71.BÖLÜM:"ÖFKENİN İLK ADIMLARI"

2.5K 240 90
                                    

Evett sonunda kavuştuk. Nasılsınız canlarım? 

Benim biraz sıkıntılı son zamanlarım malum sınav yaklaşıyor. Ee özel hayat gibi dertlerimde var o yüzden sık sık görüşemiyoruz farkındayım ama lütfeeen bana kızmayın bunun için :')

Neyse efendim hadi size keyifli okumalar :* <3

Bu arada oy verip yorum yapmayı da unutmayın...  



Zaman kum saatinden geri çekilmeye başlarken Aliye Derin'in gözleri önündeki masanın üzerinde saplanıp kaldı ve zihni bundan yıllar yıllar öncesine doğru aktı. Kocasının kendisine yıllar önce anlattığı bu karanlık geçmişi tekrar gün yüzüne çıkartırken içten içe kendi canı da yanmaya başlamıştı. Hikâyenin sonlarına doğru önüne serilecek olan yaşanmışlıkları düşünmek sıkıntı ile nefesini tutmasına neden oluyordu.

Derinlerin karanlık geçmişi bir sis gibi etraflarını sararken Miraç Derin hiçbir şeyden habersiz yıllardır içinde olduğu bu nefretin aralanmasına bu kadar yakın olmanın heyecanını yaşıyordu.

Bir türlü yerine oturtamadığı o taşlar bugün oturacak ilk kez gerçekle yüz yüze gelecekti.

Hikaye İbrahim Derin'in annesi Hülya'nın kar tanesi kadar kırılgan olan geçmişiyle ilgiliydi... İbrahim Derin'in içine ekilen öfkenin ilk adımları.

Konağın denize bakan mutfak penceresinden genç kız dikkatle dışarı bakamaya devam ediyordu. Denizin sert dalgaları kıyılara çarparken patronlarının güzel havalarda oturduğu ve güneşlendiği iskeleye bile su vuruyordu. Karanlık bulutlar yağmurları taşırken sanki bugüne özeldi havanın bu tavrı.

Gökyüzü bile ağlıyordu.

"Ne dikiliyorsun yalının kazığı gibi kız." Diyerek hemen yanından ona seslendi Melek.

Genç kız dalgın gözlerini dalgalı denizden çekip yanındaki kadına baktı. Ağzından bir türlü çıkartmadığı o sakızını çevirmeye devam ederken ellerinden birini belinin kenarına koymuş kendisine bakıyordu. İnce uzun bedenini beline kadar inen saçları kaplarken başına öylesine örttüğü yemeninin altından siyah siyah göze çarpıyordu her şeye rağmen. Kahverengi gözlerine her zaman olduğu gibi bugünde sürme çekmişti.

"Dalmışım." Diye mırıldandı, sesi yorgundu.

Melek yüzünü ekşitip onu boydan boya süzdü ve elini ince belinden çekip "ne dalması ayol, sen bildiğimiz uyuyorsun." Diyerek eliyle kendisini işaret etti.

"Uyuyamadım ondan." Diye mırıldandı. Gece kabuslar görmüş, sık sık uyanmıştı uykusundan. Bu yalı bir hastalık gibi üzerine çöküyordu rüyalarında. Üstelik gördüğü tek şey de o değildi...

Melek gözlerini devirip masanın üzerinde G'ın hazırladığı tepsiyi aldı ve içeri götürmek için döndü fakat birkaç adım attıktan sonra duraksayıp tekrardan genç kıza baktı. "Yatağını akşama kadar unutup kıçını kaldır ve bana yardım et." Dedi "senin işlerini de yapmakla uğraşamam." Diyerek homurdanmayı da unutmamıştı.

Genç kızın kendisine başka bir şey demesine izin vermeden arkasını döndü, mutfaktan çıktı.

Olayları göz ucuyla izleyen Gülay Hanım taş ocağın önünden ayrılıp kızının yanına geldi. "Ne oldu? Neden yorgunsun sen?" Diye sordu.

Hülya gözlerini önce yere indirdi hemen sonra ise annesine baktı. "Babamın ölüm yıl dönümü ya her yıl olduğu gibi onu gördüm rüyamda." Diye fısıldadı annesine.

SAFİRWhere stories live. Discover now