[56]...günlük yaşam...

398 37 3
                                    

Kendi amacımı bularak etrafımdaki insanlara ve onlara iyilikte bulunmaya odaklandım. Allah ağırlık hissi ve tükenmişlik hissinden ayrıca üşüme ve yorgunluk hissinden bütün müslümanları muhafaza eylesin. Cümlemize azim ve iman ile Allah rızası için hayırda bulunacak güç ve kuvvet versin ve amellerimizi artırsın ki O'na layık kullar olalım.

Organizasyonla ilgili bütün işlerimizi bitirince birlikte mutfağa girdik ve yemek yapmaya başladık tabi bu halimize alışık olmayan Zübeyir gülerek Hureyre'ye çorbayı karıştırırken eşlik etti. Onları böyle görünce sebebini anlamadan ambulansta sorulan soru geldi aklıma. Hamile olmanız mümkün mü? 

Yersiz düşünceleri kafamdan kelimenin tam anlamıyla atmak için başımı salladım ve neredeyse kaynayan çorbaya göz attım. Salatayı doğrayıp karıştırdığım için sofradaki yerlerine koydum ve ardından diğer gerekli malzemeleri masaya koydum, tabak bardak vesaire gibi. Masada eksik ararken iki yetişkin ve bir çocuk için gereğinden de fazla yemek yaptığımızı fark ettim ve kendi kendime neden böyle olduğunu sorguladım. Neden az ile yetinmek biz zor geliyordu ki?

Yemeği yemek olduğu için değil varlığın simgesi olarak sosyal medya vesairede trend olarak kullanmak ve yemeği neredeyse vaz geçilmez bir zevk simgesi olarak gösterme git git yaygınlaşırken gençler için de yemeğin anlamı artık sadece güç kaynağı olmaktan çıkarken ekonomik gücü simgelemeye başlamıştı. Hızla tencereyi kenara çekti Hureyre ve heyecanlanarak kahkaha atan Zübeyir'e baktı, "Zor kurtardık efenim", Zübeyir bu duruma gülüdü ve durduğu sanlayeden kendini Hureyre'nin kollarına atıverdi. Tam o an salondan Ezan saatinden okunan Ezan ilişti kulaklarımıza. Zübeyir gülmeyi bıraktı ve doğru mu duyduğundan emin olmak istercesine dikkat kesildi ve bize baktı, hem Hureyre'ye hem de bana bakarak "Önce abdest alabilir miyim?", gülümseyerek başımı salladığım sırada Hureyre'ye göz attım ve tek seferde parmaklarıyla Zübeyir'in yanağından makas alışını izledim, bu sırada dudaklarından her zaman olduğu gibi bir MaşaAllah okundu.

Zübeyir banyoya koşunca Hureyre bana baktı ve ardından masaya yaklaştı bu sırada ben halen kapıdan koşarak çıkan Zübeyir'in ardından bakıyordum. Hureyre kollarını yavaşça omuzlarıma doladı ve Zübeyir'in ardında bıraktığı sessizliği bozdu, "Nasıl oluyor bilmiyorum ama sanki Zübeyir'in hareketleri bana seni hatırlatıyor...erkek ve çocuk halin gibi.", gülüşüne tebessüm ederek eşlik ettim. Gülüşü odada etrafımıza saçılan ışık misali akşamı aydınlattı ve en önemlisi beni de mutlu ederek ona ve hayata bakış açısına ve beni hayran bıraktı. "Aslında birlikte çok fazla vakit geçirdik belki ondandır.", "Hmmm", kollarını daha sıklaştırdı, "Bu fazla zaman kavramını açarsak mesela, benimle daha çok geçireceğin bir kavramı da kapsıyor değil mi? Sonuçta bende sana benzemek isterim.", dediğimden bunu çıkaracağını tahmin bile edemediğimden olacak ki bu düşüncesine karşılık olarak kahkaha attım ve ardıma dönerek yüzünün aldığı bozulan çocuk ifadesine baktım "Cidden mi? Anlayışla karşılamak isterdim ama artık paylaşamama seviyeniz sanki evereste çıktı Hureyre bey, ne dersiniz?", tek kaşını kaldırdı ve dudaklarını cevap vermek için araladı "Tamam, peki, böyle mi oldu Sare hanım? Hatırlatayım o zaman bir çocuk ve annesi vardı hani senin-", "Neyse hadi git sen, Zübeyir ne yaptı bir baksak iyi olur kendi başına yalnız yapamamış olabilir.".

Cümlesini bitirmesine bile isteye izin vermeden ve gülümseyerek onu banyoya doğru çektim. Benim hakkımdı, onun değidi, değil mi?

(...)

"Sare biz de yakında bir bakalım, olmayan yeni kıyafetler varsa bir kenara ayıralım.", nedenini anlayamadğım için ona baktım o ise bana giyisi dolabının önünden bakışlarımı görmediği için cevap vermedi. Şimdi mi farkına varmıştı kıyafetlerimizin çok olduğu ya da dolabın kırılmasından mı endişe duyuyordu?

Ahiret eşim ol...(Bitti - Düzenleniyor)Where stories live. Discover now