[68]...anılar...

274 21 0
                                    

67. bölümü 21.47'de yükledim ve 21.48'de @mmiimozza ilk beğeniyi attı. İlginiz için ve hikayeye desteğiniz için Allah razı olsun. Selam ve dua ile.

"Acile gitmen gerekiyor. Bizim derhal acile gitmemiz gerekiyor Hureyre, anlıyor musun? İnan bana artık seni o kadar iyi tanıyorum ki sebepsiz yere bu kadar tereddütte kalan bir adam değilsin sen. Ve ben şuan yüzündeki endişe ve kararsızlığı okuyabiliyorum. Sen de emin değilsin bunun neye yol açabileceğinden o yüzden sakın beni ikna edip sakinleştirmeye çalışma çünkü senin içten içe zaten huzursuz olduğundan eminim.". Son cümlemin kesin oluşuyla ikna olmuş ve gelmek için onaylamıştı.

Birlikte acile gidip olabildiğince anlaşılır bicimde neler olduğunu açıkladık. Bunun üzerine Hureyre'nin nefes fonksiyonları ve de kan dolaşımıyla ilgili anlayamadığım birkaç tetkik yapıldı. Bulantı, baş dönmesi gibi belirtiler de sorulduktan sonra oksijen maskesi takıldı ve buna ilaveten bir de serum bağlandı. Öncelikli olarak siyanür zehirlenme ihtimali araştırıldı ki Hureyre bu konuda doktora bu gibi bir zehirlenmenin söz konusu olmadığını açıkladı. Sonuç olarak Allah'a hamd olsun çok ciddi derecede zehirlenmemiş ve yüksek dozda oksijen maskesiyle tedavi yeterli olmuştu. Oksijen maskesinin bağlı olduğu şişedeki sıvı azalıp bütün oksijen Hureyre'nin ciğerlerine girince maskeyi tekrar çıkardılar, serumu da yaklaşık yirmi dakika bekledikten sonra gitmemize izin verildi. Eve giderken arabayı ben kullanmıştım zira Doktor Hureyre'ye oksijen takviyesinden dolayı bitkinlik ve hatta baş dönmesi olabileceğini açıklayarak bu konuda uyarıda bulunmuştu. Ne Hureyre ne de ben bunu bebeğimiz için de riske atmak istememiştik.

"Yarın için İş'ten izin alsan iyi olur Hureyre.", söylediğimi duymazdan gelerek başının ağırlığını ensesine verip kafasını geriye attı, iki elini de sağ ve soluna koltuğun üzerine koydu. "Bu halde yarın İş'e gitmeyi düşünmüyorsun değil mi?", yanına oturduğumda artık hem onun için endişem hem de sabrım son raddesine ulaşmıştı. Derin nefes alıp verdim, "Hureyre, bir haftadan kimseye zarar olmaz.", ama o yüzünü bana çevirip yüzümü sakin ve bol vakit ayırarak süzdü. Gözlerini kırpması dahi çok yavaş ve yorgundu sanki ve yine de bana mı gıcık olduğu için böyleydi yoksa sadece yorgunluğun etkisinden mi böyleydi tam anlayamadım. "İznim başka bir zaman daha acil lazım olacak.". Çenem hafifçe düşmüş ve ağzım aralanmıştı derken Hureyre tekrar tam karsımızdaki kitaplığa cevirdi yorgun olduğundan emin olduğum bakışlarını. "Sen ciddi misin?", halen kitaplığa bakıyordu, "Hureyre doğuma kadar daha aylar var ayrıca babalık iznine çıkma hakkın da var yani şimdiki normal iznini bunun için kullanmamaya gerek yok.", ellerimle de işaret ederek konuşmamın etkisini artırmaya çalışmadan duramadım. Gözlerini kapatıp nefes verdi ve ardından ayağa kalktı, o an nefesimi tutup düşündüm. Ne söylemiş olabilirdim acaba ki bu şekilde kalkıp uzaklaşma isteğiyle tepki göstermişti? Koridorun görünen son kösesinin ardından da kaybolunca mideme giren ağrıyı hissettim.

Onu yıpratmak veya yormak değildi amacım, kastettiğim sadece az da olsa kendi sağlığı için biraz vakit ayırmasıydı. Tekrar koridordan salona doğru gelen adım sesleri yankılanınca heyecanlanmamaya çalışsam da geri geliyor oluşunun sebebini tahmin edemediğimden gözlerimi kapatıp açtım. Önümdeki bir çift ayaktan bakışlarım yukarı süzüldü, ancak ikinci kez baktığımda elindeki kâğıtları fark edebildim. İlgimi çekerek tek kaşımı kaldırdım, ister istemez bakışlarım yüzü ve sağ elinin arasında gidip geliyordu ta ki Hureyre gülümseyerek odadaki gereksiz gerginliği yok edip bahar serinliğini estirene kadar, "Bu yüzden tam şuara izine çıkacak lüksüm yok Sarecik.", bana uzattığı ince kâğıtlar iki bilet olarak göründü. İronik bir şekilde titreyen ve sabırsız ellerimle aldım biletleri ve buna zıt şekilde ağır çekimde gibi ikiye katlı olduklarından katını açtım.

Ahiret eşim ol...(Bitti - Düzenleniyor)Where stories live. Discover now