69.BÖLÜM:"UMUDUN KIRILAN KEMİĞİ"

2.9K 333 324
                                    

Ve işte yepisyeni bir bölümle geldim. Şimdiden keyifli okumalar canlarım yorumlarınızı ve bölüm hakkında fikirlerinizi meraakla bekliyorum :Dd 

OY:269 YORUM: 300

İnstagram: hilalmysh55 

Karanlığın içine sinsi bir şekilde yerleşmiştik. Bulunduğumuz tepenin bir kilometre uzağımızda ve aşağısında çok da büyük olmayan eski, kısmen zarar görmüş ama her şeye rağmen soğuk bir sağlamlıkla duran depoya bakıyorduk. Bazı pencerelerden dalgalanan ışık huzmelerine bakarken içeride ateş yandığını anlamak zor olmuyordu.

Nisan havasının getirdiği yağmurun kokusu etrafımızı sarmışken hemen arkamızdaki ormanın nem kokusu ciğerlerimize yapışıyordu. Sert esen rüzgar sıkı sıkıya tepemde at kuyruğu yaptığım saçlarımı önüme seriyor yüzümü sızlatarak tenime çarpıyordu.

Aracı araştıp bulmamız hemen hemen bir günümüzü almıştı ve bu işi elimizden geldiğince hızlı halletmek için çabucak organize olmuştuk. Bu organizasyonun sonucunda ise bu tepede etrafı izliyordum.

Arkamdaki arabanın açılan kapısının sesini duyduğumda dikkatime sağlam bir tekme indi. Açılan kapının saniyeler sonra kapanma sesini işittim. Hemen sonrasında ise atılan adım sesleri.

Çakıl taşlarının ezilme sesi sessiz ortamı bıçak gibi kesip atarken saniyeler sonra sesler kesildi, İrem ve Pamir tam yanımda durdu. İrem'in gözleri ellinde tuttuğu drone kumandasındaydı.

Sıkıntı ile nefesini verdi... "Çevrede çok adam var. Drone içeri sokamam şu an." Dedi.

"Pencerelere yaklaşamaz mısın?" diyerek tamamen ona döndüm.

Kafasını iki yana salladı. "Sesten dolayı fark ederler." Dedi sadece.

"Termal kameralı droneları salsak?" diye mırıldandım tekrar depoya dönerken.

"Öyle yapacağım zaten. Diğer türlü görüntü almak çok zor."

"Kaç adam var?" diye sordu Pamir, İrem'in hemen sağına geçerken.

"Ben sadece dışarıda elli adam saydım." Dedi İrem kısık bir sesle ekrandan gözünü ayırmadan.

Verdiği sayıyla sıkıntı ile birbirimize baktık Pamir'le. "Keskin nişancıları ayarla." Dedim hemen sonra.

"Önce onlarınkini halletmen gerekli." Diyerek araya girdi İrem. Onun elindeki ekrana döndüğümüzde drone deponun çatısına sabitlemiş ve sabitlediği çatıda yola doğru dönük, yüz üstü uzanmış keskin nişancıyı gösterdi.

"Sen çatıya inerken nasıl fark etmedi?" diye sordu Pamir endişe ile.

İrem onun sorusu ile sinsi bir şekilde sırıttı. Sonrasında ise tuşa dokundu. Dokunduğu anda kamera hızla geri çekildi ve adamın yüz metre kadar uzağında olduğunu fark ettik o an.

"Başka var mı?" diye sordum sıkıntı ile.

"Bilmiyorum tur atarken gözüme hiç çarpmadı. Ama eğer varsa geldiğimizden haberleri olmuştur."

"Drone oradan kaldırma termal kameralı olanları çıkaralım, içten dışa doğru dört kamera ile bölgeyi tararız." Diye mırıldandım.

Bir yanım hala onların başını beladan kurtarıyor oluşumdan dolayı bana kızgındı. Onlara yapacağım çöp ucu kadar iyiliği hak etmeyen insanlar için canımı dişime takıyor oluşum ironikti. Hele de sevdiğim insanların benim peşimden zincire takılı taşlar gibi geliyor oluşu ise çok daha acınasıydı...

"Araf nerede?" diye sordu Pamir. Elinde tuttuğunu yeni fark ettiğim dürbünü gözüne dayamıştı.

"Aşağı taraftaki adamların başında." Dedim nefesimi verirken. Beni korumak için kendisi aşağıya inmiş beni ise ona oranla daha güvenli olan buraya dikmişti.

SAFİRWhere stories live. Discover now