21.BÖLÜM:"GÜNEŞ DOĞUYOR"

5.6K 383 135
                                    

Hikayeyi ilgi çekici buluyorsanız lütfen yorum yapın ya da beğenin sizlerin düşüncelerini merak ediyorum. 


Kelimeler bazen bazı zamanlarda anlamlarını yitirir ve manasız bir boşluk bırakır geride. O boşluk sessizliğin getirdiği bir boşluktur. Bazı insanlar için sancılı bir sessizlikken bazı insanlar için nefes alınacak anlardır o sessizlik.

Şu an bu masada olan sessizliği tanımlamam gerekirse gırtlağıma baskı yapan bir sessizlikti, nefes almamı güçleştiren ama ölüm gibi bir huzura sürükleyen bir sessizlik.

Bakışlarım karşımdaki adamı bulmamak için benimle inatlaşıyor ondan tarafa bakmamak için saçma bir çabaya düşüyordu.

Her şeye rağmen ona bakma hisse insanın içine oturmuş bir muhtaçlıktı. Onun bana bakan, üzerimde gezinen gözlerinin değdiği yerleri hissediyor buna rağmen ona karşı tepkisizlik oyununu oynamaya çalışıyordum.

"Daha önce rakı içtin değil mi?" diye sordu sakin ama güçlü bir sesle.

Onun bana sorduğu sorunun mantığını kavramaya çalışırken usul gereği yavaşça kafamı ona çevirdim. "Neden sordun?" diye mırıldandım.

Ortamda dolanan Zeki Müren'in kadife sesi daha yüksek bir sesle konuşmamı engelliyordu. Şu an bu huzurlu şarkıyı bölmek sanki rahmetliye yapılacak bir saygısızlıkmış gibi yüreğime sinmişti.

"Kapıda rakının içilmesi için bir sebebi olması gerektiğini söyledin. Bunu söyleyen bir kadın rakıdan ve rakı masasından habersiz olamaz."

"İçmediğimi söylemek en büyük yalanım olur." Dedim. Doğruyu söylememek için her hangi bir nedenim yoktu.

Cevabımla birlikte dudaklarında hoşnutsuz, kibirli bir gülümseme oluştu. "Kiminle içtin o Patikle mi?"

Onun sorusu bakışlarımın gözlerine değmesine neden olurken sakin bir sesle omuz silktim. "Onun İsmi Pamir." Diyerek konuyu değiştirmeye çalıştım.

"Her ne sikimse. Soruma cevap ver Derin. Kiminle içtin?" o bunu sorarken kaşlarım benim iradem dışında çatıldı.

"Bu seni neden ilgilendiriyor ki?"

Yüzündeki sakinlik buz gibi yavaş yavaş erirken "Merak." Diye tersledi.

"Fazla merak başına bela olur Çağman."

"Baş benim başım. O yüzden derdine sen düşme." Dedi alayla.

"Hayat benim hayatım. O yüzden derdine sen düşme." Dedim onun sesini taklit ederek.

Benim kelimelerim buz gibi eriyen sabrı için ateş görevi görmüş ve daha hızlı erimesine neden olmuştu. Sert bakışlarını yüzümde gezdirirken kelimeler dudaklarını zorlarmış gibi dudaklarını ıssırmaya başladı.

Onun dudaklarını ıssırması ile bakışlarım dudaklarına kaydı ve bir an arabadaki sahne gözlerimde canlandı. Kocaman iri dudakları sanki bir anda gözlerimin önündeymiş gibi bir his kalbime tempo tuttururken bakışlarımı o bal tuzağından çekebilmek için kafamı eğip önümdeki ahşap masaya çevirdim.

Yaşadığım karmaşadan habersiz gözlerini denizin karanlığına çevirirken içimden bir ses aslında çok da habersiz olmadığını fısıldar gibiydi.

Yanımıza yirmilerin başında genç bir çocuk yaklaştı. "Abi hoş geldiniz." Saygılı bir şekilde Araf'a bakarken onu tanıdığı ortadaydı.

"Hoş bulduk koçum." Dedi babacan bir tavırla.

"Ne vereyim abi size?" dedi adam bakışlarını yarım yamalak bana çevirirken. Araf adamın sorusu ile bakışlarını bana kaydırdı. "Akşam yemeği yedin mi?" diye sordu sakince.

SAFİRWhere stories live. Discover now