Bölüm 16: Geç Diye Bir Şey Yoktur.

2.3K 344 51
                                    

   Ne kadar zaman olmuştu şu koridordan topuklu ayakkabılarımı, tıngırdatarak yürümeyeli?

Omuzlarıma kadar dökülen düz saçlarım, üstten iki düğmesi açık olan siyah gömleğim ve vazgeçilmez olan siyah kumaş pantolonumla koridorda geri döndüğümü belli edercesine yürüyordum. Selam verenlere iki parmağımı başıma değdirerek karşılık verirken odama yaklaştıkça da burayı ne kadar özlediğimi fark ediyordum.

"Yalvarırım size! Aylardır tehdit ediliyorum! Ne demek soruşturma başlatılacak bir kanıt yok!" Tam odaya girecekken bir an duraksadım. Gelen sesle arkamı döndüğümde koridorun sonundaki odadan gelen sesleri takip ettim.

Meslektaşım çok sevdiğim(!) Filiz'e, kadının biri yalvarıyordu. Orta boydaki kırmızı saçlı kadının elleri titrerken Filiz masasında rahatsız olurcasına kıpırdandı.

"Hanımefendi size yapılan herhangi bir şey yok. Bu süreçte soruşturma başlatamam!"

"Ben başlatırım!" Elimi kaldırarak odaya girerken Filiz beni gördüğü gibi önce şok olmuş daha sonra iğrelti olmuş gibi bakmıştı.

Kızıl saçlı kadın bana gözleri dolu şekilde dönüp bakarken, sevecen şekilde elimi uzatıp kendimi tanıttım.

"Merhabalar ben Savcı Ela Aydemir. Konu nedir acaba?"

"Biz hallettik meseleyi! Karışmana gerek yoktu." Filiz'in sinirli sesine rağmen en sinir bozucu gülüşümü gösterip söz aldım.

"Buradan öyle gözükmüyor Filiz Hanım." Gözlerindeki hırsı hissedebiliyordum.

Tekrardan yanımdaki kadına dönüp dışarıda beklemesini söyledim ve ardından sertçe kapıyı kapattım.

"Bir anda ortaya çıkıp benim müşterimi alamazsın!"

Bana ne hakla bağırıyordu?

"Öncelikle ses tonumuzu biraz düşürelim." Dediklerimle birlikte daha da bağırmaya başlamıştı. Yerinde doğrulup gözlerimi hedef aldı.

"O kadın benim müşterimdi. Bana geldi. Ama sen yine kahraman gibi ortaya çıkıp elimden aldın! Bu sefer buna izin vermeyeceğim!" Ayağa kalkıp parmağını bana doğrulttu.

İşte şimdi sinirlendim.

"Sen kahraman değilsin ve olamayacaksın da! Anladın mı beni?"

Filiz beni gerçekten zorluyorsun. Bilmem haberin var mı ama?

Öyle bir baktım ki bir anda gözlerini kaçırdı. Daha sonra doğrulttuğu işaret parmağını sertçe ittim. Gözlerimi gözlerine sabitledim.

"Ben kahramanlık yapmaya çalışmıyorum. Senin soruşturmanı elinden almak istemediğim gibi."

"Ama aldın! O kadının kafasına girdin ve müşterimi benden çal-!" Ellerimi sertçe masaya geçirmiştim. Sakinleşmek için derin derin nefesler alıp veriyordum. Dudaklarımı topladım.

"O senin müşterin değil! O insan! Yardım isteyen, ölmekten korkan bir insan! Sen ona mağazaya ya da kafeye gelen müşteri gözüyle bakamazsın! O gözlerini oyarım! Sen ölmekten korkan bir insanla, sırada bekleyen bir müşteriyi aynı kefeye koyamazsın! Yapamazsın!" Bir kere daha geçirdim. Avuçlarım yanıyordu.

Filiz çekinir gözlerle bana bakarken bir iki saniyeye eski itici haline büründü.

"Git! Bir kadını daha kurtar! Bir kadını daha ölmekten ve acı çekmekten kurtar!" Sinirle odadan çıkarken duyduğum cümleyle içimden bir şeyler koptu.

"Ne de olsa hiçbir zaman kendini kurtaramayacaksın hayatından! Git de başkasını kurtar en azından. İçin soğur biraz." Dudaklarım aralanmıştı. Bir şey söyleyecektim ama ne söyleyeceğimi ve nasıl söyleyeceğimi bilmiyordum.

Savcı  (Tamamlandı) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin