[26]...şakalaşma...

3.6K 249 12
                                    

"Evde istediğin kadar güzel görünebilirsin...ama sadece benim için..."

"Sare?"

Bakışlarımı önümdeki tabaktan kaldırdım. Hureyre ise biraz güldü , "Saçların böyle daha güzel. Eğer böyle olmasını istemezsen sonra tekrar örerim."


Cümlesinin ilk yarısı için sevinçten kendimi mi kaybetsem yoksa ikinci yarısı için şaşkınlıktan ağzımı bir karış açsam mı diye düşünüyordum ama yine de cevabım, "Tamam, oldu."


Çayından bir yudum aldı ve tekrar soru yağmuruna devam etti, "Hangisi için?".


Aceleyle ekmeğimi ısırıp çiğnedim bu sırada düşünüm ve cevaben, "İkiside." diyerek utancımı belli eymek istemedim.


Duraklarının kenarları hafifçe sanki oynamıştı ama o kadar hızlı geçmişti ki ben birşey diyemeden o sessizce devam yedi. Çaylar bitince tazelemek için kalktığımda Hureyre de kalktı ve elimden bardağı aldı "Mhm...dur sen otur ben yaparım."


Bardaklarımızı doldurup bana baktı. Tamamiyle şapşal bir gülümsemeyle masayı ve üzerine koyduğu çayımı izliyordum. Bardağımın içine düşüp süzülen iki tane küp şekeri görünce yukarı baktım. Hureyre tekrar yerine gidip oturdu ve tabiki gülüyordu. Bu nedenle de ağzımdan çıkan soruyu düşünemeden soru vermiştim.


"Önceden de bukadar gülüyor muydun sen?"

Hayranlıkla ne söylediğimi fark edince çok uzakta olmayan utancım ışık hızıyla yanıma gelip bir selam çaktı. Ne söyleyeceğim veya ne yapacağım hakkında hiçbir fikrim yoktu çünkü bu soru çok âni esip geçmişti. O ise basit birşeymiş gibi cevap verdi, Allahu âlem büyütüyor da olabilirdim, ama bunu bilmiyordum ki, "Hayır. İnsanların içinde fazla gülmeyi hatta genel anlamda gülmeyi sevmem. Ayrıca herşeye de gülmem."


Bana o anlayamadığım bakışını attı. Kafamda binlerce soruya neden olan o bakışını, yutkunup ballı ekmeğimden tekrar bir ısırık alarak atlatmaya karar vermiştim. Hureyre'yi ekmeğime bakarken yakalayınca masaya koydum, "Sana da bir tane yapayım mı?"


Başını salladığı için bir dim ekmek alıp önüme koydum, tam bal sürecektim ki Hureyre durdurdu, "Bundan..."


Benim ekmeğimi işaret ettiği için ona şaşkın bir bakış atmıştım o ise ağzımı ve ekmeğimi işaret ediyordu. Ona kendi ekmeğimi uzatıp huzura kavuşmasını isterken o başını iki yana sallayarak kalktı ve yanıma gelip yanağımdan öptü. Dudaklarıma o kadar yaklaşmıştı ki nefesimi tutup göz kapaklarımı birbirine bastırdım.

Yerine oturduğunda göz ucuyla dudaklarını yaladığını gördüm, "Yani...yemeği israf etme.", gülümseyerek devam yerken ben parmaklarımı hala yanıyor gibi hissettiğim yanağıma götürdüm. Parmağım yapış yapış olmuştu artık bende üzerimdeki o utanç yükünü bir gülümsemeye bıraktım.

Ahiret eşim ol...(Bitti - Düzenleniyor)Dove le storie prendono vita. Scoprilo ora