48. Bölüm: Başlangıcın Vedası

942 59 40
                                    

  Hayatta iki yön vardı. Gidişler ve gelişler...

Dünyanın aynı yerinde biri gözünü ilk defa açıp, hayatı karşılarken, diğer yanda biri gözlerini kapatıp hayatla vedalaşıyordu. Hepimizin bir veda zamanı vardı. O günü hiçbirimiz bilmiyorduk zaten bilsek sabredemeyip, ölümü karşılarlardık.

Kader dediğimiz çizgi yönetiyordu hayatlarımızı. Bu çizgiye göre devam ediyorduk. Her şey belli bir çizgideydi ama hiç şunu düşünmedik.

Ya çizgi taşarsa?

Taşan çizgi kaderin diğer ihtimalini doğurursa?

Kadere göre yaşıyorsak ve buna göre sonuçlarını görüyorsak kimse etki etmemeliydi. Fakat kaderin de beklemediği durumlar olur diye ek bir planı var mıydı?

Küçüklükten beri olduğum her durumu sorgulardım, yediğimiz yemeyi, giydiğimiz kıyafeti, ağaçları, hayvanları ve dünyayı hepsini sorgulardım.

Babam bunu her yaptığımda daha ağır azarlardı.

Ona göre büyük günah işliyordum. Cehennemde yanacaktım.

O gün yine düşünmüştüm.

Düşünmek cehenneme gitmemizi mi sağlıyor? O zaman babam futbol izlerken hangi tarafın kazanacağını düşünürken, günaha mı giriyordu? Annem akşam ne yemeği yapacağım diye düşünürken yasak bir şey mi yapıyordu?

Bu kütüphanede ölürsek bu kaderin çizgisi miydi?

Yoksa çizgi taştığı için diğer olasılık meydana gelmiş ve burada kaderimiz değişime mi uğruyordu?

İçimden bir ses son düşüncelerim ve sorularım diyordu. Bu bir vedaydı biliyordum. Bu bir gidişti. Gelişinden belli olan bir gidişti hem de... Her vedadan önce uzun konuşmalar, gözler dolu sarılmalar yapılırdı. Şu an hiçbirimizin bunu yapabilecek durumu yoktu. Belki herkes buradan kurtulabileceğimizi düşünüyordu.

Ben hariç.

Ben kurtulmak istemiyordum. Ben yeni bir başlangıç istemiyordum. Sonu hep bitişle sonuçlanacak olan, bir başlangıç istemiyordum.

Bugün buradan kurtulsak da yarın başka bir yerde açacaktık gözümüzü...

Televizyonda yayınlanan bir dizi değildi hayatımız. Bir gün uyanıp her şeyden arınan bir Ela olarak uyanmayacaktım. Ya da bir gün barışı sağladıktan sonra, bütün işlerden elini eteğini çekmeyecekti Serkan. Ben yine her sabah adliyeye gidip bin bir çeşit insan görecektim. Suç görecektim ceset ve kan görecektim. Duruşma salonundaki koltuklarda oturanlar her gün değişecekti ama savunduğum şey baki kalacaktı.

Ve buna karşı çıkanlar yine hayatımın en bilinmedik yerine bela olacaklardı.

Serkan her gün paravan şirketinden, havalı siyah takım elbisesiyle arabasına atlayacak, konumu bela olan bir yerde istop edip hayatını karıştıracaktı.

Vuracaktı, kıracaktı, yakacak kül edecekti.

Öldürecek hatta belki de ölecekti.

Sadece biz ikimiz değil diğerleri de aynı kalacaktı.

Deren, hırs ve bencilliği yüzünden hayatta sabit bir boşluk olarak asılı duracaktı. Kaan, gizli işlerini suratındaki tebessümlü saf gülüşe saklayacak ve kız kardeşine kavuşacağı anı bekleyecekti.

Mert, bana gelebilecek her kurşunda yine önüme atlayacaktı çünkü hiçbir zaman kendisini düşünmeyi öğretmemişti hayat ona. Salih, Serkan ve Barbaros Karavan'ın ağzından çıkacak kelimeye bağlı yaşayacak ve yine o çıkacak kelime ile hayatını sonlandıracaktı.

Savcı  (Tamamlandı) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin