13.BÖLÜM: "UCU YANIK KALPLER"

6.4K 357 62
                                    

Hikayeme destek vermek için OY kullanmayı lütfen unutmayın... Yorumlarınızı ve görüşlerinizi bekliyorum canımlaar ❤ 

Keyifli okumalarr ❤

Karanlık zift gibi bedenimi ele geçirmiş etrafımı kuşatmıştı. Nefes almak canımı acıtıyor, dönen başımın daha çok dönmesine ve pusulasız bir yolcu gibi ortada kalmama neden oluyordu. Nerede olduğumu göremesem de vücudum burayı biliyordu. Bu dar alanı, basık havayı ve damlayan suyun çarptığı metalde ki çıkan sesi.

Uzandığım yerden doğrulmak için yaptığım her harekette canımdan can gidiyordu. Vücudumdaki kesikler o kadar keskin bir ağrı bırakmıştı ki üzerimde kımıldamak, nefes almak sadece külfetti gözümde.

Usulca kafamı kaldırdığımda bulunduğum yer o kadar dardı ki sanki oda da oksijen yoktu ben kendi nefesimi tekrar tekrar soluyordum. Bu darlık yetmezmiş gibi birde duvarlar hayal gücümle hareketlenmiş üzerime geliyor beni ufacık bir sandığın içine koyuyordu. Odanın dışarısından gelen üç erkeğin sesini de ayırt edebiliyordum.

O üçü, önce öldüresiye dövmüştü beni. Sonrada bu ufacık iğrenç yere hapsetmişlerdi. Dışarıdan benimle alay eden, aşağılayan ve küfür sesleri kulağıma o kadar yüksek geliyordu ki sanki beyimin içinde yankı buluyor. Sürekli aynı şeyleri duyan kulaklarım bunu önlemek için ellerimden yardım dileniyorlardı.

Nefes seslerim odadaki seslere karışıyor beni daha çok geriyordu. Ağlamak için ne kadar çabalasam da göz yaşlarım akmamak için sanki yemin etmişler gibi kımıldamıyordu.

Odadaki oksijen her aldığım solukla birlikte azalırken artık aldığım soluklar yetmiyordu kırk kiloluk bünyeme. Yerde can çekişirken kapının ötesindeki sesler uzaklaşmaya ve git gide azalmaya başlamıştı. Bunun nedeni kapının önünden ayrılmaları mı yoksa benim bilincimin kaybolması mı emin olamıyordum.

Artık bu odada kalmak benim için can çekişmekti nefes alacak hava kalmamıştı sanki. Biri gırtlağıma yapışmış gibi zar zor aldığım nefeslerle kapıya doğru sürünmeye başladım.

Nefes almak o kadar zor ve ağır bir yük müydü? Bunu ilk kez şu an bu dar oda da can çekişirken sorgulama ihtiyacı duymuştum.

Kapıya yanaştığımda tek yapabildiğim tırnaklarımla kapının altına ulaşmak ve o iğrenç sürtme sesini çıkartmak olmuştu. Bunu ne kadar yaptım emin değilim ama artık tırnaklarımı her sürtmek için kullandığımda katlanılmaz bir acı uyandırıyordu.

Tırnaklarımın dibindeki kanı görememiş olsam bile nemi hissediyordum. Bilincim yavaş yavaş beni terk ederken can çekişir halim o kadar acınasıydı ki buna dışarıdan şahit olsaydım kendim için üzüle bilirdim.

Artık nefes almak imkansız, bu dar odadan kurtulmaksa tamamen hayal olmuştu benim gözümde... nefes alamıyor, almaya çalıştığım her nefeste bir insanın boğulurken çıkarttığı o sesleri çıkartıyordum. Görünmez bir el boğazımı sıkmaya devam ederken artık bir kütük kadar hareketsiz ve ruhsuzdum. Ölmek için zaman akarken ben sadece izleyip o sürenin dolmasını bekliyordum...

Gözlerimi hızla açarken o kadar derin bir nefes çektim ki içime ciğerlerim sızladı. Sanki daha fazla hava alamayacağını belli etmek ister gibi bir hali vardı. Gözlerim ilk önce tepemdeki loş oda ışına takıldı kaç saniye oraya baktım nerede olduğumu anlamaya çalıştım bilmiyorum.

"Uyandın." Onun sesini duyduğumda bir an yörüngesini kaybetmiş bir gök taşı gibi hissettim kendimi nereye gittiğimden habersiz yolu yönü olmayan boşlukta savrulan bir gök taşı. Gözlerim ağırca sesin sahibine dönerken üzerimde o kadar büyük bir ağırlık vardı ki sanki bir kamyon dolusu yükü ben taşımıştım.

SAFİRWhere stories live. Discover now