5. BÖLÜM: "MAĞLUBİYET"

74.3K 5.1K 6.2K
                                    

lana del rey - diet mountain dew

bu kitap aratınca asla çıkmıyor ve yeni bölüm bildirimleri falan da gitmiyor. neden böyle olduğu hakkında bir fikriniz var mı?

oy ver yorumlarınızı bekliyorum.
iyi okumalar.

Siyah mat kupayı ağzıma götürüp sıcak sütlü kahvemden bir yudum aldım. Gün yeni ağardığından beri oturuyordum ancak bu benim için bir anlam ifade etmiyordu, zaten uyuyamıyordum. Bir gündür hiç uyumamıştım.

Giryan'ı kontrol etmek dışında yaptığım tek şey bu mutfakta oturup aynı kupadan kahve içerken telefonumla uğraşmak olmuştu. Instagrama bakıyordum veya Netflix'ten dizi izliyordum ancak asla Whatsapp'a girmiyordum.

Pekala, Selin'in zeki ve dikkatli olduğunu söylerken keşke şaka yapıyor olsaydım. Dünden önceki gece Giryan'ın aramasını o da duymuştu. Sanırım telefonun çalma sesine uyanmıştı. Bu sayede benim evden çıkıp gittiğimi de görmüştü. Eh, bir gündür ne Giryan'dan ne de benden bir haber alınamadığı için de bana onlarca mesaj atmıştı.

Telefonu mutfak tezgahına bıraktım ve mutfaktan çıkarak merdivenlere doğru yöneldim. Vurulduğu gece, ben de buraya onun evine gelmiştim. Neden bilmiyordum, zaten artık hiçbir şeyin nedenini bilmiyordum. Kafamı toparlama olayı yalan olmuştu, yaptığım tek şey aklımı onunla daha da doldurmak olmuştu.

Bizi bu eve Dolkan bırakmıştı ancak dün geceye doğru işi olduğunu söyleyip gitmişti. Abisi bu haldeyken ondan önemli ne işi olabileceğini bilmiyordum ancak olanlara ve yaptığı şeylere bakılırsa pekala önemli işi olabilirdi.

Onun odasına geldiğimde kapıyı yavaşça açarak içeri girdim. Odanın duvarları koyu griydi. Siyah büyük bir kitaplığı vardı. İçindeki kitaplara bakmıştım, klasikler hariç neredeyse hepsi psikoloji kitaplarıydı. Bir tane kitap ise kitaplığından tamamen ayrılmıştı, siyah çalışma masasının üstünde duruyordu. Kitabın ismi Otomatik Portakal'dı.

Yatağının hemen yanındaki komodinin üstünde ise beyaza yakın renkte bir toz ile açılmamış birkaç şırınga duruyordu. Yine aynı komodinin üstünde iki fotoğraf çerçevesi vardı. Küçük, gri çerçevede hayatımda gördüğüm en güzel kadın duruyordu. En fazla yirmi dört yaşlarında falandı. Simsiyah saçları omuzlarından aşağı dökülüyordu. Cam mavisi gözlerini fark etmemle beraber Giryan'ın annesi olduğunu anlamam aynı saniye içerisinde gerçekleşti. Göz renkleri aynıydı. Sadece ufak bir farkları vardı. Kadının cam mavisi gözleri içlerinde sımsıcak bir ifade barındırıyordu, Giryan'ınkiler gibi bakanın sadece tosladığı bir duvar gibi değillerdi.

İkinci fotoğraf çerçevesi daha büyüktü. İçindeki fotoğrafta Giryan on altı yaşlarında görünüyordu. Tabi yaşından büyük gösterdiği için büyük ihtimalle daha küçük bir yaştaydı. Fotoğrafı Giryan çekmişti. Suratındaki ifade ona çok yabancıydı. Meydan okumuyordu, sert değildi, tehditkar hiç değildi. Onu böyle görmek garip gelmişti. Geçmişte, yıllar önce hayat onu bu hale getirmeden önce onun da keyif alabildiği anlar olduğunu görmek garip gelmişti.

Fotoğrafta gün batmak üzereydi, deniz tüm güzelliğiyle arkada kendini belli ediyordu. Giryan'ın ağzında bir dal sigara vardı, masmavi gözler tüm ihtişamıyla kameraya odaklanmıştı. Biraz gerisinde Dolkan vardı. Saçlarının rengi şu ankinden daha açıktı, sarı saçları alnına dökülüyordu. Bir elinde bira şişesi, diğer elinde bir dal sigara vardı. Giryan'dan daha mutluydu. Zaten onun duygularını daha çok belli eden biri olduğunu anlamam birkaç saniyemi bile almamıştı. Yeşil gözleri kameraya odaklanmıştı. Keyifli bir ifadeyle kameraya dil çıkarmıştı ve gözlerinin içi gülüyordu.

AHVEBWhere stories live. Discover now