7. BÖLÜM: "SARHOŞ"

71K 4.6K 4.6K
                                    


LDR - White Mustang
iyi okumalar. oy ve bol yorum bekliyorum.

Masada duran filtre kahvemin sıcak bardağını elimle kavradım ve dudaklarıma götürüp büyük bir yudum aldım. Dersler bitmişti, saat sekize geliyordu ve geçen gün oturduğumuz kahvede oturuyorduk. Bu sefer tamdık.

Masada bir muhabbet dönüyordu ancak ben yine pek hakim değildim. Bu ortamda olunca ister istemez kendimi soyutluyordum çünkü eğlenemiyordum. Eğer eğlence olursa, ben de kendimi ön plana çıkarırdım.

"Bu gece bir farklılık yapıp başka yere mi gitsek?" diye sordu Erez. Yüzümü buruşturdum. Neden her gün buluşma ihtiyacı hissediyorlardı ki? Bu gerçekten çok anlamsızdı.

"O zaman öteki gün bizim yazlığa gideriz. Bugün başka bir şey yapalım," diye yanıtladı onu Rüzgar. Erez kafasını sallayarak bizi bir mekana götüreceğini belirttiğinde herkes onu onaylamıştı.

"Kalkalım mı o zaman?" diye sordu Selin. Sanki bu anı bekliyormuş gibi masadan hızlıca kalktım, onlar da beni takip ederek arkamdan gelmişti.

"Bizim ev çok uzakta, sana gelelim," dedi Selin. İstemesem de bir şey dememe fırsat vermeden benim arabama doğru yürümeye ve peşinde Mayıs'ı da sürüklemeye başladı.

Otoparka geldiğimizde arabanın kapılarını açtım, Selin hemen yolcu koltuğunu açtığında şaşkınlıkla ağzı aralandı ve dehşet içerisinde bana döndü.

"Gece bu ne?" diye sordu bağırarak ancak bilerek bağırmamıştı. Şaşkınlıktan sesini kontrol edemediği bariz belliydi.

Neyden bahsettiğini anlayamadığım için arabanın içine baktım. Yolcu koltuğu, Giryan'ın kanıyla kaplıydı. Siktir, bunu nasıl unutmuştum?

"Kimin kanı o?" diye sordu yüksek sesle.

"Kimsenin," diye cevapladım onu sert ve mesafeli bir sesle. "Arkaya geç sen."

Şok içinde arka koltuğa ilerledi, şaşkınlıktan tek kelime bile edememişti. Bunun üstünde çok durmamasını umuyordum aksi takdirde ben mahvolmuştum.

Arabayı stresle otoparktan çıkardıktan sonra eve doğru sürmeye başladım. Ev okula oldukça yakın sayılırdı, hele ki Selin ve Mayıs'ın beraber kaldıkları eve kıyasla.

"Giryan da bu gece gelir mi?" diye sordu Mayıs sessizliği keserek. Dikiz aynasından ona doğru baktım, biraz huzursuz görünüyordu. Onları huzursuz ediyordum.

"Ben nereden bileyim?" diye tersledim onu. Sert ses tonum karşısında sadece arkasına yaslandı ve tek kelime bile etmedi.

Eve geldiğimizde arabayı park ettim ve onları beklemeden apartmana doğru ilerledim. Selin ile Mayıs hemen arkamda beni takip ediyorlardı ancak adımları yavaş ve temkinliydi. Gözlerimi devirdim. Sanki bir insan öldürmüştüm de onun kanını görmüşlerdi. Her daim bu kadar drama kraliçesi olmayı nasıl başarıyorlardı?

Çantamdan çıkardığım anahtarla evin kapısını açtığımda küçük odama ilerleyerek çantamı yatağın üzerine fırlattım. Dolabımın kapaklarını açarken Selin ve Mayıs'a gözlerimle dolabı işaret ettim. Hala tedirgin bir şekilde bana bakıyorlardı. Gerçi Selin'inki tereddüt değildi, meraktı. Bana karşı neyi kullanabileceğini merak ediyor olmalıydı.

"Bütün kıyafetlerimi buraya taşıyamadım. İşinize yarayan bir şeyler bulun işte," diye mırıldandım omzumu silkerek. O bayıcı şehirden bir an önce kurtulmak için fazlasıyla acele etmiştim çünkü bir saniye bile dursam annemin karşı konulamaz baskısının altında kalabilirdim.

AHVEBWhere stories live. Discover now