi En so...
86.8K 7.2K 34
Vampir/Gizem "Kanında akan karanlığın laneti ve kalbinde aydınlığın ışıklarını taşıyan bir günahsız." Lucie Wizard, hayatını geçirdigi adı pekte bili...
11.1K 1.1K 29
[TAMAMLANDI] jisung ve felix olağanüstü şeylere bayılırlardı bir gün bir kütüpahanede gizli bir geçit bulurlar bakalım bu iki arkadaş Lee krallığın v...