43.BÖLÜM:"YERİNE OTURAN TAŞLAR"

4.6K 414 237
                                    

 Yeni bölümle geldim hoş geldim...

Bitanelerim kotamız 110 oy ve 110 yorum aklınızda bulunsun 😙

Sizleri seviyorum. Oy veren yorum yapan ve paylaşan arkadaşlarıma da kocaman öpücükler... 😙 😙 😙

Keyifli okumalar...

İnsan önündeki yıllardan habersiz yaşıyor hayatını, zaman içinde onlarca plan dönüyor kafamızdan ama bu planların çoğu önemeni yitiriyor hayatın akışında. Biz ne planlarsak planlayalım hayat kendi istediğini dayatıyor önümüze.

Seçme sansımız varmış gibi hissederken çoğu zaman aslında olmadığını anlayamıyoruz. Bazen bazı şeyleri yaşarken, önemli kararlar verip bir şey seçeceğimiz zaman –ya da seçeceğimizi zannederken- önümde iki zaman çizgisinin açıldığını düşünür ve seçmediğim diğer seçeneği seçmiş olsaydım başıma ne geleceğini hayal ederdim.

Tam şu an olduğu gibi. Eğer Araf'ın yanına o gece gidip evlenme teklifi etmeseydim ne olurdu?

Ya da Bir şekilde Türkiye'ye gelmeyi kabul etmeseydim. Yahut Rose'u İstanbul'a getirmeseydim... Kafamın içinde bu düşünceler yağmur damlaları gibi ince ve zarif sesler çıkartırken aslında yağmur kadar rahatlatıcı değillerdi.

Aynanın karşısında yavaşça döndüm ve sırtıma baktım. Üzerimdeki gelinlik vücuduma tam oturmuştu. Eğer gidip kendim bir şeyler bakmış olsaydım alacağım şey tam olarak böyle bir şey olurdu.

İnce ip askıları yakamı V şeklinde açmış sırtımı ve gerdanımı gözler önüne seriyordu. Tül şeklindeki eteği rahat hareket etmemi sağlarken bir yandan da beni peri kızı kadarda zarif yapmıştı.

Sırtım ve gerdanım cüretkar bir şekilde açık değildi. Her şey olması gerektiği gibi olması gerektiği kadardı. Gelinliğin tül tül olmasının yanında üzerine mavi taşlar serpilmişti. Çok değildi ama az da sayılmazdı. Gözlerimin rengini tuhaf bir şekilde öne çıkartmış ve daha uyumlu bir hava çizmesini sağlamıştı...

Tül eteği kaldırıp çıplak ayaklarıma baktığımda sanki dışarı böyle çıksam hiç absürt olmazmış gibi hissettirmişti. Saçlarımı ensemde dağınık bir şekilde topuz yapıldığından dövmem ihtişamlı bir şekilde gözler önüne serilmişti. Makyajım hafif ve ışıl ışıldı. Kendimi olduğumdan daha güzel hissettirmişti...

Sırtımdaki sinek kuşu kadar özgürdüm. Sanki bugün kanatlarımı ilk kez kullanacakmışım gibi mutlu ve huzurlu bir his vardı içimde.

Kendi etrafımda döndüğümde eteklerim hızla açıldı ve uçuş uçuş bir görüntü serdi gözlerimin önüne. Kendimi beş yaşında hissettim. Bir bayram sabahında huzurlu bir uykudan erkenden uyanmış ve heyecanla yeni aldığımız bayramlığı üzerime geçirdiğimi. Hemen sonra ise koştura koştura aşağı inip annemgile sarıldığımı.

Üzerimdeki bu kıyafetle nasıl hiç yaşamadığım bir duyguyu hissetmiştim bilmiyorum ama bunu hissetmek kanatlarını açmış o kuşun kanatlanmasına neden olmuştu...

"Aşırı güzel oldun." Diye mırıldandı İrem hemen arkamdan.

Aynada belirmiş olan silüetine gülümsedim. "Bence de güzel bir iş çıkartmışlar." Diye onayladım onu.

Elinde duran açık mavi gelin çiçeğini salladı. "Bunu bana vermeyi unutma." Diyerek bir yandan da göz kırpmıştı.

"Hakkıyla yakalamadan alamazsın." Diyerek pis bir şekilde sırıttım.

Kaşlarını çattı ve hoşnut olmayan bir ifade ile baktı gözlerime. "Yapma arkadaşınım senin."

"Evet. Ama bu bir şeyi değiştirmez." Diyerek omuz silktim ve pis bir şekilde gülümsedim.

SAFİRWhere stories live. Discover now