39.BÖLÜM:"AVUÇLARIMIZIN ARASINDAKİ YILDIZLAR"

5.1K 462 252
                                    

Bu bölümün oy sınırı 110 Yorum sınırı 110 Şimdiden kolay gelsin. 
PAZARLIK KESİNLİKLE GEÇERLİ DEĞİL BİTANELERİM... :D

Bu arada medyadaki bu ablamız tavır olarak tam bir Miraç Derin değil mi ya? sdasdada

eremdevrim  Özellikle sen yorum sınırını tek başına aşacaktın neredeyse... teşekkür ederim <3

nur_gnkn   Ve seninde yorum sayın oldukça fazlaydı. Yorumların için teşekkür ederim <3 

perilimsii148

zehrakdemiir

MerveSar887 

Ve bu üç arkadaşımda fazlaca yorum yaptı, Sizlere de teşekkür ederim.
Emeğime göstermiş olduğunuz saygı için sizlere bu bölümde teşekkür etmek istedim. :')) 

Bu bölüm şarkıları:
Hilmi Yerebakan - Virane kıranlara
Volkan konak - Aleni aleni
Şimdi neden bu şarkıları yazdığımı anlamadınız ama bölümü okumaya başlayınca göreceksiniz (Şeytani gülen emoji...)

Ayy yeter bu kadar gevezelik keyifli okumalar Canlarım <3
 


Sert esen rüzgarlar beni hep korkuturdu çünkü ben dalından kopmuş bir yapraktım. Kocaman bir ağacın zamanı geldiğinde üzerinden attığı ölü bir parça... Göklere kadar yükselip sonra sertçe toprağa çarpmak ne kadar çok alışık olduğum bir şey olsada hep canımı acıtırdı.

Önümdeki duvarları ben var etmemiştim aslında... İnsanlar benim önüme kendi duvarlarının tuğlalarını dizmişlerdi ilk başta. Ben sadece o tuğlaların arkasında kalmayı tercih etmiştim.

Zamansa buradaki en büyük baş roldü. Çünkü önümden akıttığı hayatlar ve bana yaşattığı onca olayda ben o tuğlaları kimse olmadan da dizmeyi öğrendim. Kendimi korumanın en kolay yolu kimseden bir şey beklememek ve herkesin bana en kötüsünü yapabileceğini düşünmekti.

Bunu yapmak zor muydu?

Evet.

Pişman mıyım?

Hayır.

Çünkü insanlara karşı ördüğüm her kabuk açık yaralarımı onların gözlerinden ve darbelerinden korudu.

Şöyle düşünün... Ben yaralı bir kurttum. Uzun bir süre açık yaramla avladım. Bu da beni diğer saldırgan canlılara karşı savunmasız bıraktı. Neyi avlarsam açık yarama saldırıp benim hakkımı elimden aldılar... Bende buna daha fazla izin vermeyip kendi yaramın kabuk bağlamasını beklemeden üzerini sıkıca kapattım.

Canım acıdı mı?

Evet.

Canım acıyor mu?

Evet.

Pişman mıyım?

Hayır.

Başka birinin açık yarama elini sokmasındansa kendi canımı kendim acıtmayı yeğlerim.

Araf'a olan çekincemin de nedeni buydu. Onun bana indirdiği bir darbe ile ben kendi tuğladan duvarlarımın altında kalırdım. Sahipsiz bir mezar olurdu cesedim. Belki mezar bile olmaz, o enkazın altından asla çıkamazdım.

Bu yüzden sürekli olarak bu evlilik olayının çakma, gerçek dışı olduğunu vurguluyordum, bunu hatırlatmaya çalıştığım kişi Araf değildi. Kendim için yapıyordum. Kendi önüme beyaz bir perde çekmemek için çırpınıyordum.

SAFİRWhere stories live. Discover now