Bölüm 24: Ertelemek

1.8K 557 35
                                    


   "Ben senden boşanmak istiyorum Cahit! Anlamıyor musun?" Yine adliye koridorlarında bir kadının sesi çınlıyordu. Sakince sandalyeden kalkıp koridora çıktım.

30'lu yaşlarında kısa boylu ve zayıf bir kadın ile yine aynı yaşlarda olan uzun yapılı adam tartışıyorlardı.

Adamın mimikleri gittikçe gerilen bir ipe benzerken kadın, o ipin kopup bitmesini isteyen bir ifade ile direniyordu.

"Ne boşanması ya? Bir tane tokat yedin diye adam mı boşanır?"

Ela sakin ol lütfen. Sen bir savcısın. Mantık çerçevesinde her şeyi düşünüp tartıp çözüm bulman gerekiyor.

"Ben sana ne dedim? Eğer bana bir gün vurursan bu ilişki biter demedim mi? Sen de ben asla öyle bir şey yapmam demedin mi? Bitti bu iş boşanıyoruz!"

Ben çiftin hararetli kavgasını sakinle izlerken, kapısı açılan odadan biri çıktı. Yeni göreve gelen avukat kızdı. Gördüğü manzarayla işinin zor olacağını fark eden kız karı kocayı sakinleştirmek için aralarına girdi ama nafile tabi.

"Allah'ım ya! Zamana bak! Şu geldiğimiz döneme bak! Bir kadın kocası ona bir tokat attı diye yeri göğü inletiyor!"

Allah'ım sabrımın sınırı yine sonuna kadar zorlanıyor. Sen yardım et.

"Ya ne yapacaktım Cahit? Ben sana en başta dedim. Bana ne olursa olsun el kaldırma dedim!"

Kadın sinirden sesi titreyerek konuşurken kocası olacak insan evladı da gözlerini büyüterek fazla abarttığını ima etti.

"Yav benim babamda anneme tokat atmıştır. Annem ne yapsaydı? Gidip boşansa mıydı yani? Susup oturdu evinde. Şimdiki kadınlar iki tokat yese soluğu adliyede alıyorlar."

Cahit denilen adamın sözleri başkasının sözlerini aklıma getirdi o an. Yıllar önce kanepede otururken televizyonda çıkan bir haber için düşüncelerini söyleyen babam geldi aklıma...

(Şarkı Önerisi Ayça Özefe- Yıkılmam Asla)

Televizyonda bir kadının kocası ona vurduğu için suç duyurusunda bulunduğu yazıyordu. Adamın içeriye alındığı geçti haberin başlığında... Babam haberi duyduğu gibi küplere binmişti. Kendi kendine söyleniyordu yine. Öyle bir bağırıyordu ki televizyona karşı, içeride bir sonraki gün ki sınavıma çalışan ben telaşla salona doğru koşmuştum.

"Şu kanuna bak ya! Eskiden böyle miydi? Anneler çocuğunu terbiye ederdi dayakla! En ufak bir tokatta herkes mahkemelere polislere koşmazdı. Geldiğimiz hale bak! Kadın gidip kocam bana tokat attı diye mahkemeye veriyor. Her evlilikte olur böyle şeyler!"

"Şiddet mi her evlilikte olur baba?" Sesimin yükselmemesine özen göstererek sorduğum soruyu çok normalmiş gibi karşıladı babam.

"Bir ömür beraber geçiriyorsun. Ne olmuş yani bir iki tokat varsa."

"Aynı şeyi kadın yapınca neden sorun oluyor? " Babam hala ne kadar sinirlendiğimi anlamayıp konuşmaya devam etti.

"Kadının görevleri vardır. Karşı gelmemelidir. Kocaya vurmak nedir yav?" Bu bardağı taşıran son damlaydı.

Elimi masaya sertçe vurdum. Gözlerimden ateş çıkıyordu. Sesimin titrememesi için ne kadar özen göstersem de yine de başarılı olamamıştım.

"Sizin göreviniz ne o zaman? İki ekmek parası getiriyorsunuz diye dilediğiniz gibi davranmak mı?" Babamın dediklerime kaşları havalandı. Ne kadar gerildiğini görsem de geri adım atmadım.

Savcı  (Tamamlandı) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin