Final: Her Savaşın Bir Kazanını Vardır

1.9K 77 60
                                    

Hani küçükken korkup, karşılaşmamak için yorganı kafamıza kadar örttüğümüz canavar vardı ya...

Ben, canavarımın üstüne yorganı örtmüşüm, üşümesin diye...

Hayatımın hep bir anında, canavarımın karşıma çıkmasından korkuyordum. Gölgesini arkamda gördüğüm an nefes nefese kalana kadar koşuyordum.

Sadece, yolum çok karanlık olduğu için hep zarar görüyordu benliğim. Geçtiğim yerleri bile göremeden sonu gelmez bir kapkaç oynuyordum onunla. Sonra bir el uzandı o karanlıktan ve avuçiçi parmaklarımı kavradı. Öyle sıkı kavradı ki... Bütün yolu onunla koşabilirmişim gibi hissetmiştim. O güçlü elleri, o kadar güven vericiydi ki! Canavarımdan kurtulabilirmişim gibi gelmişti.

Koştuk, koştuk ve koştuk.

Ve bir gün karanlığın içinde nereden geldiğini anlayamadığımız bir ateş yandı. O ateş yüzümüzde parladı. Bütün karanlığa saçıldı ve acıyla aydınlattı bizi.

O an gördüm.

Ben canavarımdan kaçmaya çalışırken, canavarımla koşuyormuşum.

Yıllardır görmeye korktuğum, kaybolup yok olmasını istediğim kişiyle o yolda birlikte yürüyormuşum!

Ben Cumhuriyet Savcısı Ela Aydemir!

Yıllarca adaleti dişimle tırnağımla savunurken, o adil adaleti ararken, adaletsizliğin içine sürükleniyormuşum!

Yıllar önce pembe eteklerime kan bulaştıran adamla... Aynı yatağa girmişim!

Tek kurşunla yanımda hayattan ayrılan ve yıllarca bunun sorumlusunu bulma mücadelesini veren ben! Her an yanı başımda olan, dudakları dudaklarıma değdiğinde ayaklarımı yerden kesen adam olduğunu fark edememişim!

Ben Ela...

Bu hayatta uçurumun kenarında çırpınırken, bana el veren Barbaros Karavan'ı yıllarca kirli bir şekilde hayatıma damgalamışım, her gördüğümde o damgayı ona hatırlatıp, kiri üzerine bulaştırmaya çalışmışım!

Kaç insanın ahı kaldı ellerimde?

Kaç kere iftiralarımı insanların boynuna ilmek gibi geçirdim?

Kaç kere özür dilesem o izler silinecekti?

Kaç gözyaşı döksem içimdeki ateşi söndürürdü?

Nasıl ayağa kalkacaktım? Aynaya bakacaktım? Savcı olmaya devam edecektim?

Bu bir bitişti. Ölümü olmayan, soğuk bir bitiş. Sonunu belli etmeyen kesin bir sondu. Her şey ortaya çıkmış ve ortada hiçbir şey kalmamıştı. Şimdi kendimi zorlamalı ve camın ardındaki insanlara iyi olduğuma dair bir işaret vermeliydim biliyorum. Ama tek bir parmağımı kaldırırken bile kızgın bir demire değiyormuş gibi sızlıyordu. Gözlerimdeki ruhsuzluk yerine, onları kısıp gülmeliydim. Lakin tek kasımı oynatsam, acı gerçek bir ok gibi saplanıyordu gözbebeğime!

Dudaklarım sessizlik yemini etmiş gibi düz ve kilitliydi. Kendimi canlıyken bir mezara konulmuş ve insanlara bir müzede ölü şekilde sergileniyor gibi hissediyordum.

Hayır, bugün hayatımın son günü değildi, bugün yeni hayatımın ilk günüydü.

Fakat şimdi biraz daha göz kapaklarımı kapatmaya ihtiyacım vardı, şayet açık tutmak için gücüm yoktu.
Bu hastane odasının kokusunu biraz daha çekmem gerekiyordu.

************************
Yıllar Önce
Dışarısını yoğun bir kar esir almıştı. Göz gözü görmüyor, adeta sis göğe hakimiyet kurmuştu. Rüzgarın sesi ve şiddeti neredeyse ahşap evin çatısını başlarından uçuracaktı. Odanın içindeki sobanın kömürü az kalmıştı. Tahtaları da bitmişti. Kadın, kucağında emzirdiği bebeğini daha sıkı bastırdı göğsüne, ince battaniyeyle etrafını sarıp kundakladı. Hiçbir şeyden haberi olmayan yeni doğmuş kız çocuğu, gözlerini yummuş, karnını doyurmaya çalışıyordu. Kadın, bir iki dakika sonra iç çekerek uzaklaştırdı bebeği kendinden.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Oct 03, 2023 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Savcı  (Tamamlandı) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin