16. BÖLÜM: "ZEHİR"

74.9K 4K 5.4K
                                    


12AM - Drugs (I Feel Like Dying)
Lorde - Liability
Ellie Goulding - Hanging On

ilk sahnenin son kısmı bir yerden tanıdık gelecek mi? bakın bakalım. bir de bol yorum bekliyorum. 🤍



Ruhum, kilolarca yükü üstlenmiş gibi ağırdı ancak üstlendikleri, bir ölçü birimiyle ölçülemeyecek günahlardı.

Ruhum onun varlığıyla içime çöküyordu. Bu dayanılmaz bir acıydı ancak onun yokluğu, ruhumun taşıyamayacağı bir ağrı yaratacaktı. Bunu biliyordum, o yüzden bu durumdan şikayet etmiyordum.

"Önce yemek yiyelim," dedi bana doğru dönerek, kolunu omzuma atmıştı ve beni kendisine çekmişti. "Sonra Tanaylar ile buluşacağız."

"Oley!" dedim gülümseyerek. Restoranların arasında sokakta yürüyorduk. Hafif yağmur çiseliyordu, bu yüzden geçen gün aldığım siyah bereyi kafama geçirmiştim. Üzerimde mavi önünde düğmeler olan üzerime yapışan bir body ve deri ceket vardı. Bu sayede hafif soğumaya başlayan havadan etkilenmiyordum. Ekim'in sonlarına doğru geliyorduk, bu yüzden havaların soğuması çok normaldi.

"Yemek yemeye mi oley, onlarla buluşacağımıza mı?" diye sordu beni kendisine doğru çekerek. "Hangisi daha üzücü karar veremedim."

Kafamı kaldırıp ona baktım, yağmur yüzünden saçları hafif ıslanmıştı ve dağılmışlardı. Üzerinde deri ceketi vardı. Onu ilk defa gömlekle görüyordum siyah gömlek ve ona aşırı yakışmıştı. Acaba onu siyah ya da griden başka bir renkle görebilecek miydim?

"Onlarla buluşacağımız için oley dedim," diye açıkladım. Bilmiyorum, normalde insanlara ısınmazdım ancak o kadar sıcaklardı ki onlarla vakit geçirmek istemeye devam etmek istiyordum. Aleda sadece bir saatte beni hayatım boyunca güldüğümden daha fazla güldürmüştü. "Neden üzücü?"

"Ben baş başa kalmaktan daha memnunum," dedi yalandan alınmış gibi bir sesle. "Demek ki sen memnun değilsin."

"Ah, evet," dedim. "Memnun olduğunu gayet farkındaydım. Yapacak bir şey yok ama."

Gözlerini devirerek cebindeki telefonu çıkararak bir şeylere baktı. Sonrasında telefonu deri ceketinin cebine sokarak beni biraz daha kendisine çekti. Ben de elimi beline koymuş, ona yaslanmıştım.

"Ne yemek istersin?" diye sordu bana dönerek. Birkaç saniye düşündüm, bir şey yemek istemiyordum ki. Sanki bunu hissetmiş gibi, "Bir şey yemek zorundasın," dedi.

"Hmm," diye mırıldandım. "Köfte yiyebiliriz. Tavuk da olabilir? Hiç fark etmez ki."

Kafasını sallayarak bizi bir restorana yönlendirdiğinde ona uyum sağladım. Cam kenarında bir masaya oturduğumuzda, tamamen az önce saydıklarımın dışına çıkarak hamburger söylediğimde, o da bana uydu.

"Nerede buluşacağız?" diye sordum. Cebindeki sigara paketini çıkarmış ve masanın üzerine koymuştu. Bir dalı çekerek dudaklarının arasına koyup siyah zipposuyla ateşlediğinde, yan masadaki kızların bakışları Giryan'a döndü.

Girdiği her ortamda ilgiyi üzerine çekmesinden nefret ediyordum. Gözlerimi kısarak masada bana doğru dönük oturan kıza gözlerimi kısarak baktım ancak beni fark etmedi bile.

AHVEBWhere stories live. Discover now