33. BÖLÜM: "YENİ BİR HAYAT UMUDU"

22.6K 2.4K 2.2K
                                    







Uzun bir aradan sonra merhaba. Uzun bir aradan sonra uzun bölümle karşılamak isterdim sizi ama bu bir geçiş bölümü. O yüzden kısa bir bölüm ama merak etmeyin, Cuma günü de beraber olacağız ve o Ahveb'in en uzun bölümü olacak. İyi okumalar dilerim.


33. BÖLÜM: "YENİ BİR HAYAT UMUDU"



Billie Eilish, NDA

En son bu kadar korktuğumu hissettiğimde, babamın hastaneye kaldırıldığını öğrenmiştim. Evde tamamen bir cenaze havası vardı ve nedenini asla anlamıyordum çünkü durumun ciddiyetini kavrayacak hâlde değildim. Çünkü babamın birkaç saatten sonra eve gelebileceğini düşünüyordum.

Ertesi gün babamın cenazesine gittim.

Tek derdi babamdan para koparmak olan akrabaları ve sonrasında arkasından dolaşacak olan dedikoduların çıkmasına neden olacak haberleri fişekleyen iş arkadaşları tüm gün peşimi bırakmadı. Herkes elini omzuna koyup ne kadar üzgün olduğundan bahsetti ama kimse gerçekten benim nasıl hissettiğimi bana sormadı. Annem bile. Çünkü kimsenin umurunda değildim.

Sadece babamın umrundaydım.

Sonra o da gitmişti.

Ve yapayalnız kalmıştım.

O gece bitmek bilmemişti. Ertesi gecenin bir türlü bitmediği gibi... Sonra ertesi gecenin de... O haberi aldıktan sonra zaman yavaşlamıştı sanki. Ve şimdi yine aynısı oluyordu. Sadece saniyeler, saat gibi geliyordu.

Tekrar bir silah sesi patladığında olduğum yerden sıçradım ve korkuyla yanımda uzanan bedene baktım. Onu zar zor odanın içindeki koltuğa taşımıştık ve patlayan silahtan çıkan kurşun her kime isabet ettiyse, ona isabet etmesine imkan bile yoktu ama az önce yaşananlardan sonra ne olacağını kestiremiyordum. Gözlerim kapıya döndüğünde keşke kilit olsaydı, diye düşündüm. Böylece içeri birisi girip bir şey yapamazdı. Ama bir eğlence mekanının alt katına, o yaralıyken kapatıldığımız için tam olarak kaçmak istediğim kişilerden kaçabileceğimi düşünmüyordum.

Doren denilen herif elime geçtiğinde onu öldürecektim.

Kısık bir sesle "Ne oluyor?" diye sorduğunu duyduğumda kafam aniden ona doğru döndü.

Omzundan vurulmuştu ve daha önce vurulduğu zaman görmediğim kadar kan vardı, durmadan kanıyordu ve omzuna ceketimi bastırmama rağmen bir işe yaramıyordu. Kurşunun sıyırıp geçmediği, içeride kaldığı belliydi ve bu durumda ne yapabilirdim bilmiyordum çünkü aklıma ilk gelen fikir Dolkan'ı aramak olmuştu ama o buna izin vermemişti.

"Bilmiyorum," dedim endişeyle ona bakarken. Kendimi toparlamaya çalıştım. Bu kadar endişeli görünmemem gerekiyordu. O bana son bir dakikadır hiçbir şey olmayacak diye güven verirken benim kendimi salmamam lazımdı. "İstersen gidip bakabilirim."

Ne kadar korktuğumu görmesini istemiyordum. Kendimi koyvermek istemiyordum çünkü ben kendimi koyverirsem onun ne kadar endişeleneceğini çok iyi biliyordum. Kendini değil, beni düşünecekti ve şu an en az istediğim şey bile değildi ilgiyi üstüme çekmek.

"Saçmalama," dedi zar zor. Sesinden ne kadar acı çektiğini anlayabiliyordum. "Yanımda kal. Ortalık karışık. Bir şey olabilir."

Şu an biraz sakinleşmiş olmasına rağmen birkaç dakika önce acıdan bağırıyordu. Sanırım gözlerimde gördüğü şey her ne ise onu da sakinleşmek için zorlamıştı. Ama sesi hâlâ titriyordu ve çektiği fiziksel acıyı gizleyemiyordu.

AHVEBWhere stories live. Discover now