12. BÖLÜM: "GÖZLERİNDE CİNAYET OLAN ADAMLAR"

6.3K 435 68
                                    

Oy vermeyi lütfen unutmayın, buraya kadar severek okuduysanız bence hikayem bu kadarını hak ediyor demektir. (Hikayeci gelen oyların azlığı yüzünden üzgün bu kısımda haberiniz olsun...) 

Normalde hikayenin başında sizi bölmek istemediğim için bir şeyler yazmam ama gelen oyların azlığından dolayı bunu yapmam gerektiğine karar verdim... Keyifli okumalar...  


Pamir'in bize doğru attığı her adımda kaslarım geriliyor gözümün önünden birçok kanlı sahne ağır ağır akıyordu. Neden bu kadar gerildiğimi açıklamaya çalışsam tek kelime edemez olduğum yere dizlerimi döverek otururdum.

Sanki şu an sevgilisi ile babası tarafından basılmış bir kızın heyecanı vardı üzerimde. Ya da erkek olan bir arkadaşınla sohbet ederken mahallenin dedikoducu teyzesinin radarına girmiş gibi tuhaf bir endişe.

Neden bu kadar gerilip heyecanladığım muamma olsada bunu Pamir'in Çağman'a saldırma ihtimaline bağladığımı içten içe fısıldamaya çalışıyordu mantığım.

Nefret bir bakışta bu kadar açık olabilirdi. Bir adam bir adama ancak bu kadar öfke ile bakardı. Şu an ki siniri benim içinde ufak bir endişeye sebep olmuştu. Yutkunma isteği ile can atarken her şeye rağmen hareketsiz ve tepkisiz kalmayı bir yere kadar da başarmıştım.

"Rahatsız mı ediyor?" diye sordu Pamir bana bakmadan gözlerini Araf'a dikmiş bir şekilde.

"Diyelim ki ediyorum ne olacak?" Çağman bunu derken bir yandan göz kırpmış, kafasını iki yana usulca sallamıştı.

Pamir, Çağman'ın söylediklerinden sonra yüzüne şeytani bir gülümsemenin el değmesine neden olmuştu. Bana doğru usulca yaklaşıp bir abi edasıyla aldı beni arkasına.

"Çok şey olur." Dedi bir aslanın avını parçalarken ki soğukluğuna bürünürken. Ben yerimde rahatsızca kımıldanıp araya girmeye çalışacağım an Çağman hiç etkilenmemiş, üzerinden rahatlık akarken cevap verdi.

"Mesela?" yapma Çağman. Ortalığı kızıştırma.

"Ağzınla burnunun yerini beğenmedim mesela. Böyle devam edersen bir el atmadan bırakmayacağım."

"Pamir." Diyerek uyarı dolu bir şekilde adını söyledim. Sesimde biraz endişe vardı ama hangisi için endişeleniyordum emin değilim...

'Neden Çağman için endişeleniyoruz. O düşman değil mi? Düşman.

Değil mi?

Değil mi!' Diyerek kendince cevap arayan mantığıma verecek cevap bulamadığım için sadece yutkunmayı tercih etmiştim.

Benim yaptığım uyarıya Pamir yandan bir bakış atarken Çağman yüzünde sinsi ve kibirli bir gülümseme ile bana ve Pamir'e baktı ve burnundan alay ettiğini belli edecek şekilde nefes verip güldü... Ya da gülme sesi çıkarttı.

"Denesene. Patik."

Patik? Yapma Çağman. Yapma...

Pamir bu benzetmeyi duyduğunda hırlamaya benzer bir ses çıkarttı. Yemin ederim bir an içinden bir yaratık çıkıp Çağman'ı parçalara ayıracak sandım. Ne kadar şu an yaşadığım duygu karmaşası tarifi imkansız olsa da bu seferde Çağman'ın ismini söyleyip kendimce onu da uyarmaya çalışmıştım.

"Araf."

Evet sadece bunu yaptığım için bir ara kendimi öldüresiye dövmeliyim.

Benim onun ismini söylememle birlikte sert bakışları yavaşça bana döndü ve yaptığım uyarıyı anladığını belli eden bir şekilde gözlerime baktı. Ama bu bakışla içim kesinlikle rahatlamamıştı. Aksine içim ürpermiş, kanım damarlarımda geri çekilmişti.

SAFİRWhere stories live. Discover now