25. BÖLÜM: "KALDIRIM TAŞLARI"

76K 4.7K 10K
                                    


kaldığımız yerden devam. lütfen, lütfen oy verin ve arkadaşlarınıza kitabı önerin. artık okunması artsın çünkü burada verdiğim emek çok fazla, editleri bile kendim yapıyorum uğraşıp üstelik tüm yorumlara da cevap vermeye çalışıyorum, bölümler aşırı uzun. yani emeğim çok fazla ama karşılığı yok. üzülüyorum bu duruma.

diğer kitaplarıma da göz atın lütfen.

iyi okumalar. 🤍

🌓

25. BÖLÜM: "KALDIRIM TAŞLARI"

You Me At Six, Beautiful Way

🌑

Bazen zihnimin bana oyunlar oynadığını düşünürdüm.

O kadar hapsolmuştum ki zihnimin içine hayatım boyunca, o kadar büyük bir dünya inşa etmiştim ki, annemin elinden tutmadığı çocukluğumun ellerinden ben tutarak ona pileli eteklerini hiç durmadan savurabileceği salıncaklar inşa etmiş, zihnimin içindeki varlığını herkesten saklamaya çalışırken onu sallaya sallaya büyütmüştüm.

Gözlerimi ondan çekemiyordum. Geçmişimin hayaleti, belki de çocukluğumun hırsızı olan kadına bakmadan bir türlü edemiyordum. Onu en son gördüğümde gözlerim, arkama dönüp gitmemin ne kadar zor olacağını bildiğinden belki de onun gözlerine bile değmemişti. Şimdi ise o anın intikamını almak istiyormuş gibilerdi, bana ihanet ediyorlar ve benimle aynı renkte saçlara, siyah gözlere, yaşlanmış halime bakıyormuşum gibi hissettiren yüze bakmadan bir saniye bile geçirmiyorlardı.

"Ne oldu?" diye sordu Giryan kafasını eğerek, elimi elinden çekmiştim çoktan.

Bakışlarımın bir yere saplandığını fark etmiş gibi parmaklarını çeneme çıkararak yüzümü yüzüne çevirmeye çalıştı. Parmakları yumuşak ancak tutuşu her zaman olduğu gibi ısrarcıydı.

"Nereye bakıyorsun sen?" diye sordu tekrardan, sabırlı bir şekilde ancak sabrı taşmak üzereydi. Nasıl ondan başka bir şeye bu kadar dikkatli baktığımı, onu bile umursamayacak kadar odaklandığımı düşünüyor olmalıydı.

Benim tanıdığım Giryan bunu bile düşünürdü. Benim tanıdığım Giryan benim bakışlarımı bile kendinden başka bir varlık ile paylaşma düşüncesinde bile çıldırır, gözlerimin sadece onun güzel yüzüne düşmesi gerektiğini düşünürdü.

Dünyada bir tek biz olmalıydık ona göre, herkesi öldüremeyeceğini bildiğinden, herkesi benim gözümde öldürmek istiyordu.

Sadece kendisinin sağ kalmalıydı benim için.

Bunu bana dudaklarını aralayarak söylemese de bana her dokunuşunda, beni her sarışında, kendini benimle her sarışında bu cümlelerinin hepsinin dudaklarından değil de ruhundan döküldüğünü hissedebiliyordum.

Ama sorunum şu an çok daha farklıydı.

Beni hala fark etmeyen o kadına baktım. Anneme baktım. Yanında bir kadın oturuyordu. O kadını tanıyordum, annemin en yakın arkadaşıydı. İsmi Hale'ydi. Onun kızıl, sürekli topuz yaptığı saçlarına ve yeşil gözlerine bakarken, gerçekten de hayatımın tamamen değiştiğini yeni yeni algılamaya başlamıştım.

Bu beni bir an büyük bir dehşete düşürdü.

Bu insanlar, dünyaya gözlerimi ilk açtığım andan beri yanımda olan insanlardı ancak şu an; dünya üzerinde, parmaklarını çenemde hissettiğim ve dokunuşunu şu ana kadar öğrendiğim her şeyden daha iyi bildiğim o adamdan başka kimseyi tanımıyormuşum gibi hissediyordum.

AHVEBWhere stories live. Discover now