15.BÖLÜM:"BİR-BİR"

5.9K 375 28
                                    


Sevgili okurlarım, VOTE vermeyi ve YORUM yapmayı lütfen unutmayın. Sizlerin ilgisi ile yazma sürem arsında doğru orantı var...   

Kelimeler boğazıma oturduğunda yutkunsam bile inmiyordu. Yaşadığım şaşkınlık açık ve saklanması imkansızdı. Bu sefer golü atan taraf Araf olmuştu.

Üstelik düşüncelerimde onu bu kadar koruyup kolladıktan sonra hemen karşımda yüzündeki küstah ama bir o kadar da yakışan gülümseme ile onu ağırlamak mantığım için fazla gelmiş olmalı ki sessizliği ölümü hazmeden bir ceset gibi kuşanmıştı.

Gözlerindeki muzip kendini beğenmiş tavır bir yerde kanımı dondururken bir yanım kemikli yüzüne bu ifadenin ne kadar yakıştığını düşünüyordu.

Üzerine geçirdiği takım elbisenin içinde ulaşılmaz ve elde edilemezdi. Her şeyi ile uyum içinde bir asaletle hareket ederken mantığım sonunda kendisine ihtiyacım olduğu kanısına varmış olmalı ki hareket etmem ve yüzümdeki salak ifadeyi silmem için baskı yapıyordu.

"Güzel hamle." Dedim onun çektiği sandalyeye doğru ilerleyip yaklaştığımda. Gözleri ona doğru attığım her adımda vücudumu talan ediyor, beni ince bir elekten geçiriyordu.

Topuklu ayakkabımdan başlayarak önce bacaklarıma dokundu gözleri. Nedenini anlayamadığım bir an kaşlarını çatıp bacaklarıma baktıktan sonra daha yukarıya doğru ilerledi. Bakışları ağır ve miskindi.

Her şeyi görmek ister gibi bakıyor, sanki kaçırmaması gereken bir görüntüyü izliyordu. Miskin bakışları üzerimde yolunu almaya devem edip gözlerime kadar yavaşça ulaştı.

"Biliyorum." Verdiği mütevazi cevap için neredeyse gözlerimi devirecektim son anda kendime engel olurken usulca üzerime asaleti bir kıyafet gibi giyip yakıştırdım ve sakince çektiği sandalyeye oturdum. Benim oturmamla beraber arkamdan ayrılmadan olduğu yerde durmaya devam etti.

Onun karşıma geçmemesinden ötürü gerilmeye başlayan vücuduma söz geçirirken oldukça zorlanmıştım. Ellerini kaldırıp usulca omuzlarıma bastırdığında yaşadığım şaşkınlık yüzüme yansımamış olsada gözlerim usulca büyümüştü.

Ellerini bulunduğu yerde çok bulundurmadan sandalye ile sırtıma sıkışmış düz saçlarımı ellerinin arasına alıp tek omzuma attı.

Bana doğru usulca eğildiğini masaya düşen gölgesinden görmüş olmasam enseme vuran nefesle sıçrardım olduğum yerden. Onun olduğu, onun soluğunun değdiği her yerde ellerim soğuyor kollarım harekettinde zorlanıyordu.

Kokusu burnuma çalınırken gözlerimi kapatıp derin bir nefes almamak için harcadığım çaba fazlaca göz doldururdu. Yavaş yavaş içime sinen o koku beynimi uyuşturmak için vardı sanki.

Sanki ben bağımlı bir eroinmandım ve onun kokusu burnuma dolan o uyuşturucuydu. Önce beynimi etkiliyor sonra yavaş yavaş vücudumda dolanıyordu. Onun kokusunun getirdiği uyuşma hisse beni bir keş yapar mıydı acaba.

"Saçların dalgalı daha güzel." Diyerek yavaşça fısıldadı kulağıma doğru. Onun varlığından ve nefesinin yaratacağı etkiden ne kadar haberdar olsamda bu ettiği iltifatı beklemeyen bünyem istemsizce irkilmişti.

"Ben her zaman her halimle güzelim Araf." Dedim kendimden emin ve bir o kadar kendini beğenmiş bir hava ile. Ne kadar bu iltifatı küçümser gibi bir cevap vermiş olsam da onun dudaklarından akan bu kelimeler beynimi dumura uğratmıştı. O an almaya çalıştığım nefes son nefesim olmak için sanki ekstra çabalıyordu...

Benim cevabımdan sonra yüzünün aldığı şekli görmesemde içimden bir ses onun gülümsediğini fısıldıyordu. Onun yüzüne yansıyan gülümsemeyi görmek için bir an kalbim kasıldı. Sanki onun yüzünde ki o gülümsemeyi görmemek benim için bir eziyetti. Bir annenin evladına duyduğu ilgiyi duydum o gülümsemeye.

SAFİROnde as histórias ganham vida. Descobre agora