Aksülamel

320 14 14
                                    

1 HAFTA SONRA

Osmanlı Sarayı

Murad'ın saltanatının ilk aylarında her şey usule uygun bir halde akıp gitmekteydi. Devlet işleri Sokullu ve Ferhad Paşa'nın öncülüğünde işler iken hünkarın evi olan harem idaresi ise Valide Nurbanu ve Mihrimah Sultan tarafından gözetiliyordu.

Baş Haseki Safiye ise geldiğinin ilk zamanlarında bu yeni düzenin rehavetine alışamamış olsa da içinde bulunduğu ve her daim süregelen mücadele etme yolunu tutmuş adapte olmaya koyulmuştu. Murad'ın diğer kadınları da hallerinden razı, valide sultanın kanatları altında en güzel günlerini yaşamaktaydı.

***

Valide Sultan Dairesi

" Sana dediklerimi yine kulak ardı edip bildiğini okudun değil mi Esmahan? "

Oturup durmakta olan bu inatçı kızına öfkeliydi Nurbanu Valide. Öyle ki kızının inadı yüzünden yapılacak işi yapamıyor gün gün endişelere gark oluyordu.

Ne vardı Esmahan, halasından af dilense de o da Mihrimah Sultan'ı tarafına çekebilse. Böylelikle Safiye'ye cihanı dar etseler...

" İtibarımın sizin nezdinizde kıymeti yok mu validem? Onurumu hiçe sayıp vaktiyle bize kan kusturan Mihrimah Sultan'ın huzuruna varıp yalvarıp yakarmamı nasıl beklersiniz? "

Mağrurdu Esma. Gerek padişah soyundan olması gerekse mizacı gereği öyle tükürdüğünü yalayamazdı o.

" Sana yalvar yakar, diyen mi oldu? Senden istediğim huzura varıp aranızdaki husumeti bitirmendir. Maksat aranızda hoşluk olsun. Olsun ki Safiye adına gücümüze güç katabilelim. Esmahan'ım... Bilirsin ki Safiye aşuftesi kardeşinin gözlerini kör eyledi. Ah... Has odaya nice güzeller gönderirim gel gör ki sabah kapıdan Safiye çıkar. Murad da onu ister ya... Oysa kimse bilmiyor. Onun niyeti ara açmak, oğlumu bana düşman etmektir."

Validesine hak veriyordu Esmahan. Lakin kendine inancı tam olduğundan mıdır nedir halasına bel bağlamanın acizlik ve boşa olduğunu düşünüyordu.

" Bu vaziyetten bizi halam mı kurtaracak? Allah aşkına güldürmeyin beni validem. O bizi günahı kadar sevmez. Hem Safiye denilen hatundan bu denli korkmak size yakışıyor mu hiç? Alt tarafı bir köle. En ufacık yanlışında canını dahi alabilme yetkisine sahipsiniz. "

" Öyle lakin bu dediğin o kadar kolay değil. Neticede hanedana dört evlat verdi. Üstelik halen gözde haseki. "

Zümrüt taşlarla bezeli tacının iğnelerini düzeltir gibi yapmıştı Esmahan Sultan. Sonra da derince bir iç çekip sehpanın üzerinde duran kahve fincanına uzatmıştı elini.

" Dediğiniz gibi olsun validem. Az sonra gider halamla konuşurum. Üzülmeyin artık. Sizi böyle görmeye alışkın değilim ben."

Kızının bu sözüyle birlikte yüzünde kocaman bir tebessüm oluşuvermişti Nurbanu'nun. Bunu duyduğuna öyle mesut olmuştu ki...

" Canım kızım benim. En kıymetli incim. "

***

Safiye Sultan Dairesi

ŞEMS-ÜL HÂREWhere stories live. Discover now