[62]...organizasyon...

381 35 4
                                    

"Sare yat yerine yoksa yorulursun.", yatağa baktım ve beyaz örtüsünün yatağın yumuşaklığına kesin katkıda bulunduğunu düşündüm. Kaşlarımı çatarak anneanneme hitaben konuştum, "Anneanne Hureyre ne yapacak? O uyudu mu?", bu defa sustu ve gülümsedi. Sırtımın üzerine yatınca karnımdan dolayı rahatsız hissettim ve sol tarafıma yattım, o an nedense anneannemin de sol tarafında yattığına emimdim. Ben gülümsemeye başladığım an bir ağlama sesi duydum.

Çocukluğumum hatırlıyorum. Her ne kadar az da olsa net birkaç kare var hafızamda, mesela sakin bir çocuk olduğum gibi. Annemin dediğine göre ara sıra kendimi naza çekiyor olsam da anneme göre diğer çocuklara nazaran gayet sakin bir yapım varmış. Eskiden tatil amaçlı Türkiye'ye gittiğimizde en azından bir defalığına da olsa mezarlıklara uğrar ölen insanlar için birer Fatiha ve Yasin okurduk. O zamanlar çocuk olarak mezarlıkların aşağısında kalan çeşmeden suyu şişeye doldurup getirmek benim görevimdi. Ardından getirip mezara dökmek de haliyle benim sorumluluğumdu, ki bunu da mezarın üzerindeki bitkileri sulamak ve onların da bakımını sağlamak için yaptığımızı babam açıklamıştı. Annem gittiğimizde ziyaret ettiğimiz kişinin mezarına her daim taze bitkiler ekmeyi de es geçmez, aksine onlarla konuşarak, severek toprağa eker ve dua ederek örterdi üzerlerini. Ona neden bitkiler ektiğini ve onlarla konuştuğunu sorduğumda bana dönüp efendimiz aleyhisselatü vesselamın bu hadis-i şerifini bana anlattı:

Hz. Peygamber (s.a.s) bir mezarlıktan geçerken, iki mezardaki ölünün bazı küçük şeylerden dolayı azap çekmekte olduklarını gördü. Bu iki mezardaki ölülerden biri hayatında koğuculuk yapıyor, diğeri ise idrardan sakınmıyordu. Bunun üzerine Resulullah (s.a.s) yaş bir dal almış, ortadan ikiye bölmüş ve her bir parçayı iki kabre de birer birer dikmiştir. Bunu gören ashap, niye böyle yaptığını sorduklarında:

🥀Bu iki dal kurumadığı sürece, o ikisinin çekmekte olduğu azabın hafifletilmesi umulur.🥀 buyurmuş.🍀 Buhârî, Cenâiz, 82; Müslim, İmân, 34; Ebû Dâvud, Tahâret, 26🍀

Biz her sene yakınlarımızın ve akrabalarımızın kabirlerini ziyaret ettikçe ektiğimiz bitkilerin kabirde yatan kişi için ona sımsıkı sarılan ve sakinlik veren görünmez birer kol işlevi gördüğünü fark ettim. Ve sonradan bu konuda bir teşhis daha yapma fırsatı buldum, o da bitkilerin kabirleri ziyaret edenler için de şifalı olmasıydı. Sanki her Allah'ın rızasını gözeterek ömrünü geçirip can veren insanın sonunda mükafatı etrafını hem kokusuyla hem de hoş güzelliğiyle saran çiçek ve bitkilerdi; nefes kesen bir güzellik, tıpkı ömrünü Allah yolunda geçiren insanın niyetindeki güzellik gibi. Çocukken bunu düşündükçe ne zaman vefat eden bir yakınımız olsa o kişinin sonunda içindeki güzelliğin veya Allah'ın o insanın ahlakında mükafatlandırmak istediği güzelliğin kabrinden dışa vuracağını düşünürdüm. Artık benim için her insanın kabri o kişinin ahlakının özeti olmuştu.

Sonradan tabi ki kabirlere bakan bir insanın olması gerektiğini fark ettim ve bu sayede kafamda kurduğum Allah'ı razı eden Müslümanın içinden ve kabrinden büyüyen çiçek ve bitkiler resmini bir süreliğine bir kenara koydum. "Ya Rabbi bizlerin kabirlerini razı olduğun kullarının yanında olmasını nasip et ki kabirdeki komşularımız da sakinlik ve huzur içinde olsunlar.", kabirde ilk gecenin sorgusunu Münker ve Nekir melekleri sorunca buna göre de kabir hayatı şekil alırdı, bunu yeterince uzun bir süre önce öğrenmiştim. Ki bu da demek oluyordu ki bahsi geçen kabir hayatı yeniden diriliş olarak bilinen haşr olmaya dek ilk sorguya dayanarak ya bir ödül ya da azap niteliğinde geçecekti. Bu yüzden her kabir'in bir de komsusu vardı ve bu komsu pek tabii bir günahından dolayı azap duyuyor olabilirdi.

Hz. Peygamber (asm) diğer bir hadislerinde şöyle buyurur: 🥀 Kabir ya cennet bahçelerinden bir bahçedir veya cehennem çukurlarından bir çukurdur.🥀 🍀 Tirmizî, Kıyamet, 26🍀

Ahiret eşim ol...(Bitti - Düzenleniyor)Tahanan ng mga kuwento. Tumuklas ngayon