68.BÖLÜM:"KARANLIĞA İLK ADIM"

3.1K 353 335
                                    

Evet evet bir ayı geçti bölüm atmayalı ama lütfen bana kızmayın. Burası benim işim değil. Ben sadece hobi olarak yazıyorum o yüzden de sürekli olarak bu işi sürdüremiyorum. Üstelik bazı zamanlarda ben uygun olsam bile ilham perilerim uygun olmadığı için çok bir şey olmuyor... :(

Neyse sizlere keyifli okumalar. Seviyorum hepinizi, Çok çok da öpüyorum :*

OY 268 YORUM 300 


İçinden çıkmayı başaramadığım bir bataklığın içindeydim... Ne kadar çabalarsam çabalayayım asla o balçıktan kurtulamıyordum. İbrahim Derin ile aramda olan ilişkiyi bu şekilde anlatabilirdim bir tek.

O benim bacaklarıma bulaşmış hareket etmemi engelleyen katran ya da çamur gibiydi. Üstelik tek yaptığı şey ilerlememi engellemek de değildi. Aynı zamanda o iğrenç haliyle bedenimi sarıp nefes almamı engelliyordu. Yüreğime bulaştırdığı ağırlık özgürlüğüme geçirdiği en büyük ketti.

"Bu bizi ne ilgilendirir?" diye sordu Araf.

Aslında haklıydı da. İbrahim Derinle olan kan bağım bile bana külfetken ortadan kaybolmuş olması çok da kötü değildi.

Ama yine de elimi kolumu bağlayan bazı şeyler vardı. "İlgilendirir." Diyerek benim yerime cevap verdi Pamir. "Şirkette Miraç'tan sonra gelen ikinci en büyük ortak olası bir durumda hisselerinin el değiştirmesi sıkıntı. Üstelik sadece İbrahim Derin'de değil. Nesrin'de ellerinde yani şirket hisseleri şu an çok da güvende değil." Diyerek devam etti.

Haklıydı. Onların yokluğu şimdiye kadar işime gelmediği için hayatımdan tamamen çıkartmamıştım...

Üstelik ne kadar canımı yakmış olurlarsa olsunlar onlar benim bir zamanlar kalbimdeki en büyük yere sahip insanlardı.

Ve maalesef benim aptal yüreğim hala gizli saklıda olsa değer vermeye devam ediyordu.

Gözlerimi Pamir'den çekip yere indirdim. Yerdeki beyaz parkenin desenlerini incelerken boynuma geçirilen bir urganın hayali varlığını tenimde hissediyordum.

Üzerimdeki kocaman yaraları ne kadar annem ve babam açmış olsa da yine de onlara karşı koyamadığım yüreğimde beslediğim ufacık bir merhamet kırıntısı vardı. O kırıntı belli başlı zamanlarda boğazıma takılsa da asla yok etmeyi başaramıyordum.

Benim karnım aileme açtı... Fakat benim yaralarımı da ailem açmıştı. Ben ise açtıkları yaraları onlara gösterip ufacık bir merhameti ilaç olarak istemiştim hep... Ama ne onlar bana ilaç olmuştu ne de ben yaralarımı onlara göstermekten vazgeçmiştim.

Diğer Miraç içimdeki o ufacık kız çocuğuna ne kadar tiksinerek baksa da susmayı tercih ediyordu.

Bir yanım onların ne hali varsa görmesini söylerken diğer yanım şirketi bahane ederek güvende olmalarını istiyordu. Evet onları hayatımda zaten istemiyordum ama yine de canlarının yanmasına da içimdeki o ufacık Miraç izin vermiyordu.

Belki şu an başka birine yaşadığım bu karmaşa çok saçma gelecektir, canımı yakan insanlara karşı beslediğim bu ufacık sevgiye tiksinerek bakacaklar ama yüreğime pençelerini geçirmiş olan o ufacık kırıntı onların seslerini benim için bastırıyordu.

Evet benden uzak durmalarını, hayatımın kıyısından bile geçmelerini istemiyordum ama her şeye rağmen iyi olmalarını isteyen bir Miraç vardı.

Benden uzakta iyi olmalarını isteyen bir Miraç...

"Ne yapacaksın?" diye soran Pamir'in sesini ne kadar duysam da kafamın içinde yankılanan karmaşanın sesi onu bastırıyordu.

SAFİRNơi câu chuyện tồn tại. Hãy khám phá bây giờ