19. Bölüm

1.7K 88 37
                                    

Görseldeki şapka detayı bölümle çok hoş bir uyum yakalamış dimi ?
Bildiğiniz üzre 10.000 okumayı geçtik ! Yeni gelenler çok hoş geldiniz.
Son olarak bölüm uzun. Sonda duyuru yoksa eğer, bölüm yarımdır ! Oturumu kapatıp açmayı ya da kütüphaneden kaldırıp geri almayı deneyebilirsiniz.
En duygulu şarkınızı açın. Bana da yazmayı unutmayın ☺

~~~~~~~

Anlamıyorum. Cidden anlayamıyorum insanları. Çok garip varlıklarız doğrusu. Mesela sizler ! Geri dönüşü olmayan vaktinizi, bir kitaba harcıyorsunuz. Tabii ki bir kitaba vakit vermek çok güzel. Fakat bir saniye ayırıp vote bile vermeyip, vaktinizi değer vermediniz bir kitaba harcamanız bana göre akıl kârı değil ! Elli vote ve yüz yorum ! İki yüz küsür okuma olan bir bölümde imkansız olacak bir şey değil ki. Ona rağmen on dokuz vote anca var.

Sizden ricam lütfen vaktinizi değer vermediğiniz, önemsemediğiniz şeylere harcamayın. Bu benim kitabım olsa bile ! Ölüm var. Gidin daha değerli şeylerle uğraşın; yazdıklarım sizin için önemli değil ise ! 6591 kelime yazarak kendi bölüm rekorumu kırdım. Derslerime, sınavlarıma ve onca işime rağmen. Bir çok kişi gibi. Unuttuysanız, hatırlatayım dedim...

~~~~~~~~~~

MEHİR SOYLU'NUN ANLATIMINDAN:

Bir kelebeğin kanadı gibi ruhum sanki: Öyle eşsiz renkler bahşedilmiş. Bir kelebek gibi ruhum sanki: Az olan ömrüne üzülmeden uçuyor özgürce. Bir kelebek gibi ruhum sanki: Baharın gelişini müjdeleyen.
Bir kelebek gibi ruhum sanki. Ama son günüymüşcesine de yorgun. Yine de o günü de yaşamaya hevesli.

Yüzümdeki yorgun gülüş, derin bir iç çekiş ve bugün için de avuçlarım arasına bırakılmış biraz huzur ve mutluluk.

Hasta yatağıma yatmadan yetişen Oğuz. Yine gözlerindeki o çocuksu parıltıya bugün biraz da olsa heycan ekmiş. Öyle deli dolu enerjisiyle, kapıyı çaldıktan sonra, girmek için iznimi de alınca içeri girmişti.

Dudaklarında eşsiz bir gülüş vardı. Baharın geldiğini kelebeklere müjdeliyecek kadar sıcaktı.

İçim öyle dolduki bir an söyleyip dökmek istedim içimi.

'Kışın fırtınasına rağmen; bir gülüşünle bütün kelebekleri baharın geldiğine inandırırsın. Kelebekler bile kanar bu gülüşe. ' demek istedim. Ama yapmadım.

Rengi çekilmiş dudaklarım bu sefer de onun için iki yana çekildi. Yorgun mavilerim, onu görmenin mutluluğuyla kaybettiği ışığını yakaladı bir ucundan.

"Merhaba mavi kelebek" dedi Oğuz.

Zemherinin aldığı renkli kelebek kolyesinden açılan bir sohbette kelebekleri ne kadar çok sevdiğimden bahsetmiştim. O da gözlerime bakıp mavi kelebek demişti. Kulağıma hoş gelen bu isim beni mutlu ediyordu.

Tabii sohbet için de Zemherinin süpriz doğum günü partisi bahanemiz olmuştu.

"Merhaba kıvırcık" dediğim an beynim yeni yeni algılamaştı dediğim sözü.

Ah içten içe demek istediğimi dilim bana sormadan diyivermişti.

Dilimin ucunu ısırdım. Küçüklükten gelen bir alışkanlıkdı bu. Söylememem gereken bir şeyi söyleyince yapardım hep.

Oğuz elini kıvırcık saçlarına atıp biraz karıştırdı. Utanmış bir ifadeyle yere baktı bir kaç saniye.

"Kıvırcık ? Sevdim bunu" dediğini kısık sesine rağmen duydum.

ZEMHERİ (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin