Bölüm 15: Adalet

2.3K 333 46
                                    

Bölüm Şarkısı: Can Ozan- Toprak Yağmura

Elimdeki kahveden bir yudum alıp, önümde duran fotoğrafa daha dikkatli baktım. Saçlarım kalçama kadar uzanıyordu. Gözlerim pırıl pırıldı. Sanki mutluluk serpilmişti fotoğrafa.

Üzerimdeki pembe askılı elbise boynumda ise kolye vardı.

Lotus çiçekli kolyem.

Resim elimdeki çiçek buketini yukarı kaldırmış, havaya zıplarken çekilmişti. Suratımda otuz iki diş bir gülümseme vardı. Dudaklarımdan bir titreme geçti. Yan taraftaki aynaya döndüm. Göz altlarım fazla uyuyamadığım için morarmıştı. Yüzüm pütür pütürdü. Burnumun üstünde siyah noktalar vardı. Omzuma düşen saç tellerime baktım. Uçları kırıktı ve her yere dökülüyorlardı.

Masadan kalkıp vücuduma baktım. Dengesiz kilo verdiğim için kemiklerim aynadan belli oluyordu. Sandalyeye oturup gözlerime odaklandım. İçlerinde mutluluğa dair kırıntı dahi yoktu. Feri sönmüştü. Değil parlamak, göz bebeklerim kaybolmuştu. Kollarıma baktım. Hafif kılları çıkmıştı. Üzerinde çizikler vardı. Kabuslarımdan dolayı her hafta bir kaç çizik olurdu.

Ne olmuştu peki bana? Ne zaman olmuştu?

Tekrardan fotoğrafa döndüm. Tam 1 ay sonra olmuştu. Fotoğraf çekildikten 1 ay sonra gözlerimin pırıltısı, vücudumun dinçliği, yüzümün güzelliği ve ruhumun mutluluğunu yitirmiştim.

1 ay sonra Burak öldürülmüş, benim ruhum da onunla birlikte gömülmüştü.

Bir ay sonra onsuz geçen 4. yıl olacaktı.

4 koca yıl.

Barbaros Karavan'ın aradığı günden sonra hiçbir şey eskisi gibi olmamıştı. Geçirdiğim krizden dolayı herkesi korkutmuştum.

Mart ayının son haftaları herkes bir şeyler yapmaya çalıştı. Mert, gelen telefonun izini sürmeye çalışıyordu. Ama hiçbir iz bulamadı. Deren her gün tansiyonumu ölçüp, bana yemek yedirmeye çalışıyordu. Kaan arada yanıma gelip, çikolata getiriyordu. O haftanın sonunda çikolatanın yanında bira da getirmişti. Çok azıcık içerim derken bütün şişeyi bitirmiştim ve sarhoş olmuştum. Sarhoş olduğumda ise odada saçma sapan danslar edip küfürler etmiştim.

Nisan ayı biraz daha toparlamıştım.
Salona çıkıyor herkese saçma sapan gülümsüyor, içeri odama geri dönüyordum. Bir kere tam uyuyakalacakken Serkan'ın odama geldiğini gördüm. O beni uyuyor sanıyordu ama ne yapacak diye bekliyordum.

Koridoru gözleriyle kontrol edip, kimsenin olmadığını görünce bana doğru yaklaştı. Nefesini biraz daha hissederken yüzüme doğru eğildiğini hissetmiştim. Bir an o şekilde durdu. Neden durmuştu acaba? Saçlarımda hissettiğim parmakları anlamama yardımcı olmuştu.  O kadar narin okşuyordu ki saçlarımı, parmak uçları kırılabilirdi.

"Özür dilerim. Çok özür dilerim Ela Aydemir. Hem seni koruyamadığım hem de koruyamadığım gibi zarar verdiğim için. Affet." Elleri saçlarımdan uzaklaşmıştı. Yavaş yavaş nefesi de uzaklaştığında gözlerimi araladım. Gitmişti. O gece nedense sürekli Serkan'ı düşünüp uyuyakalmıştım.

Diğer günlerden birinde yoğun bir çalışma temposunun ardından boynumu ve sırtımı zar zor oynatırken, resmen acıdan inliyordum. Serkan kapıyı tıkladığında sessizce ona döndüm. Cevapsız yanıtımla yanıma gelip çekinerek bana sokaktaki çocukları aramamız gerektiğini, role devam etmemizi söylemişti. Yorgun gözlerimle onaylamıştım. Kamera açılıp, çocukları gördüğümde çok sevinmiş bir nebze de olsa mutlu olmuştum. Serkan'ın omzuna kafamı yaslayıp onların konuşmasını dinledim.

Savcı  (Tamamlandı) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin