Bölüm 13: Yara

2.5K 291 108
                                    

  Bölüm Şarkısı Eda Baba- Sonbahar

  Uzun zamandır buz tutmuş vücudum neden şu an da yangın yeriydi?
Buz kütlelerinin arasında ki lavın patladığı o hissiyatı yaşıyordum.

Bedenim oldukça soğuktu ama içim...
İçimde her saniye başka bir seviyede ateş harlanıyordu.

Ben nasıl o kadar kendimden geçmiştim? Neden bir an...Neden bir an dudaklarımızın....

Hayır! Bunu düşünemezdim bile!

Çalan telefonumla düşüncelerimden ayrılıp arayana baktım.

Amir'di.

Uzun süredir yoktu. Bir şey mi olmuştu acaba? Tedirginlikle telefonu kulağıma dayadım.

"Amir? Bir şey mi oldu?"

Bozulduğunu belli edercesine "Sana da merhaba savcım. Bir şey yok. Rahatsız ettiysem özür dilerim." dedi. En kaba kim diye bir yarışma olsaydı herhalde beni kimse geçemezdi.

"Az önceki tavrımdan dolayı kusura bakma. Bu aralar Merkür sağa sola kayıyor galiba. Nasılsın?" Kafamda bulduğum yalana küfür ettikten sonra Yalçın'ın sesine odaklandım.

"Aslında aşağı insen. Kapının önüne... Bir şey söylemek istiyorum." Yalçın'ın sesi değişik geliyordu. Acaba bir şey mi olmuştu?  Şu an evde olmak isterdim.

"Kusura bakma ama evde değilim. Biz başka bir eve geldik. Yani o iş biraz karışık..." diye gevelelerken içimde olduğum durumu nasıl açıklayacağımı düşünüyordum.

"Savcım, ben de ondan bahsediyorum. Kapının önüne gelseniz sizi aşağıda bekliyorum." Aklıma gelen şeyle pencereden aşağı baktım. Yalçın kapıda elindeki gri balonlarla, yağmurdan dolayı sırılsıklam şekilde bekliyordu.

Burayı nasıl öğrenmişti?

Bir dakika o ne!
Balon muydu o?

Sesim fazla heyecanlı çıkarken "Ben hemen geliyorum." diyip odadan çıktım. Merdivenlerden koşarak inip kapıyı açtım. Bahçenin dışındaydı. Çıkmadan portmantonun önünden mavi şemsiyemi de aldım.

Evin karşısında, duvarın önünde soğuktan titreyen bir amir gördüğümde, hızlıca yanına gittim.

"Amirim,sizi bu halde buraya getiren şey nedir? Ayrıca burada olduğumu nereden biliyorsunuz?" İçimdeki telaş yüzüme vurmuş olacak ki, Yalçın gülümseyerek cevap verdi.

"Endişe etmenize gerek yok. Buraya gelmemin sebebi ölü değil." Şükürler olsun.

"Daha mı kötüsü?" Elim ağzımda korkuyla Yalçın'a bakıyordum. Yağmur üzerimize bardaktan boşalırcasına yağarken, biraz daha gülümsedi. Sarıya çalan saçları sırılsıklam olmuş alnına yapışmıştı.

"17 Mart' da doğum gününmüş. Ben o sırada burada değildim. Bu havada pasta getirsem de yiyemezdin. Bende...Balon aldım." Kafasını elinde tuttuğu balonlara çevirdi. Dikkatli şekilde bana doğru uzatıp, sıkıca elime tutuşturdu.

"Doğum günün kutlu olsun Ela."
Yüzümde nasıl bir ifade vardı bilmiyordum ama içimde eski bir bayram kutlaması hakimdi.

  İçimdeki küçük çocuğa dokunmuştu. Orada tek olsam saatlerce mutluluktan ağlardım. Kaç yıl olmuştu bana balon alınılmayan... En son on yaşında mıydım yoksa?

Birden onuncu yaşım gözümün önüne geldi.

"Baba balon alabilir miyiz? Lütfen?"

"Al bakalım hangisini istiyorsun?"

Savcı  (Tamamlandı) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin