Bölüm 17: Hep Bu Mesafede Olacağım.

2.3K 380 143
                                    

   Başımdaki zonklamayla gözlerimi açıp tavana bakarken, en son Meryem'de otururken kapının çaldığını hatırlıyordum. Daha sonra düştüğüm kolların Serkan'a ait olduğu kalmıştı geriye.

Yatakta doğrulup, ellerimi başımın arasına alıp ovalarken bulunduğum odanın kendime ait olduğunu fark ettim. Serkan beni yatağıma kadar bırakmıştı anlaşılan. Uyuşukluğumla ayağa zar zor kalkıp aynada kendime baktım. Kötü görünmüyordum. İçten hep kötüydüm ama uzun zaman sonra dış görünüşüm kötü görünmüyordu.

Aklıma teşekkür etmek için Serkan'ın odasına gitmek geldi. Sonuçta beni gecenin o saatinde alıp eve kadar getirmişti.

Odanın kapısını açıp aşağıdan ses gelmediğine emin olduktan sonra koridorun sonundaki odaya doğru parmak uçlarımda ilerledim. Derin bir nefes aldıktan sonra arkama bakarak içeri girdim. Ne olur ne olmaz diye gözlerimi elimle kapatmıştım. Hava çok sıcak olduğu için farklı şekilde uyuyor olabilirdi. Ellerimi yavaş yavaş aralarken ilk dikkatimi çeken şey yerde gördüğüm iç çamaşırıydı.

Beyaz dantelli sütyen ve fileli çorap...

Ellerimi gözlerimden çekip yatağa döndüğümde üstü çıplak olan Serkan Karavan'ın belirginleşen karın kasları göz önündeydi. Hiç fark etmemiştim oysa kasları olduğunu. Ya da bu kadar fazla olduğunu... Biraz daha gözlerimi yatakta gezdirdiğimde ise... İncecik vücuduna sarılmış çarşafı ile saçları yüzüne düşen yeni asistanı gördüm.

Serkan Karavan'ın kişisel asistanı Evrim...

Kalbimden gelen bu ses de neydi?

Elimi istemsiz olarak ağzıma kapatmış, buruşan suratım için de yüzümü başka tarafa çevirmiştim.

Bu odaya neden girmiştim ki?

Neden ona teşekkür etmem gerekiyordu ki?

Yaptıklarını ne çabuk unutmuştum. Aptaldım!

"Ela?" Bir elimi yüzümde tutup görmemeye gayret gösterdim.

"Ben... Rahatsız ettiğim için kusura bakmayın. Hemen çıkıyorum!"

Sendeleyerek odadan çıkıp kendi odama girmiştim. Kapıya dayanmış şekilde sabit duruyordum. Ne görmüştüm ben az önce? Niye hala o olayı düşünüyordum?

Yerdeki çamaşırlar, beyaz çarşafın sarılı olduğu vücut...

Karşımdaki aynaya gözlerim takıldı.

Gözümden neden yaş akıyordu? Neden suratım sirke satıyordu? Niye dünyanın en berbat insanı gibi hiisediyordum?

Hızlı adımlarla aynanın karşısına geçip gözlerimin altını sildim. Hesap sorar gibi aynaya doğru bir kaç adım daha attım.

"Ne oluyor sana kızım? Ne bu gözündeki yaşlar? Sen bir adam için ağlamayı bırakalı çok oldu. Kendine gel Ela. Geçti... Geçmek zorunda."

Bütün olanları bir kenara bırakıp önce lavaboya oradan da dolaba yöneldim. Az önce olanlar hiç olmadı diye düşünüp bugüne yeniden başlamak istedim.

Gördüğüm siyah askılı elbiseyi üzerime geçirdim. Onun üstüne de beyaz şifon bir gömlek giyip önünü bağladım. Saçlarımı atkuyruğu yapıp siyah converslerimi ayağıma geçirdim. Çıkmadan bir iki fıs parfüm sıkmayı da ihmal etmedim.
Hortlak görmüş yüzüme de varla yok arası bir makyaj yapıp odadan çıktım.

Kahvaltı için masaya oturduğumda herkesin gözleri bana dönmüştü. Yüzümde bir şey mi vardı?

"Ben bu kıza boşu boşuna taş işçiliği demiyorum ya. Yemin ederim!" Kaan'ın iltifatına masum şekilde gülümserken gözlerim Serkan'a kaymış fakat hemen toparlamıştım.

Savcı  (Tamamlandı) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin