Dillere destan güzelliği cesareti ve zekâsıyla herkesi kendine hayran bırakan Venedikli Sofia.
Manisa Sarayı'nda şehzadeye hediye edilen ve herkesi büyüleyen bir esir.
Kanuni'nin torunu, Üçüncü Murat'ın önce gözdesi sonra eşi.
Üçüncü Mehmet'in ann...
Sultan Selim Devri'nin başlamasının ardından geçen bir yıl, beş ay sonrası...
Manisa Sancağı
Safiye Sultan Dairesi
" Sık, dişini! Hadi, gayretlen! "
Muştuyu bundan yedi ay öncesinde almıştı,Safiye. Gebeydi ve şimdi birkez daha evlat kokusu duyacaktı. Zira dokuz ay, on günlük müddet dolmuş ve doğum çoktan başlamıştı.
Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.
Esasen zor bir doğum yaşıyordu, Safiye. Öyle ki, Ebe Kadın'ın dediğine göre bebeğin kafası vakti gelmesine rağmen bir türlü aşağıya dönmemişti. Bu sebeple de bağırışları yedi göğü titreten cinsten, içtendi, genç hasekinin. Canı yanıyor, her çığlığında da karnındaki evladıyla bir kurtulamayacağını düşünüp, ölüme hazırlıyordu kendini.
Safiye Sultan:
" Aaaaaaaaa! Aaaaaaaaa! "
Ebe Kadın:
" Ikın! Az kaldı! Sakın bayılayım, deme! Ikın!"
Şükür ki, Allah'ın yardımı yetişmişti, Safiye'ye. Bebek doğmak üzereydi. Yalnızca biraz daha ıkınması lazımdı, anasının. Dayanması lazımdı.
Ebe Kadın:
" Ikın! Ikın ! Az kaldı. "
Safiye'nin altındaki beyaz ipekli çarşaf ise kanla beraber tere bulanmış, her acı esnasında avuçlanmaktan da kırışmış lakin göz alıcılığını yitirmemişti. Tıpkı sultanı gibi o da her zorluğa rağmen diriydi hâlâ. Kıymetliydi.
Safiye Sultan:
" Aaa! Aaaaaahh! "
Ve nihayet... Doğum sona ermişti. Ebenin hanedana katılan yavrunun kordonunu kesip, bağlamasıyla da loş odanın içi bebek çığlıklarıyla dolmuş ve bu sevimli ağlayış, ona dair her ümitsiz yüzü, güneş misali aydınlatmıştı. Öyle ya, kapının öbür ucundaki şehzade babası da dahil herkes onun öleceğini düşünmüştü.
Ebe Kadın:
" Müjdeler olsun, Safiye Sultan. Bir oğlun daha oldu. "
***
Osmanlı Sarayı
Mihrimah Sultan Dairesi
" Siz ne yaptığınızı sanıyorsunuz, Sultanım? O daire -başhaseki olan bana dâhi verilmemişken, Leyla'ya tahsis etmişsiniz. Olacak iş midir, bu? "
