16. BÖLÜM: "ZEHİR"

69K 3.7K 5.2K
                                    


12AM - Drugs (I Feel Like Dying)
Lorde - Liability
Ellie Goulding - Hanging On

ilk sahnenin son kısmı bir yerden tanıdık gelecek mi? bakın bakalım. bir de bol yorum bekliyorum. 🤍

"Şeytana güveniyor musun?" diye sordu, karşısındaki çocuğa bakmadan. İkisinin de bakışları önündeki beyaz toza odaklıydı.

Buz mavisi gözlerinin içinde, cehennemde yanan günahkarların çığlıklarıyla harlanan ateşler yanıyordu.

"Hayır, sana güvenmiyorum, Akat," dedi genç adam. "Ancak madem ruhun zehirli... Kendini kendi ellerinle sonuna kadar zehirlemekten neden çekinesin ki?"

"Neden çekineyim ki? Ben insanlara en çok arzuladığı şeyi sağlıyorum." Gülümsedi. "Sana kötülük yaptığımı söyleyebilir misin? Biraz dürüst olalım, kar* hayatındaki en güzel şey değil mi?"

"Aldığım zamanlarda evet, öyle," dedi çocuk kafasını geriye atarak. "Ama alamadığım zamanlarda? İşte o zaman hayatımdaki en kötü şey. Senin alamayacağın bir zaman olamayacağına göre, neden hayatında bir kere olsun insanlara değil de kendine en çok arzuladığın şeyi sunmuyorsun?"

Giryan kafasını kaldırarak aldığı madde etkisiyle yerde, bilincini kaybetmiş bir şekilde uzanan kıza baktı.

"Herkes öforiyi* arzular."

Ruhundaki sahile vuran dalgalar, hiçbir insanın o okyanustan sağ çıkmasına izin vermeyecek kadar hırçındı.

Masaya eğildi, gözlerini yumdu. Bugün doğum günüydü. Yani, annesinin öldüğü gündü. Bugün tam yedi sene olmuştu. Annesinin ölümü seneler sonra beyninde dönüp durmaya başladığında, içindeki canavarın ruhuna pençelerini geçirip kendisini yok etmek istediğini düşündü. Bu canavarı bastırmak istiyordu, bu canavarı bastırması gerekiyordu. Gözlerini açtı, buz mavisi gözler beyaz toza, onlarca kişinin katiline, annesinin ölümüne sebep olan maddeye döndüğünde zihninin içindeki sesler çoğalmıştı. Herkes onu ruhundaki giyotine hapsetmek, kafasını koparmak istiyordu. O bunu hak etmişti.

Eğer herkesin hayatını mahvettiyse, kendi hayatını da mahvetmeliydi. Bunu hak eden aşağılık birisiydi. Ona cılız sarı ışıkta göz kırpan maddeden o kadar nefret ediyordu ki onu görmeye katlanmamak için bile içine çekmeyi göze alabilirdi.

Ölmek istediği için bunu yapmıyordu. Bunu kendisine yeryüzündeki cehennemi tattırmak için yapıyordu. Sebep olduğu acıların yarattığı okyanusta, kolları kopuk bir şekilde boğulmak üzereyken yüzmek istiyordu.

Parmağıyla tek burun deliğini kapattı ve insanların ruhuna saçtığı, hayatlarını mahvettiği zehrin tamamını ilk defa kendi ruhuna saçmak amacıyla burnundan içine çekti. Kafasını geriye atıp buz mavisi gözlerini açtı. Zehir vücuduna karışıyordu, o kadar insanın intikamını almak için onun benliğiyle savaşıyordu sanki.

Annesini ondan çalan maddeye, annesinin öldüğü günde sanki onun hissettiklerini anlayabilse biraz daha ona yakın olabilecekmiş gibi sığınıyordu.

"Nasıl hissediyorsun?" diye sordu yeşil gözlü çocuk gülerek.

Parçalanacakmış gibi hissediyordu. Bundan nefret etmişti. Kaçmak, kurtulmak istiyordu. Kendinden uzağa, zihninden uzağa gitmek istiyordu. Aklında dönüp duran tek sahne, annesinin ölümüydü. Beş senedir, en son o hapishanenin pis deposunda düşündüğü şey şimdi yılların intikamını almak istermiş gibi kendisini zihninin duvarlarına kazımak istermiş gibi büyük bir güçle kazıyıp duruyordu. 

AHVEBHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin