30. BÖLÜM: "MELEKLER VEYA ŞEYTANLAR"

52.8K 3.2K 4.8K
                                    




Gecikme için çok özür dilerim. Beklenmedik bir işim çıktığı için dışarı çıkmak zorunda kaldım. İnternetim de şarjım da yoktu. Bu yüzden hiçbir açıklama yapamadım, eve şimdi girdim. Cidden özür dilerim.

Uzun bir aradan sonra herkese merhaba! Sonunda üniversite sınavından çıktım ve geri döndüm. Buralardayım artık, Instagram hesabımda oldukça aktifim hatta. Yeni bölüm duyurularını ya da yeni bölümden kesitleri oraya atıyorum. Takip etmek isterseniz eğer:

İyi okumalar.

Lewis Blissett, Sick Thoughts

Halsey, Strange Love

Claptone, Under The Moon

30. BÖLÜM: "MELEKLER VEYA ŞEYTANLAR"




Mantık ve kalp çelişirse, beraber felaketi doğurabilir. Çünkü bu çelişki, insanoğlunun taşları birbirine sürterek ilk kıvılcımı çıkardığında yarattığını sandığından bile büyük bir sihir.

Arabanın içi, dışarıdaki ayazı düşündüğümde fazla sıcak kaçıyordu. Bacaklarımı birbirine çekmiş ve kafamı kar tanelerinin çarptığı cama yaslamıştım. Az önce karla karışık yağmur yağıyordu ama içimde kar gördüğünde heveslenen o kızın sesi yoktu ilk kez, belki de kafam düşüncelerle fazla meşgul olduğundandı, belki de en sonunda büyüyebilmiştim. Şimdi ise sadece yağmur yağıyordu, arada gökyüzü çakan şimşekle aydınlanıyordu. Fırtına çıkacak gibi görünüyordu.

"Giryan."

Ona seslenmemle beraber buz mavisi gözlerini ön camdan çekerek bana çevirdi. İki eli de direksiyondaydı ve belki  de bir saattir hiç konuşmadığımızdan, şimdi sessizliği bölmemi garipsemiş gibi bakıyordu bana.

"Efendim, bebeğim?"

Gözleri hâlâ bendeydi ancak arada yolu kontrol ediyordu. Bakışlarım direksiyonu sıkı sıkı tutan ellerinden, hız ibresine doğru kaydı. Hızımızı biraz arttırmıştı, sanırım varmamız gerekenden daha uzun sürede varacağımızı fark ettiği için hızlanıyordu.

"Dolkan söylediğin yalanı öğrenirse aranız bozulur mu?" diye sordum, düşündüğüm tek şey buydu saatlerdir. "Böyle bir ihtimal var mı?"

"Ben Dolkan'a yalan söylemedim ki Gece," dedi bıkkın bir sesle. "Ona Eskişehir'e gideceğimi biraz erken söyledim sadece. Hepsi bu kadar. Gördüğün üzere şu an yoldayız, Eskişehir'e gidiyoruz. Bir gün rötarlı yani. Bu bir yalan değil."

Giryan Akat'ın yalan söylemeye karşı  bir takıntısı vardı. Bir şeyi gizlemek belki yalan kabul edilebilirdi ancak o bunu kabul etmezdi. Ne olursa olsun, dışarıdan bakan bir gözün yalan diyebileceği  cümlelerini bile haklı çıkarmaya yetecek nedenleri vardı.

Asla yalan söylemezdi.

Ya da asla yalan söylediğini kabul etmezdi.

Ama haklıydı. Böyle bir planımız olduğundan benim de haberim olmamasına rağmen  sabah uyandığımızda direkt evden sabah çıkmıştık. Dolkan ve Ayza ile vedalaştıktan sonra benim evime uğramış ve birkaç eşyamı almış, sonra da Eskişehir'e doğru yola çıkmıştık işte.

AHVEBWhere stories live. Discover now